Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
PAMUKKALE 19 Yolculuğun adı beyaz PAMUKKALE Fotoğraf: Denizli Turizm Müdürlüğü KARAHAYIT ğini hatırlıyor ve üçüncü halini gözlemliyorduk. Kırmızısu Pamukkale’ye 5 kilometre uzaklıkta. Akköy ilçesi, Karahayıt kasabası içinde kalıyor. Travertenlerini oluşturan termal suda bulunan metal oksitler travertenleri kırmızı ve yer yer de yeşile boyamış. Bembeyaz Pamukkale travertenlerine uzun süre hayran bakıp; ‘‘Ah, keşke biraz da farklı renklerde oluşsa’’ demişseniz Kırmızısu sizin için ideal bir yer olabilir. Eski adı Burhaniye olan ilçeye görüntüsüne çok uygun yeni bir ad vermişler; Buharkent. Birçok yerden bazen bir dereden çıkan buharlar yeni sürprizler hazırlıyor yol boyunca. Kaklık mağarası Kaklık mağarası traverten, su ve buhar beyazlığının en görkemli bir biçimde sergilendiği yer. Arkamızdan gelen kalabalık olmasa saatlerce hayran hayran bakabilirdik harika biçimli travertenlere, üstlerinden şarıl şarıl akan sulara ve yer yer yükselen buharlara. Doğa; Damlataş, Ballıca gibi mağaralarda ilginç sarkıt ve dikitleri sakin bir heykel galerisinde sergiler gibidir. Kaklık mağarasında ise çılgın bir heykeltıraş oluvermiş doğa. Heykellerinin arasından bazen çağlayanımsı sular fışkırıyor, bazen de mistik buharlar tütüyor. Denizli’de doğanın mistik güzelliğine tarih de karışmış. Denizli çevresi bir turizm cenneti. Doğasına hayran kaldığımız bölgenin tarihini de incelemeye çalıştık. En kolay gezdiğimiz Hierapolis Pamukkale oldu. Travertenlerle içi içe bir tarih. Denizli yakınlarında gezebildiğimiz birkaç tarihi şehir içinde bizi en çok etkileyen Sultanhisardaki Nysa oldu, yeni bulunduğu için belki. Yağmurlu bir günde geziyorduk Nysa’yı. Yüzümüze çarpan soğuk hava ile birlikte dalga dalga yoğunlaşan ıslak toprak kokusu binlerce yıl öteden gelir gibiydi. Attığımız her adımda karşımıza çıkıveren sütunlar, lahitler, taşlar sanki şehrin yeniden dirilişiydi. Antik bir taşın üstünde oluşuvermiş yabani ot binlerce yıldır buradaydı. Nysa’nın insanları da bizler oluvermiştik. Az sonra gelecek başka bir turist yerimizi alıp Nysa’yı canlandırmaya devam edecektir. Gülçin Kandemir ışın ilkbaharla buluşma noktasına haK zırlandığı günlerde Denizli; şehir merkezindeki büyük palmiyeleri ve önemli kavşaklardaki şirin horoz heykelleriyle sımsıcak atmosferli bir Ege şehri. Sıcaklık görünüşünden ibaret değil. Denizli Gevresinde o kadar çok termal kaynak var ki buralarda kar tutması çok zorlaşıyor. Akdeniz gezilerine mavi yolculuk diyorsak Denizli çevresi gezilerine de beyaz yolculuk demek çok uygun. Çardak havaalanına inerken ilk şaşırtıcı beyazlık bir tuz gölü olan Acıgöl ile başladı. Uçsuz bucaksız Tuzlanın dümdüz beyazlıklarının hayranlığı daha henüz belleklerimizdeyken Pamukkale’ye vardık ve bu defa travertenlerin garip biçimli beyazlığından etkilendik. Termal su 320 metre uzunluğunda bir kanalla buraya ulaşıp kat kat setlerde yer alan havuzcuklarda çökerek travertenleri oluşturmakta. Bembeyaz kayalar Çökelez Dağı’nın güney eteklerinden gelen kalsiyum karbonatlı termal suların çevredeki kayalara çökelmesi ile oluşuyor. SİT levhasında Pamukka le’nin 1988 yılında Unesco Dünya Mirası listesine alındığını yazıyor. Korunmaya alındığı için çok büyük bir alana bariyerler konulmuştu ve ayakla basılması engelleniyordu. Bu önlemin ne denli yerinde olduğunu görmek için ayakla basılan bölgeye bakmak yeterli oluyor. Turistlerin gezinmesine izin verilen küçücük bölge hiç de beyaz değildi. Buralarda gezinmek yeni oluşmakta olan yumuşak kalsiyum karbonat kristallerinin kırılıp ezilmesine neden oluyor. Bu kararmış bölgeler büyüleyici atmosferi bozuyor, travertenlerin bir illüzyon olduğunu, üstteki beyaz katman kazınınca normal kayaların ortaya çıktığını düşündürüyordu insana. Otellerin yeri çok akıllıca değiştirilerek travertenler kurtarılmıştı. Pamukkale’de travertenlere çok yakın inşa edilmiş olan oteller yıkılıp Karahayıt ve Akköy’de yenileri yapılmıştı. Buralardaki termal sularda buhar gördüğümüz pek söylenemez. Hierapolis Pamukkale’den ayrılıp gezimizin bir sonraki durağında Kırmızısu’ya ve Buharkent’e gizemli buharlar görmeğe gidiyorduk. Kırmızısu’yun ve Buharkentin buharlarını seyrederken suyun renginin değişebilece