01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

14 EYLÜL 2007 CUMA haberler AYDINLANMA Gül’ün ilk resmi kabulünde içki servisi yapıldı, Baykal protesto etti, Bahçeli ve Türk kurmaylarıyla katıldı C Dinci Oligarşiye Geçişin Aşamaları Böylece birinci aşama da, ortaya çıktı. Tabii aynı anda, yağmacılığın, Liderler Oligarşisi’nin ve dışa bağımlılığın da tohumları atılıyordu. İkinci dönemde, 1965’ten sonra gelen iktidarlar zamanında, rejim, hem yağmacılık hem de lider sultası çizgisinde evrimleşti. Çok Partili Rejim artık, yağmacı bir ilişkiler yumağına ve Liderler Oligarşisi Düzenine dönüşmüştü. Bu sırada dışa bağımlılık iyice gelişti. Aynı süreç içinde Dinci Oligarşi’nin tohumları da yeşermeye başlamıştı. Böylece ikinci, üçüncü ve dördüncü aşamalar eşzamanlı olarak gelişti. Üçüncü dönem 1980 darbesi ile yaşandı. Bu darbe sonucunda iktidara gelen EvrenÖzal ikilisi, yağmacı düzeni, Liderler Oligarşisi’ni ve dışa bağımlılığı iyice kurumlaştırdı, Dinci Oligarşi’nin filizlenen tohumlarını daha da büyüttü. Dördüncü dönem, 2002 seçimleriyle başladı. Bu dönemde, beşinci aşama olan Dinci Oligarşi’nin iktidarı vücut buldu. Şimdi, 22 Temmuz 2007 seçimleri ve 28 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimi ile, iktidardaki Dinci Oligarşi’nin kurumlaşması başladı. Bundan sonra çok daha hızlı ve açık bir biçimde bu oligarşinin kurumlaşma çabalarına tanık olacağız. Başta anayasa olmak kaydıyla tüm yasalar, yönetmelikler Dinci Oligarşi’nin önünü açacak biçimde değiştirilecek. Tüm hükümet, devlet ve yerel yönetim kadroları dinci cemaat mensupları tarafından doldurulacak. Tabii bu arada yargı ve üniversiteler de ihmal edilmeyecek. Medya buna göre yeniden yapılandırılacak. Sermaye el değiştirecek, iç ve dış kaynaklı dinci sermaye piyasalara egemen olacak. Toplumsal yaşam da “mahalle baskısı” ile denetim altına alınacak; tesettür, haremlikselamlık ve benzeri uygulamalar yaygınlaşacak. ??? Tabii zaman içinde bu Dinci Oligarşi kurumlaşmasının da diyalektik tepkileri oluşacak. Onları da hep birlikte izleyeceğiz. 5 Çankaya’da ilk program ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ilk resmi kabulünü gerçekleştirdi. Gül, siyasiler, yargı kurumlarının başkanları, askeri temsilciler, bürokratlar ve büyükelçilerden oluşan kalabalık bir grubu Çankaya Köşkü’nde kabul etti. Eşsiz yapılan davete yaklaşık 800 kişi çağrıldı ve konuklara içki ikramı yapıldı. Sabah saatlerinde TBMM Başkanı Köksal Toptan’a iadei ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Gül, Çankaya Köşkü’ne 11.10’da gelerek, 11.30’daki kokteyli beklemeye başladı. Yoğun güvenlik önlemleri alınan Köşk’te davetlilerin araçları tek tek kontrol edildi. Bu nedenle Köşk’ün protokol giriş kapısında oluşan yoğunluk nedeniyle trafik de aksadı. Giriş kapısının önünde oluşan trafik sıkışıklığını aşmak için, davetlilere Köşk’ün 5 numaralı kapısı da açıldı ve davetlilerin bir bölümü bu kapıya yönlendirdi. Kabule TBMM Başkanı Köksal Toptan saat 11.30’da, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 11.40’ta geldi. Gül ile Erdoğan tokalaşırken, gazetecilerin isteği üzerine poz verdiler. AKP İstanbul Milletvekili Recep Koral tokalaştıktan sonra Gül’ün yanağını okşadı. 3 gün boyunca ordu birliklerini denetime çıktıkları için Ankara’da bulunmayan Türk Silahlı Kuvvetleri komuta heyetinin de katılmadığı programda, askerleri 28 Şubat sürecinde “Sincan’dan tankları geçiren paşa” olarak tanınan Orgeneral Erdal Ceylanoğlu ile bazı subaylar temsil etti. Davete CHP’den katılım olmadı. Öğleden önce yapılmasına karşın kabul programında içki servisi de yapıldı. İçkilerin, kabul salonundaki bir masanın üzerine görülecek şekilde dizilmesi dikkat çekti. Yaklaşık 800 davetlinin çağrıldığı programı çok sayıda gazeteci izledi. Cumhurbaşkanı Gül, gazetecilere hitaben, “Sizinle de beraber olacağım” dedi. Kabule, TBMM Başkanı Köksal Toptan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Sacit Adalı, Bakanlar Kurulu üyeleri, Yargıtay Başkanı Osman Arslan, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve partili milletvekilleri, DTP Grup Başkanı Ahmet Türk ve partili bazı milletvekilleri, Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, DSP Ankara Milletvekili Emrehan Halıcı ve ÖDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda milletvekili, eski bakanlar Abdüllatif Şener, Ali Coşkun ve Ertuğrul Yalçınbayır, Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanı Orgeneral Erdal Ceylanoğlu’nun da aralarında bulunduğu bazı generaller, eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal, Ankara Valisi Kemal Önal, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson’un da aralarında bulunduğu diplomatik misyon temsilcileri, Anadolu Ajansı Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tahsin Aktı, TRT Genel Müdür Vekili Ali Güney, Dışişleri Bakanlığı yetkilileri katıldı. EMRE KONGAR Gül ile Erdoğan tokalaşırken, gazetecilerin isteği üzerine poz verdi. (Fotoğraf: AA) Milli Görüş mercek altında Bahadır Selim DİLEK ANKARA Almanya’da, biri Türk üç kişinin, terör saldırısı düzenlemek üzereyken ele geçirilmesi, dikkatleri Almanya’daki radikal İslamcı kuruluşlara çevirdi. Almanya Anayasayı Koruma Dairesi’nin 1 yıl önce “aşırı gruplara” ilişkin hazırladığı raporda, en geniş yeri Türkiye kökenli örgütler tuttu. Raporda, Almanya’daki toplam 32 bin 150 radikal dinci yapılanmadan 27 bin 250’sinin Türk veya Türkiye kökenli olduğu bilgisi yer aldı. Almanya’daki Türk kökenli aşırı dinci örgütlenmelerin üyelerinin büyük çoğunluğunun Milli Görüş Teşkilatı’nın üyesi olduğu belirtilen raporda, bu örgütlerin Afganistan ve Pakistan’daki El Kaide yapılanmalarıyla ilişkileri gözler önüne serildi. Almanya’da izlenen ya da yasadışı olarak faaliyet gösteren derneklerle ilgili gelişmelere yer veren Anayasayı Koruma Dairesi’nin raporunda, “anayasal düzeni tehdit etmesinden” dolayı Almanya’da yasaklanmış olan ve liderliğini, Türkiye’de 20 Haziran 2005 tarihinde ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Metin Kaplan’ın yaptığı İslami Cemiyet ve Cemaatleri Birliği’nin (İCCB) bazı yandaşlarının, faaliyetlerini özellikle internet üzerinden sürdürdüğü bilgisine yer verildi. dukları dile getirildi. Anayasayı Koruma Dairesi raporunda, sadece Almanya için değil tüm Avrupa için “güvenlik ve istikrara yönelik en büyük tehdit” olarak “İslamın radikalleşmesini” gösterdi. ‘LAİK DÜZENE KARŞI’ Anayasayı Koruma Dairesi tarafından izlenen İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatı’nın (IGMG) faaliyetleri de raporda yer aldı. Raporda, Milli Görüş’ün Avrupa’daki en önemli oluşumu olarak bilinen IGMG için “laik düzene karşı olduğu” saptaması da yapıldı. Raporda, IGMG yöneticilerinin, halka açık toplantılarda çok ılımlı söylem içinde olmalarına ve bu yönde görünmelerine karşın derneğin İslami bir toplum düzeni yaratma çabası içinde ol Türk zanlının önderi İmam Yusuf ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Almanya’da terör eylemi düzenleme hazırlığında yakalanan üç kişiden biri olan Adem Y’nin ilginç bağlantıları olduğu bildirildi. Adem Y. Almanya’da özellikle Türklerin yoğunlukta olduğu Bavyera eyaletindeki Müslüman toplum tarafından yakından tanınan Mısırlı İmam Yusuf’un yanında uzun süre bulundu. Ancak İmam Yusuf’un yakın süreçte terör ve cihadı öven açıklamaları nedeniyle bu ülkeden sınır dışı edildiği öğrenildi. İmam Yusuf’un sınır dışı edilmeden önce Almanya’daki Milli Görüş topluluğu ile birlikte hareket ettiği ve Milli Görüşçülerin gittiği çeşitli camilerde vaaz verdiği öğrenildi. Zanlılar 50 kişilik grubun üyesi Dış Haberler Servisi Bavyera eyaleti İçişleri Bakanı Günther Beckstein, Almanya’da ABD’nin Ramstein Hava Üssü’ne saldırı hazırlığında oldukları gerekçesiyle yakalanan 1’i Türk 3 El Kaide örgütü üyesinin yaklaşık 50 kişilik bir grubun parçası olduğunu belirtti. Beckstein, bu kişilerin yurtdışından da yönlendirildiğini söyledi. Almanya’da yayın yapan Süddeutsche Zeitung adlı gazetesinde ise yakalanan 3 terör zanlısından Martin S. ile aynı evde yaşayan 20 yaşındaki bir Alman zanlının izini kaybettirdiği belirtildi. Haberde, Zafer S. adlı bir Türk zanlının da Irak’ta ElKaide terör örgütünde bulunduğu ifade edildi. olduğu bildirildi. Alman Bild gazetesinde yer alan haberde, Fritz G’nin 2006 yılının Mart ayında Pakistan’da bir terör kampına gittiği ve 2006 yılının Aralık ayında Almanya’ya dönerek Ulm kentindeki Bölfingen semtinde 45 metrekare bir ev kiraladığı, ocak ayında da İslami geleneklere göre bir Türk kızı ile evlendiği belirtildi. ürkiye Cumhuriyeti’nin Çok Partili Rejim ’e geçişi, 1946’da yapılan genel seçimlerle resmen onaylandı. Bu tarihten itibaren, 60 yıllık süre içinde rejim, yavaş yavaş, adım adım, tedricen, Dinci Oligarşi’ye doğru yol aldı. Bugün gelinen noktadaki korkutucu gerçek, artık ülkemizde Çok Partili Rejim’in tümüyle yozlaştırılmış ve Demokrasi’den çok uzaklaşmış olmasıdır. Türkiye’de Demokrasi dediğimiz rejim, günümüzde zaten, çoğunluk diktatörlüğüne, yağmacılığa ve Liderler Oligarşisi’ne dayalı, dışa bağımlı, garip bir kimliğe bürünmüştür. Rejimimiz, anayasamızda yazdığı gibi, “Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti” kimliğini tam oturtmuş olsa, ne dincilik bir tehlike oluşturabilirdi, ne de Dinci Oligarşi iktidara gelebilirdi. Türkiye’nin önündeki Dinci Oligarşi tehdidinin gerçekliği ve büyüklüğü, bu oligarşiye, gerçek bir Demokrasi ’den değil, zaten oligarşik niteliğe dönüşmüş bir başka yapıdan geçiyor oluşumuzdan kaynaklanmaktadır. Gerçek bir Demokrasi’den, ne türlü olursa olsun bir oligarşiye, hele Dinci Oligarşi ’ye geçiş daha zordur. Batı’da Dinci Oligarşi tehlikesinin söz konusu olmayışı bundan dolayıdır. Oysa bir oligarşiden başka bir oligarşiye geçiş daha kolaydır. Çünkü rejim zaten oligarşiktir, bütün yapılacak iş bunun temellerini dinciliğe kaydırmaktır. ??? Türkiye’de Çok Partili Rejim’in Dinci Oligarşi’ye dönüşme süreci, kimi zaman birbirini izleyen, kimi zaman da birbirinin içine geçen şu aşamalardan oluşuyor: Çoğunluk diktatörlüğü. Yağmacı düzen. Liderler Oligarşisi. Dışa bağımlılık. Dinci iktidar. Dinci Oligarşi’nin kurumlaşması. Bu aşamalar üç dönemde gerçekleşti. Birinci dönemde, Çok Partili Rejim, Demokrat Parti’nin iktidarında, Demokrasi ’ye doğru evrimleşeceğine, Çoğunluk Diktatörlüğü’ne dönüştü. T ekongar?cumhuriyet.com.tr; www.kongar.org ZANLININ EŞİ DE TÜRK Öte yandan, zanlılarından Fritz G’nin (28) eşinin Türk ÜSİAD Başkanı Arzuhan Yalçındağ anayasa hazırlıkları başta olmak üzere birkaç konuda hükümetin dikkatini çekince, AKP basını ve iktidara yaranma peşinde bazı işadamları, “Vay, ne demek bu şimdi, bekleyelim icraatı görelim, öyle eleştirelim” diye konuşmaya başladı. Bazıları bu görüşlerin TÜSİAD’ı temsil etmediğini buyurdu... Tabii, arkasından, yine TÜSİAD’a başkanlık eden diğer “Ağır toplar” konuştu ve Yalçındağ’ın dediklerine aynen katıldıklarını açıkladı. Arzuhan Hanım AKP yanlıları arasında kıyamet kopartacak ne söylemiş olabilir? Üstelik hükümet yeni kurulmuşken... Tam metni okudum. Baştan sona, bütün söylediklerinin arka planında şu düşünce saklı: Ülkede istikrarlı bir 5 yılın geçirilmesi, ekonomik büyümenin sağlıklılığı, siyasi gerilimlerden kaçınılması, AKP’nin ve Cumuhurbaşkanı’nın bütün Türkiye’nin hükümeti olması, geçmişin kazanımlarının korunması, laiklik konusundaki duyarlılıklara dikkat edilmesi... AKP’nin rahat, kazasız belasız, AKP’nin de Türkiye’nin de yararına bir dönem için dilekler sıralamış. ??? Arzuhan Hanım ne diyordu? * Yeni anayasa hazırlıkları şeffaf yürütülmeli, hazırlık süreci de tayin edici önemdedir... “Taslağı parça parça kamuoyuna sızdırarak tepki ölçmek, şeffaf ve sağlıklı bir yöntem olmaktan çok uzaktır.” Metnin bütünü hemen tartışmaya açılmalı... “Toplumun tüm katmanlarında anayasa metninin yeterince tartışılması, alternatiflerin ve T CUMA YAZILARI ORHAN BURSALI TÜSİAD ve Uyarı başkanı’ndan taleplerde bulunulmasına da kızgın! TÜSİAD Başkanı, “Cumhurbaşkanı, temel ilkelerine ve kuruluş felsefesine sadakat, tarafsızlık, devletin kurumları arasındaki uyumu gözetme ve laikliğin korunması” gibi konuları öne çıkararak “topluma güvence verme ihtiyacını hissetti” diyor ve laikliğin ve Atatürk ilkelerinin korunması hususunda dikkat istiyor. Yalçındağ, hükümetten de icraat ve tutumda azami titizlik istiyor. Duyarlıkların, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce başladığını, bazı bakan, partici ve yerel yöneticilerin toplumda kaygı ve hassasiyet yaratan davranışlarını ve bu bağlamda Milli Eğitim Bakanı’nı anımsatıyor ve AKP’nin merkez parti olma beklentisini hükümet kuruluşuna yansıtmadığına değiniyor! Yalçındağ’ın, yaratılacak siyasal istikrarsızlığın, dünya ekonomisinin çalkantılı bir döneme girdiği hele bu süreçte, ülkemize büyük zarar verebileceğini de belirtmesi, “Türkiye ekonomisinde yüksek cari açık, yüksek borç stoku, kronik tasarruf açığı, derinlikten yoksun piyasalar gibi yapısal kökenli bazı olumsuzlukların” önemi uzlaşma formüllerinin ortaya çıkabilmesi için gerekli zamanın tanınması birinci derecede önemlidir. Yeni anayasa yalnızca hükümetin iradesini yansıtan bir çalışma olamaz. Çoğunluk formülü bu konuda çalışmaz... Anayasalar toplumsal uzlaşma metinleridir.. Anayasanın geçmişle hesaplaşma anlayışı ile kaleme alınmaması, dönemsel politik beklentilerden ve tepkilerden arındırılması şart”... Doğru mu yanlış mı? Buna bakan yok. Girişimi, “Sivil Anayasa” diye göklere çıkartan, tarihçeler yazıp bayram ilan eden AKP’li zevat, hazırlıkların gizlisaklı sürecine ilişkin suspus. Eğer bir başka iktidar bu şekilde davransa kıyameti kopartacak olan “aydın”, şimdi en hafifinden ikiyüzlü! “Benim oligarşim iyidir” rolündeki destekçi aydının tarihsel yazgısı mı bu? AKP demokratik ve saydam mı, yoksa oligarşik ve yaptırımcı mı? AKP, kendi anayasasını kabul ettirirse, şimdiden söyleyelim, derin sorunlar çıkartır ve başka koşullarda bu anayasa da çöpe gider... ??? İktidara biat takımı, anlaşılan, Cumhur ne dikkat çekmesi, doğru mu değil mi? ??? Yalçındağ, ayrıca: • Kayıt dışı ekonomiyle mücadele, sanayi ile ilgili somut öneriler, hükümet programında yok; • “Demokratik gelişmemizin en önemli unsurlarından biri olan Seçim ve Siyasi Partiler Yasası’nın değiştirilmesi konusunun ise programda hiç yer almaması anlaşılmaz”; • “Kadrolaşmada izlenen bazı dolambaçlı yollarda rahatsızlık verici, örneğin Diyanet İşleri bir transit geçiş merkezine dönmüş gözükmekte. 19992002 yılları arasında Diyanet İşleri’nden diğer kamu kurum ve kuruluşlarına yalnızca 19 kişi geçmişken, 20032006 yılları arasında bu sayı 1850. Diyanet İşleri geniş kapsamlı kadro tahsisi taleplerinde bulunmakta. Bunun nasıl bir uygulama olduğunu anlamak mümkün değil.” Doğru değil mi? Beş yıl boyunca AKP iktidarından her tür ikbal bekleyen bazı aydın ve işadamları, her dönemde yaptıkları gibi iktidarın kuyruğuna yapışmış, değil AKP’nin eleştirilmesini, bir talepte bulunulmasına bile karşı çıkacak bir derekeye düşmüş durumda. Öyle ki aşağıya baktığım halde, hiçbirini göremiyorum! Ekonomi dünyası ile AKP arasındaki ilişki geleceğimizle çok yakından ilişkili... Önemle izlemeliyiz. Barış ve kardeşlik buluşması Amasya’da Anadolu Alevi Erenleri adına düzenlenen şenlikler bölgeye canlılık veriyor. 9. Saz Köyü Halil Dede Şenliği’nde bu yıl yöre halkı 600 yaşındaki pelit ağacının altında birlik kurbanı kesti, pilav yedi ve semah döndü. Sazköy Halil Dede Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ali Rıza Özcan, açılış konuşmasında “Atalarımızdan devraldığımız barış kültürünü saz ile, deyiş ile, semah ile ve bilim ve eğitim ile gelecek kuşaklara aktarmayı görev bildik” dedi. Yassıçal beldesi Erkonaş Baba Şenliği’nde konuşan CHP’li Belde Belediye Başkanı Hüseyin Gazelci de, “Ne yazıktır ki, Atatürk’ün önderliğinde kurduğumuz, uğrunda kurtuluş savaşı verdiğimiz Cumhuriyetimiz tartışılır hale geldi. Bizler cumhuriyet ile var olduk, Cumhuriyeti de var etmeye sonuna kadar kararlıyız” diye konuştu. 10’uncusu gerçekleştirilen Uygur beldesi Cafer Dede Kültür ve Sanat Etkinliği’ne 5 binden fazla kişi katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Uygur Belediye Başkanı Hasan Er, barış mesajı verdi. obursali?cumhuriyet.com.tr Fotoğraf: MEHMET MENEKŞE Ulm kentindeki İslam Enformasyon Merkezi’nde arama yapan Alman polisi, çok sayıda dokümana el koydu. (Fotoğraf: REUTERS)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear