Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
GÖRÜŞ Turizm Uzmanı Yusuf Hacısüleyman 28 yhacisuleyman@yahoo.com ANTALYA TURİZM KÖPRÜSÜ Turizmin ekonomik varlığı eski siyasetçilerin deyimi ile “bacasız sanayi” olarak adlandırıldı, belki hatırlarsınız “ağır sanayi hamlesi” yapacağımız dönemden kalan bir deyim bu. Neyse ki “ağır” işleri beceremediğimiz için çareyi onları satmakta bulduktan sonra artık hafif işlere, yani turizme daha fazla zaman ayırabiliriz diye düşünüyorum. Tabi bu öyle çok kolay bir iş de değil. Ülkemizde büyük Önder’in bıraktığı Cumhuriyetimizi korumakta güçlük çekerken turizm konuları ile uğraşmak bazen bana da çok basit meselelerle uğraşmak gibi geliyor. Ancak günlük hayatımızın gereksinimlerini karşılamak, sabah kalktığımızda halen yaşıyor olmamızın ve işe gitme mutluluğunu hissedebilmek için ülkemizin ekonomik yapısını ve dünyadaki yerimizi iyi kavramamız gerekiyor. Dünya değişiyor, dünya siyasi haritasının petrol fiyatlarının 200 dolara doğru bir yönelişe geçtiğinden bu yana yeniden şekilleneceği ortada. Türkiye’nin ekonomik yapısında cari açığın yüksekliği, tüm ekonomistlerin küçükbüyük krizlerden söz etmelerine neden olduğu şu dönemde, Türk ekonomisinin lokomotiflerinden olan turizm endüstrisinden iyi haberler var. Türk Turizminin başkenti sayılan Antalya’ya Mayıs ayı sonuna kadar gelen turist sayısında yüzde 29,43 artış var. Milliyet dağılımlarında ise en fazla artışı yüzde 43,41 ile Rusya gösterirken ve Ukrayna en fazla artış gösteren ikinci ülke durumundayken, Türkiye’nin ve Antalya’nın ana pazarı sayılan Almanya’dan gelenlerin sayısı ancak yüzde 8,09 oranında artmış. Sizleri sayısal verilere boğmadan bu sayılardan çıkarılması mümkün başka bir noktaya gelmek istiyorum. Avrupa Birliği içinde olmayı yıllardır çok arzu etmiş olmamıza rağmen bu kapıda beklemekten o kadar çok yorulduk ki artık bir çok kimsede “Olsa da olur olmasa da” noktasına gelen duygular yer etti. Hele bir de bu medeni isteğimizi oraya atıfta bulunarak ülkemizi parçalama noktasına kadar getirmeyi hedefleyenleri gördükten sonra. Turizmdeki artışlara bakarken anlaşılan Avrupa Birliği’nin ana aktörleri durumundaki ülkelerden gelen turist sayısında da ileriye dönük fazla bir beklenti içine girmek yarar getirmeyecek. Çok uzun sürmez, tahminime göre iki yıl sonra milliyet sıralamasında, Türkiye’ye en fazla gelen turist Rusya’dan olacaktır. Bir insan veya daha da geniş bir ifadeyle bir millet artan bir sayıyla aynı yere tatile gidiyorsa bunun nedenini salt ucuzluk veya en yakın sıcak deniz gibi nedenlere bağlamanın pek doğru olmayacağı düşüncesindeyim. Halklar arasında ciddi bir yakınlaşma söz konusu, belki yaşam tarzı, belki benzer toplumsal değerler, belki de “Batı” tarafından dışlanmanın verdiği aynı “kaderi” paylaşma duygusu mu buna neden? “Tek süper devlet” dönemi yavaş yavaş sona ermekte. Bu değişen dünyada, Türkiye, turizm ile kurulan bu “yeni” köprüyü, siyasi ve ticari ilişkilere de yansıtmasını bilmeli ve kendi lehine bir araç olarak görmelidir. asırlık çam ağaçlarından oluşan bir köydür hava su. Sanat galerisi, misafirleri için hobi atölyesi, ağaç evleri, bungalovları olan bu köyün uygarlığının eserlerine köyün her yönünde rastlamak mümkün. Keza bir Likya yerleşiminden diğerine giden yol köyden geçiyor. Yolun bir yanında Andızlıtaş öreni. Akdeniz’e doğru Gagai ve Melanippe antik yerleşimleri. Köyün yanı başından giden yol üzerinde Markız Dağı‘nın doruklarından altınızda gündoğumunda Adrasan, Çıralı koyları ile tüm Pamfilya Denizi yani Antalya Kör fezi. Günbatımı bir başka güzel, yürüme mesafesinde Gelidonya Feneri ve Beşadalar panoraması eşliğinde Likya Denizi yani Finike Körfezi. Yani burası bir yanı ile orman, bir yanı ile sanat galerisi. Dahası doğada yetişen doğal beslenmenin, özlenen memleketimin havasına suyuna kavuşulacak, doğa ile kültür mirasımızın buluştukları bir yurt köşesi. Burada ciğerlerinize ve ruhunuza çekebileceğiniz saf hava, su gibi su bulunuyor. Eğer topraksanız, ateşinizi alın gidin, tabiatın dört elementini tamamlayın. (www.havasucamp.com (0. 242. 886 72 99)