26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

LAOS 13 GÖRÜŞ Yusuf Hacısüleyman Turizm Uzmanı [email protected] ARAP KENTİ İSTANBUL SERGİSİ Her yıl olduğu gibi turizmciler yine yollara düştüler, bir fuardan diğer bir fuara, ellerinde çantalar, broşürler kapı kapı dolaşıyorlar. Bu kapılardan biri de Hollanda’nın Utrecht kentinde ocak ayında yapılan uluslararası turizm fuarıdır. Bu fuara giderken milli hava yolumuzu desteklemek amacıyla Türk Hava Yolları ile uçarız. Bu şekilde hem gidişte hem de dönüşte uçakta aynı film gösterildiği için “Step Up” filmini iki kez seyretme şansınız olur, ola ki bazı bölümleri anlamadıysanız tekrar seyredip anlamınız için. Amsterdam, fuarın yapıldığı Utrecht’e çok yakın olduğu için birçok turizmci Amsterdam’da kalır. Bu renkli kentin yıllık turizm geliri özellikle “Red Light District” denilen sokaklar ve de bu bölgede kişisel tüketim için serbest olan ve “coffee shop”larda satılan “sigaralar”ında etkisiyle bazı diğer Avrupa başkentlerine göre çok yüksektir. Amsterdam’ın bu turizm gelirinde bizim de katkımız olduğu kesin, çünkü “coffee shoplar”da satılan ürünler arasında “turkish grass” var. Bu ilginç tanıtımın dışında Amsterdam’da bu yıl bir de İstanbul sergisi açılmış. Ancak serginin adı tam olarak şöyle: İstanbulThe City and the Sultan. Yani “İstanbulŞehir ve Sultan.” Sergi binasına girdiğinizde tam karşınızda serginin göbeğinde bir cami imajı ve dekoru var. Girer girmez tüm sergi alanını kapsayan bir dua sesi sergiye damgasını vurmuş. Osmanlı dönemini özellikle vurgulayan sergide Topkapı Sarayı’ndan bir kaç parça antik eşya da sergilenmekte. Yerlerdeki makine halıları ve kitaplar İstanbul’un yeni dönemini çağrıştıran tek unsurdu. Sergiye giderken işte Türkiye’nin tanıtımı bu olacak diye ne kadar mutlu gittiysek, çıkarken de o kadar mutsuz çıktık. Aslında üzücü olan sergide göze çarpan ana düşünce idi. Sergi bugünkü İstanbul’u, Türkiye’yi tanıtmak amacıyla yapılmamış. Çünkü ne bir Türk bayrağı ne Türkiye Cumhuriyeti’nden bir söz ne de büyük önder Atatürk’ün bize bıraktığı eserler. Böyle mi olmalı İstanbul’un tanıtımı? Bir İstanbul sergisi? Bu serginin böyle hazırlanmasını hangi zihniyet istedi? Bu soruların geleceğini bilen zihniyet yanıtı hazır tutmak için önlemini aldığını zannediyor. Sergi adının “İstanbulŞehir ve Sultan” konulması kılıftan başka birşey değil! Söyler misiniz buradaki “sultan” kim? Buradaki sultan kelimesinin amacı sergide cumhuriyet döneminden sözetmemek, harf devriminden, kılık kıyafet devriminden, laiklikten, Atatürk’ten, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusundan söz etmemek içindir, Türk bayrağını kullanmamak içindir. Sergiyi bizimle birlikte gezen Hollandalı okul öğrencilerinden biri öğretmenine soruyordu, “İstanbul hangi ülkede” diye. Doğru ya, İstanbul hangi ülkede? Serginin bu görüntüsüyle İstanbul herhangi bir Arap ülkesinde olabilir, çocuk bu soruyu sormakta haklıydı. Sergi 15 Nisan’a kadar devam ediyor, yani daha çok insan gezecek burasını. Bir an önce bu eksiklikler giderilmelidir ve bu sergi Türkiye’nin tanıtımına hizmet eder hale getirilmelidir. bir melodi gibi gelen motor sesini dinliyorum. Yağmur bir ara durunca, watların inanılmaz güzelliğinden büyülenmişçesine, kasabanın ana caddesi üzerindeki kafeteryalardan birinde oturuyor buluyorum kendimi. Caddenin kenarında yürüyen, portakal renkli kumaşlara sarınmış Budist rahip adaylarının görüntüsü “herhalde bambaşka bir dünyadayım” dedirtecek kadar sıra dışı. Hindistan ve Nepal’den sonra Güneydoğu Asya’da devam eden uzun gezimin dördüncü ayında, artık iyice özlediğimi fark ettiğim, memlekete özgü o beyaz ekmeğin benzerini, bir İndoçin ülkesinin bu güzel kasabasında, masamda sımsıcak görmek benim için harika bir sürpriz. Enfes bir mantarlı omlet ve taze sıkılmış buzlu ananas suyunun ürpertici serinliğinde güne oldukça keyifli bir başlangıç. Yemekler ucuz ve kaliteli, kasabanın üç farklı etnik kökenli insanları oldukça arkadaş canlısı, kaldığım oda tertemiz ve huzur dolu. Daha başka ne isteyebilirim ki bu gezgin cennetinde? Efsanevi Mekong’un nazlı nazlı akışının ritmine ayak uydurarak kendimi Luang Prabang’ın büyülü atmosferine bırakıyorum. Watların arasında kaybolma, her köşede, her duvarın ardında muazzam bir ustalıkla ortaya çıkarılmış muhteşem tapınakların sürprizlerini keşfetme zamanı geldi. [email protected]
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear