26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

C SPOR FUTBOL 17 MART 2009 SALI UEFA Kupası yerli teknik direktörlerle kazanılır! VOLKAN AĞIR u yıl 38.’si düzenlenen UEFA Kupası’nda bugüne dek 24 takım şampiyon oldu. Kupaya üçer kez uzanan İtalyan, Juventus ve Inter’i, o dönem İtalyan teknik direktörler çalıştırıyordu. Aynı başarıya üç kez ulaşan İngiliz Liverpool, 1973’te İskoç Bill Shankly, 1976’da İngiliz Bob Paisley ve 2001’de ise Fransız Gerard Houiller ile UEFA Kupası şampiyonluğu yaşadı. Alman Schalke 04 1997’de Hollandalı Huub Stevens ile, Rus Zenit de 2008’de bir diğer Hollandalı Dick Advocaat’la kupanın ‘istisnai’ sahipleri oldu. Yani 37 finalin sadece 4’ünde, yabancı bir teknik direktörle çalışan ekipler şampiyon olabildi. Bu sezon UEFA Kupası’nda son 16’ya kalan 10 takımı yerli teknik direktörler çalıştırıyor. Yukarıdaki verilerle ‘UEFA Kupası yerli hocalarla kazanılır’ tezi 33 kez doğrulandığına göre, Galatasaray’ın sezon ortasında yaptığı SkibbeBülent Korkmaz değişikliği UEFA Kupası şampiyonluğu için tam isabet bir tercih olarak nitelendirilebilir. Bu verilere göre yerli teknik direktörlerle çalışan Metalist Kharkiv, Braga, St. Etienne, Paris Saint Germain ya da Udinese gibi takımların kupayı kazanma şansı artarken, son şampiyon Zenit’in, bir kaç yıl önce kupayı kaldıran CSKA Moskova’nın zafere ulaşma olasılıklarını düşüyor. Hatırlarsanız Galatasaray UEFA Kupası’nı kazandığı dönemde Ali Sami Yen’de Chelsea’den 5 gol yemişti. Fakat grupta son oynadığı kritik maçta Milan’ı geriye düştüğü maçta 89. dakikada attığı golle (32) eleyip UEFA Kupası’nda yoluna devam etmişti. Bu yıl da SarıKırmızılı takım benzer bir görüntü çizdi. Skibbe’nin son maçında sahasında Kocaeli’nden 5 yiyen G.Saray, hemen ardından oynadığı kritik Bordeaux maçında aynı Milan G.Saray Hamburg karşısında olduğu gibi geriden gelip son engelini aşarsa dakika golüyle maçı kazanmayı başardı. çeyrek finale Hamburg’daki maçta da kimilerine göre çıkacak. ‘çıkık omuz ruhu’ takımı deplasmandan avantajlı skorla döndürdü. Geçmişe ait veriler elbette geleceğe dair keskin SON 10 YILIN ŞAMPİYONLARI işaretler vermez. Fakat Bülent Korkmaz’ın gelişiyle 1999 Alberto Malesani Parma perçinlenen takım ruhu 2000 Fatih Terim Galatasaray avrupa kupası maçlarında 2001 Gérard Houllier Liverpool kendini gösterdi. Bu yıl 2002 Bert van Marwijk Feyenoord Kadıköy yolunda oynanan 2003 José Mourinho Porto maçlarda UEFA Kupası’nın 2004 Rafael Benítez Valencia kazanıldığı 2000 yılındaki 2005 Valery Gazzaev CSKA Moscow karşılaşmalarda gösterilen 2006 Juande Ramos Sevilla özverinin tekrar sahada 2007 Juande Ramos Sevilla Terim de kupaya ulaşan olması ise tüm 2008 Dick Advocaat FC Zenit yerli çalıştırıcılardan. Galatasaraylıların inancını gün geçtikte arttırıyor. SPOR POLİTİKASI B F.Bahçe’ye Ne Oldu?.. HİKMET ÇETİNKAYA Galatasaray Avrupa’yı çok seviyor... Turkcell Süper Lig’de başarılı olamayan Sarı Kırmızılı ekip, UEFA Kupası son maçında Hamburg’la 11’lik sonuçla sevindi. GalatasarayHamburg maçını TV’den izledim. Bülent Korkmaz heyecanlıydı... Bence güzel bir maç oldu... Hamburg’da sanki kendi seyircisi önünde oynadı Galatasaray... Gurbetçi CimBom taraftarı tribünleri doldurmuştu. Galatasaray’ı kutluyorum... ??? Son haftalarda Fenerbahçe inanılmaz bir futbol sergiliyor. Alex bir harika, Semih de öyle. Ne oldu Fenerbahçe’ye birdenbire... İspanya’yı Avrupa şampiyonu yapmış Aragones, Alex’i yeniden mi keşfetti? Aragones çok sakin, heyecanlanmayan, Fenerbahçe gol attığı zaman havaya zıplamayan, yardımcılarıyla kucaklaşmayan bir çalıştırıcı. Yapısı bu! 70 yaşından sonra değişmesi beklenir mi? İspanyol teknik adam sezon başından bugüne değin tüm saldırılara hiç tepki vermedi. Takımı çalıştırdı. Sahaya çıktı. Aragones kendi sistemini takıma oturtmak istiyordu. Futbolcular ise bunu benimsemedi. Bundan sonra olumsuzluklar başladı... ??? Eleştiriler o denli acımasızdı ki “Dede” lakabı takıldı İspanyol teknik adama. Hak etmiş miydi bunu? Bence hayır! İspanya futbolunu bilenler Aragones’e saygıyla yaklaştılar. Bilmeyenler ise onu yerden yere vurdular. Brezilyalı futbolcular İspanya futbolunun “disiplinden” geçtiğini bilirler en azından... Zico’ya alışanlar, Aragones’i küçümsediler. Çünkü İspanyol çalıştırıcının sistemi onları rahatsız etti. Karşı atak yerine rakip alanda oyun kurma, birlikte hareket etme, yani organize olma, işlerine gelmedi. Aragones inatçıydı... Zaman zaman sistem değişikliği yapsa da, kendi sisteminde direndi. Durum böyle olunca da koşmayan Alex koşmak zorunda kaldı... ??? Bunda biraz geç kalındı elbet. Zico’yu çok seven Brezilyalılar, Aragones’in sistemini kabul etselerdi bugün Fenerbahçe en az 15 puan önde zirveye oturmuş olurdu. Yapmadılar! Fenerbahçe’nin son haftalardaki başarısının altında İspanyol teknik adamın inatçılığı yatıyor. Sonuna dek direndi! Yüzü hiç gülmedi! Soğukkanlıydı... Kendisini eleştirenlere “Dede” diyenlere yanıt bile vermedi. Sonunda başarı yakalandı... NOT: Bu yazı F.BahçeKocaeli maçından önce kaleme alınmıştır. 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear