23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

29 ARALIK 2006 CUMA bilim/vaziyet ‘Güneşten soğuk su elde etmek çok heyecan verici’ Reyhan OKSAY Ahmet Lokurlu, dergimizle yaptığı söyleşide, hobi olarak ‘Dr. başlayan bu uğraşının bilim dünyasında "Çevre Oskarı" olarak adlandırılan ödüle uzanan öyküsünü anlattı. Bugün geldiği noktayı yılmadan çalışmasına, risk almaktan çekinmemesine ve hedefe kilitlenmesine bağlayan Dr. Lokurlu, "Prensi bulmak için kaç kurbağayı öptüğümü hatırlamıyorum" diyor. CBTGüneş enerjisi ile soğutma sistemi kurma fikri nasıl gelişti? Ahmet Lokurlu Güneşten soğuk su elde etmek çok heyecan verici fikirdi. Bu fikrin ürün haline dönüşmesi tam 10 yılda gerçekleşti. Bu konuyla ilk başlarda hobi olarak ilgilenmeye başlamıştım. Bu yeni sistem nasıl olmalıydı? Sistemin kullanılabilmesi için ekonomik olması gerekiyordu. Var olan sistemin özelliklerini araştırdım; yeni sistemin nasıl olması gerektiğini düşündüm. 1998 yılında hem tekniğini hem de ekonomisini kavramıştım. Bu konuyu Almanya’da bildiri olarak sunduğum zaman tahminlerimin üzerinde pozitif bir tepki aldım. Bu fikri ürüne dönüştürmeye ne zaman karar verdiniz? Aldığım pozitif tepkiler beni farklı bir şekilde düşünmeye sevk etti. Bir kere enerji konusunda büyük bir sıkıntı vardı ve ilgi büyüktü. Fikir giderek kafamda somutlaştı; hobi olmaktan çıktı, ticari bir boyuta ulaştı. Almanya Jülich Araştırma Merkezi’ne transfer oldum. İşe alınma koşullarından biri de bu konuyu ticari olarak geliştirmekti. 1999 yılında Solitem adında bir firma kurdum. İki Alman ortak aldım. Bir mühendislik bürosu gibi çalışıyorduk. Yaptığımız analizlerde sistemin çok yavaş çalıştığını gördük. Güneş doğduktan sonra verim almak 4 saati alıyordu. İlk sistemlerin verimi çok düşüktü ve ekonomik değildi. Sonunda geldiğimiz noktada ne yaptığımızı, nereye gittiğimizi sorguladık. ‘Bu fikirler iyi de, ne işe yarıyor?’ diye birbirimize sormaya başladık. Verimi yükseltmemiz gerekiyordu. Bu işi ya bırakacaktık ya da ekserjisi (enerjinin başka bir şekle dönüşebilme kavramı) daha yüksek olan bir sisteme dönüştürecektik. Yüksek sıcaklıklara çıkmalıydık. Bu sıcaklıkları dönüştürme makinesi o sıralarda yoktu. Sistemi kurarken ne gibi zorluklar yaşadınız? Geçenlerde Orhan Pamuk’un Nobel Ödül törenindeki konuşmasını dinledim ve çok etkilendim. Pamuk, yılmadan, cesaretinizi kaybetmeden, koşturarak çalıştığınız zaman ortaya bir şeyler çıkarabileceğinizi söyledi. Ben bu fikre tamamen katılıyorum. Biz de var olan sistemleri araştırmakla işe başladık. Parabolik güneş kolektörü kullanan bir güç santralı örneği görmek için Kaliforniya’ya gittik. 6 metrelik paraboller gördük. Ancak bu güç santrali sistemleri çok büyüktü. Koskoca çöllere devasa sistemler kurmuş olduklarını görmek bizi oldukça heyecanlandırdı. Dönüşte uçakta kendi kolektörlerimizi geliştirmeye karar verdik. Bunları çatılara yerleştirecektik. Büyük tesislerin çatıları bomboş. Diğer bir boş alan da park alanlarının üzeri. Üretim aşamasında hangi ülkeyi tercih ettiniz? Ben Türkiye’den geliyorum, Türkiye’de bir şeyler yapalım dedim. 2001’de Yağmur Ekim C Batakhane yabancıların eline geçmiş her kuruluş, düşmana silahlarıyla ve kovana sürülmüş mermileriyle teslim edilmiş zırhlı tümenlerimiz gibi. Mustafa Kemal’in düşmanları bile bu iktidardan daha acımasız değillerdi. Onlar telgraf tellerimizi kesiyordu, bunlar Telekom’u düşmana teslim ettiler; onlar buğday tarlalarımızı, evimizi yakıyordu; bunlar tarlamızın, evimizin tapusunu verdiler. Onların düşmanlığı apaçıktı, silahların namlusu göğsümüzdeydi; bunlar bizleri secdeye yatırıp düşmana teslim etmeye çalışıyor.” Kongre, bir ulusal hükümet programı yapıyor: “Programın özü; Tam bağımsız Türkiye ve Kemalizm. Düşürülen bayrak omuzlara alınıp şahlanıyor.” Cumhurbaşkanlığı sorununa çözüm: Tayyip İran’a cumhurbaşkanı olsun! 17 İstanbul Bakanlığı önerilmiş. Eyvah, İstanbul daha beter olacak! KİNCİ Erzurum “İ Kongresi”nin toplandığını varsayıyor Hilmi Kayıhan. Düşlere de zincir vuracak halleri yok ya. Kongre durum saptaması yapıyor: “Düşman uçakları tepemizde bedava bildiri dağıtmıyor artık, her sabah parayla satın alıyoruz. Düşman tanklarının üstünü dantelle örtmüyoruz; ama tank işlevini üstlenen televizyonlarımızı oya işlemeli çeyizlerimizle süslüyoruz. Hainleri dinliyoruz can kulağıyla, haysiyetsizlerin öykülerini okuyoruz. İçirdikleri zehrin bedelini bile bizden alıyorlar. Nobel ödülleri veriyorlar mazlumları öldüren mermi kovanlarının hurdalarını satarak. Düşman ordularının süvari komutanı gibi satılmış köşe yazarları. ABD ve AB’ci partiler aynı ahırın eküri atları gibi. AB’nin ajanları olan sivil toplum kuruluşları parça başına para alıyor. Özelleştirilen ve Çalışmalarını uzun yıllardır Almanya’da sürdüren Türk bilim adamı Dr. Ahmet Lokurlu, yakıt girdisi olmadan güneş enerjisiyle soğutma yapan bir sistem geliştirdi. Parabolik Güneş Kolektörlerinden (Parabolic Trough CollectorsPTC) yararlanan sistem, enerji maliyetlerinin giderek arttığı, enerji kaynaklarının tükenmeye yüz tuttuğu ve çevre kirliliğinin iklimleri değiştirecek boyutlara vardığı çağımızda, büyük bir ilgiyle karşılandı ve çok sayıda ödüle layık görüldü. Türkiye’ye geldik. Ancak burada mali destek bulamadık. Türkiye’de sermaye birimi yok. Yatırım yapacak kişilerin beyni uygun değil; beyni olanların parası yok. Kimse bu konulara yatırım yapmak istemiyor. Tatil dönemlerimin tümünü burada geçirerek kaynak aradım. Sürekli iki ülke arasında gidip geldim. Almanya’da destek bulabildiniz mi? Bu aşamada hayır. Türkiye’de ne yaptınız? Türkiye’de ortaklar bulduk. Solitem Türkiye’yi kurduk. Bunlara kaynak bulmam gerekiyordu. Büyük kredilere ihtiyacımız vardı. Almanya’da kredi almak çok zordur. 100 birim harcıyorsunuz, .size 30 birim para veriyorlar. Önce harcamanız gerekiyor. Ne kadar uğraştığımızı size anlatamam. Maaşımı ipotek ettim. Alman ya’daki ortaklarım (%5 ve % 20 payı olan iki ortak) kredi başvurusu aşamasında geri planda kaldılar. O nedenle tüm riski ben üstlendim. Onlar koşuşturma işini üstlendiler. Bu işi iyi yapıyorlar. Bankaya sunduğum tek şey iyi bir CV ve maaşımdı. Üretime nerede başladınız? Hem Almanya’da hem Türkiye’de. Alman Havacılık Merkezi’nden uzmanlarıla çalışıyoruz; knowhow almak için bir sürü paralar gerekti. Üretime geçtik. Çok hızlı çalıştık. Türkiye’de kolektörleri üretenler parabol ile daireyi karıştırdılar. Ankara’da OSTİM’den destek alıyoruz. Bütün testler yapıldı. Fokuslama yapamıyoruz. 2002 yılında buhar tesisi kurduk. TUI –dünyanın en büyük turizm şirketlerinden biri şirketi bize büyük destek verdi. TÜBİTAK’a başvurduk; destek verdiler. 2003 yılında sistem kuruldu. 2004 yılında hizmete sunuldu ve dünyaya duyuruldu. Bu olay bir sürü yerde duyuldu. 2004 yılı bizim çıkış yılımız oldu. Bu arada hiç unutamadığım bir olay yaşadık. 2003’ün sonunda yeni bir kolektör üretimi için Al manya’da proje başvurusunda bulunduk. 120 bin Avro kredi gerekiyordu. 60 bin Avro eksikti ve zamanımız çok kısıtlıydı.. 40 bin Avro’yu bir kişiden aldık. 20 bin Avroya ihtiyacımız vardı. Tam bu sırada RIO (Resource Input Optimizer) Yaratıcılık Ödülü’nü aldık. Bu projeyi böylece aldık. Ödül töreni Aachen’de yapıldı. Daha sonra şansımız açıldı. Nisan 2005 tarihinde Tokyo’da Dünya Enerji Oskarı’nı aldık. Aynı yıl Nagoya’da "Global 100 Eco Tech Award" ödülüne layık görüldük Hiç düşünemezdim ki, Japonya’da aynı yıl iki ödül birden alacağımı. Toplam 8 uluslararası ödül aldınız galiba? Evet. Ama kaçırdıklarımız aldıklarımızdan daha fazla. Bir sürü adaylıklar, kongre davetleri, siyası partilerden davetler. Ama politika bana göre değil. Bundan sonraki projeleriniz nedir? Bundan sonra işimiz daha zor. İşler tahminlerimizden daha fazla büyüdü. Şimdi ben bilim etiği ile uğraşıyorum. 2. doktora çalışmamın konusu antropolojik sabitlerin biyolojik kökenli mi yoksa kültürel kökenli mi olduğunu araştırıyorum. Yani genlerimizin ne kadar tutsağıyız? Beni en fazla rahatlatan uğraş bu. Sürekli okuyorum; okudukça rahatlıyorum, enerji topluyorum. Bu iki konu birbirinden çok farklı değil mi? Tam tersi. Bu iki konu birbirine çok yakın. İnanılmaz ilgisi var. Yaptığımız her şeye bir mazeret uyduruyoruz. Yaptığımız şeylerin ne kadar ayırdındayız? Bir şeyi yaparken insanların şekillenmesinde genetiğin payını araştırıyorum. Son dönemdeki araştırmalarım sonucunda genetiğin payının daha fazla olduğunu görüyorum. Evrimde tesadüf var. Ama sonraki proseslerin oluşumları tesadüf değildir. Türkiye ile ilgili yeni projeleriniz? Birkaç projemiz var. Görüşmelerimiz sürüyor. Finans kaynağı çok önemli. Türkiye’de dünyaya oranla riziko kapitalleri çok düşük. Proje finansman kaynağını getirdiğiniz zaman sorun yok. Şu anda büyük tesislerde ürünlerimiz kullanılıyor. Oteller gibi. Ev bazında ürünlerimiz 23 yıl içinde tamamlanacak. Türk Demir Döküm ile küçük boyuttaki yapılar, yani konutlar için anlaşma imzaladık. Onların satış ağı var. Bizim böyle bir altyapımız yok. Şirketlerinizin durumu nasıl? Burada iki, Almanya’da bir şirketimiz var. İspanya’da şube kurma çalışmalarımız var. Bir sürü finans çevresiyle görüşüyoruz. Fabrika kiraladık Ankara’da. Elektronik ve software kısmını Almanya’da üretiyoruz. Mekanik kısmını Türkiye’de yapıyoruz. Sistem, ev ve büyük tesislerin soğutma ihtiyacının dışında başka hangi alanlarda yararlı olabilir? Endüstrinin proses buhar ihtiyacını karşılayabiliriz. Tekstil, gıda, kimya vb.. Bu enerjiyi depolayabiliyor musunuz? Bizim sistemimizde güneş enerjisi içeriği yüksek olduğu için küçük hacimli depolarda çok büyük enerji –kızgın su depoluyoruz. Piyasadaki konumunuz nedir? Çinliler gelinceye kadar şimdilik bu konuda tekiz. Dünyada bir Çinli korkusu var. Çin’e gittiğimizde beni çok büyük bir törenle karşıladılar. Ama ticari anlayışları korkunç. Sonra, işgalden kurtuluş planı yürürlüğe konuyor: “Türkiye, geriye dönüşü, karşıdevrimi, gizli devrimi yaşıyor. Karşıdevrimi karşılayan, yani işgalcinin işbirlikçisini karşılayan bizler; asi ilan edilen, idam fermanı çıkarılan Atatürk olmalıyız. Karanlıkta engelli koşuyor gibiyiz. Şimdi cankurtaranı çağırma zamanı, hastanede yatak hazırlama zamanı değil. Türkü çığırmanın değil, türkü yakmanın zamanı.” Ve kongre çözüm üretiyor: “Tam altmış yıl oluyor, kötü yola, batakhaneye düşeli. Son dört yıldır da bedenimizi satmaya başladık. Ne doğan çocuk babaya ne de Meclis’te çıkan yasalar Anadolu’ya benziyor. Şimdi deprem var, ocaklar sönüyor, ülkemiz sönüyor. Elimizi çabuk tutup bu batakhaneden kurtulamazsak tuvalet kapısında kolonya döktürecekler bize. İşte bu nedenle; ya istiklal, ya ölüm.” Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Maşallah Gülhan Elmas: “Başbakan Amerika’ya gidip geldi. Maşallah! Millet sinei millete dönme tartışmaları yaparken, kendileri sinei Amerika’ya gidip de döndüler bile!” Nasihat UMHURİYET Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal’a bir “açık mektup” da Prof. Dr. Muammer Kayahan’dan: “Atatürk ilkelerinin günbegün içi boşaltılarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir karabasan ortamına sürüklendiği bu noktada, politik yaşamınız boyunca halen genel başkanı olduğunuz CHP ile yılan hikâyesine dönmüş olan serüvenlerinize rağmen, bir yurttaş olarak sizi göreve çağırmak hak ve yetkisinde olduğumu sanıyorum. Çünkü siz sıradan ya da iç ve dıştaki sömürü düzeni ile barışık bir partinin lideri değilsiniz. Siz Büyük Önder tarafından oluşturulan ve temel ilkeleri yine Mustafa Kemal tarafından altı okla belirlenmiş olan bir partinin genel başkanısınız. Böylesi değerli bir mirasın gerçek sahibi olabilmek çok ince bir diplomasi yanında, politik oyunlara tenezzül etmeyen ve her türlü koşulda ülke çıkarlarını parti çıkarlarının önünde tutan mangal gibi bir yüreği de gerektirir. Bir televizyon söyleşisinde, bir önceki seçim döneminde Meclis dışında kalmanıza rağmen, yaptığınız çalışmalarla partiyi bugünkü duruma getirdiğinizi övünerek dile getirmiştiniz. Demek ki bu ulus C verdiği oylarla sizin ana muhalefet partisi olmanızı sağladı ve bu oyların toplamı mutlaka bir milyondan fazladır. O zaman sinei millete dönmek için neden bir milyon kişinin Meclis önünde gösteri yapmasını koşul olarak ileri sürüyorsunuz? İktidar partisinin hiç de sıcak bakmayacağını gayet iyi bildiğiniz halde, neden erken seçim ütopyası ile milleti avutmaya çalışıyorsunuz? CHP’nin Genel Başkanı olmanıza rağmen laiklik yandaşı tüm yurttaşları şaşırtan ve siyasi yaşamınızda unutulmayacak olan en büyük gafınıza da değinmeden geçemeyeceğim. Başbakan’ın eşinin sergilediği laiklik karşıtı tavırlarına rağmen, bir kamusal alan olan Çankaya’da oturması sizi gerçekten rahatsız etmeyecekse, mevcut iktidar ile kavganızın nedenini Atatürk ilkelerine sahip çıkmak ve onları korumak kaygısı olarak yorumlamakta gerçekten güçlük çekiyorum. Eğer bu gafınızda gerçekten samimi iseniz ve basına açıkladığınız gibi, Başbakan’ın kafasının içindekiler ile eşinin davranışları arasında bir ilişki kuramıyorsanız, o zaman size naçizane tavsiyem; Başbakan’la yapar gibi sergilemeye çalıştığınız ilkesiz siyasi iktidar kavgasına, partinizin ulus nazarında daha fazla yıpranmaması için artık lütfen bir son veriniz.” Cariye Mehmet Ali Kılınç: “Haremi olanların, haremlerinde kaç cariyeleri vardır acaba!” Feryat Gülhan Elmas: “Başına çuval geçirilen askerler için değil, eşinin sıkma başı için ‘haremimize kadar giriyorlar’ diye feryat ediliyor!” Sakatlık Ahmet Önen: “Kadın doktor, muayene etmediği için testisinin biri alınan çocuk sakat kaldı, türban taktığı için değil! Çankaya’ya da kafasının dışı sarılının değil, içi karalının gelmesi halinde Türkiye Cumhuriyeti sakatlanacaktır!” Şıklık Erdal Atıcı: “Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Futbol Federasyonu Başkanı için ‘Genel Kurul kararı alır, seçime giderse şık olur’ demiş. Halkımız da Şahin’e ‘Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi siz de erken seçime giderseniz çok daha şık olacak’ diyor!” Gülhan Elmas: “AKP teşkilatı Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasını istiyormuş. Partideki liderlik sultasından başka türlü kurtulamayacaklarının farkındalar!” Sulta ÇATILARA MONTE EDİLEN YÜKSEK SICAKLIK GÜNEŞ SİSTEMLERİ Gelecekteki enerji alternatifleri içinde en büyük payın güneş enerjisine ait olacağına inanan Solitem, bu enerjinin sunduğu potansiyelden optimum düzeyde yararlanmayı hedefliyor. Konvansiyonel güneş sistemlerinin kullandığı yassı ve tüp kolektörlerinin en önemli sorunu düşük çıkış sıcaklığıdır. Spesifik talepleri karşılamak için geniş bir kolektör alanına ihtiyaç duyulur. Sonuç olarak konvansiyonel güneş sistemlerinin uygulama alanları oldukça kısıtlıdır. Bu sorunları çözmek ve uygulama alanını genişletmek için Solitem iki Parabolik Güneş Kolektör (Parabolic Trough CollectorsPTC) geliştirdi. PTC 1800 büyük tesisler, PTC 1100 konutlar için tasarlandı. Bu iki kolektörün sağladığı sıcaklık 200250 dereceye (santigrat) çıkabilir ve çatılara monte edilebilir. Solitem sisteminin en uygun kullanım alanı soğutmadır. Solitem PTC’nin yüksek sıcaklık derecesine sahip olması, yüksek verimli, iki aşamalı emme soğutucusunun çalışmasına olanak tanır. Tek aşamalı emme soğutucusundan üç misli yüksek randımana sahip olan bu teknoloji çok daha kullanışlıdır. Böylece konvansiyonel iklimlendirme sistemlerinin karşısına ilk kez ciddi bir alternatif çıkartılmış oluyor. Soğutma ve ısıtmanın yanı sıra aynı zamanda buharı da işlem den geçiren Solitem’in başlıca müşterileri oteller, hastaneler, üretim ve depolama tesisleridir. Kontrol ünitesi müşterinin tercihine ve ihtiyaçlarına göre ayarlanabilir. Böylece büyük enerji tasarrufu sağlanabilir. Buhar basıncını 4 ile 5 bara çıkartabilen sistem, büyük bir enerji kaynağı potansiyeli oluşturuyor. Isıtma ve soğutmanın yanı sıra şu alanlarda da kullanılabilir: • Elektrik üretimi • Suları tuzdan arındırma • Isı, Soğutma ve Enerji bileşimi (Combined Heat, Cooling and PowerCHCP) • Kimya sanayii • Gıda sanayii • Tekstil sanayii Operatör Murat Bey hiladelphia’daki beynelmilel askeri tababet kongresinde Türk Cumhuriyeti Ordusu askeri tababetini temsilen hazır bulunan ve üç gün evvel şehrimize dönen Gülhane cerrahi seririyat (klinikler) muallimi operatör Murat Bey, dün kendisiyle görüşen bir muharririmize kongre hakkında şu malumatı vermiştir: Kongremiz beynelmilel askeri tababet kongresiydi. Amerika hükümeti Türkiye’nin kara ve deniz sıhhi heyetinden bir heyetin kongreye katılmasını rica etmişti. Ben de vekiller heyeti kararıyla Türkiye Cumhuriyeti Ordusu askeri tababetini temsilen kongreye katıldım... Kongrede birkaç murahhas (delege) nişanla taltif edildiler. Bunlar arasında Türkiye murahhası da vardır. İlk toplantıda takdim merasiminden sonra Amerika ordu ve bahriye sıhhi heyetine mahsus bir nişan murahhaslara takıldı. Nişan göğsüme takılırken kongre reisi şu sözleri söyledi: “Son zamanlara kadar istibdatla idare P Operatör Murat Bey edilen Türkiye bugün hür ve demokratik bir cumhuriyet idaresine malik olmuştur. Demokratik Türk Cumhuriyeti’nin murahhasına bu Amerika nişanını takmakla bahtiyarlık hissediyorum.” ...Bu kongreden gaye, son muharebeler (savaşlar) dolayısıyla askeri tababetin ve bilhassa harp cerrahisinin vasıl olduğu terakkiyatı (ilerlemeleri) muhtelif TÜRK DEMİR DÖKÜM ile birlikte gerçekleştirilecek projenin ArGe Çalışmaları ve YatırımÜretim Çalışmaları olmak üzere iki aşamasının sonuçlanmasıyla, Türkiye’de bu alanda katma değeri yüksek teknolojik bir ürün üretilebilir duruma gelecek. Yüksek verim değerine sahip olacak sistemin, ısıtma ve soğutma gücü 5 35 kW arasında olup, düşük emisyon değerlerine sahip olacak. Evsel uygulamalarda ısıtma ve soğutma enerjisinin bir bölümü güneş enerjisinden karşılanacak. millet murahhasları vasıtasıyla yekdiğerine ulaştırmak ve bu vadide münakaşalarla müstakbel harp cerrahisi terakkiyatını sağlamaktır. Şimdiye kadar toplanan kongreler fenni mahiyette iken Amerikalıların kendilerine has olan yenilik arzusuyla kongre kısmen fenni ve kısmen de içtimai (sosyal) şekilde cereyan etmiştir. Bundan dolayı tabip olmayan birçok Darülfünun müderrisleri de tamamlayıcı toplantılarda bulunmuşlardır. Muharebelerin beşeriyet üzerine yaptığı tahribatı bizzat yakından ve herkesten iyi hisseden askeri tabipler arasında dostluk tesisi ve bu suretle harp mağdurlarına tarafsız bir hisle yardım sağlamak kongrenin gayesiydi. Orada benden içtimai (sosyal) inkılaplarımız hakkında malumat istediler. İnkılabımızdan çok memnundurlar. Fakat Amerika’da aleyhimizde propaganda yapan bir şebeke vardır. Amerikalılar bunun tesiri altındadır. İnkılaplarımız hakkında verdiğim izahat çok iyi tesirler yaptı. 28 Kasım 1926 Pazar
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear