05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

SİYASET 84 Dikkatler "Beyaz Nokta" üzerinde toplanmıştı... Bakanüstü müsteşar ve zeytin rengi Mercedes'i nereye gidiyordu?... Pakdemirli en üst düzeydeki ekonomik kararnameleri imzalamak yerine temmuz sınavlarının kâğıtlarını mı okuyacaktı?.. Hazinenin bitmez tükenmez öyküsü... Nefes kesen bir serüven... Bakanüstü müsteşann Maliye'ye karşı "Beyaz Nokta" savunması KENAN MORTAN nkara özal hukümetinin 19 araAlık tarihinde kurduğudolayısıylavemüsHazine Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın, teşar "mekanik profesorü" Ekrem Pakdemirli'nin yetkileri altıncı ay sonunda kısıldı. Ihracatçıların "beyaz nokta" adını verdiği Bakanlıklar semtindeki mUsteşarlık binasının geleceği önümüzdeki Uç dört hafta içindc yeniden ele alınacak. önce gelişmelere kısaca göz atalım: Haziran ayı başında bir ihracatçının açtığı dava Uzerine toplanan Yargıtay 7. Ceza Dairesi, Türk Parasını Koruma Yasası uyarınca verilmiş yetkilerin ancak Bakan lar Kurulu'nca kullanılabileceği kararını verince, "çiçegi burnunda" müsteşarlığın yetkisi Bakanlar Kurulu tarafından kısılıverdi. Ancak konuya yakın çevrelerde bu karar öncesi Para Kredi Kurulunun yaptığı toplantıda bu konuyu ele aldığı ve yetkilerinin kısılması kararını verdiği biliniyor. "Gelişmeler neden bu kadar hızlandı?" sorusuna verilecek karşılık iki ana noktada toplanıyor: 1 Mali politikanın yürütülme olanağının kalmaması: Düzenlemelerin ışığında Maliye Bakanlığı'nın bir anda "gelir bakanlığı" durumuna dönüşmesi, mali politikada beraberliği ve yeknesaklığı büyük oranda önledi. örneğin, ic borçlanma yapma yetkisi Maliye Bakanlığı'na bırakılmasına karşılık, düzenlemeler sonucu hazinenin nakit gereğine göre ve istediği oranlarda faiz vererek bunu ihraç etmesi vergi gelirlerini enflasyon oranı ile kıyaslayarak gerçekleştiren Maliye Bakanlığı'nı güç durumda bırakıyordu. Aynı olay bankacıhk sektöründe yaşandı. Bankacıhk sektörüne müdahale etmesi beklenen Hazine Müsteşarlıgı'nın bütün bunları bir yana itmesi ve bir işadamı deyişiyle "ihracat müdürlugü" gibi çalışması, Şekerbank Genel Müdürü Yalçın Amanvermez'in sözleriyle "Batık kredi miktarını bir anda bir trilyon lira sımnna" getirdi. Müdahale iki başlı merkez yüzünden yapılamadı. 2 Bakanlar Ustü yetkilerin yarattığı psikolojik etki: Düzenlemeler ile müsteşarlığa bakan Ustü yetki tanınmıştı. Bu uygulamanın benzerleri geçmişte de yaşandı. Bunlar sırasıyla, tek parti döneminde "Türk Ofisi" uygulaması, DP döneminde "Koordinasyon Bakanlıgı", Erim hükümeti döneminde "Dış Ekonomi Bakanlıgı" idi. Bütün bu uygulamalar doğası gereği hep kısa önıürlü oldu. Zira bu tür uygulamalar "tez uygulama" adı altında teknik bürokrasiyi ve devlet içindeki eşgüdümü büyük oranda ortadan kaldınyordu. lş dünyası ise uygıılamayı bu birimin, yani "beyaz noktanın" aşırı öznel uygulaması ve muktesep hakları yok etmesi gerekçeleriyle kınıyordu. Süreklilik taşıması gereken temel kararlar sık sık iç duyurularla değiştiriliyor, verilmiş bir hak 1015 gün içinde geri alınabiliyordu. Bütün bu konuların yarattığı açmazları ilk olarak Maliye Bakanı Vural Ankan Kestirdi. önceleri Bakanlar Kurulu'nda bu türden bölünmelerin yarardan çok zarar gctirdiğini sıkça vurgulayan Ankan, geçtiğimiz hafta Ozal'la iki kez başbaşa görüştü. Neler konuşulduğu sızmamakla birlikte özal'ın "Şimdilik bu kalsın. Yoksa lemel pulitikalarda sapma oldugu sanılır" dediği biliniyor. Bu gelişmeler yaşanırken yeşil renkli Mercedes makam otosuna sahip olan Müsteşar Ekrem Pakdemirli bir tııtum ortaya koymak ya da görüş belirtmek yerine Tunus'a gitmeyi tercih etti. Ancak 41 yaşındaki genç müsteşann bu kez ikili ekonomik anlaşma imzalama şansı yok. Getirdiği yazılı evraklar ancak Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem'in tetkik ve oluru sonrası kesinlik kazanacak. Bu arada Pakdemirli'nin her hafta yaptığı rutin tzmir gezilerinde üniversiteye dönmek için zemin yokladığı ve hatta "Temmuz sınavlarını yapabilecegini" açıkladığı belirtiliyor. Yüksek Mahkeme'nin Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlıgı'nın yetkilerini iptal etmesi olaya bir başka boyut daha kazandırdı. Bu ise bugüne kadar çıkmış tebliğlerin yeniden yazılması zorunluğunu doğurdu. Ayrıca müsteşarhğının tek taraflı düzenlemelcrle iptal ettiği haklar peyderpey tanınmaya başlandı. Hazine'yi tekrar Maliye Bakanlığı'na geri isteyen Maliye Bakanlıgı için bir yetkili Önümüzdeki günlerde, Başkent sokaklarında, binalannda, odalarında... Mutlaka izleyin... nin deyimiyle "ikinci raund" sürüyor. Aynı yetkilinin, "Vural Beyin savundugu bu konunun bir duruşmalık olurum yerine ABI) yargı yöntemiyle oldugu gibi, bitcne kadar devam ilkesi içinde ele alması halinde" hazinenin belli bir zaman sonra yeniden Maliye'ye dönmesi belki de mümkün olabilecek. Büyüme yerine ihracat, mali politika yerine para politikasını benimseyen bir hazinenin geleceğini en çok iş dünyası tartışıyor. Bazı özel kuruluşların TÜSİAD'ın çatısı altında toplanarak hazinenin geleceğini tartışması "beyaz nokta"da çalışan zeytuni makam otosu sahibi Pakdemirli'nin gelecek günlerinin rahat olmayacağını gösteriyor. Halk meyvesebzeyi nasıl ucuz yer? Ankara'dan bir girişim örneği Dışsatıııı mı suçlu? JÜLİDE GÜLtZAR kamu kuruluşıı olarak belediye temsil ediyor, aynca tüketiciyi muhtereın basın temsll ediyor." Sorun ortaya böyle konunca doğal olarak ilk sözü de Ankara Belediyesi temsilcisi aldı. Genel Sekreter Yardımcısı Turan Kılıç, "sebze ve meyve pazarlama kanalını" anlattı. öyle uzun bir kanal ki bu, şaşarsınız. Üreticinin UrUnü, ilk aşamada ihracatçıya, bölgedeki komisyoncuya, seyyar tüccara ve toplayıcıya dağılıyor. Sonra bunlar ya bölgede tüketiliyor ya da büyük kentlere gönderiliyor. Büyük kentlere gönderilenler toptancı haline giriyor. Işte belediyenin görevi ve sorumluluğu da burada başlıyor. Buradan çıkan ürün askeri okul ve lokantalara, manavlara, seyyar ve açık pazarlara gidiyor. Ürün sonunda tüketicinin eline geçiyor. Doğal olarak "tüketebllme kudreti olan tUketidnin". Görüldüğü gibi çok uzun bir yol. Buna ilk karşı çıkan Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Osman Özbek oldu. "Bu yol mutlaka kısaltılmalı ve arudaki bazı engeller kaldınlmalı," dedi. Pazarcılar adına konuşan Mehmet Alkan, "Komisyonculann ve kabzımalların baskısından kurlulup üreticiden dogrudan alıyoruz ve pazarda satıyoruz. 15 Yıldır Ankara'da 8 bin pazarcı esnafından 6 bini böyle çalışır. Üreticiden direkt tiikeliciye götiiriilebilirse lükelici daha ucuza yer" dedi ve Toptancı Hali Müdürü Feyzullah özcan'ın kendilerini "şirkel" olarak nitelendirmesine karşı çıktı. Mehmet Alkan'a yanıt komisyoncular adına sinirli biçimde konuşan Battal Akbaba'dan geldi: "Bu yolda, kaldırılması istenen tek kademe bizlz. Kaldıralım bu arkadaşlar devlete vergi ödemesinler." Toptancı Hali Müdürü Feyzullah özcan dertliydi: "Bizim etkinligimiz ve soruınlıılugumuz Ankara sınırlanndan başlar, ama tiim kamuoyu bu sınırlar önresini hesaba katmadan bizi suçlar. Uygulamaya geçligimizde burada oldugu gibi, konuya taraf olanlar yine bizi suçlar." Ankara Ticaret Odası adına konuşan Yiiksel Tavjan, fiyat artışlarının sorumluluğunu "pazarlarda hegemonya kuran şirketlere" yükledi ve açık açık "Bunlar kuralşart dinlemez, başına buyruk unsurlar olmuşlur ve beş on kişidirler, ama bütün pazarlan ellerinde tularlar. Fiyat yttkselmeleri de bunların çalışma sistemlerinden dogar," dedi. Pazarcılann belediye rüsumuyta, stopajla, kirayla bir ilgisi olmadığını, gelir vergisinin de "ona göre" olduğunu anlattıktan sonra, Yüksel Tavşan "Bir şirketin giinde 10 milyona varan ciro yaptıgını diişünün, ki bu bir gerçektir, ama bunlar hâlfl pazarcıdır, nasıl olur?" diye sordu. Mal dağıtımının mutlaka toptancı halinden yapılması gercktiğini, bunun rekabette eşitlik saglayacağını savunduktan sonra "Işte o zaman fiyatlar da gerçek olarak teşekkül eder" dedi. Ankara Belediyesi'nin açıkoturumunda, o onu dedi, bu bunu dedi, şu da şunu... Konuşanlar bazı çözümlerde anlaştılar, bazılannda anlaşamadılar, anlaşamadıkları zaman ölçüyü kaçırarak tartıştılar ve Altınsoy bu tartışmalara müdahale etme gereğini duydu. Ama tüm konuşmacıların Üzerinde kesin olarak anlaştıkları bir nokta oldu. Hepsinin de, fiyat artışlarının en büyük nedeni olarak dışsatımı göstermesi. nkara Başkentin Belediye Başkanı Mehmet Alünsoy, Ankaralılara ucuz yaş sebze ve meyve yedirmek için kolları sıvadı. Bir iş için kolları sıvayan herkes gibi, Altınsoy da ilk olarak,konuyla ilgili tarafları biraraya getirmek, sorunu onların diliyle ortaya koyup, çözümlerini de onların eliyle almak istedi. Ne var ki, kendisiyle birlikte sekiz konuşmacının katıldığı açıkoturumda, konuşmacılar sorunu ve çözümleri çok kısa sürede ve doğal olarak yeterince ortaya koyamadılar. Toplantı bildirilenden yarım saat geç başlamıştı ve bu gecikme konusunda "Televizyonu bekliyorlar, onun için de hepimizi bekletiyorlar" diye tahmin yapan gazeteciler yanılmamıştı. Belki doğru, belki büyük rastlantı ama TV ekibinin gelmesiylc Mehmet Altınsoy'un gelmesi bir oldu. A Açıkoturumun açış konuşmasını yapan Anakent Belediye Başkanı Altınsoy, halka ucuzluk vaat ederek iktidara gelen bir partinin mensubundan çok, herhangi bir Ureticiye benziyordu. Son günlerin ciddi sorunlarından birinin fiyat artışları olduğunu söylerken de, gerek geçen yılın aynı ayına gcrekse bu yılın geçen ayına göre, özellikle bazı scbze ve meyvelerde normalin dışında bir artış olduğunu söylerken de. Altınsoy bu açıkoturumda ilgili her tarafın bir temsilcisi bulunduğunu söyledikten sonra, "Nerede üreticiler?" sorusuyla karşı karşıya kalmamanın yolunu buldu ve şöyle dedi: "Tiirketici, liim Ankara halkıdır. örgütlenmiş bir tüzel kişiliği olmadığı için tüketlciyl, iireticiyle satıcı arasındaki yolda bir
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear