28 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kulis'ten Damat değilim kızları bende Anavatan tzmir ll Başkanı Süha Tanık, ünlü aUelerden Tanık'ların oğlu. Milliyetçi Demokrasi l'artisi nterkez ilçe baskanı Yuksel öke de Tanık 'ların damudı. Akaryakıt şirketi sahibi ulan Yuksel öke, Thnık 'iarın damadı olarak anıhnca, gülümseyerek; "Ben Tanık'ların damadı değilim. Tanık'ların kızı bende" diye düzeltiyor. Fazilet ne demek? Fazilet Partisinln kurulacağı açıklandıktan sonra partinin adı üzerinde espriler yapılmaya başlandı: "Fazilet eczanesi, fuzılel tallıası, fuziletli partı, fazılet hanım. " Bunun üzerıne Genelbaşkan emekli general Alpaslan Demırel Partinin adına bir açıklık geürmek için araştırma yaptı. Türk Dil Kurumunun Türkçe sözlüğünden fazilet 'in ' 'Erdem'' anlamına geldiğini öğrendi. Erdem 'in "Ahlâkın övdüğü, iyilikçi, acıma, yiğitlik. doğruluk'' anlamını içerdiğini saptadı. Osmanlıca Türkçe bir sözlükten de Fazilet'in "Değer, bilgi, hüner, iyi ahlak'' anlamını kapsadığını öğrendikten sonra gazetecilere yazılı bir açıklama yaptı. Cazeteciler Fazilet'in anlamlarım dğrendiler, Fazilet, "Erdem, hüner, iyi ahlak, değer" gibi anlamları içeriyordu da, niye ' 'Fazilet' 'in parti adı olarak seçildiğini anlayamadılar. Partiler halkın değil birbirlerinin içinden çıkıyor Meşrutiyetin Anayasası 18 Mart Osmanlı MecliB irinci 1876'da yapılır.kapatılıncaya kasi 130 üye ile toplanarak dar ancak 66 oturum yapar. Bir yıldan dört gün az bir süre içinde de, 14 Mart 1876'da meclis kapatılır. Gerekçe, "Halkın meşrutiyet karşısında yetersizliğl'dir Yani halk meşrutıyeti içine sindirecek olgunlukta değıldır. En önemli yanı, meşrutıyeti veren de Abdülhamit'tir geri alan da... Bir olay vardır, Abdülhamit'le Namık Kemal arasında geçtiğı anlatılır. Padışah, cülusunuh sekizinci gününde, tahta sıca ğı sıcağına oturduğunda, şair Namık Kemal'i kabul eder. Aralarında çok tatlı bir konuşma geçer. Hamıt, "Allah için olsun Kemal Bey, der. "Hep birtikte çalışalım, bu devletl, bu saltanatı eskislnden daha yüce bir düzeye eriştirelim." Vatan şairi, içtenlikle söylendığine inandığı bu padişah sözlerıne bağlanır. Gözlerı dolu dolu olur. Beklediğı, umduğu günler gelmiştir. ilk karşılaştığında bu söz1 leri, özgürlük savaşı arkadaşı Ebüzzıya ya aktarır. Ebüzziya, dinler dinler, sonunda: "Sen bu sözlere inanıyor musun Kemal?" diye sorar. "Bu sözlere inanıyor musun?" "inanıyorum." "Aldanma Kemal, bu sözlerin aslı yoktur. Abdülhamit, şurasını bilesin ki, her zaman Sultan Murat'ın dediği adamdır. Sinsi, kurnaz, hileci. Bugün sana böyle görünebilir, yarın başka adam olur. Hiç bir zaman bildiğlnden şaşmaz. Yapısı buna engeldir." "Göreceksin," der vatan kasıdesı şaırı. 'Abdülhamit özgürlükçülükte dünyaya gelmiş tek örnek padişahtır. Sen de, dünya da bir gün bunu onaylayacaktır." Aradan bir yıl geçmeden dünya da, Namık Kemal de, ötekı özgürlük savaşçıları da Abdülhamit'in meşrutiyet yanlısı bir padişah olduğunu değil, despotluğunu onaylar. Abdülhamit, 1878'den 1908'e dek dünyanın en despotik rejimini kurmuş ve ge.lıştirmiştir. ittihat ve Terakki Fırkası önderliğine baktığımız zaman bunların orta sınıftan gelme halk çocukları olduklarını görürüz. Osmanlı orta sınıfı, padişah desteğine bağımlı memur, esnaf, askerliğe bağlı kişilerden oluşmuştur. Hele asker olanları, savaşlara girmişler, savaşlardan çıkmışlar, bir haylı yorulmuşlardır. Gerçi 1908 yılında bir bölüğü dağa çıkarak, bir bölügü Selanik'te yasal otoriteye kafa tutara Meşrutıyeti zorla ilan ettirmişlerdır ama ilan edilen anayasal düzenden ne ıstedil lerini gereği kadar bilmemışlerdır Bir ö; lemi dile getırmişlerdir, içerıgınden habe siz olmuşlardır. O günün düşünürlerinden bın, partini1 ileri gelenlerinden Dr. Nazım ve Bahatti Şakir'e sormuştur. "İlan edilen anayasa yı okudunuz mu?" "Hayır, okumadık." "Pekl ne bekliyorsunuz, ne umuyoı sunuz?" "Güzel şeyler, vatan ve millet ıçın he yırlı olan şeyler." ittihat ve Terakki fırkası dolaylı dolaysı on yıl iktıdarını sürdürmüştür. Kavgalı dö ğüşlü seçimler yapmış, seçim tazelemiş tir. Sonu, bir savaş yenilgisinden sonri Mondros Mütarekesidir. 30 Ekım 1918'dı işgal kuvvetlerı istanbul'a gırdığınde, ki mi partı, kımi dernek 31 örgütün yerdeı mantar gibi fışkırdığını görmüşlerdır Bun lara mütareke parfilerı de denebılır. 1908 meşrutiyetinden bu yana görüyo ruz ki kurulan siyasal partiler hep halk tan kopuk, tepeden inmedır. Mustafa Ke mal, 23 Nısan 1920'de Anadolu Meclisi ni kurduğunda bu siyasal partilerın hiç biri yoktur. Anadolu'yu bir baştan bir ba şa saran en güçlü örgüt, Sivas Erzururr kongrelerinden sonra Müdataayı Hukul Cemıyetleridir. Müdafaayı Hukuk Cemi yetleri siyasal bir örgüte dönüştüğündt Halk Fırkası ortaya çıkmıştır. Şöyle ya da böyle 1946 demokrasisint gelinceye değin ortaya çıkan, denenen ör gütler cılızdır, cansızdır. Halk Partisi için den Demokrat Parti çıkıncaya kadar hal ka dayanan güçlü bir partiye raslanmaz Günümüze dek, türlü siyasal olaylar içinden geçerken de görüyoruz ki, partileı halkın içinden değil, birbirinin mnden çıktılar. M Kasaroğlu'na cevap hakkı "MDP her şeye ragmen en canlı parti" yazırnıza bir açıklama geldi. Açılılamayı MDP Genel Sekreteri Dogan Kasaroğlu kendi adına yaptı. TRT eski genel müdürii açıklamayı htanbtıl'dan döndüğu S temmuz salı sabahı ayağının tozıı ile telefonla yuzdırdt. "MDP her şeye ragmen en canlı parti" yazısında, Kasaroğlu'nun TRT eski genel müdürlüğünden sö'z edilip kendisine yöneltilen bir soru aktarılıyordu: "Sen kimın TRT Genel Müdürüsün?" Anlaşılan Kasaroğlu'nu bu soru çok rahatsız etmişti. Telefonda açıklamayı alan gazeteci Kasaroğlu'nu "Çok ağır oluvor ama" diye uyarmak zorunda kaİdı. 14 Aralık 1979'dan 23 ocak l98/'e dek sürdürdüğü TRT Genel Müdürlüğü sırasında 359 sayılı yasanın gereği karşı cevap hakkına pek aldırmayan Kasaroğlu 'na eski günlerini bir kez daha anımsatarak açıklamasını aynen aktarıyoruz: "Ben böyle hayal alemindeki işlerle uğraşmıyorum. Uzaktan yakmdan bir ilgisi yok. Muhayyilesinde bu konuşmayı yapabilen bir arkadasımız doğru haber vermekle tanınan Cumhuriyet Gazetesi'nde çalıştığına göre yazıya imzasım koyabilmelidir." . Bu açıklamayı yaymladıktan sonra Kasaroğlu'na bu soruyu yönelten kişinin adını soyadını yazsak daha iyi olur, böylece cevap hakkı kullanan Kasaroğlu 'na daha somut bir yanıt vermlş olurduk. Ancak, sımrlı siyaset serbestisi bunu şimdilik engelliyor. # Arşiv konuşuyor DP Balosıı Demokrat Parti 1940 1950 yılları arasında halka özgürlüklerle dolu bir demokrasi, ucuzluk, refah, boüuk vaadetmlşti. Demokrat Parti önderleri halkçılıklarını kanıtlamak için, kü'rsüye çıktıklarında ceplerindeki iki buçuk lirayı gösterip başkaca paraları bulunmadığını söylerlerdi. 1950'den sonra iktidara gelindiğinde Demokrat Parti baloları verilmeye başlandı. Fotoğrafta Demokrat Parti'nin Büyük Ada'da verdiği seçkin bir balodan izlenlmler görüyoruz Sol başta elinde kadehle görülen, Demokrat Partinin htanbul örgütünün en önde gelenlerinden Dr. Mükerrem Sarol'dur. Sarol, partinin önemli yöneticilerinden olmuş, Devlet Bakanlığı da yapmıştır. u CUMHURİYET/SEÇİM 83 SAYFA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear