Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C SPOR VOLEYBOL 22 TEMMUZ 2008 SALI GÖRÜŞ Strateji A LE V A NA KÖ K ursa’da oynanan Avrupa Ligi 4’lü Final mücadelesinde A Erkek Ulusal Takımı’mız, Almanya’yı 32 yenerek üçüncü oldu. Ülkemizde yapılan tüm turnuvalarda olduğu gibi yine kusursuz bir organizasyon gerçekleştirdik. Aroma’nın sponsorluğunu yaptığı final maçlarında, desteğini voleyboldan hiçbir zaman esirgemeyen Bursa seyircisi sıcak havaya karşın yine ekibimizin arkasındaydı. Ne var ki bu iki güzelliğin yanına başarıyı ekleyemedik. Üstelik her şey lehimizeydi. Rakiplerimiz de bizim gibi bir yenilenme içindeydi. Hollanda’da 8 oyuncu değişmişti. Almanya, Ağustos ayında Olimpiyat Oyunları’nda mücadele edeceği için ikinci takımıyla müsabakalara çıkıyordu. Federasyonumuz önce Hollanda’nın aldığı bu final organizasyonunu Türkiye’ye taşıyarak başarıya giden yolu açmıştı. Böylece ev sahibi olmanın avantajı bizdeydi. Geriye kalansa 2003’ten bu yana bayanların gölgesinde olan erkeklerin, bir sıçrama yaparak birinciliğe uzanıp sıcak yaz günlerinde durgunluk yaşayan spor kamuoyunun gündemine oturmaktı. Böylece medya voleybolu bir kez daha hatırlayacak, finallere sponsor olan Aroma, verdiğinin karşılığını alma şansını yakalayacak, voleybola yaptığı yatırımları daha da artıracaktı. Belki de başka firmalar bu cazip pazara girmek için adım atacaklardı. Doğal olarak her şıkta voleybol kazançlı çıkacaktı. Ayrıca başarıya uzanan takımımız, yakaladığı moralle 2009’da Türkiye’de yapılacak olan Avrupa Şampiyonası Finalleri için şimdiden moral bulacak ve geleceğe daha umutla bakmaya başlayacaktı. Ama tüm bunlar yanlış stratejinin kurbanı oldu. Yeni İtalyan antrenörümüz Fausto Polidori 2009’un kadrosunu oluşturmak amacıyla oluşturduğu 24 kişilik gruptan, deneyimleri az olanlarla hem grup, hem de finali oynamayı tercih etti. Sporcuları daha iyi tanımak açısından grup karşılaşmalarını yenilerle oynaması doğruydu. Çünkü ev sahibi olduğumuz için grupta hangi sonucu alırsak alalım yine de finalde mücadele edecektik. Ama finaller için yukarıda sözünü ettiğim kazanımlar adına en iyi kadroyu sahaya sürmek zorundaydık. Oysa tersini yaptık. Hollanda karşısına yenilerin ağırlıkta olduğu bir kadroyla çıktık. (Olimpiyat Elemeleri karşılaşmalarında yer alan ekipten sadece Volkan, Ulaş, Cem ve libero Nuri vardı. Üstelikte Hollanda maçında Ulaş birkaç sayı görev yaptı. Cem de, 2. ve 3. setlerde girdi çıktı. 4. sete ilk altı başladı). Böyle olunca da yeniler, 4’lü Final stresini kaldıramadılar ve fırsatı kaçırdık. Öte yandan kenar yönetimin 2 İtalyan’dan oluşması da bizim için hataydı. Çünkü oyuncularımızın çoğunun lisan sorunu var. Bu yüzden set aralarında, zamanı sınırlı kısa molalarda taktik anlatımların ve uyarıların (Her ne kadar “Voleybolun lisanı tekdir” dense de) yeterli olmadığını düşünmek yanlış olmaz herhalde. Kaçan büyük balığa karşın teknik açıdan 4’lü Final’de yaşananların üstünde fazla durmamak gerekiyor. Çünkü kısa bir süre önce göreve gelmiş, oyuncuları tanımak için çaba harcayan bir antrenörü eleştirmek pek doğru değil. Ama eski hastalıklarımızın devam ettiğini de ilave etmeliyim. Yine çok yumuşak servis atıyoruz. Bu da rakibin çabuk oyun kurmasına, blok yerleşmeden hücum yapmasına yol açıyor. Servise karşı manşetlerimiz yine sorunlu. Genelde iyi alınmayan manşet ve yeri belli olan ataklarda sayı bulma şansımız hep az olmuştur. Onun için bunun üstünde daha çok durmak gerekiyor. İki küçük notla yazıyı bitireyim. Önce oyuncularımıza; voleybol bir hatalar oyunudur ve herkes yapar. Arkadaşınızın yaptığı bir hatanın ardından mimik yapmak hem onu üzer, hem de seyredenlere sizi antipatik gösterir. Büyük organizasyonlarda düdük çalmasına alıştığımız uluslararası hakemimiz Ümit Sokullu, bu hafta Brezilya’da 6 takımın mücadele edeceği Dünya Ligi Finali’nde görev yapacak. Sonra da Pekin Olimpiyat Oyunları’nda maç yönetecek. Ona başarılar diliyorum. B << U L O B Y E L O V M PLAJ DEGİL KU UFUK TANIŞAN oleybola, daha doğrusu plaj voleyboluna adanmış bir yaşam... 17 yıldır kendi ismini verdiği turnuvayla genç kızlarımızın spor yapmasını sağlayan bir isim... Ve tüm fedakârlıklarına karşın hiçbir destek görmeyen bir spor aşığı... Evet, Hasan Uğur Epirden’den bahsediyoruz. Şairliğinin, yazarlığının, senaristliğinin, VIP tercümanlığının, menajerliğinin, eleştirmenliğinin ve sunuculuğunun da ötesinde seviyor voleybolu... Epirden’le Epirden Beach Volley 2008’in Avşa Adası ayağında konuşma şansı yakaladık. Deneyimli voleybol adamı, özellikle destek alamamaktan ve spor basınının plaj voleyboluna ilgisiz tavrından yakındı. Voleybolla nasıl tanıştınız; Epirden Beach Volley’i kurma fikri nasıl gelişti? Hasan Epirden: Benim voleybolla tanışmamı sağlayan kişi eski milli takım pasörü Alper Başaran’dır. Ayrıca SaintMichel’de okurken bütün ders aralarında voleybol oynamak neredeyse zorunlu hale gelmişti. Plaj voleyboluyla Kumburgaz’da tanıştım. 1968’de Kumburgaz’da plaj voleybolu rekabeti üst düzeydeydi. Bir tarafta Türk Ticaret Bankası karması, diğer tarafta ise Mavi Marmara Sitesi karması vardı. Ve iki takım arasındaki mücadele had safhadaydı. Yıllar sonra plaj voleybolu dünyada hareketlenip HASAN güncel bir cazibe merkezi haline gelince ülkemize bu sporun çok yakışacağını düşündüğümüz için Orhan Utkan ve Ömer Faruk Arkın’la birlikte Epirden Beach Volley’i kurduk. 1991’den bugüne kadar 43 beldede 108 büyük turnuva düzenledik. Plaj voleybolunun Türkiye’de gelişmesi için neler yapılmalı? H.E: Öncelikle plaj voleybolunun mutlaka Türkiye Voleybol Federasyonu’ndan büyük destek görmesi gerekiyor. Bunun için de sadece yazları değil, kışları da bu sporu canlandırmak gerekiyor. Dünyanın birkaç ülkesi kışları da plaj voleybolu oynuyor. Ayrıca plaj voleybolu sadece plajda oynanır diye bir şart yok. Bence kumda oynandığı için kum voleybolu da denebilir. Plajda, sokakta, deniz kenarında, çölde yani nerede oynanırsa oynansın sonuçta kumda oynanıyor. Ülkemiz coğrafi konum nedeniyle bu spora çok yatkın. Türkiye’de plaj voleybolu merkezi Antalya olmalıdır. Antalya en az 8 aylık bir periyotta bu sporun en iyi, en rahat ve en uzun yapılacağı V yer. Antalya’nın haricinde ona bağlı çeşitli pilot bölgeler olmalıdır. Salon voleybolunun yanında Türkiye’nin plaj voleyboluna bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz? H.E: Plaj voleybolu, salon voleybolunun yanında üvey evlat muamelesi görüyor. Plaj voleybolu sadece zorlanmakla kalmıyor, salon voleybolunun altında eziliyor. Plaj voleybolunun elinden tutan birkaç belediye, birkaç geçici sponsor ve birkaç yürekli organizatör dışında tutunacağı dalı yok. Senelerce irili ufaklı birkaç sponsorla çalıştık. Ancak zamanla büyük sponsorlar plaj voleybolundan bekledikleri dönüşü alamayınca desteklerini kesti. Salondan plaja ya da plajdan salona geçip yıldızlaşan sporcular oluyor mu? H.E: Ben asla bir salon voleybolu yıldızının illa ki plaj voleybolunda büyük performans göstereceğine inanmıyorum. Her ne kadar öz kardeşseler de beslenme ve faliyet gösterdikleri alanlar çok farklıdır. Ben nice ünlü voleybolcunun plaj voleybolunda varlık gösteremeyip döküldüğüne şahit oldum. Plaj voleybolundan salona geçen birçok genç oldu. Bunlar plaj voleybolunda filizlendi, fiziğini buldu. Şu ana kadar Türkiye Voleybol Federasyonu’ndan herhangi bir destek gördünüz mü? EPİRDEN H.E: Türkiye Voleybol Federasyonu hiçbir dönemde bize destek vermediği gibi yapılan 108 etap turnuvanın dörte üçünde resmi kisve altında izin ücreti almıştır. Uzun zamandır plaj voleybolunun içindesiniz. Başlangıçtan bugüne, voleybolun bu dalı Türkiye’de ne kadar gelişti? H.E: Ben bu işe başlarken bu spor dalını dünya seviyesine nasıl getiririm düşüncesinden çok plaj voleybolunu ülkemizde nasıl tanıtır, sevdirir ve yayarım ilkesiyle çalıştım. Yani bir nevi plaj voleybolunun misyonerliğini yaptım. Organizasyon yapmanın zorluklarına ve salon voleyboluna karşın bu sporun hâlâ ödülsüz ve milli hedefsiz olması düşündürücü. Salon voleybolundaki antrenör, idareci ve yöneticilerin sudan bahane ve sebeplerle kendi sporcularına plaj voleybolunda oynama izni vermemeleri bu sporun kendi deyimimle 17 yıldır ülkemizde patinaj yapmasına neden olmuştur. 13