15 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman Turizm Uzmanı yhacisuleyman@yahoo.com 12 MOSKOVA AĞAÇ BORCU Dünyada her gün katılımcısı artan golf sporunun ülkemiz turizm bölgelerinde gelişmesi için yapılan golf sahaları uzun bir dönem gündemde kaldı. Ancak gündemde kalması golf sporuyla ilgili olmayıp, ağaç kesimiyle ilgiliydi. Antalya’nın Belek turizm bölgesinde bugün itibariyle 12 golf sahası gelen yabancı turistlere hizmet vermekte. Orman Bakanlığı yetkililerinden ve sahaların mimarlarından alınan bilgiye göre toplam 120 bin çam ağacı kesilmiş bu sahaların yapımı esnasında. Bu haberlerin gazetelerde 500 bin rakamıyla anılması ise turizmcileri birdenbire çevre düşmanı ve ağaç katliamcısı durumuna soktu. Oysa turizm ancak güzel bir çevre ile doğal, kültürel, tarihsel yapıyı koruyarak ve geliştirilerek değer kazanabilir, sürdürülebilir. Bu konuda en çok ağaçlardan bahsedilir, çünkü hepimiz yeşili, ağacı korumak için çok bilinçli hareket etmek üzere eğitildik, okullarda, hayatın her alanında. Toplumsal tepkinin bu kadar yoğun olması çok sevindiricidir. Her hangi bir yol çalışması nedeniyle mahallemizdeki sokakta bir ağacın kesilmesi bile hayatımızda bir boşluk hissi yaratmaktadır, eğer her gün o ağacın önünden geçmiş iseniz ve o artık orada yoksa. Ancak ağaçların yerine yenisi dikilebiliyor. Bu cumartesi bunu bir kez daha yaşadım ve ben de bir ağaç diktim. Kültür ve Turizm Bakanımız, Belek Turizm Yatırımcıları Birliği’nin katkıları ile Gebiz bölgesinde 75 bin ağacın dikilmesi ve yine Manavgat’taki turizmcilerin önderliğinde 150 bin ağacın dikilmesi törenlerindeydi. Manşet meraklısı basının bu şekilde rahatlamış olduğunu düşünmek gerek, kesilen ağaçların sayısı 120 bin, dikilen ağaçların sayısı 225 bin. Yani bu durumda onların kriterlerine gore turizmciler ile doğa ödeşmiş oldular. Bakanın kavşak, köprü açılışları yerine, ağaç dikme törenlerine katılımı bu konuda ne kadar duyarlı olduğunu göstermektedir. Törene Gebiz beldesindeki öğrenciler de katıldılar. Kendi öğrencilik hayatımızdaki gibiydi. Hiçbir şey değişmemişti, daha küçük öğrencilerin ellerinde, zorunlu olarak tutuşturulmuş, ağaçla ilgili güzel sözler yer alan pankartlar ve tek sırada beklemek. Ancak töreni beklerken Antalya Valisi Sn. Aladdin Yüksel’in öğrencilerle gruplar halinde sohbeti dikkatimi çekti. Şehrin en büyük makamı ortaokul öğrencileri ile sohbet ediyordu, sevecen, babacan ve güleryüzlülüğü ile onlara gelecek Türkiyesi ile güven veriyordu. Ormancılık, tarım ve seracılık ile geçinen bu beldenin çocukları turizm merkezlerinden 45 dakikalık bir sürüş mesafesinde yaşıyorlardı, büyüyorlardı. Yüzleri aydınlık kızların uzun ve tertemiz saçlarında güneş ışınları parlıyordu. Turizme bu kadar yakın olan bir beldede turizmin hiçbir etkisi görünmüyordu, yani yakın olduğu kadar da uzaktı. Oysaki turizm ancak yapıldığı bölgedeki yerel halk ile bütünleşirse hem ekonomik, hem de sosyal değerleri artırabilir. Tarım dünyasından, turizm dünyasına sadece 45 dakika ama iki farklı dünya var burada. Neyse, eminim ki o öğrenciler yaşamları boyunca ağaç dikmeyi sevecekler, ağaçları sevecekler, çünkü onları adam yerine koyan bir vali ve bir bakan ile tanışmışlardı. Ağaçlar dikildi, borç ödendi. Peki ya yok edilen tarihsel ve kültürel miras, onlar yeniden dikilebilir mi? Nazım’ın mezarında Yazı ve fotoğraflar Metin Tükenmez şim gereği, bunca yıldır yurt İ dışına seyahatler ederim, ama bir türlü Moskova’ya gitmek kısmet olmamıştı. Uçaktan görünümüne baktığımda Moskova Nehri’nin şehri bir boğaz gibi ikiye ayırmasının yanı sıra, küresel iklim değişikliğinin etkisiyle yaprakları sararmış ağaçların “Bir orman gibi kardeşçesine bir arada” yaşadığını fark ettim. Nazım Hikmet’in dizelerinin bir parçası olan deyişin verdiği heyecana kapıldım bir anda. Öyle ya, Moskova’ya gelmek aynı zamanda Nova Diyeçi Mezarlığı’nda yatan Nazım’ı ziyaret etmek demekti benim için. Arka arkaya Türkiye’den gelen uçaklar Moskova Havaalanı’na inmesine karşın gümrükten tahmin ettiğimden daha kolay ve çabuk geçtik. Beş yıl önce Bakü’deki sıkı önlemleri yaşadıktan sonra Moskova’ya girmenin daha zorlu olacağını düşünmüştüm, ama normal bir süreden sonra bizi bekleyen araca ulaştık. İlk görünüşte katedral sandığım bina Moskova’nın Kızıl Meydan ve Kremlin’den sonraki sembolleri. Rusçada “Visotki” denilen, yani “gökdelenler” olarak bilinen bu
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear