Catalog

10 StYASET 84 ÖzaVtn anonsu Tahran'dd resmı heyet ile bırlıkte ışa ddmldrının buyuk bölumu de Turkıye'ye döndu Özal'ın uçağı ile Fahran'a gıtme mış olan ışdddmldrının bır bölümü de, bu uçakld Ankara'ya geldı Ancak, ışadamlarının çoğunlıığu Istan bul'd gıdıyordu U<,ak ıse, Ankara'ya ka dardı Dururn Başbakan'a aktarıldı V\dkta bır ara hcr zaman hosteslerın sesının duyulduğu mıkrofondan bırden tanıdık bır ses duyuldu: "Beyler, ıımıımi ar7u uzerine bu uçak Ankara'ya vardıklan bir saat sonra Islanbul'a gıdccck İstunbul'a gıderek yolcuların gereklı işlcmlurını >aptırnıaları..." Anonsu yapan Başbakan Üzal'dı Özal fıstık getirdi tranlılar aslında çok konuksever dav randılar Başbakan'ın her zıyaretınde çe şıt çeşıt lokum, kurabıyc vc vay'a bırlıkte bır de bızım Antep fıstığına benzer tıstık ıkram ettıler İran fıstıkları tombul tombul oluyor Kabukları kolay avılıyor ve lezzetı de bızım Antep fıstığından daha iyi Fıstıklar Başbakan'ın da hoşuna gıttı ve Özel Ka lem Mudürü'ne talımat verdr "Tevfik Bey Turkiye'ye donerken on kilo fıstık alalım bana, çok guzel bunlar..." Ancak TV'de Başbakan Turgut Ozal lran'a hareketınden önce çcvresıne yaptığı açıklamada, hatta resmı açıklamasında da "lran'da Humeyni ile goruşmeyi umit ediyorum" demıştı Bu "umidi" doğrultusunda Tahran'da bulunduğu gunlcrde İran yetkılılerıne tam açık ve seçık bır bıçımdc olmasa da, anıa onların anlayabıleceğı bıçımde, "Humeyni ile goruşmemiz de iyi olur" gıbılerındcn sö/ler söyledı Am.dk, tranlılar bu ısteğı duymazlıktan geldıleı ve Başbakan Ö/dl, Hunıeynı'yı ancak Mıraç Kandılı geccsı televızyondakı konuşması sırasında görebıldı. Humeyni ancak TV de9 bizim başvezir de içerde Sabanct Kurctnt Kerim aldt mı? Guvenlık önlemlerı nedenıylc resmı he yct ile ışadamlarının hayatı Tahran'ddkı otclde gevtı En azından zamanın büyük bölümu böyle geçtı Otelde de alışverış yapacak bır dukkandan başka pek bır şey yoktu resbıhlerın ve Kuran ı Kerımlerın satıldığı dükkândd özellıkle bır kuranı Kerım herkesın dıkkatını ı,ekıyordu altın yaldızlı Kuranı Kerım üzerındekı fıyat tam bın dolardı Sakıp Sabancı Kuranı Kerımle çok ılgılendı Fvırdı, çevırdı, ışlemeleruı gervektcn dltın olııp olmadığına baktı 1 latta, bununla yetınmedı, bu ışten anlayan bır " u z m a n " bulundu Altın olduğuna kardr verıldı. Amd, Sabancı bın doları son andd ver mekten vazge«,tı ve Kuranı Kerımı almadı Heyettekı ışadamlarının bır bölümüne gftre de, "Hayır, Sabancı oyle diyor ama, bin dolan bastırdı ve Kuranı Kerimi aldı." Nezih Durat Haltr \anıı 9 "Başvezirin başmuhaftztyım" İran yetkılılerı Başbakan Özal ve bera berındekı heyetı korumaya gerçekten özel önem verdıler Başbakan ve heyel kaldıkları otelden ayrılırken, sokak başlan tutu luyor, polıs arabaları önceden yolları kesıyor, Ü7al kurşun gc<,ırrne7 zırhlı arabaya bınıyor ve polıslcr ardbalar ve motosıkletlerle tıim konvoyu koruyordu Bu koruma Başbakan'ın zıydretlerı sırasında, yanı bına ıçlerındc de surdu Burada artık "koruma" dcmek bıraz ger«,eklikten u/ak olatak, belkı bıraz "işguzarlık" demek doğru olur Nıtekım, özal'ın An kara'dan getırdıfcı ve kendısının resmı korumaları bılc, "Franlı korıımacılar" tarafından ekarte edıldı Ozal İran Başbakanı'nı zıyarete gııtığı sırada, korıımalarından bırısı bır omu7 darbesı yedı ve sende lcdı, " N e oluyoruz?" dıye yerınden doğrulurken lıeıkes bır ses ışıttı "Ben başve7İren basmuhafmyem" Iranlı koruma polısı İran Bdşbakanı'nın "başkoruvucusu" ımış, o ııcdenle O/al'ın koruma polısını bıle yanına yakldştırmadı Içerdckı görüşmedcn resım <,ekmek ıçın çaba gösteren Türk gdzctetılerı de salona almamakta dırenınce, Türk gazetecılerden bırı atıldı "Bi/im başvc7İr de içerde, taa Ankara'dan geldik, izin ver de hir foloğraf çekelim". . Hostesin şapkasına su döken büyük işadamları üstüne. Isımlerıne bakarsani7, çoğu "buyuk" ışddamı Bır de davranışlarını ızleyın! Başbdkan dışardd torenle uğurlanırkcn, uçağa önce ışadamları bındı Ozal ve bera berındekıler beklenırken, Loekheed lüşvet skandalı ile ün yapan Nezih Uural hostese seslenerek, "Herkeslen once bana scrvis yap kızım, bana cay getir" dedı Hostes "Servıs henuz başlamadı, su gelirebilırım ıslerseni/." karşılığını verdı Dural, "pekı" dedı ve bıraz sonra hosles bır barddk su getırdı Unlu ve buyıik ışadamı Dural bır bardak suyu aldı, ayağa kalktı, bırden hostesın başından şapkasına uzandı, şapkayı ters «.evırerek bır bardak suyu şapkanın ıçıne döktu Çevredekı dığer ışadamları bu müthış şakaya kahkaha ile gülerken, Dural hosteM azarlıyordu "Ben sana çay getir dedim, su degil, ışte o zaman da boyle olur." Suyun bır bölumıi yere, bır bölumu şapkaya dökulmuştu Bır başka "buyuk" ışadamı, "Halit Narin" yere dökülen suyu Ne/ıh Dural'a göstereıek, "Ulan, yere sen mı işedin?" dıye ldf atını.d, Dural, "Ben vurken sizlere ne oluyor?" dıyerek ne/a ketını daha da arttırdı Bu olan bıtenı ıbretle seyredenler arasında unlu muteahhıt Şarık Tara da vardı U/uıı sure koruduğu sessızlığını bırden bo /an Şaıık Tara, "Yeter artık, biraz kendıni/e gelın," dıye bağırmaktan kendını alı koyamadı Halıt Nann pışkınlığını suıdurdu "Olı be, sbahtan beri sesin vıkmadı, bi7e bagırsan da, hiv olmazsa konuşmıış oldun." Sakıp Sabancı