Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
N E Y M İ Ş ABDÜLKADİR YÜCELMAN ADNAN DİNÇER’LE FUTBOL ÖĞRENİYORUM Eposta:adnandincer?hotmail.com 3 Büyükler Hazır Değil E vet, Süper Lig 10 Ağustos’ta başlıyor. Şunun şurasında 10 gün kaldı ama Galatasaray henüz kadrosunu kuramadı, Feldkamp şu anda tasfiyeyle uğraşıyor. Kalli bu işin ustası, yol verdiği futbolcularda 1 kişi dışında tam isabet. O tek kişi ise bana göre Hasan Kabze. Hasan’ın kendisini göstreremediği doğrudur ama yeteneği yadsınamaz. Gol koklayan bir özelliği var, toplara iyi vuruyor. Bana göre tek kusuru biraz kendisini yükseklerde görmesi, laf dinlememesi... Geldiği gün neyse aynen öyle. Oysa geçen sezon Galatasaray’da kendisini göstermesi işten bile değildi. Alman teknik adam bunu hissetmiş demek ki... Beşiktaş hâlâ papatya falı açıyor, ‘’Ya şundadır ya bunda’’ diye... Alacağı futbolcuyu önce beğeniyor sonra vazgeçiyor, yeniden döndüğünde bu kez futbolcu kaçmış oluyor. Beşiktaş kararsız Kâzım... Fenerbahçe bu sezon en büyük transferi yaptı ve durdu. Elindeki parayı iyi kullanmak istiyor. ‘’Zamanım var’’ diyor ama sürekli olarak da genç futbolcular alıyor kadrosuna. Bunların hepsini oynatmasına olanak yok. Sanırım alıp kiraya verecek ve bu gençlerin başka takımlarda olgunlaşmalarını bekleyecek, ayrıca para da kazanacak. Aslında fena fikir değil. Genç futbolcular kıskaç altında G enç futbolcuların eğitimiyle ilgili çok önemli çalışmalarım vardır. Benim için futbolu; yetenekleri olan ve temel eğitimlerin ötesinde bütünleştirici ve takım başarısına dönük sabırlı teknik adamların elinde çağdaş futbol için hazırlanan gençler oynamaktadır. Sistem gereği birçok yaş gruplarında eğitilen veya kendini geliştiren gençlerin gelecekleri eşitsizlik ve sözde eğitimle çalınmaktadır. “KİM, NEREDE , NASIL, NE ZAMAN, KİMİNLE, HANGİ ŞARTLARDA” çağdaş futbol rekabetine hazırlanmaktadır, bilmiyoruz. Eğitimin büyük bölümü bir takım hesaplar ve sömürü üzerine kurulmuştur. Futbol okulları diye boş alanlara halı veya toprak alanlara sıkıştırılan kap kaç takip edilmemektedir. Sokak aralarında trafiğin yoğunluğu içinde veya küçük bir boşlukta risk altında top peşinde koşan geleceğin yetenekleri bin türlü sağlıktan uzak tehlikelerle bilinçsizce zaman öldürmektedir. Özellikle büyük kentlerimiz parsellendiğinden bir takım rantiyeci zihniyetin uyanıkları ailelere tuzak hazırlamaktadır. Koy 2 kaleyi, bir de başına sözde yetkili ve sonra futbol eğitimi diye ver topu... Oynasın çocuklar ve sigaranı tellendirerek zevk yap!.. Bu genelde böyleydi. Federe olmayan dernek, mahalle ve semt kulüplerinde kimi insanlar umut dağıtarak yıllardır çocuklarımızın geleceğini çalmaktadır. Türkiye, son yıllarda diplomalı teknik adam sayısını çoğaltmıştır ama gerçek anlamda çalışma ortamı ve gelişmelerine katkıda bulunacak eşitliği getirememiştir. Bu durum çekişmeye tercih edilen ve hakkı yenilen, önü kesilen teknik adam eşitsizliğine nedendir. Belli yaşa dek imkânları eğitimsiz veya yanlış yönlendirmelere teslim olan gençler hayata da arzu edilen şekilde hazırlanamamaktadır. Yeteneksiz olduğu spor dalına tutkusu nedeniyle okulunu bırakan birçok çocuk biliyorum. Onları sıkan ailelelerin baskısını gördüm. Ruhsal durumları bozulan ve yaşamı altüst olmuş gençler gördüm. Bana ve benim konumumdaki hocalara çok sayıda başvuran ve yardım isteyen veliler olmuş ve olmaya devam etmektedir. Genç beyinlerimizin internet ve diğer teknolojik olanakların getirdiği beyinsel futbol tutkusunun becerisi reaksiyon ve çözümcü olarak masa başı dahileri yaratabilir. Futbolu izleyerek çözen birçok genç beyin futbolu oynama anlamında yoktur. O zaman yeni ve farklı bir futbol endüstrisinin yan görevlileri vardır. Görünürde yine futbol ama hiç ilgisi olmayan futbol çalışması ve yan sanayi anlamına gelecek bir başka endüstrinin de eğitim, takip ve yönlendirilmesine ihtiyaç vardır. En azından uygulamada başarılı olamayan gençlerin bu alana kaydırılarak kazanılmaları şarttır. Ancak ne olursa olsun genç futbolcular “YABANCI FUTBOLCU SAYISININ ARTTIRILMASI, MENAJERLER, FUTBOL AVCILARI, VELİLER” ve kendi hedefleri adına çok sıkıştırılmaktadır. İrade ve dayanıklılık, olanak ve eğitim sonucu çabuk geçecek yaşlarında olumlu tesadüflere terk edilen futbolcu olması muhtemel gençlerimiz hakkında aile dışında okulun da devreye girmesi şarttır. OKULLARDA FUTBOLUN CİDDİ EĞİTİMİ ŞARTTIR: İngiltere’de yıllarca okullar federasyonu etkindi. Sadece onların ağırlıkta olduğu süreç ve gücü Sir Boby Robson döneminde ciddi bir çalışmayla kulüp ve federasyon eğitimi içine alan planlama çok yararlı oldu. Okullar federasyonuyla zıtlaşma artık yok. Endüstriyel futbolun gücü ne olursa olsun ulusal düzeyde futbolcu yetiştiren bir başarı yakaladılar. Bunda Boby Robson, Dave Sixton, Alex Ferguson gibi teknik adamlar iyi örnek oldu. Futbolun daha fazla kaybetmeye tahammülü yoktur. Çocuklarımız ve gençlerimiz oynayacak takım, giyecek forma, gol atacak kale beklerken onların bunları kendi kader çizgileri içinde yakalamalarına göz yummak büyük bir suçtur. Bir oyuncu veya anlamsız bir başarı beklentisi geçici olabilir ama yetişecek bir yıldızın kendini gösterecek imkânı bulamamasının sorumlusu hepimiz oluruz. Ama özellikle aklını yabancı futbolcu hatta yabancı ülkelerde yetişen çocukların ülkemize kazandırılması için koşturan günlük yönetici ve onları avucunun içine almış simsarların artık ciddi anlamda bir statüye kavuşturulmaları şarttır. Bir gün gelir, hesap sorulur ve veremezsiniz. Unutmayalım, futbol özellikle fakir aile çocuklarının daha çok başarılı olduğu bir spor olayıdır. Ve endüstridir... Yumurta Kapıya Geldi S üper Lig “hiper lig” olarak başlayacak. Spor kamuoyu gözünü 4 takıma dikecek. 4 büyükten söz ettiğim sanılmasın. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın takımı Kasımpaşa, 12 milyonluk İstanbul’un gözbebeği Kadir Topbaşzadelerden oluşan Büyükşehir ve de kulüplerin ağababası İlhan Cavcav’ın ikizleri Gençlerbirliği’yle OFTAŞ’tan söz ediyorum. Kimbilir ne şenlik olacak? Hele Cavcav’ın ikizleri için kimbilir mahkemelerde kaç dosya açılacak?Futbol Federasyonu hâlâ işin farkında değil. “Aynı ligde bir kulübün 2 takımı olabilir mi” diye araştıran da yok? Aslında daha şimdiden ligin iptali için FIFA’ya mı nereye gidilecekse bir kulüp ortaya çıkarsa şaşmam. Ama Haluk bey rahat, kardeşi Blatter’e güveniyor. Ya İlhan Cavcav kime güveniyor? Bu Şampiyon Limon mu Satsın? R omanyalı cimnastikçi Nadia Comaneci, 1976 Montreal Olimpiyat Oyunları’nda 5 altın madalya kazanınca dünya medyasında birinci haber, dergilerde de kapak olmuştu. İşte o olay Türkiye’de de etkisini göstermişti. O tarihlerde Cimnastik Federasyonu Başkanı olan Atilla Örsel, gündemde olan cimnastiği çok iyi değerlendirdi. Minik çocuklar, anneler, babalar adeta seferber olmuştu. Altunizade Spor Salonu minik cimnastikçilerle dolup taşıyordu. Yanlış hatırlamıyorsam Nurhan hocalar spor salonunu mesken tutmuş, neredeyse geceleri de orada yatacaklardı. Bir furyadır gidiyordu. Yine o tarihlerde Bolu Bölge Müdürü (İsmini anımsamıyorum) Cimnastik Federasyonu’yla işbirliği yaparak miniklerden bir cimnastik ordusu kurmuştu. Bir kez bizi de davet etmişlerdi Bolu’ya... Minik cimnastikçileri görünce şaşırmıştık. İşte o miniklerin kuşağından gelen birisidir İbrahim Bulut. Bugün 28 yaşındaymış, ağır antrenmanlardan birinde sakatlanmış ama cimnastikten bir türlü kopamıyormuş.. İbrahim’i şimdi görsem tanımam ama ismini bilirim. Balkan ve Türkiye şampiyonluklarını da bilirim. Ayhan Demirci’den gelen epostayla bugünkü durumunu da öğrendim. Evlenmiş ama bugün işsizmiş. “Bir cimnastikçi ne iş yapabilir” diye düşündüm antrenörlükten başka. Hemen aklıma Atilla Örsel geldi, telefon ettim. İbrahim’i sordum, “Ağabey onun cimnastik antrenörü olması için genel müdürlüğe yazı yazdık, bekliyoruz” dedi. Sevindim, Örsel dostuma teşekkür ettim. Şimdi de GSGM’den yani sevgili Atalay’dan haber bekliyorum. SPORUN VE SPORCUNUN YANINDA 14