26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

ÇAĞATAY YOfilJN BAKIMDA " O giinlerde çcktigim acıları kelimelerle anlalamam..." Orly'deki ASALA eyleminde yüzü ve elleri yanan gazeteci y Havalimanı... 15 temmuz 1983... Saat 13.30 suları... Paris'ten lstanbul'a gidecek THY uvağmda rötar var... THY banko.su önündeki kuyruk ilerlemiyor... Yolcular biniş kartı almak için bekliyorlar... Uluslararası ünc sahip totoğrafçılarımızdan Ergun Çagalay da kuyrukta... Uzun süre kuyrukta bcklemektcn sıkılıp, ne oluyor diye sırasından çıkıp ön tarai'a doğru ilcrliyor... Ve bir patlama... Bir patlama daha... Ardından yanan insanlar... Ölüler... Yatalılar... Çığlıklar... Dumanlar... ASAl.A'nın Orly Havalimanında THY bankosıı önünde giriştiği bombalı saldırıda ağır yaralanan Brgun Çağatay, "Yaşamak çok f(üzel," dcdi. Yaşamla ölüm sınırı arasıııda 2.5 gün gcçiren, 40 gün yogun bakımda kalan, Fransa'da 6 ay ledavi gören ve tamamen iyilcşmcsi için 1 yıl daha tcdaviye devam etmek zorunda olan Çağatay yurda dönüsünde o günlcri anlattı: "Sag yun arkamda blr pallama oldu. Sonra sol Çağatay: Eraıenilere hıncım ve kiniıtı yok ııst lavanda bir pallama gördüm. Bombalı çanlanın icine bir de piknik tüp koymuslar. lavanda pallayıp yanan u bütangazmış. Işte kıyamel bu olmalı dedim. Cekelim yanıyurdu. hllerimin ve yüzümün yandıgını hisseltim. Ama nasıl oldugunu bilmiyunım. Sırlımı duvara dayayıp alevleri söndürdüm ve ceketimi çıkartlım. Kolograf çekmeliyim dedim. Makinalanmı hulmanı la/ımdı. Ara Güler'in eski eşi Perihan getirmişti benl havalimamna. Bagajlanm fazla oldııgu ivin hir sey çaldırtmayayım diye. Perihan bagajların başında dıınıynrdu. Onun yanında kalsam, sıra neden ilerlemiyor diye yerimden aynlmasaın lıana da bir şey ulmayacaktı. Perihan'ı buldum. Beni göriince bir çığlık ottı. Sana ne olmuş, dedi. Yok bir sey, dedim. Haline bak filan, dedi. Sakin ol, dedim. Çanladan makinelerimi vıkarlacaktım ki ellerim acımayu başladı. Sal anasını dedim içimden, kim çekerse çeksin. Pcrihan'a bavullan alıp giimesini soyledlm. Binadan dışarı çıklım. Perihan'a da henlm bir şeyim yok, stni yann ararım dedim. Sonra Perihan'ı kaybcllim. Oışanya çıkınra beni birileri Ukrar içeri gönderdi. Içcrlnin havası çok pis kokuyordıı. Tekrar dışarı çıkıp laksi aramaya başladım. Fakal iraHastanesi'nin ağır yanık vakalanna ait yoğun bakını servisinde tam 40 gün yalmış. O günlerdeçektiği acıyı, "Kclimelerle anlalamam," dedi. Bacaklarından alınan deri ellerine konmuş: tllerim, fınndan yeni çıkmış ekmek gibi kabanktı. Parmaklanm sopa ((ibiydi. Her gün özel bir banyoda derimi kazıyorlardı. tltihaplan çıkartıyorlardı. 40 giin burnumdan mideme giden bir boru ile beslendim. Steril bir odada kiınse ile lııııas elmeden yatlım. Uoklorlar bile benim için kullandıklan eldiveni bir daha giymiyorlardı. sargıları her gUn değiştiriyor. YUzünün güneşteıı zarar görmemesi için şapka giyiyor. Ve sağ kulağına ilaç damlatıyor: Burnumdaki boruyu çıkarttıklan zamaıı, sag kulagımın duymadıgını anladım. Ilaslancden çıkıp fizyulerapi ledavilerine başlarken bir yandan da kulak ameliyalı için girişimlerde bulun dum ve beni bir başka askeri hastaneye yatırdılar. lcstlır yapıldı tam ameliyal olaragım sıralarda 4 ekim gecesi beni hastaneden kovdıılar. Gerekçeleri dc sivilkrl almıyorlarmıs, benim duruırııım acil degilmis ve ameliyal parasını kiın ödeyecekmiş... Torpille haslaneye yatma olanaklan aradım ve buldum. 21 kasımda da amıliyat oldıım. Kulagımın arkıısından aldıklan bir siniri, kulak zarımın ycrine taklılar. Tedavi sonunda sag kulagımın yeniden duyma şansı varmış... Ergun Çağatay'ın vücudundaki acılar geçmiş. Fakat ne olduğunu bilmediği bir tahatsızlık hissediyormuş. "Sargılar, musajlar, ilaçlar, giyinmeler günde 2,5 saalimi alıyor," dcdi. "Kllerimi yıkamam, tuvalele gitmem bile problem," Ama yaşamaktan şikayctçi olmadığını söyledi. "Yaşamak çok giizel," dedi. En acılı günlerinde bile yaşama umudunu yitirmediğini söylcdi. "Ölüme kar>ı hep dircndlm," dedi. Yaşama isteği öylesine baskın çıkmış ki, aylarca yaşamaktan başka bir diişüncesi olmamış. 5 milyonluk fatura Lrgun Çağatay, hastaneden çıkınca günlüğU 3 bin 600 franklan yaklaşık 5 milyon liralık bir hastane laturası hazırlamışlar. Vc Krgun Çağatay, bir yandan tcdaviye devam ederken bir yandan da hem hastane masraflarının karşilanması hem dc tazminat Ödcnmesi için Fransa Içişleri Bakanlığı düzeyinde girişimlere başlamış. tlk aşamada Içişleri Bakanlığı hastane masraflarını kabul etmiş. Çağatay'la birtikte ledavi olan 9 Türk işçisi de böylece aynı haktan yararlanmış. Kıvamot bu olınalı dedim... rgun Çağatay 40 gün yoğun bakımda kaldı. Şimdi çifii 40 bin lira olan ve iki ayda bir değiştirilmesi gereken özel eldivenler giyiyor, günde iki kez derisine kremle masaj yapıyor, bacaklarmdaki sargıları her gün değiştihyor, yüzünün güneşten zarar görmemesi için şapka giyiyor ve sağ kulağına sürekli ilaç damlatıyor. Fotograf dedim... çekmeliyim Sat anasını, kimçekerse çeksin dedim... Bakanlık, tazminat ödemeyi de kabul etmiş. Bu nun için de kendi kriterlerine göre Çağatay'dan yıllık gelir durumıına, olay nedeniyle yilirdiğı çalışma gücüne, sağlık durumuna ilişkin bilgi istcmiş. Çağatay, "Bu tazminat Türklere ilk kez ödenecek. Bugiine kadar hiçbir Türk, Kransa'dan böyle bir tazminat islememiş," dedi. Çağatay, Bakanlığın belirleyeceği tazminata itiraz etme hakkının olduğunu Ua söylcdi. Uluslararası bir Une sahip olmasına karşılık, o günlerde fotograf çekmeyi bile düşUnmemiş. Ama şimdi Oylc değil: "Yapmak islediğim iki iş var. Birincisi tedavi oldugum o hastaneye gidip roportaj yapacagım. Çok enteresan hir yer. Agır yanık vakalan için bir ihlisas hastanesi orası. Her yer steril. Her oda lecrit edilmis. Fakal binanın ortasında üslü camla kaplı tropikal bir orman var. Öyle giizel blr yer ki anlalamam. Binanın içinde böyle bir büyük bahçe ha/ırlamalarının ncdenini doklorlardan biri, 'Buradaki haslalar en çok aıı çeken haslalardır. Acılannı blraz olsıın dindirmek, dünyanın giizel oldugunıı halırlatmak için böyle blr bahçe düşündük' diye açıkladı. Aynıa gündiizleri de tropikal agaçların çıkarttıgı oksijeni, temiz havayı odalara veriyorlardı. Kransı/ Savunma Bakanlıgı'ndan izin aldım, ilk fırsalla bu hastanede bir röporlaj yapacagım." Ya ikinci iş? Krmenilerle ilgili kitapları topluyorum. Kr .meni konusunıı incrliyorum. trmcnllerle ilgili bir çalısma yapacagım. Şunıı da söyleyeyim, olaydan önce trınenilere karşı hiçbir hıncım, kinim yoklu, simdi de yok. Gerçcklerin dogrullusunda bir roportaj olacak bu. E figi kesmişlerdi. Kapının önündekl kaldınma olurdum. Yanıma bir adam geldl. Yiiziime oksljen maskesi lakmak isledi. Kakat yiizümdc •naske takılacak hal yoklu. Sen nefes almaya devam et, dedi. Sonra bir sedye getirttilcr. Beni yatırdılar ve kolııma serum (aklılar. Panlalonumu ve gömleKİmi makasla kesmeye başladılar. Serum borusuna igne ile bir İlaç verdiler. l'ykum gelmeye başladı. Pallamadan hemen hemen 20 dakika sonraydı. Uyumuşum. tkibuçuk «un sonra gozlerlmi açlım. Pencerenin arkasından karımı cördiim. Komadayken Millerrand ziyaretime gelmif. İki hastane dolaşmışım. Beni TV'de göstermişler..." Zahmetli bakım Erguıı Çağatay, 1 yıl boyunca eldivcnle dolaşacak. Ellerindeki dcrinin vücuda uyıım sağlaması için, çok sert fakat elastiki bir hava geçiren senlelik bir iplikten dokunmuş eldivcn giyiyor. Eldivenler cn çok iki ay kullaııılıyor ve fiyatı 40 bin liıa. Deıiııin kurıımaması için gündc 2 kez üzel bir kremle nıasaj yapıyor. Bacaklarmdaki Hastanede 40 gün Ellcıi, bacakliiıı, göğsü, sırtı ve yü/ü yanan Çağatay Paris'in dışındaki ClamantPcrcy Askeri
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear