05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

StYASETIM HA/.IRl AYAN SUI.t YMAN BULUf Vesıkalık Özal'ın yurt gezilerinde sessiz kalabalıklar MEŞRU CUMHURBAŞKANI Yahya Kemal'i bilmeyenimiz yok gibidir... Döneminde, şiir geleneğımizle, Türkçeyi ustaca kullanarak en iyi sentezlerden birinı gerçekleştirmiş ünlü bir şainmiz. Bu çok bilınen şairimizin önemli bir politik özelliği var: Yahya Kemal, ilk Cumhuriyet yönetimlerıne hep muhalefet etmıştır. Gerçi bu muhalefeti, hep "sessız" ve "gizli"dir ama... Celal Bayar Cumhurbaşkanı seçildiği zaman, görevli bulunduğu elçilıkten gonderdiğı kutlama telgrafında Yahya Kemal dedi ki: Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk meşru Cumhurbaşkanı'nı tebrik ederim. sıkı Başbakan'a lıalk da alkısı kıstı HASAN UYSAL Henry Clay, 17771852 yılları arasında yaşamış Amerikalı bir devlet adamı. Ûnce Kentucky'de yasama kurulu üyesi olmuş, daha sonra şenatör olarak VVashıngton 'a gitmiştir. Birçok kere meclis başkanlığı yaptı. Ünlü Missouri anlaşmasının buyuk arabulucusuydu. Başkanlık ıçin birkaç kere adaylığını koydu, ama büyük ününe rağmen bu seçımleri kaybetti. Bir gün, bunu kendisine hatırlatanlardan bırıne Henry Clay dedi ki: Devlet başkanı olmaktansa haklı olmayı yeğ tutarım. DEVLET BAŞKANI OLMAKTANSA eğilimler" konusunda ne söyledikleri, ortalıkta görünen ve tanık olunan olaylarla çatışma halinde. özellikle özal'ın yurt içi gezilerinde yaşananlar bunu bir kez daha gösterdi. Son Çorum, Amasya, Kastamonu gezisinde Amasya Uçe yöneticisi olarak tanıtılan yaşlı kısa boylu adam, kalabalık arasından usta manevralarla sıyrıbp, Genel Başkan Yardımcısı Halil Şıvgın'a yaklaştı, kendini "çok milliyelçi blrisi" olarak tanıtıp ardından oğlunun adını vererek "Herhalde tanırsınız" dedi. Şıvgın baş hareketiyle ta Başbakan Turgut Ankara "Arıkan kardeşler" özal'ın şu son olayından sonra yeniden alevlenen "ANAP içindeki nımadığını gösterdi. Yaşlı ANAP ilçe yöneticisi, "Çok iyi, çok sadık çocuktur. Ülkücüler davasında uzun siire yattı," dedi. Ardından sohbet koyulaştı. Oğluna iş arayan baba, parti yönetiminde gideceği kişiyi doğru seçtiğini düşünüyordu. Ertesi gün Kastamonu'da şeker tesislerinde sabah kahvaltısı, yolda öğle yemeği için dağıtılan kumanya, saat 17.00'de SEKA kâğıt fabrikasında akşam yemeğini yiyen Başbakan, saat 21.30'da adı herhalde "gece yemeği" denilebilecek yemeği yemeden önce ToprakSu tesislerinde ilin yöneticileri ile bir süre sohbet etti. Sohbet sürerken Kastamonu'da çalışan bir bürokrat, Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Kececiler'in yanına oturmayı başardı. Kısa boylu, bıyıklı, gözlüklü ve şişmanca bürokrat Keçeciler'e "Siz beni tanımazsınız. Benim peder buraların lanınmış müftüsüydü. Rahmetli babanızla yakından tanışıp sevişirmiş. Hatta bir kere, pederiniz kendisini Konya'ya çagırmış, daha sonra da Kastamonu'ya geldiğinde bir gece bizde kalmış. Sizi ve aileni/i çok sever," dedi. Baştan kendisine söylenen sözlere pek aldırış etmeyen Keçeciler bu kez müftil çocuğu bürokrata daha bir ilgiyle yaklaşarak sırtını sıvazladı, "Öyle mi? Çok memnun oldum" karşılığını vcrdi. Burokrat, "Burada geceleyeceglnizi duymuslum. Babam "Mehmet Beyi hiç olmazsa kahvaltıya alırız. Ne de olsa Mehmet Bey bizim çocuğumuz sayılır' demişti. tnşallah bir dahaki sefere," dedi. Keçeciler, "Allah razı olsun", diyerek konuşmayı surdurdu. Mutlaka onun da bir isteği vardı. Herkes eğilimini bildiği parti büyüğünu ustalıkla bu luyor, nabza göre şerbetini vererek, amacına kavuşmak istiyordu. Vatandaş Başbakanı dinlerken özellikle kendilerine verilecekler konusuna gelindiğinde dikkat kesiliyor. tçinde bulundukları yoksulluk ve çıkmazdan çıkış umudunu arama heyecanındaki kalabalıklar Başbakandan "müjde" bekliyorlar. Sanki i.stiyorlar ki, Başbakan onlara "Ky yurtlaşlarım, yarın sabah kalktıgınızda borçlarınızın ödcndigini, evsi/.leriıı ev, işsizlerin iş sahibi olduguıııı, i^i olanların ise insan gibi maa«, aldıgını Korecek<>iniz," desin. Başbakan program aksaması nedeniyle hava karardıkıan sonra gırdiği Amasya'da önemli sayılabilecek bir kalabaJığın kendisini inatla beklediğini görünce "Beni çok sevindirdinu, hepinize leşekkür ederim" dedi. Ama inatla kendisini dinleyenlerde sevgi gosterisinden eser yoktu, hareket yoktu. Yeni Asır gazetesinin Ankara temsilcisi Muammer Yaşar Boslancı, "Halkın karnı aç, aç açına bagırılmaz. Başka ne yapsınlar k i ? " diyc yorumladı bu hareketsizliği. Başbakan özal ise kendisinden "müjde" bekleyen vatandaşlara halka vereceklerini değil verdıklcıini anlattı. özal, örneğin "Vergi iadesi gelirdik, sizin için. Banka faizlerini yüksık tutuyoruz, sizin için. Yörenizi kalkınmada öncelikli yore yaptık, sizin için. Malların fiyalı vuksclmesin, rekabet dogsun diye ithalalı strbest bıraktık sizin için," diyor. Ardından "Işlcr fevkalade iyi gidiyor, yumruk gibi birlik ve beraberügimizi siirdiirür, daha çok çalışırsak, dunyanın en büyük iilkeleri içine 10 yılda girecegiz... Dövizimiz bol, kasalardan taşıyor... Yurt dı^ında itibarımı/ artıyor, İslam ulkeleri bizi liderleri gorüyor," diye anlatıyor, kalahalıktan opnp tıs vok
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear