Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C SPOR ALTERNATİF OCAK SALI BAKINCA Milli Forma SERDAR KIZIK Küreselleşme her alanda ulusal değerlere saldırıyor. Sporda da öyle. Spor malzemeleri üreten uluslararası tekel konumundaki Nike firmasıyla Türkiye Futbol Federasyonu anlaşmış. Milli takımımız bundan böyle dış sahalarda oynayacağı maçlarda turkuaz renkli forma giyecekmiş. Nike’ın “aylarca” çalışarak hazırladığı turkuaz renkli milli takım forması, internet sitelerinde de satışa çıkmış. 69 dolara satılan formada beyaz üzerine turkuaz motifler yer alıyor. Formanın üzerinde ayrıca Türk bayrağı ve Nike logosu da bulunuyor. Bu arada UEFA, Türk Milli Takımı’nın yeni formasının çok beğenildiğini açıklamış. İsmiyle anılan tek forma ve takım olarak bizi göstermiş. Bütün milli takımlar formalarında bayraklarının rengini taşırken, Nike hangi hakla renk değişikliğine gidiyor? Hadi gitti diyelim, federasyon bunu nasıl kabul ediyor? Bayrak, bir ulusun ortak simgesidir. En önemli ulusal değerlerin başında gelir. Milli takımlar, formalarında ülkelerinin bayrağının rengini kullanırlar. Bizde ne hakla değişikliğe gidildi? Sorun, salt bir forma rengi değişikliği değildir. Konuyu geçen haftaki spor ekinde ele alan ve yerinde saptamalarla bu renk değişikliğini eleştiren Adnan Dinçer, en önemli ulusal değerimizin hedef alındığını vurguluyor. “Globalleşen dünyada sınırları kaldırma mücadelesi verilen ve medeniyetler savaşı yapılan tarihi süreçte bu imtiyaz ve kırmızıbeyaz Ay Yıldızlı formadan vazgeçme bu kadar kolay olmamalıydı” diyor. Siz ne dersiniz? Milli takım formasını hak etmek, giymek her sporcu için onur ve şeref, aynı zamanda en büyük hedeflerden biridir... Çünkü ülkesinin bayrağını sırtında taşır. O bayrak aynı zamanda büyük bir sorumluluğu da anımsatır. Bu, bazılarının ileri sürdüğü gibi hiç de şovenist bir yaklaşım sayılamaz. Hikmet Ağabey (Çetinkaya) sık sık vurgular; Fransız komünistlerinin bir ellerinde Fransa bayrağı diğerinde orak çekiç taşıyarak ulusal bayramlarına katıldığını. Neymiş? Turkuaz Türk rengiymiş. Öyleyse bayrağımızın rengini de mi değiştirmeli? Turkuaz rengini severim, hatta kırmızıdan daha çok severim. Rengin beğenilmesine, sevilmesine diyeceğim yok. Ancak milli takımın formasında kullanılmasının savunulacak yanı da yok. Ya bu tartışmalarla ilgili federasyonun açıklamasına ne demeli? Suni gündem yaratılıyormuş. Federasyon, “Nike’la yaptığı teknik sponsorluk anlaşması çerçevesinde belli periyotlarla eşofman, forma ve şortlar üzerinde farklı tasarımlara gidiyor ve çağdaş bir dizayn anlayışını” benimsiyormuş!.. Korkarım sıra Ay Yıldızlı turkuaz renkli bayrakta!.. Haydi milli takımımıza tribünlerden destek olalım!.. Açık: Beyazzzzzz... Kapalı: Turkuazzzzzz... Eposta: serdarkizik@cumhuriyet.com.tr ZEKİ, ÇEVİK VE AHLÂKLI: BAHRİ TANRIKULU V E Y S E L B A L K A Y A B ahri Tanrıkulu, Türkiye’ye dünya şampiyonlukları getirmiş bu topraktan yetişmiş bir tekvandocu. Sakat sakat mücadele etti, omzu çıktığında dünya şampiyonu oldu. Yılmadan çalıştı, eğitimini ihmâl etmedi ve ortaya başarılarla süslü bir hikaye çıkardı. 2004 Olimpiyat Oyunları’nda gümüş madalyayı boynuna taktığında stadı bir elinde Türk diğerinde ise Yunanistan bayrağıyla turladı. Şampiyonluklarının ardından daha teri bile korumadan ağızdan çıkan sözler “Dünyada barış istiyorum” oldu. üstelik fizik güce dayalı bir sporda mücadele ediyorken... Kaybettiği maçlarda bile yerden kalkar kalkmaz rakibinin boynuna sarıldı ve kendisini yenen sporcu arkadaşlarını ilk o kutladı. Bahri, tam da Atamız Mustafa Kemal Atatürk’ün sevdiği gibi bir sporcu... Yani bu devirde az bulunanlardan: ‘Zeki, çevik ve ahlaklı’... Cumhuriyet okurları da Bahri’yi yılın sporcusu ilan etti. Çünkü o gerçek bir sportmendi. Bahri’nin önünde 2008 Olimpiyat Oyunları var. Yine altın madalya kazanıp bizi çığlıklarla sevindirmesini bekleyeceğiz. Birçok maçta sakat sakat mücadele ettiniz. Ancak dünya şampiyonlukları kazandınız. Bu şartlarda başarıya nasıl ulaştınız? B.T.: 2001’de omzum yerinden çıkmıştı. Öncesinde 1999’da trafik kazası geçirmiştim. Daha sonra dünya kupasında bu sakatlıklarım tekrarlamaya başladı. Sonuçta tekvando mücadele sporu. Diğer şampiyonalarda da omzum sık sık çıkmaya başladı. Ameliyat oldum. Omzuma platin takıldı. Bir süre alçıda kaldı. 2003’te dirseğim bir yıl sonra ise bileğim çıktı. Ancak buradan kesinlikle tekvandonun şiddet içeren bir spor olduğu ortaya çıkmasın. Sakatlanma riski olan 17. spor. Tekvando satranç gibidir. Kaba kuvvet kullanırsanız maçı kaybedersiniz. Rakibinizin ne yapacağını hesaplamanız gerekir. Ayrıca sakatlanma şansınız azdır. Koruyucu birçok şey kullanıyoruz. Benimkiler biraz da şansızlıktı. Yılmadan çalıştım. Omzum çıkmışken mücadele verdim ama şampiyon oldum. Böyle başarılar bana göre daha değerli. 4