23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

C SPOR FUTBOL 2 HAZIRAN 2009 SALI A F A T S U M İ L Z İ DEN ! I D R A Ş A B EDİTÖRDEN SiyahBeyaz Bir Aşk Hikayesi... AR İF KIZ ILYALIN Beşiktaş’ın cumartesi gecesi 21.45’te çifte zaferini ilan ettiği dakikalarda bir televizyon kanalının şampiyonluk özel programının fon müziğinde Kayahan’ın tüm Siyah Beyazlı ailenin dilinde yer eden ünlü şarkısı yankılanıyordu... 6 yıldır suskun kalan, 100. yıl şampiyonluğu sonrası bayrağını, atkısını, flamasını, hatta formasını sandığa saklayan Beşiktaşlı aile, Denizli’den gelen galibiyet haberiyle tek bir yürek olmuş, akşamın koyu siyahının üzerine bembeyaz bir şerit çekiyor, sözcüğün tam anlamıyla coşuyordu... Sevinmek, eğlenmek haklarıydı elbet... Denizli Atatürk Stadı’ndan yükselen “Siyah....” sloganına Çarşı içindeki dev ekran önünde konuşlanmış on binler “Beyaz...” karşılığını verirken kameralar birden bire Mustafa Denizli’yi ekrana getirdi. Lig TV’nin sorularına güçlükle yanıt veriyordu yılların Mustafa Denizli’si... Ağlıyordu, ağlatıyordu... Döktüğü gözyaşları, sevinç gözyaşlarıydı... Çok isteyip de formasını giyemediği Beşiktaş’ın teknik direktörü olarak tarihe geçmenin dışa vurumuydu bu hali... Yoksa Türk futbolunda birçok ilke imza atan bir teknik adam böylesine yürekten sevinemezdi inanın... Keza Yıldırım Demirören... O da eşi ve çocuklarıyla sarmaş dolaş olmuştu... Birkaç saat sonra İstanbul Atatürk Havalimanı’na yansıdı bu görüntüler. Uçağın tekerleği alana değdiğinde, “Beşiktaş...” sesleri jet motorlarının gürültüsünü kısmıştı sanki. O anı yaşayan foto muhabirimiz Fatih Erdoğdu, “Uçak seslerini bastıran bir gürültüye ilk kez tanık oluyordum” diyordu. Denizli’de başlayan coşku İstanbul’un altını üstüne getirmiş, kutlamalar pazara, yani haftanın son gününe taşmıştı... İnönü Stadı’ndaki eğlence, Barbaros Bulvarı merkezli kutlamalar işin cabası... << METİN TÜKENMEZ igin ilk yarısının bitimine doğru yine bu sütunlarda Beşiktaş’a ilişkin bir analiz yapmıştım. Analizin başlığı da şöyleydi: “Mustafa Denizli başarabilir mi?” Evet, ligin yedinci haftasından itibaren Ertuğrul Sağlam’dan ikinci sırada devraldığı Beşiktaş devre arasında altıncı sıraya kadar gerilemişti. Önünde tam beş takım vardı. Üstündeki takımlarla arasında fazla fark yoktu, ama yanılmıyorsam lider Sıvasspor’un altı puan gerisindeydi. Bu puan farkları da çok önemli değildi. Ancak Denizli’nin alana çıkarttığı takım öylesine kırılgan öylesine genel takım savunmasından uzaktı ki, bu takımın ipi göğüsleyeceğine inanan pek azdı. İşte Denizli’nin sorunu ve buna bağlı olarak Beşiktaş’a güvensizliğin kaynağı buradaydı. Ligin ilk yarısı bitmiş, Beşiktaş liderden altı puan geride ve de altıncı sırada. Orta alanda Delgado, Tello ve Serdar Özkan’dan vazgeçemiyor. Bu üçlünün ortasında Cisse çırpınıp duruyor. İnönü’ye gelen her takım orta alanı kolay geçip Beşiktaş savunması ve kalesinin önünde istediği pozisyonları buluyor. O günlerde ki yorumum şöyle: “Bu orta alanda tek başına mücadele eden Cisse ya iki sarıdan kırmızı görür veya tek başına mücadele etmekten ötürü sakatlanır.” Nitekim Cisse önce bir maçta iki sarı kart görerek takımını 10 kişi bırakıyor ve sonraki haftalarda da sakatlık nedeniyle takımdan uzak kalıyor. İyileştikten sonra da yerinde Sivok oynamakta, zaman zaman Uğur İnceman görev almakta. Cisse, Denizli’nin gözünden düşüyor, devre arasında gönderilmesi bile planlanıyor. Fransız oyuncu takım bulabilse gidecek, Beşiktaş’ın anahtar oyuncularından biri olduğu çoğu yorumcu ile birlikte Mustafa Denizli tarafından bile fark edilmeyecekti. Üstelik Holosko ve Bobo’nun yedek kulübesinde oturduğu bir takım ile devre arasına geldi Mustafa Hoca. Beşiktaş’ın yazgısı, Sıvasspor, Trabzonspor, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın çoğu kimsenin beklemediği puan kayıplarına bağlı olsa da takımın bu olası kayıplara yanıt verecek gücü ve mücadele azminin olması gerekliydi. Denizli’nin vazgeçemediği orta alan futbolcularıyla bu maraton koşulamazdı. Yavrusunu aslanlara kaptırmış bufalo sürüsünün içinden bir cengaverin çıkması L gerekiyordu. İşte bu cengaver Almanya’da bulundu. Fabian Ernst’in transfer edilmesi belki de tüm sezonun en önemli hamlesiydi. Ernst, Beşiktaş’a öylesine uyum gösterdi ki, adeta ilaç gibi geldi. Bu küçük, ama o denlide özveri gerektiren güzel,ama kendi içinde de birtakım çelişkileri barındıran şampiyonluk öyküsünün başına dönecek olursak, Mustafa Hoca ile Olimpiyat Stadı’nın boş tribünlerinde Büyükşehir BelediyesporBeşiktaş maçı öncesinde ayaküstü yaptığımız sohbete kadar varırız. Hoca o günlerde yorumculuk yapıyordu ve bana demişti ki: “Beşiktaş’ın her mevkisinde birbirinden değerli en az iki oyuncusu var. Bu takım ligi açıkara şampiyon kapatır.” Ben de kendisine Galatasaray’ın şampiyon olacağını söylemiştim. Galatasaray’ın 12 futbolcusunun 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda görev yaptığını, bu yüzden lige dönüşte, yeteri kadar dinlenemedikleri için sorun yaşayacaklarını tahmin ediyordum. Ama bu 12 futbolcunun tamamına yakınının sakatlanacağını en önemlilerinin sezonu kapatacak denli ağır sakatlanacağını öngörebilsem ne eğitimcilik yaparım ne de 25 yıldır bu yazıları yazmak için uğraşırım. Borsa, toto, loto iddia ne güne duruyor… TATİLE GİRERKEN... Cumhuriyet Spor Eki, sezonu Beşiktaş’ın şampiyonluk öyküsü ile kapatıyor. Fotoğraflar, istatistikler size koskoca bir sezonu anlatmaya yetecek... Bu arada 149 haftadır aralıksız her salı karşınıza çıkan spor ekimiz, yeni sezona kadar dinlenecek, kendisini yenileyecek, eksiklerini görüp ağustos ayıyla birlikte umuyoruz sizlere yeniden “Merhaba” diyecek. Demeli de... Çünkü, futbola teslim olan doğal olarak– Türk basınında, basketbola, voleybola, hentbole, tenise, otomobil sporlarına, yelkene, sörfe, bisiklete, güreşe, boksa hak ettiği ilgiyi sadece Cumhuriyet gösterdi... Sadece Cumhuriyet yazdı ‘amatör’ dediğimiz branşları... Spora keselerini açan Ülker’in, Turkcell’in, Efes’in, CocaCola’nın, Mercedes’in, Yapı Kredi’nin, Garanti Koza’nın sosyal sorumluluk olarak gördüğü desteklerini yine sadece Cumhuriyet dile getirdi... Yeniden görüşmek dileğiyle... ‘ŞANSLI TEKNİK ADAM’ Ustası Derwall anılarında Mustafa Hoca için diyor ki: “Öylesine şanslı bir insan ki, yaptığı her şey doğru sonuç veriyor. Onun gibi şanslı olmayı çok isterdim.” Mustafa Hoca’nın yaptığı her şey doğru sonuç verdi. Kendisini yürekten kutluyorum ve ona hakkını şöyle teslim ediyorum. Her ne kadar zaman zaman basına sataşıp, bazı kötü sonuçların acısını “İçimizdeki İrlandalılar” diyerek bizden çıkarmaya kalksa da, Mustafa Denizli artık temsil gücü yüksek olan bir teknik direktördür. Futbolcularına karşı insanca davranıyor, kenardaki davranışları şiddet içermiyor, en zor koşullarda bile tebessüm etmesini biliyor, rakip teknik direktörlere saygılı davranıyor, onlara sevgiyle sarılıyor. Her haliyle Beşiktaş’ın başına yakışıyor, yakışıklı da duruyor. Tekrar altını çiziyorum: Beşiktaş’ı iyi temsil ediyor. Futbol oynatmak mı? Futbolu futbolcular oynar. Yanındaki teknik ekip ne iş yapıyor? Futbol oynatmaya da onlar kafa yorsunlar… C SPOR S AY I 1 4 9 İMTİYAZ SAHİBİ: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk GENEL YAYIN YÖNETMENİ: İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ: Arif Kızılyalın SORUMLU MÜDÜR: Miyase İlknur EK KOORDİNASYON: Sami Gürel GÖRSEL YÖNETMEN: Ersin Öztekin GRAFİK TASARIM: Süleyman Abay YAYIMLAYAN: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 Şişli 34381 İstanbul BASKI: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu 34580 Esenyurt / İstanbul CUMHURİYET REKLAM: Telefon (0212) 251 98 74. GENEL MÜDÜR: Özlem Ayden. GENEL MÜDÜR YARDIMCISI: Nazende Pal. REKLAM KOORDİNATÖRLERİ: Neşe Yazıcı Hakan Çankaya. REZERVASYON YÖNETMENİ: Onur Tunalı. 3
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear