Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 "Kutsal" topraklarda "kutsal" sempozyum mer yüzlü, kalın fakat kısa siyah bıyıklıydı. Konuşurken heyecanlanıyor, bazı kelimcleri yutuyordu. "Yörük Bayramı" dosyasını inceleyip bitirdiği zaman, "Büyük'Merinden de aldığı fikirle, önce Söğut Festivali adını, Söğut Şenliğı'ne çeviıdi. Çünkü (cslival dcnince, "altın madalyalı kolyeleri göbekleriııe kadar açılnıış, tuylu noftusitrdc (cşhir edilen crkek ve kendilcrini seks ilahesi sanan kadın şarkıcıların tepiştikleri sahnelerin çevresi" akla geliyordu. • Kaymakam Mehmet Kahraman, bu "Festival" içinde "Birinci Osmanlı Sempo/)umu"nu du/enledı. Osmanlı Sempo/yumu duzenlenmesi, geçmişin bilınmesi aeısından son derece yararlı. An cak, Osnıanh'nın tarat'sız bir platt'ormda ele alınması gerekirken, Kaymakam Kahraman, bunu Osmanlı hayranlarına bırakıyoıdıı Sempo7yum boyunca yapılan konuşmalarda Ataturk adı bir kez geçti. O da açılışta, "Ataturk ve Türk biiyükleri için bir dakikalık saygı duruşuna davef'tc... • Sempozyumun "siyasi" yanını bir kenara bırakıp, organizasyon tarafına bakarsak tam bir "festival" gflrünümü ortaya çıkıyor. Sempozyumun şeref konuğu Gençlik ve Spor Bakanı Vehbi Dinçerler'in İstanbul'dan Söğüt'e gelişinde geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle sempozyum, 4 saat geç başladı. önce yazılı programdaki başlama saati 11.00, sözlıı olarak 13.00'e alındı, ancak Bakan daha da gecikincc saat 15.00'te gerçek açıhş yapılabildi. Dürt saatlik sarkma nedeniyle de konuşmacılar, hazırladıkları metinleri ister istemez kısalttılar. Scıııpo/vunıda teblığ de sunulınadı. Kimisı notlarına bakarak, kimisi irticalen konuştu. Zaman ilerledikçe, dinleyicilerin bir bölümu sıkılmaya başladı. Çok kişi bahçeye çıktı. Oturanların büyıik böluınu de kendi aralarında konuşmaya başladı. Salona, kendi aralarında konuşanların uğultusu ile otıırup kalkanların sandalye gurültüsu hâkim oldu. Bir ara oturum başkanı mikrofondan anons yaparak duruma müdahale etti. Fayda vermeyince Bilecik Valisi de ilAMBLEM: Kılıçlı ve üstelik kalemli gilileri çağırarak uyardı. Ama yine de tam sessizlik sağlanamadı; cünku kürsüdeki konuşmasını bitirenler de salondan dışarı çıkıyor, bahçede konuşmaya devam ediyordu. • Sempozyumda konuşmak üzere bir grup öğrctim üyesinin yanı sıra iki de yazar çağrılmıştı: Ahmet Kabaklı ve tlhan Bardakçı. Bardakçı sempozyuma katılmadı. Kabaklı ise, Bakan konuşurken salona girdi. öğretim üyeleri, ikinei sıradaki koltuklara oturtulurken, yazar Kabaklı, Bakan, Eskişehir ve Bilecik Valileri, milletvekillerinin oturduğu ilk sıraya alındı ve kendisine özel ilgi ve hürmet gösterildi. Aynı "hürmet" ikinei günde de gösterildi vc Kabaklı, protokolda iki valinin arasında yer aldı. * Her konuşmacının Osmanlı 'dan övgil ile söz ettiği sempozyumda, dinleyıcilerden gelen tek tepki, Oturum Başkanı Prof. Faruk Sümer'in "konıışmacı" sözcuğunu kullanmasıydı. tkaz uzerine, "hatip" sözcüğu kullanıldı ve bu "sorun" da çözulmuş oldu. • Bdkan Dinçerler, Osmanlı dönemınin kultur, eğitim, devlet yönetimi, dış politıkasını öven uzun konuşmasmı "Hak ve Allah mücadelesine girmeliyiz" diyerek bitirirken, salon alkıştan inlıyordu. Turkiye Cumhuriyeti'nin bir bakanına göre, Osmanlı lmparatorluğu'nu kuranların atasının yattığı Söğüt, "kutsal" bir topraktı ve bu topraklarda duzenlenen bu sempozyum da "kutsal"dı. Sempozyumun içinde yeı alan bir başka "organuasyon" da oldukça anlamlıydı. Yine Kaymakam Kahraman'ın özcl çabası ılc istanbul'dan gclcn "İstanbul İlniversilesi Rektörluğü (îü/el Saııatlar Bolıııııii Türk Musikisi Araştırma ve L'ygulaına Grubu"Orla Asya bozkırlarından saz, ses ve dansla örnekler sundu. İstanbul Üniversitesi Rektorluğu ile ne gıbı biı bağlantısı olduğu anlaşılamayan grubun gerçek t'ınansözlerınin "lurk Dünyası Vakt'ı" olduğu sonradan öğtenıldı. • Orta Asya'dan dalga dalga gclen müziği Vehbi Dinçerler buyük bir hayranlıkla dinledi. Dinçerler'in yü7 it'adesi bu hayranlığı açıkça gösteriyordu. Ya da kendisi böyle davranıyordu. Malum dort siyasi eğilimin birleştiği Anavatan'da Vehbi Dinçerler'in yeri belliydi ve sağ kanadın aşırı ucu ile henuz diyalog kurmamıştı. Dinçerler, ışlc bu sempozyumda bu "bağlantı"yı gercekleştirdı ve eğitim politikasının "Türkfslam senttzine göre" çizileceğini açıklayıp ilk "mesaj"ını verdi. Bununla da kalmadı, salondan çıkarken yanına yaklaşan Eğitim Enstitüsu 1980 yılı nıezunu bir öğretmenle şöyle konuştu: Sayın Bakan'ım 1980 yılı ınıv.ıınu ögretmenlere dort yıldır görev verilmiyor. Bu konuda bir çalışmanız var mı? Evet var. Biz de öğretmenlik yapabilecek ıniyiz? Tabii. Ne zaman? Acele etmeyin. Üzerinde çalışıyoruz. StYASET 84 Söğüt Kaymakamı Mehmet Kahraman, geleneksel festivalin adını değiştirip Söğüt Şenliği yaptıktan sonra bir de "Birinci Osmanlı Sempozyumu" düzenledi. Bilecik Valisi Ahmet Elbeyli nin de destegi ile gerçekleştirilen 1 sempozyumda Osmanlı dönemine duyulan "özlem ", Bakan Dinçerler tarafından da dile getirildi. DENİZ SOM "...Hâkimiyel, saltanat hiç k'tmse tarafındun hıç kımseye, ilim icabıdır tlıye; miızakere de, munakaşa de verılemez. Hâkımiyet, sallanat kuvveile, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları. zorla Turk milletınin hâkimiyet ve saltanatına, vazıulyed olnıuşlardı <el koymuşlardı); bu tasallut/arını (yolsuzluklarını) allı asırdan beri idorne eylemıslerdı. Şımdi de, Türk mılletı bu mütecavizlerin fsaldırganların) hadlerını ihlar ederek, hâkımiyet ve saltanatını, isyan r ede d< kendi eline, bilfiil almış bulunuvoı " ustafa Kcmal Atalurk, 1 encumeninin bir M de Meclisin oıtaküzerine Kasım 1922' toplantısındu sıranın çıkarak ve yuksek sesle aynen boyle konuşmuş. Bu sözlerinı Nutuk'la bir kcv daha tekrarlamış. (Nutuk/Kemal Ataturk / Cill II / sayfa 690691: Muşterek Encümene Anlattığım Hakikat / Mılli Eğitim Basımevi !<;tanbul 196?) * 1922 yılında Osmanlı tmparatorluğu yıkıldı ve 1923 yılında Ataturk TuıkiyeCumhuriyeti'ni kurdu. Aradan 61 yıl geçtikten sonra Söğüt'e bir kaymakam atandı: Mchmct Kahraman. Mehmet Kahtaman dort ay onee, gore\c başlndıpı gıın, geleneksel "Yoruk Bayramı" dosyasını çıkarttı ve Ertuğrul Ga/i'yi anma gunu olarak da kutlanan Soğııt Festivali'ni yeni biı "ruh'Ma ele almaya karar verdi. "Bu>uk"lerine danıştı. Bilccik Valisi Ahmct Elbcyü'dcn sağladığı destekle, bir yurt gezisine çıkan Başbakan Tıırgut Ö7al, ilçesine uğradığı zaman ondan da gftrüş aldı Üstelik Söğut'un Başbakan Özal'ın yaşamında ayrı bir yeri vardı. • Sıddık Bcy 1930'larda Zıraat Bankası Şube Muduru olarak Söğut'e atanmıştı. Sıddık Bcy ıle birlıktc Söğüt'e gclcn cşı Hal'izc Ilanım da ılkokul oğretmcnliği yapıyordu. Çocukları Tıırgut ve Korkut henü? ilkokula başlamamışlardı. Hafize Hanım, 50 yıl oncesinin Söğut'undc son derece moderıı giyinirdi. Başında, başortu değil, şapka vardı. Soğut'e geldiklen sonra Soyadı Yasası çıktı ve Sıddık Bcy, Ö/al soyadını aldı. lurgut Ö/al da ilkokul üçüncü sınıta kadar Soğut'te okudu Başbakan olarak geldiği Soğut'te, o yıllardaki anılarını hicbit 7atnan unutamadığını anlatnııştı. Sıddık Bey ve Hafize Hanım, Soğut'te sevilen ve sayılan kışilerdi. 6 yıl bu ılçede kaldılar, sonra bir başka yere tayınlcrı vıktı. • Kaymakam Mehmet Kahraman, Milli Eğilim Gcnçlik ve Spor Bakanı Vehbi Dinçerler gibi, altın nişan yuzuğu değil, gumuş hacı yuzuğu takıyoıdu. 30'unu aşnuş, ama 40'ına varmamış, orta boylu, şişmanca, es GELENEKSEL AMA 1 . Osmanlı Sempozyumu'nda Vehbi Dinçerler, "Geleneksel" Orta Asya Danslarından örnekler izliyor. Dans belki geleneksel ama dansçının elbiseleri pek değil.