Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
16 SİY \SKT 84 ABD'de nükleer deneme kurbanları hükümete karşı ilk zaferi kazandı ZtYA ÖZKÂHYAOGLU Kumar ve gazinolar şehri Las Vegas'ın yakınlarında, N EW YORK Arizona eyaletlerinin birUtah, Nevada ve içmemelerini" öğutler, ama kendileri hemen duş alır ve elbiselerini atarlarmış. Nükleer denemeleri takip eden 30 yıl içinde yapılan bilimsel araştırmalar, bölgede ya^ayanların normalin Uzerinde çeşitli kanser hastalıklarına yakalandıklarını, birçoğunun da kanserden öldüğünü ortaya koyuyor. Sonunda Utah eyaletinin St. George kasabasında yaşayanlar, 1950'lerdeki leştiği kaktüslerle kaplı çöl, yüzyıl önce Butch Cassidy ve Sundance Kid gibi "Sonsuz ö l t t m " adlı kovboy filmine de konu olan posta treni soyguncularının cirit attığı bir bölge. AhaJisi genellikle Mormon dinine mensup, otoriteye ve hükümete sadık, çalışkan, sessiz ve yurtsever insanlar. 195158 arası, bu bölgenin yanıbaşındaki Nevada nükleer deneme alanında, toplam bir milyon ton dinamıtın patlatılmasıyla eşdeğer 103 yerüstü nükleer deneme yapılmıştı. Rüzgârın batıya (milyonlarca kişinin yaşadığı Los Angeles'a) değil de doğu'ya, yani bu bölgeye estiği günlerde, bazen günün ortasında, gökyüzünü birden alevlendiren, sarsıntısı binlerce kilometre öteden hissedilen patlamalardan sonra mor ya da gri renkli bir bulut etraftaki ufak kasabalara doğru yol alır, hemen her şeyin üzerine çökermiş. Bazen radyo ve televizyon yayınları kesilir, Atom Enerjisi Komisyonu (AEK) yetkilileri, rüzgârın değişmesiyle koyu bulut lemeyeceğini öne sürdüler. Fakat hâkim butün bunları bir kenara iterek davaya bakmaya karar verdi. Tazminatın alınabilmesi için hükümetin radyasyon tehlikesinden haberdar olduğu halde sakh tuttuğunu ispat etmek gerekiyordu. Mahkemede ortaya çıkan belgelerden birinde bir AEK yetkilisi o zamanki Başkan Eısenhovver'a yazdığı bir mektupta, "Basın bildirilerinde ve konusmalarda yon ölçüldüğü göz önüne alınırsa, denemeİerden etkilenenlerin bu davaya katılanlarla sınırlı olmadığı açık. Her şeyden önce 250 bin asker, patlamaları çok yakından izlemişler, ama kanunen hükümeti dava edemiyorlar. Bu yeni karardan yararlanabilecekler arasında uranyum madenlerinde, hükümete ait plutonyum fabrikalarında ve nükleer deneme alanlarında çalışan ya da çalışmış binlerce kişi ve radyoaktivite yü "Milli güvenlik" gerekçesiyle feda edilmişlerdi Kansere yol açan radyoaktivite tehlikesini denemelerin yapıldığı bölgenin halkından bilerek gizleyen Amerikan hükümeti tazminat ödemeye mahkum oldu. Ama tazminata hak kazananlardan sadece biri hayatta, ötekiler kanserden ölmüş! o gri bulutların radyoaktivite yüklü olduğunu, hükümetin bunu bildiği halde halka haber vermediğini, Ustclik tehlike yok diyerek, koruma tedbirlerıni asgariyc indirerek binlerce kişinin kansere yakalanmasına yol açtığını ileri sürüp, 375 kişi için 2 milyar dolarlık tazminat davası acmışlardı. Geçen hafta Utah'daki federal mahkeme, avukatların bunların arasından örnek olarak seçtiği 24 davacıdan 1 l'ine toplam 2,66 milyon dolar tazminat vererek, ABD htlkllmetınin bu işte doğrudan soruınlu ol 'termonüklcer', 'füzyon' ve 'hidrojen' kelimelerini k u l l a n m a y a l ı m " , diyor. 1963'teki bir AEK araşttrmasında, bu bölgenin insanlarında, tiroit bezlerindeki radyasyon miktarının normalin ve açıklanan rakamların 100 misli uzerinde olduğu belirtiliyor, ama bu verilerin saklı tutulması isteniyor. Yine bir AEK belgesinde, bir Los Alamos Nükleer Laboratuvarı yetkilisi adeta hükümet çevrelerinin konuya yaklaşımını özetler gibi: "Halk hayatın gerçekleriyle yaşamasını ögrenmek zorunda, bazünden binlerce hayvan kaybeden sürü sahipleri var. Hükümetin temyize götüreceği bu karar orada da kabul edilirse örnek ahnarak açılacak davaların hükümete maliyeti milyarlarca doları bulacak. önemli olan, bir zamanlar emniyet sınırları içinde olduğu sanılan ya da olduğuna inandırıldıgımız düşük düzeydeki radyasyonun "doğrudan" kansere yol açtığının bir federal mahkeme tarafından kabul edilmiş oluşu. Bu da radyoaktivite ile ılışkisı olan, televizyondan, tıbba kadar birçok endüstride standartların yeniden gözden geçirilmesine, bu alanlarda bir sürü tazminat davasının mahkemelere gelmesine yol açacak. Yaşayan tek kişi Otuz altı yavndaki altı çocuk annesi Jacqueline Sanders davada tazminat alanlar arasındaki tek yaşayan kişi. Payına düşen 100 bin dolar. Diğerleri kanserden ölmüşler. Onuncusu, kararın çıkmasından hemen sonra ölmuş, ta/minatı sonra tespit edilecek. ABD hüktımetinin bu davada asıl kaybettiği şey dolardan çok "guven". Sanders, "Bi/e yalan söyledller (hukümet), dava sırasında yalan söylemesi için bircok insana para verdiler, ne zaman işlerine gelirse bi/e yine yalan soylerler... Şimdi Başkan Reagan ya da onun gibi birini televizyonda görsem ve iyi bir şey söylese içimden, 'Bu dediklerine inaıımnk isterdim, ama artık yapamam' demek geçecek" diyor. Ünlü Hollyvvood aktörü John VVayne, kovboy çizmeli Amerikan muhafazakâr görüşünün, otoriteye bağlılığın, askeri gücün ve yurtseverlığin, özellikle soğuk savaş yıllarında, sahnedeki en unlü temsilcisi idi. VVayne, 1954'te nükleer denemeler devam ederken, bu davaya konu olan St. George kasabasına gelmis, Sıısan Hayworth ile birlikte "The Conqueror" (Fatih) adlı bir film çevirmiştı. Tarihin bir cilvesi midir, yoksa bir rastlantı mı bilinmez, John VVayne, Susan Hayworth ve yönetmen Dick Powell daha sonra kanserden öldüler. 1950'lerde ABD'yi bir düş gibi kasıp kavuran "Soguk Savaş", "AntiKomunizm" ve "Milli Gıivenlik" Amerikalılar'dan sorgusuz sualsız, kendi adlarına yapılan her şeyi desteklemelerini istemiş, muhalefete pek yer bırakmamıştı. 30 yıl sonra, ABD'nin bu en muhafazakâr ve yurtsever bölgesinde hükümete olan sadakattan geriye kalan, bir dizi kanser kurbanı, bir kez ortaya çıkan ve belki nesiller boyu sürecek olan güvensizlik. • İ B P B » ^ ^ . İSTH IİL HUl.bl Yıl 1957. Nevuıhı. ISuklecr üeneıne. Vzmunlar çıkaracakları sonuçları tartışıyor belki. Ya bu bulut ne olacak? duğunu kabul etti. lann o taraflara doğru yöneldiğini haber verirler, ama, "hiçbir tehlike yok", demeyi de unutmazlarmıs. Bazen de denemelerden sonra, kamu sağlığı yetkilileri ufak kasabaları dolaşır, "Hiçbir tehlikenin olmadıgım, ama arabalannı yıkamalannı, çevre ineklerinden siit Milli güvenlik ve zaman aşımı 17 ay süren davada hükümet avukatlan önce, nükleer denemelcrin Milli Guve.ılik için vazgeçilmez değerde olduğunu, ABD Başkanı'nın emriyle yapıldığını, daha sonra da zaman aşımına uğradığı için dava cdi yalın gerçeklerinden biri de dıyor. radyasyon." Davacılar kitlesl 1953'te ABD'nin batı yakasında yapılan bu yerüstü nükleer denemelerden birinin sonucu olarak doğu yakasındakı New York eyaletinde bile normalin Uzerinde radyas