25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Annem duymasın triatlon yapıyorum 2006’da ara vermiştiniz yedi yıl sonra triatlona geri döndünüz. Zor olmadı mı bu dönüş? 2002 ile 2006 arasında milli takım sporcusuydum. İki kez Balkan üçüncüsü oldum. Sonra matematik öğretmenliği yaptığım için uzun bir ara verdim. Bu süre içinde pek de spor yapmadım. Ama hiç kilo almadım. İki yıl önce tekrar başladım ve çok zorlandım. İlk havuza girdiğimde şunu söyledim kendime: Bir karşı duvara gideyim de gerisine bakarız! Ama altyapım sağlam olduğu için çabuk toparladım. Bu yılın başında belli ki uluslararası yarışları gözünüze kestirmişsiniz. Bunun için nasıl bir program izlediniz? Bu yıl dört yarıironman yarışmasına katılmayı hedefleyerek sezona başladım. Avusturya’da sekizinci oldum yaş grubumda. Son olarak iki hafta önce Norveç’teki Haugesund’daki yarışa katıldım. Hedefim ilk 5’ti. Ben 3034 yaş grubundaki 69 kadın arasında birinci oldum. Ve bu sayede 2015 dünya şampiyonasına katılma hakkı kazandım. Yarış planladığınız gibi geçti mi? Yüzme bölümünü tam hedeflediğim gibi 31 dakikada ve ikinci sırada bitirdim. Bisiklette sevmediğim inişli çıkışlı parkura karşın istediğim dereceyi yaptım. Yarışın en zor bölümü koşuydu çünkü yokuşlu bir parkurdaydı. Koşu bölümü başladığında Norveçli rakibimin sekiz dakika gerisindeydim. Ama o sekiz dakikayı kapattığım gibi beş dakika da fark attım. 4 saat 51 dakika 38 saniyede bitirdim yarışı. Yarış öncesi hedeflediğimden 22 saniye daha hızlı! Böyle bir performans için herhalde çok disiplinli bir yaşamınız olmalı… Evet. Ama kış döneminde soğuk havada pek idman yapmam. Havalar ısındığında programım şöyle: Sabah 6.30’da koşu antrenmanı. Sonra iş. İş çıkışı bir antrenman daha. Böyle çok düzenli bir hayat. Ama korkutucu bir hayat da değil. Haftada beş dizi izlemek yerine sporumu yapıyorum. Sosyal hayatım da var. Sinemaya da gidiyorum. Sosyal çevrem de buna göre şekillendi. Dışarı çıkıldığında saat 22.30 oldu mu “sabah antrenman var” deyip evimizin yolunu tutarız. Sosyal medyanın en güçlüleri Adweek sitesi sosyal medya analizi şirketi Simply Measured’a bir araştırma yaptırdı ve sosyal medyada en başarılı spor markalarını belirledi. 1) FC Barcelona 116.168.676 takipçi Facebook, YouTube, Instagram, Twitter ve Vine platformlarında aktifler. Takımdaki süper yıldızları kullanarak aktif bir sosyal medya politikası izliyorlar. Şimdi de sponsorlarıyla işbirliği yaparak kitlesini büyütmek için uğraşıyor. Matematik öğretmeni İpek Onaran (30) iki hafta önce Norveç’te Haugesund Triatlonu’nda yaş grubunda birinci oldu. Bundan sonra öyle kariyer planı var ki korkudan annesine söyleyemiyor… SPOR 2) Real Madrid 113.078.803 takipçi Sadece Twitter’daki 16,3 milyon takipçi meseleyi özetliyor. ABD’deki en popüler beyzbol takımlarından New York Yankees’in sadece 1.4 milyon takipçisi var. Bundan sonra Adidas ve Emirates gibi sponsorlar da kitleyi büyütmelerine yardımcı olacak. Gelecek yıl için nasıl bir planınız var? Gelecek yıl beş yarıironman triatlona katılacağım. Bunların biri ABD’de. Onu da izin alabilmem için şubat tatiline denk getirdim. Üçü Avrupa’da yapılacak. Eğer kontenjan alabilirsem Avustralya’daki Dünya Şampiyonası’na da gideceğim. Bunun dışında antrenman niteliğinde iki yarı maraton koşacağım. Bu arada annem duymasın 2017’de de tam ironman yarışına katılmayı planlıyorum. 3) NBA 58.147.800 takipçi Bu listeye girebilen tek ABD ligi olmasında sahanın dışında da ilgi çekmesinin büyük payı var. Modaya düşkün oyuncuların Instagram paylaşımları ile maç önü ve sonrası görüntüler NBA’i çekici hale getiriyor. Vine’daki 1.1 milyon takipçiyle sporda öncü konumdalar. 4) Red Bull 52.682.815 takipçi Yeni kuşak spor seyircisine ulaşmak için yenilikçi yöntemler buldular hep. ABD’de MLS’teki adlarını taşıyan futbol takımı New York Redbulls ve marka haline gelmiş ekstrem spor yarışları da bunun kanıtı. Bu sayede Youtube ve Instagram’da çok etkinler. 5) ESPN 38.052.051 takipçi Disney grubunun sahibi olduğu spor yayıncısı 2013’te bir ilki yaptı ve Vine üzerinden reklam yayınlayan ilk kanal oldu. Instagram’da da güçlüler. Örneğin ESPN Magazine’in 22 Haziran tarihli kapak fotoğrafı 22 binden fazla like aldı. Transfer harcaması tavan yaptı Ya Avrupa başarıları? Sabah gazetesinden Taner Karaman iğneyle kuyu kazıp dört büyüklerin futbolda 2000 yılından bu yana transfere harcadığı parayı çıkarmış. Bu yaz transfer sezonu henüz bitmedi ama Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor’un harcaması şimdiden 45 milyon euro’yu bulmuş durumda. Bu sezon aslan payını 32,8 milyon euro’yla Fenerbahçe çekiyor. Sarılacivertliler 2000 yılından bu yana transfere toplam 310 milyon 22 RAKAMLAR (milyon Euro) Dört büyüklerin toplam transfer harcaması Galatasaray’ın 201314’teki rekor harcaması Porto’dan Galatasaray’a gelen Mario Jardel, Türk futbol tarihinin en pahalı transferi. Fenerbahçe’nin 2014 yazındaki transfer harcaması 19 TEMMUZ 2015 873 euro harcamış. Dört takımın toplam harcaması da 873 milyon euro. Yanlış anlaşılmasın, bu toplama futbolcuların aldığı ücret ve primler dahil değil. Söz konusu olan sadece kulüplere ödenen bonservis bedelleri. Peki bu kadar harcamaya karşılık Avrupa’da ne yapmış dört büyükler? Bilanço çok parlak değil. 15 sezonda Şampiyonlar Ligi’nde üç çeyrek final var, UEFA Kupası veya Avrupa Ligi’nde ise bir yarı final, bir de çeyrek final. (milyon Euro) Fenerbahçe Galatasaray Beşiktaş Trabzonspor DAĞILIM 310,3 41,8 17 248,2 177,3 0 137,3
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear