Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 Avrupa Konseyi'nde herkesin bize karşı olduğunu düşünmek çok yanlış olıır. Fevkalade iyiniyet sahibi, TUrklerin hakhlığını savunan insanlar ve gruplar vardır. örneğin özellikle muhafazakârlar olmak üzere tngilizler, trlandahlar, tsviçre parlamenterleri, Ispanyollardan sosyalistlerin dışındaki Popüler Ittifak mensupları, Hollandahlar, İs' veçliler gibi... Bunu genişletmek mümkündür. Bunların hepsini saygı ve minnetle anmak lazım. Strasbourg'da olumsuz bir sonuç çıksaydı, Türkiye açısından neler getirirdi? İNAN Bu toplantıda Türk heyetinin yetki bclgelerinin geri çevrilmesi her bakımdan vahim olurdu. Bu, devlet için çok büyük bir yara olurdu. Belki bir benzetme gerekirse, bu, adeta fırtınalı bir okyanusu geçtikten sonra Avrupa Konseyi ile ilişkilerde tam karanın gözüktüğü bir sırada geminin batması olurdu. Buraya getirilmemiş olmasında Türk heyetinin ahenk içinde ve karaıiılıkla çalışması, heyet olarak uyguladıgımız zaman kazanma laktiğinin başarılı olması, bizimle işbirliği halindc olan tarafların büyük üstün gayretlerinin rolü ve hepsinin de ötesindc Türk Devleti'nin büyüklüğü gelir. Bugünkü uluslararası ortamda Türkiye'yi Batı'dan uzaklaştıracak bir karar çok ciddi sonuçlar doğururdu. Bfltı vevahut da Avrupa Konseyi, Türkiye'den vazgeçebilecek lüksü henüz kendisinde görememektedir. Avrupa Konseyi çevrelerinde yapılan yorumlarda, Türkiye bu kulüpte kalsa bile, iye dönük eleştirilerin sürecek olması bakımından sorunlu bir üye kimliği taşıyacağı belirtiliyor. TürkiyeAvrııpa Konseyi ilişkilerinin geleceğini ıtasıl görüyorsunuz? İNAN Avrupa Konseyi bazı hukukçulara yeni Anayasamızı ve bazı yasaları inceletti. Aslında Anayasamızda onların anlayışına göre demokrasiye çok aykırı düşen hükümler tespit edilmiş değildir. Ufak bir tereddütleri, Siyasi Partiler Yasası üzerinde olmuştur. Onların vardıkları bir sonuç çok yerindcdir: Tatbikat... Demokrasi her şeyden öncc bir anlayış mesclesidir. DUnyanın en miikemmel anayasası bana sorarsanız Sovyetler Birliği'ndedir. Ama latbikata bakın, ferdi hürriyetlerin durumuna bakın, demokrasi yoktur. Hiç anayasa bulunmayan memlcketlerden biri İngillcrc'dir. Ama tatbikatta.bir de bu ülkeye bakın. Demokratik anlayışın en geniş işlediği memlekettir. Binaenaleyh, prototip bir demokrasi yoktur. De mokratik memleketlerin hiçbirisinde diğerlerine yüzde yüz beıuer ne bir anayasa, ne de bir tatbikat vardır. ABD sistemini Avrupa'ya oturtianız diktatörlük olarak kabul cdilir. Demokrasi uygulamalan farklılıklar gös(erse de, Avrupa Konseyi'ni ayakta tutan bir. ortalama slandartlar düzeyi var. Bu standartlar üzerinde belli bir genel onay mevcut. Türkiye 12 Eyliil sonrasında yapılan dü/enlemelerle, bu konsensüse ne ölçüde dahil oluyor? İNAN Dahil olma yolunda büyük mesafe almıştır. Bu, tabiatıyla biraz da bizim göstereceğimiz tatbikata ve Avrupa Konseyi ile ilişkilerin "sizi ırgalamaz" şeklindeki anlaşılmamasına bağlı. Avrupa Konseyi, Avrupa'da demokratik standartların bir ncvi kontrol merkezi, mekanizması, sembolü halinc gclmiş bulunuyor. Avrupa Konseyi bizde de belirtildiği gibi, demokratik veya politik atmosferin IMF'si durumundadır. Belki bu husus lüzumundan fazla doğrudur, ama doğrudur. Avrupa Konseyi'nden gelen eleştirilerin Türkiye'de algılanışı genellikle "konseyin içişlerimize müdahale ettiği" şeklinde belirginleşiyor. Sizce Avrupa Konscyi'nin cleştirileri nasıl alınmalı? İNAN biz hayatımızda hisse çok yer veren, alınganlıkları son dereee büyük olan bir toplumuz. Bunun çok iyi tarafları vardır, çok Sİ17I Kendimi parti veya partizanlık gözlüğüyle körletmem. Tek hesabım devlettir. Kâmran İnan, Avrupa Konseyi'nden kopmama mücadelesinde baş aktörlerdendi 12 EylüFden hiç ders a lı ıııııadı ğı îııtibaına sahibim" SEDAT ERGİN Liderin dikkatini çekerek onun gözüne girmek gibi basit bir düşünceyle demokrasinin gözü patlatıldı. zararlı tarafları vardır. Avrupa Konseyi'ne bakarken kendinizi onun bir parçası olarak hissediyorsanız, Avrupa Konseyi'ndesiniz. Ama yabancı organ olarak hissediyorsunuz, ana organ sizi yiyor hissi ile beraber yaşayamazsınız. Başbakan Ö/al'ın geçenlerde Avrupa Konseyi hakkında "sıkıysa bi/i atsınlar" şeklinde bir demeci oldu. Bu demcci nasıl karşılıyorsunuz? Strasbourg toplantısı ertesinde bu açıklamanın isabet derecesi nedir? İNAN Bunu münakaşa etmek istemem. Edersem, gelecek sefer Strasbourg'a gidişimde işimi daha zorlaştırmış olurum. Bu polemik yapılması gerekmeyen bir konudur. Çok iyi tartılması gerekir. Strasbourg'daki forumun hükümetler arası bir organ olmayıp, bir assamble, politik bir varlık olduğu ve üstelik de Türkiye'deki gibi parlamento gibi çoğunluk partisi liderinin işareti ile hareket etmeyecek insanlardan oluştuğunun hatırda tutulması lazım ve onların davranışları değerlendirilirken bir Avrupah gözlüğü ile değerlendirmek lazım diye düşünürüm. Strasbourg toplantısı öncesinde bir ara TBMM'de Avrupa Konseyi ile ilişkiler ko nusunda genel görüşme açılması düşünces Vkrdı. Ancak daha sonra yeni Meclis'in ko nuya ha/.ır olmadığı ve böyle bir tartışma nın olumsuz bir görüntü yaratacağı gerek çesiyle bu düşünceden vazgevildi. Siz bu du rumu nasıl karşıladınız? İNAN Bu demokrasiye inançsızlıktır. Ya ni, bir parlamento olumsuz sonuçlara vara biliyorsa, böyle bir düşünüş tarzı demokıa tiktir. Parlamentolar münakaşa, müzaker^ ile olumlu sonuçlar da alabilir. Tecrübesi olabilir, tecrübeler yaşanarak edinilir. "B\ konuyu açmayalım" derseniz, o zaman tec rübesizlik devam eder. Üstelik genel görüş me açılmasmı istemedik. Meclis'te bir araş tırına komisyonu kurulmasını istedik. 0 partinin ortaklaşa vereceği bir önerge dışa rıya bir mesaj olurdu. Bu safhada bunuı münakaşasında bir yarar görmüyorum. Bı sadecc bir örnektir. A nkara Kâmran İnan, geçen hafta yapılan A vrupa Konseyi Parlamenter Assamblesi toplantmna katılan Türk heyetinde hem politikacılığın hem de diplomatlığının verdiği tecrübe ile olumsuz bir sonucun önlenmesinde başı çeken kisi olarak kamuoyunda ön plana çıkan kişiydi. Kâmran İnan Strasbourg 'dan "memnun" döndü: "Geçmişte Amerikan Kongresinde ambargo için verdiğim mücadelelerden sonra en memnun döndüğüm mücadele Strasbourg seyahati olmuştur" Gelgelelim, înan'ın bir "üzüntüsü" var. O da, kendi ifadesiyle "Meclis açılalı üç ay gihi kısa sayılmayacak bir zaman geçtiği halde büyük ciddiyet arzeden dışpolitika sorunlannın henüz meclise getirilmemiş olması. " Ilginçtir ki, tnan Avrupa Konseyi Parlamenter Assamblesi'nin ocak toplantmna heyet gitmesine karşı çıkmış, heyetin mayıs toplantmna gönderilmesini savunmuştu. Hükümet her şeye rağmen riskigöze aldı ve çıkan sonuç hükümetin varsayımım doğruladı. görmek mümkündür. Avrupa Konseyi 12 Kyliil sunrasında Türkiye'ye karşı eleştirel bir tavır lakındı. Slzcc getirllen eleştirilerde samimiyel çizgisi nereden geçmekteydi? İNAN Onu kcstirmek zor. içlerinde samimi olarak düşünenler var, içlerinde maalesef bilgi noksanı ya da propaganda kurbanı olanlar veya Türkiye aleyhtarlığı yapmayı sanat haline getirmiş olanlar var. Aslına bakarsanız Avrupa Konseyi içindeki münakaşa, sol ve sağ kanadın bir münakaşası halijıe dönüşmüştür. Türkiye meselesi bu çekişmede adeta bir konu, vasıta olmuştur. Ama asıl üzücü olan hadise, bu kuruluşu Türkiye aleyhine kullanmak isteyen çevreler içinde maalesef bizlerden insanlann bulunnıasıdır. Bu bizim şimdiye kadarki milli karakterimize aykırı düşcn bir durum olmuştur ve son derece düşündürücü bir hadisedir. tliikümctin vaptıgı hesap doğrulandı, ııt1 diyorsunuz Sayın İnan? İNAN Bu münakaşa gcride kaldı. Ancak Strasbourg'da gördüğümüz tablo benim başlangıçta savunduğum noktayı nazarı haklı çıkardı. Yani, Türkiye'nin buraya gitmekte çok f'azla acelecilik gösternıesi hususu... Turkiye buradan büyük yara almadan çıkmalıydı ve çıktı. Yara almadan çıkış aynı zamanda bir başarıdır. Ciittik, yerlerimizi işgal ettik. İkincisi bizi oradan hemen gcri çevirmek isteyen, yeıki belgelerimizi hemen reddettirmeye çalışan kuvvetlerin bu neticeyi alamamaları da başarıdır. Türkiye'nin Avrupa Konseyi'nden ve dolayısıyla Batı'dan kopnıasını temine çalışan pekçok çevre olmuşlur ve halcn de olmaktadır. Aslında Avrupa Konseyi, Türkiye'ye karşı bir baskı vasıtası olarak kullanılmıştır. Birisini tabii, kendi içinden bir hareket, diğerini ise dış kuvvetlerin içine soktuğu bir hareket olarak Batı ya da Avrupt Konseyi Türkiye 'deı vazgeçme lüksünü he nüz kendisinde göremı yor. Anayasamızdı A vrupalıların anlayışı na göre demokrasiye çok aykırı hükümle tespit edilmiş değil. Avrupa Konseyi il ilişkilerin "bizi ırgala maz"şeklinde anlaşıl maması gerekli. Bi alıngan bir toplumuz. Ben memurken, politikadayken devletlerarası ve milletlerarası ilişkileri daima çok öncmli görürüm. Bcnim hüsranım, daima bu ciddiyetin yeterince bulunmayışından olmuştur. Mesele budur. tfadelerinizden anlaşıldıgı kadarıyla yine hüsran içinde görünüyorsunuz...