Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Kent toprakları plansız sanayileşme tehdidi altında Mustafa BOZBEY (Nilüfer Belediye Başkanı) ir zamanlar Piccinato’nun turizm ve emekliler kenti olarak hayal ettiği Bursa, ılıman iklimi ve bereketli ovasıyla 1970’li yıllara kadar Türkiye’nin meyve ve sebze ambarı idi. Ancak, 1960’lı yıllarda bugünkü Nilüfer ilçesinin sınırları içerisinde kurulan ilk Organize Sanayi Bölgesi, ardından otomobil fabrikaları ve ona bağlı olarak gelişen yan sanayi ile tekstil alanındaki gelişmeler, bu kenti "turizm ve emekliler kenti" olmaktan çok farklı yerlere götürdü. Bursa sanayi alanındaki yatırımlarıyla dikkat çekerken, yine aynı dönemde ülke genelinde başlayan bir değişimin de etkisiyle, tarımda makineleşmenin bir sonucu olarak topraktan uzaklaşıp şehirlere yönelen işgücü için de en önemli çekim merkezlerinden biri oldu. Bu gelişme Bursa’nın kaderini değiştirdi. Bugün Türkiye’nin 4. büyük kenti olan Bursa, sanayileşmenin getirdiği yoğun göç nedeniyle il nüfusu sürekli artan bir kent. Yaygın deyişle "nüfusuna her yıl bir Çanakkale’nin eklendiği" bu kent, doğal olarak hızlı ve sağlıksız büyümenin sancılarını çekiyor ve çarpık yapılaşma sorunuyla boğuşuyor. Öyle ki, bir zamanlar "yeşil Bursa" olarak anılan kent, bugün rengini kaybetmiş ve taş yığınları arasında kalmış bir görüntü sergiliyor. Ve artık kabına sığamayan kent, batı yönüne doğru büyüyor. Bu büyümeye de doğal olarak kentin batısında bulunan Nilüfer kucak açıyor. İşte bu nedenle; 1987 yılında ilçe statüsüne kavuşan ve 1989 seçimleriyle birlikte ilk belediye başkanlığı sürecinin başladığı Nilüfer, henüz çok genç ama Bursa adına önemli misyon üstlenmiş bir ilçedir. Çünkü kentsel gelişmenin vardığı bu noktada; "Geleceğin Bursa’sı"nın temelleri Nilüfer’de atılmaktadır. Nilüfer Belediyesi olarak bizim en temel görevimiz de; "Bursa’nın yeni yüzü" olarak anılan bu bölgede, bir "Avrupa kenti"ne yaraşır, "çağdaş bir kent" yaratmaktır. B yi Sitesi ile Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Bölgesi’nde; tekstil, otomobil, yedek parça ve yan sanayii, metal ve mobilya dallarında üretim yapılmaktadır. Bunlar örnek ve planlı sanayi alanlarıdır. Ancak ne yazık ki cazibe merkezi olan her yer gibi, Nilüfer de plansız sanayileşme tehdidi altındadır. Özellikle; Çalı, Kayapa, Hasanağa, Akçalar ve Görükle sınırları içinde bunun örneklerini görmek mümkün. Öte yandan; çevre yolu güzergahında bulundukları için cazibe merkezi olan köyler ile batı yönünde büyümenin bir sonucu olarak plansız ve yoğun sanayileşme baskısı altında bulunan köylerimize, büyük bir yerleşim ve yapılaşma talebi mevcuttur. Hem plansız sanayileşmenin önüne geçmek, hem de tarımsal alanların korunması amacıyla herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Bizim bütün çabamız; Nilüfer’de özellikle Misi, Gölyazı, Ürünlü ve Tahtalı bölgelerinde yoğunlaşan tarihi değerlerimizi ve doğal güzelliklerimizi koruyupön plana çıkararak, iyi bir planlama yaparak, kaçak yapılaşmayla ısrarlı mücadelemizi sürdürerek, tarım alanlarını koruyup, organize olmayankirletici sanayiye geçit vermeyerek, sosyalkültürel hizmetlere ağırlık vererek, bu alanda kalıcı olacak hizmetlerin temellerini atarak çağdaş bir kent yaratmak içindir. Biliyoruz ki Nilüfer, Bursa’nın geleceğidir. TZOB’dan TÜSİAD’a eleştiri: “Çiftçiler yok sayılamaz” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, TÜSİAD’ın tarım raporunu eleştirerek, "Tarıma büyük sermaye gruplarından yatırım yapılmasını olumlu karşılıyoruz. Ancak Türk tarımının dönüşümünü ve gelişimini, sadece sınırlı sayıdaki büyük yatırımcının faaliyetine indirgemek ve 4 milyonun üzerindeki çiftçi ailesini yok saymak doğru bir yaklaşım değildir" diye konuştu. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, geçtiğimiz haftalarda yazılı bir açıklama yaparak TUSİAD’ın Haziran ayında açıkladığı tarım raporunu değerlendirdi. Rapordaki görüşlerin bazılarına katılmanın olanaklı olmadığını belirten Bayraktar’ın, rapor hakkındaki eleştirileri şöyle: Tarımı destekleme reformu: Raporda öncelikle, kriz döneminde uygulanan ve bu güne kadar çok tartışılan "tarım reformunun", "destekleme reformu" olarak değerlendirildiği belirtilmiştir. Gerçekten bu değişimi, "tarım reformu" olarak nitelemek mümkün değildir. IMF’ye 1999 yılında verilen Niyet Mektubu’nda, reform programının orta vadeli amacı, "var olan destekleme politikalarını safhalar halinde ortadan kaldırmak ve fakir çiftçileri hedef alan doğrudan gelir desteği (DGD) sistemi ile değiştirmek" olarak belirlenmiştir. Uygulanan önlemler bir tarım politikasının değil, belli bir mali politikanın aracı olarak gündeme gelmiştir. Bu nedenle 2000 yılından bu yana tarımla ilgili olarak yapılan politika değişimini, "tarım reformu" olarak nitelendirmek zaten doğru olmayacaktır. Reform sulandırılması: Raporda, "Reform başlangıçta ilan edildiği kapsam ve kesinlikle değil sulandırılarak uygulanabilmektedir. Fiyat desteklerine son verildiği ilan edilmesine rağmen son defa, istisna diyerek bazı alımlar, örneğin çay, bugüne kadar sürmüştür. Reformun ürün kapsamı daraltılmıştır. Tüm destekler kaldırılıp yerine doğrudan gelir desteği konulmuştur görüşü de doğru değildir. Telafi edici ödemeler: prim, ihracat iadesi, hayvancılık desteği ve çay budaması ödemeleri devam etmektedir." denilmektedir. Burada, "tarıma eskisi gibi destek verilmeye devam edilmektedir; reform sulandırılmıştır" mesajı verilmektedir. Reform olarak sunulan programın geçici bir politika olduğu, tarımın sorunlarını çözmeyi hedeflemediği bilinmesine rağmen, sadece DGD verilmeye devam edilmeliydi, görüşünü bağdaştırmak mümkün değildir. Gerçekten de uygulanan politikalar tarımın sorunlarını çözmemiş, aksine tarımın gerilemesine yol açmıştır. Yeni cazibe merkezi Hızlı kentleşme ile birlikte artan konut talebi konusunda Bursa’nın adeta "can simidi" olan Nilüfer, bugün özellikle planlı bir bölge olması nedeniyle cazibe merkezi haline gelmiştir. Düzenli yapılaşması ile "yaşanabilir bir kent" yaratma idealine en yakın bölge olan Nilüfer, orman, bağbahçe, rekreasyon alanları ve korunan doğal güzellikleriyle, Bursa’ya hızlı kentleşme sonucu kaybettiği "yeşil Bursa" sıfatını yeniden kazandırmaya aday bir ilçedir. Biz bunu gerçekleştirmek için; parkbahçe, yeşil alan düzenlemesi gibi çalışmalara ağırlık vermekle kalmayıp, yeni bir kent yaratırken bir yandan imar planlarımızda kişi başına düşen yeşil alan miktarını artırıyor, öte yandan tüm Bursalılar’ın yararlanabileceği, kentin keşmekeşinden kaçıp soluk alabileceği rekreasyon alanları planlıyoruz. Öte yandan Nilüfer, tarımsal üretim açısından da oldukça şanslı bir yapıya sahiptir. Geniş, sulak ve verimli topraklara sahip olan ilçede, domates, biber, pancar ve tahıl ürünleri üretilmektedir. Dahası; ekili alanları gittikçe küçülen Bursa’nın simgesi olan şeftali üretiminin çoğunluğu da bugün Nilüfer’den sağlanmaktadır. Plansız sanayileşme tehdidi Bütün bunların yanı sıra Nilüfer, sanayileşme konusunda da Bursa’nın yükselen ivmesinden nasibini almıştır. Organize Sanayi Bölgesi, Beşevler Küçük Sana 15