Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SİYASFT 84 ginleri ortaya dökülmuştü. Cumhurıyet demıryolu sıyaseti ile, kendi burjuvazısını yaratmak istemışti Fethı Okyar muhalefetı ıle bunun rengı de alaşıldı Ardından 1950 demokrasisı geldi. Çimento, şeker fabrıkalan, barajlar yoluyla "demokrat müteahhitler" burjuvazısinın doğacağını sandılar. Demokrası zenginleri türedı, ama demokrasi burjuvası gene çıkmadı Para özgür düşünce değil Ne varsa satmak... feodahzmin yıkıldığını, yerine burjuvazinin geldiğini Tanzimatçılar, Batı'taşeylerin değiştiğini görmüyorlar da, bir sezinliyorlardı. Bu sezinmek de, meşrutıyet, cumhurıyet, demokrası değıl, Batılı gıbi yemek, içmek, giyinmek, kuşanmaktı. Kendilerine dayanabilecek bir taban oluşturmayı ittihatçılar düşundüler. Baklılar ki, Batı'da ulusal bir burjuva sınıfı var, öyleyse kendılerı de böyle bir sınıf yaratabılırlerdi. Bunun sosyal ve ekonomik bir olguyla gelışiiğini görmezlikten geliyorlar, toplum katında yeni bir sınıf yaratacaklarını sanıyorlardı. Böyle bir orta sınıfı nasıl yaratacaklardı? İttihat ve Terakki hükumetlerı orduyla ılgili ne kadar taahhüt işı varsa, bunları belli adamlara 'ihale' eder, böyle burjuva sınıfını yaratabilirdi. ittihatçılar, gayri Müslimlerin elinden ticaretı aldılar ve kendi yakınlarına verdiler. Aradan bir süre geçtikten sonra gördüler kı, yenı bir burjuva sınıfı yaratılmıyor, savaş zenginlen, vurguncuları doğuyordu. Eskiden saray zenginleri türemıştı, şimdi ise patlamış mısır gibı savaş zen Gel şuradan ortaklaşa bir bilet alalım da talihimizi Jeneyclim, bakalmı ne çıkacak?.. Bir kutu kibrit de o i}i ijjrür biradcr!.. arsiv konusuvor « / • • » • ı m P Her dönemde kadrosunu yenileyebilen parti hangisidir diye soracak olursanız I PFlllgl S(tl1 raSlHdCl İJİMM CHP'dir deriz. 12 EyluVden sonra kapatdan parti. ülkemizin en eski kumluşlarından biriydi. Kökeni Müdafaai Hukuk cemiyetlerine dayanan bu en eski partinin içinden kaç tane parti çıkmıştır? CHP, bir yandan yeni kurulan partileri kadro olarak beslerken, bir yandan da kendini yenilemesini bilmişür. 1954 seçimlerinde büyük bir yenilgiye uğrayan parti o zaman yine kadrosunu yenilemiştir. Işte bu yülann yöneticileri lsmet tnönü 'nün başkanhğında bir toplantı yapıyor: (Soldan sağa) Mebrure Aksoley, Kasınt Gülek, lsmet Paşa, Faik Ahmet Barutçu, Ratip Tahir Burak, Nüvit Yetkin, Turgut Göle. Şimdi yeni bir model oluşturuluyor. Ekonomı, dışalım ve dışsalımlarla birkaç holdingın tekelınde güdülecektir. Yaygın halk kitlelerı sıkıntılara katlanacak, ekonomi ile ilgisi kesilecektır. Sosyal sorunlar, rejimin aksayan yönlen, dış sorunlar, parayı indirparayı kaldır polıtıkasından soyutlanacaktır. Yaratıcılıgın ve üreticiliğin temel kaynağı olan emeğın, burada önemlı bir değeri olmayacaktır. Elde ne varsa satılacak, paraya dönuştürülecek, holdınglerin güdümüne verilecektir. Parayla ilişkili her şey özgürlük ıçınde olacak, düşünceyle ilişkili her şey vasaklar arasına katılacaktır. insan hakları, özgürlük, düşünce özgürlüğü falan filan hep her şeyin satılması ve paraya dönüşturülmesinden sonraya kalacaktır. Bu sonranın başlangıcı ve sonu da bellı değildır. Öyle ya halkın olsun, devletin olsun satılacak şeylerı ne zaman bitecek ki, sıra ınsan hakları ve özgürlüklerine gelsin! Tarihte bu gibi iktidar serüvenlerine yeni tanık olmuyoruz. Gene böyle yabancı sermayeye bel bağlamış, eldeki avuçtakini yabancılara satmaya özenmiş bir iktidara karşı ismet Paşa 27 Ekim 1956 yılında şunları söylüyordu: "... Başbakan yabancısermayealeyhtarlığımızdan da her vesile ile bahseder. Seçim esnasında memleketi satıyorlar demişiz. Ben böyle bir sözu hiçbir yerde söylemedim, mesulıyet sahıplerinden kimsenin söylediğini de ışitmedim. Seçimde yabancı sermaye ıçin söylediklerimiz daha önce söylediklerimizdir Biz yabancı sermayenin Türkiye 'de yerli sermayenin üstünde imtiyaz sahibi olmaması tezini tuttuk. (...) Herhalde bizlm tesirimızle, şimdıye kadar yabancı sermayenin ziraat işletmesine henüz musaade edllmemiştir. Yabancı sermayenin Turkıye'de Türklerle aynı şartlar altında çalışmasını isteriz. Eğer memleketimizın hukuki ve ıktisadı düzeni lazım olan emniyet ve kazanç şartlarını temin ederse dost yabancının sermayesi gelir, şartlar elverişli değilse gelmez. Ne imtiyaz verirsenlz gelmez. Sız verdiğiniz imtiyazlarla halde bir şeyler kazanamazsanız, ıstikbal için başınızı belaya sokmuş olursunuz. Kapitulasyonlar nedır? Esası yabancı sermayenin ve ticaretın gelmesı ıçin olağanüstü kolaylık gösterme gayretinden doğmuştur. Yabancı tüccarlara kapitülasyon fermanlarıyla imtiyaz veren padişahlar ne kimseden korkuyorlar, ne ulkeyı satıyorlardı. Sadece gelmesini arzuladıklan ışadamlannın memleket hukuk ve ıktısat şartları karşısındaki mübalağalı ürküntülerini yatıştırmaya çalışıyorlardı." İsmet Paşa, bundan sonra ıktidarın 'kalkınma bayramları' ile alay eder: "BizSeyhan ve Sarıyar barajlarının planlannı ve para tertiplerini hazır bıraktık Altı yıl sonra aleyhimize propaganda bayramlarını seyrediyoruz Biz Ankara'dan kalktık, demiryoluyla Horosan 'a vardık. Altı yıl sonra Horosan'dan 100 km ötedeki Sarıkamış'a çıkılamıştır." Devletin zar zor yaptığı yolu, demiryolunu, köprüyü, barajı, parası olan yerliye, yabancıya satacaksın, yerini halk ıçin yenisini yapacağım diyeceksin Olur mu 7 Bugüne dek olmadı, ama bakalım bu model ne kadar dayanacak?