Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C SPOR FUTBOL 31 MART 2009 SALI GÜNEY AFRİKA ne yana düşer hocam? SPOR POLİTİKASI Futbol 90 Dakika... HİKMET ÇETİNKAYA Kazanabilirdik aslında ama olmadı... Milli takımımız ilk otuz dakikada çok iyi futbol oynadı. Kanatlardan gidiyorduk. İbrahim Üzülmez ve Gökhan Gönül İspanyolların üzerine gidiyordu. Nihat ve Semih... Ardından Arda... Mutlak üç golü kaçırdılar. Şanslıydık. İlk otuz dakika ataklarımız iyiydi. İspanyollar tek pasla geliyordu üzerimize. Geçit vermedik. Zaten kaleci Volkan’a fazla bir iş de düşmedi. İspanyollar nasıl futbol oynuyor? Bir defa ayaklarında topu fazla tutmuyor oyuncular. Kim boştaysa hemen ona pas veriyorlar. Oyun disiplini var... Futbolcular çalım atıp caka satmıyor.. Amaçları var, rakibi yenmek. Gösterişsiz bir futbol sergilediler. Rakibi yenmek ve üç puanı almak. Aldılar da... Yarın Ali Sami Yen’de İspanya’yla karşılaşacağız. Peki İstanbul’da İspanya’yı yenmek kolay olacak mı? Bence biraz zor olacak! İşimiz hiç de kolay değil. Biz ilk kırk beş dakikada çok koştuk. İkinci yarıda ise oyuncular yorgundu. İspanyollar ise değil. İkinci yarıda sahada yoktuk sanki... 60. dakikada golü yedik... Geriye kalan 30 dakikada ne yaptık peki? Sahada dolaşıp durduk. İkinci yarı kalemizi kuşatmıştı İspanyollar. Kalede Volkan iyiydi. Onlara da bir gol yetmişti zaten... İki maçta dört puan, amaçlarına ulaştırıyordu. Eh, kendi sahalarında üç puan aldıklarına göre, İstanbul’da bir puan yeter de artardı. Bizim futbolcularda dayanıklılık yok. 45 dakika oynuyorlar sahada. Semih ilk yarıda yoruldu ve oyundan alındı Fatih Terim tarafından. Yediğimiz gol üzerinde durmak istiyorum biraz da... Biz bu tür gollere alıştık. Hep böyle oluyor.. Duran bir top ve gol... Bu tür goller defans oyuncularının algılama eksikliklerinden kaynaklanır. Fatih Terim de bunun farkında... Milli takımımızın oyuncuları kendilerini iyi hazırlamalı kendi takımlarında. İspanya öyle ahım şahım bir takım değil. Yapacakları şey, oyun disiplininden kopmamak, dayanıklı kalmak... Futbol 90 dakika oynanıyor. İspanyollar bunun bilincinde! Yarın Ali Sami Yen’de İspanya ile yeniden oynayacağız... Kendimize güvenmemiz gerekiyor. Sağlam olmak ve tek pasla oyun kurmak önemli. Bunu yapabilirsek ve ayakta kalırsak neden yenmeyelim İspanya’yı... METİN TÜKENMEZ İ spanya’nın FIFA sıralamasında dünyanın ‘1’ numarası olması ve oynadığı futbol felsefesini ‘çok pas’a dayandırması, futbol dünyasının matadorlara sempatiyle bakmasına neden olmuş ama buna karşın bizi de ürkütmüştü sanki. Madrid’deki Bernabeu Stadı’nın gizemli atmosferine bu duyguyla çıkan ulusal takım çok pas düzenini bozmak için beklenenin üzerinde bir mücadele ortaya koyarken, şu gerçeği de bir kez daha kanıtladı: Bugünün futbolunda çok pas yapmak belki göze hoş gelmekte ama buna karşın çağın futbolu ekonomik oynanmakta. Çok pas yapmak yerine kaliteli ve sonuca gidecek paslarla rakip kalenin yolunu bulmak öncelenebilen bir taktik anlayış olarak kabul edilmekte. Ne denli teknik olursanız olun bugünün futbolunda ortaya konulan savunma sistemleri ve koşu temposu ya pas iletişiminin kopmasına ya da rakibi geriye ve yana oynamak zorunluluğuna itebiliyor. En basit örneği de İspanya Türkiye maçıdır. Türkiye Aurelio ve Emre Belözoğlu’yla savunmanın önünü kapatınca İspanya ikinci bölgeyi geçip rakip savunmanın arasına derin top atacak alan ve zaman bulamadı. Bu durumda meşin yuvarlağı boş alanlarda çevirip gol pozisyonu dahi bulamadan maçı bir duran top golüyle kazandı. Futbolda sayısal üstünlük nasıl ele geçirilir? Bilinen 3 yolu var; meşin yuvarlağın el değiştirdiği anlar, yorgunluğun ortaya çıkması ve duran toplar. Dikkat edin; ulusal takımın gücü yerinde olduğu maçın 3’te 2’lik bölümünde sayısal üstünlük hep bizden yanaydı. Topun olduğu yerde bir İspanyol futbolcuya karşılık birkaç Türk vardı. Yaratılan gol pozisyonlarında bile rakip kale önünde Nihat Kahveci, Semih Şentürk, Arda Turan ve Tuncay Şanlı varken İspanya, Sergei Ramos’un ileride kalması yüzünden sadece 3 kişiydi. Bizim sorunumuz böyle bir oyunu tüm maça yayamamaktı. Yine maçın 3’te 2’lik bölümünde topun el değiştirdiği anlara dikkat ettik, sayısal üstünlüğü İspanyollara vermedik. Böyle bir çaba içinde deniz işçilerinin takımı olan Liverpool’un golcüsü Torres, belki de denizci atalarının geçip ismini verdiği Yeni Gine’yle Avustralya’yı ayıran Torres Boğazı benzeri bir yol bulup o üstün fiziksel ve teknik yeteneklerini kullanmaya fırsat bulamadı. Çabuk ve kıvrak David Villa da aynı yazgıyı paylaştı. Ama oyunun son bölümlerinde yorgunluk sayısal üstünlüğün İspanyollara geçmesine neden oldu. Böylece duran top avantajı da devreye girdi. Oyunun genel akışı içinde gerek golü atan Pique gerekse Raul Albiol ataklara neredeyse hiç katılmadı. Ama gol anında ikisi de kalemizin önündeydi ki biri kafayı vurdu, diğeri ise topu içeri attı. İşte bu an sayısal üstünlüğün rakibe geçtiği andı. Oyunun normal gidişatında 442 sisteminin tipik özelliklerinden biri olan beklerden birini atağa gönderme uygulaması Sergei Ramos’la pratiğe geçirilirken, duran top anında tandemdeki oyuncular da kalemizin önündeydi. Ulusal takımda 442 sistemiyle oynadı ama Gökhan Gönül ileri fazla çıkmadı. İki ön liberodan biri Aurelio; Gökhan’ın yerini kontrol edebilir, o da ataklara katılabilirdi. Çünkü atak özellikleri savunma yeteneklerinden daha iyi. Ama bizim takım Torres ve David Villa’ya önlem almak yüzünden kendi oyununu oynayamadı. Peki gruptaki şansımız nedir? İspanya’nın birinciliğini Fatih Terim bile çoktan kabul etmiş. Bu kafa yapısıyla yarın Ali Sami Yen’deki maç çok daha zor geçecek. İspanya’dan puan alamamak Güney Afrika’ya erken veda anlamına gelebilir. Kadıköy’de 11 berabere kaldığımız Belçika ve İnönü’de zor da olsa 21 yendiğimiz Bosna Hersek deplasmanlarından birinde puan kaybettiğimiz an Fatih Terim’e, “Güney Afrika ne yana düşer hocam” diye sorarlar... eposta: tukenmezm@itu.edu.tr 5