27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

28EYLÜL2003. SAYI914 11 kaldınm'dan Karaköy'e doğru iniyoruz. Tam Galata köprüsünegeldik. Zihni: "Bizim dergiye bir yazı yazsana."dedi. " Ben yazı yazmayı bilmem." "Olurmuya.mesleğinleilgilibirşeyyaz." " Ben o dergiye gıcığım." "Niye?" "Bak sana söyleyeyim. Bu memleketc Migros geldi 'Türk Migros' dcdiniz, Pirelli geldi, 'Türk Pirelli' oldu. Bilmem ne geldi, Türk... oldu. Bu halkın kıçına yerleştirilen bütün kazıklarböylcsi bir jelatine sarıldı, öyle yerleştirildi. Şimdi de siz 'Türk Solu' diyorsunuz. Bana başka türlü çağrışım yapıyor, eğer sizin solunuz sadece size aitse, bizim de işimiz var sizin içinizde? Biz cnternasyonalist insanlarız. O zaman ben gideceğim, bir Ermeni solu bulacağım, orada çalışacağım." Herhalde aklına yattı Zihni'nin ki, derginin adını değiştirdiler, başka bir isim koydular dergiye sonraları. Patriğin öyküsii Şinork Kalustyan isminde bir Ermeni Patriği vardı. Eski Diyanet Işleri Başkanı Lütfü Doğan, Patrik Şinork'un kardeşiydi. Patrik Şinork, daha çocukken babasını kaybetmiş; annesi bir Türk'le evlenmiş, ondan çocukları olmuş. Bunlardan biri Lütfü Doğan'dı. Bu nedenle anaoğukın ilişkisi kopmuş. Annesi ileri yaşlarında buraya, Kumkapı'ya geldi. "Ben ona hasre tim" demiş diğer çocuklarına, "müsaade edin gideyim, onun yanında kalayım". Kumkapı'da, Patrik Şinork'un yanında öldü annesi. Cenazesine Lütfü Doğan ve diğer çocukları da geldiler. ü zaman herkcs, "Ne mübarek kadınmış, iki oğlu var, biri Hıristiyanların patriği biri Müslümanların"demişti. Yunus Nadi Yunus Nadi zamanında Cumhuriyet gazetesinde çalışan Vartan Efendi vardı, VartanTomasyan.LupiIesigarayaktığınıha tırlıyorum.NadirNadi'yiclinden tutarak ilk kez tiyatroya götüren Vartan Efendi'ydi. O da patron çocuğuydu ya... Bir gün neyaptıysa, Vartan Efendi, Nadir Nadi'yi azarlamış. O da babasına şikâyet etmiş. Yu nus Nadi, "O yapmışsa doğru yapmıştır", demiş oğluna. Nadir Nadi bunu Vartan Efendi'nin kızına anlatmıştı. (*) TİP'Eminönü ilçesi üyeleri. 1970'leçıkardıkları Partizan dergisietraftnda olu^an grup, 1974sorırasmda TKPyönettmındcclkılı oldu şeyler yaptım. Bir gün bana mimar bir genç gönderdiler dergiden. Çocuk, içinde gizli bölmesi olan özel bir masa istiyor. Taslağını çizmiş,getirdi bana. "Senin neistediğini anladım, hadi sen git, ben bir masa yaparım, gelir alırsın" dedim gönderdim onu. Kaba suntadan bir masa yaptım. Sonra geldi bu mimar delikanlı," Yaptın mı?" dcdi. "îşte, senin masa bu" dedim. Masayı incelcmeye başladı, yanına baktı, önüne baktı, altına,üstünebaktı,tersçevirdi;aradığını bir türlü bulamadi," Ama bu benim istediğim gibi bir masa mı" dedi tereddütle. " Senin istediğin masa" dedim. Birdahabaktı, bir daha baktı, zulayı bulamadı. Sadece mimarlıkyetmiyoryanibu işlere. "Ama nasıl oluyor bu" dedi. Ben masanın nasıl açılacağını gösterdim, şaşırdı kaldı, aldı masayı gitti. Sonradan duyuyorum ki, o masa ne işlere yaramış.O masanın sayesindeherşeyi yazmışlar da, çizmişler de, saklamışlar da. Dergiarandığındabakıpgidermişpolisler. Benzer işlevleri olan daha farklı eşyalar da yaptım. Kadıköy'de fotoğrafhanesi olan Keğam adındabirErmcnivardı, "Isa" derdik. Hataylı bir kızla evliydi. Keğam da partiliydi. Yaptığım özel eşyalardan biri de onun evindeymiş. Ona yaptığımı hatırlamıyorum.herhaldebirbaşkasındanalmış. Ama Keğam, onu yapan ustanın ben olduğumu biliyor. Birgünoradangeçiyoıdum.gördü beni, kııcakladı, sarıldı, "Sen beni büyük bir beladan kurtardın" dedi. "Hayrola", dedim. "Bizimevehırsızgirdi.eşimintakıları vardı, onun içine koymuştuk. Hırsız yatakları, yorganları yırtmış, bir şey bulamamış, gitmiş." Hırsız bulamamış. Polis de gelsebulamazdı. Gençlere sosyalizmi öğretme mücadelesi 1965seçimlerindenewelTlP'egirdim. TÎP, bizim için bir çalışma sahasıydı, bir örgütlenme sahası. Belki bizden başka TKP'li de vardı TÎP içinde, ama biz birbirimizi tanımıyorduk. Burada tanıştığımız bazı gençlcr TKP'li oldu ve ileriki yıllarda partide önemli mevkilere geldiler. Haydar Kutlu'lar (Nabi Yağcı), Veysi Sarısözen'ler, Sıtkı Coşkun'lar, Atilla Coşkun'lar, Adilİer, Şeref'ler daha talebeydi o zamanlar.('O Bu son hareketlerin içinde bir anlamdaben de varım diycbilirim. 1965 öncesinde, Türkiye tşçi Partisi'nin Eminönü Ilçe Orgütü'nde 3 yıl süreyle ilçe yönetim kurulu üyeliği yaptım. TİP legal bir sol partiydi. Genç insanlar sosyalizmin etkisine girmişlerdi. Sosyalizm o zaman için çok çekici bir düşünceydi, özellikle üniversite çevrelerinde. Ama sosyalizmi öğrenecck kaynak yoktu Türkçcde. TtP'in bir yayın organı yoktu. Buna gerekçe olarak, maddi kaynak olmadığı söyleniyordu. Bizim de önerilerimiz vardı. O yıllarda teksir makinesi denilen bir alet vardı. Genel merkez bir yayın çıkarsın, göndersin illere ilçclere, hcrkes teksirle çoğaltsın, partinin yayın organı kendiliğinden oluşur, diye önerilerde bulunuyorduk. Ama kimse dikkate almıyordıı. Politzer'in Ekonomi Politik'i okunacak gençler arasında. Ama Aybar, "okunmayacak" diyor. E... ne okunacak o zaman ? Onu yasaklayıncageriye bir şey kalmıyor. Yasaklamanın tek gerekçesi korkuyclıı bana göre. Bu durumda gençler ne reden öğrenecekler sosyalizmi ? Bu dönemdc istifanın eşiğine geldi bizim partili çocuklar, bcn cngelledim. Nabi Yağcı hep söyler: "Sarkisabi, 'dahabütün yollar kapanmadı oğlum, yapılacak çok işimiz var.oturunoturduğunuzyere'diyerekbizi istifadan caydırdı." Bizim çocuklara, Nabi, Veysi, Sıtkı vd.'lerineMarksistkitaplargetirmeyebaşladım. Lenin'in Marx'ın îngilizce ve Fransızcakitaplarınıtaşıdım.Birevtuttuk Harem'de. ürada çeviriler yapıldı. Çocuklar öyle öğrendi Marksizmi Leninizmi. Çok zor bir şeydi Sovyet konsolosluğuna girmek, kitapları almak, çıkarmak, getirmek. Bir debunları büyük bir gizlilik içinde tek tek hepsineokutmak... Birine vcririm kitabı, o okuyup geri bana getirecek, kimseye söylemeyecck. Ondan alıp diğerine vereceğim. Bu kitapları herkese okutan benim. Bunları kimse birbirinesöylemezdi. 6.Fİİ0 6. Filo gelmiş Istanbul'a. Biz gittik Dolmabahçe'yc, bayrak astık, gelcnleri taşlayacağız. Caminin orda polis var, hiç karışmıyor. Inönü Stadı'nda da maç var. Neyse... Epeyce hayhuy derken, bir haber geldi ki, Amerikalılar Bebek'ten karaya çıkmışlar. Bizim süngümüz düştü tabii, bombokolduk,moralimizbozuldu. Biz onları Dolmabahçe'de beklerken Bebek'ten karaya çıkmaları bizim tiim ha zırlıklarımızı boşa çıkardı. Artık orada beklemenin manası kalmadı. Toplu olarak Dolmabahçe Stadyumu'nun oradan Taksim'e doğru çıkarken her kafadan bir ses çıkıyordu. Bir tanesi de, "Türkiye sosyalist olacak" diye bağırıyordu. Hiç unutmam, stadyumun demir parmaklıklarının arasından bir adam kolunu çıkardı, bize nah olur gibisinden bir işaret yaptı. Futbolcular bize elleriyle nah işareti yaptı. Biz ne düşünüyoruz onlarnedüşünüyor... "Türk Solu" Zihni Anadol,MihriBelli'lerozamanlar "Türk Solu" diye bir dergi çıkarıyorlardı. Taksim'de miting vardı. Miting da ğıldı. Zihni Anadol'la beraber Yüksek Farklı bakış a^**«* A arayanlar ve M detaylarda gezinmelpp isteyenler için SICAK HABER • 2004 Ameıika Başkanlık Seçunleri 1 Nigergate'in kahramamndan M8'e âael! Meksika'nın Mikelanj'ı: Diego Rjvera • Emperyalirmin 'Taz Modası" adalar • Sudan: Unutulan petrol Modern Che: Subcomandante Maroos ' Bir fotoğraf ustası: Salgado Ve aykk keyfiniz "Komplo Teorüeri" ekiınn
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear