26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 İNSANLAR Her sabah 5.00'te kalkardı, sonra yazı yazmaya başlardı. Edebiyata şiirden başlamış, ardından oyuna yönelmişti. "Yazdıklarımda yaşamımdan izler var elbette" demişti. Türk edebiyatının başvuru kitaplarını kaleme aldı. 10 Temmuz 1992'de ayrıldı aramızdan. Ölmüşüm... Yanımda hiç kimseler yok; Vücudum, soğumuş bir yataktadır, Ruhum, karanlıkta kaybolan çocuk Gibi başucunda ağlamaktadır. Artık her şeylerim uzaklaşıyor, Beni bırakıyor elbiselerim; Ayağım başıtndan ayrı yaşıyor, Alnımın terini duymuyor derim. C.K. I Bir Cev Kudret vardı... Cevdet Kudret y azın y aşamına şiirle başladı, öyküsünü kendisi şöyle anlatıyor: 1927 yılındayiz. Lisenin ikinci sınıfındayım. O sıralarda Servetifünun dergisinin yazıişlerine Halit Fahri Bey bakıyor. îlk şiirlerimdenbirinigötürüyorumoraya. Yalnızbaşıma gitmeye cesarctim yok; sınıf arkadaşlarımdan biriyle gidiyorum. Kapıdan girerken hızlıca öksürscler, gcrisin geri kaçacağım; öylesine korkuyorum, utanıyorum. Şiiri bırakıpdönüyoruzarkadaşımla. Ertesihafta, derginin bir köşesinde yazımı kasdmış görüyorum. Güneş tntihar Etti başlıklı, iki kıtalık, küçücük bir şiirdi o. Artık korkum dağıhyor, yalnız başıma gidiyorum Servetifünun'a. Birincikatta,sağda,birbölmeninarkasında çalışıyor Halit Fahri Bey. Yanında bazı gençler provaların düzeltilmesi işinde yardım ediyorlar. Kimlerdibu gençler, şimdi hatırlamıyorum. Kcndimi tanıtıyorum, Halit Fahri Bey ilgi gösteriyor, iltifat ediyor. Bölmenin içine giriyorum.Girişogiriş... Aynı dergide başka ozanlarla da tanışıyorum. Derken, bunlardan bazıları birbirlerine şiirlerini armağan etmeye başhyorlar. Derken derken, bu yakınlık kuvvctleniyor, altı ozan, bir hikâyeci, derginin öbür sanatçılarından aynlıp, yazılarını bir kitapta toplamayı düşünüyorlar. Yedi Meşale adını verdiğimiz kitap, basındaumduğumuzun çok üstünde bir ilgiylekarşılanıyor. Buhal, artık 'Yedi Meşaleciler' diye anılmaya başlayan bizleri birbirimize daha da yakınlaştırıyor. O devrin belli başlı yazarları, bu 'körpeistidatları' kırmamak için kusurlarımıza bile göz yıımuyor, bizi sanki basının beşiğinde sallayıp büyütmeye çalışıyor hepimizi el üstünde tutuyor, âdetanazımızaoynuyorlardı. (...) Çoklukla hafta sonlarında Yaşar Nabi 'nin Şehzadebaşı'ndaki evinde toplanır, yazdıklarımızı birbirimize okurduk. (...) 1929 kışında bir gece Yaşar Nabi'nin evinden bizim kulübeye yayanister istemez yayan, her zaman yayan dönerken üşüttüm, şiddetli bir satlıcana yakalandım. Arkadaşlar beni uzun zaman aralarında göremeyince merak etmişler, sorup soruşturmuşlar, Aksaray'la Samatya arasındaki Davutpaşa Iskelesi semtinde iki odalı tahta evibulmuşjar. Birpazarçıkageldiler. Arkadasları evi sorup sorusturarak bulduklarına göre Cevdet Kudret bellı kt yasadığı yerı onlara gostermek ıstememıs. Sokak nımlı öyküsiindeoyıllarda oturduğu mahalleyı anlatır: Bizim sokak Istanbul'un tâ bir ucunda, içindc yirmi kadar ev bulunan çıkmaz bir sokaktır. Ağzı, Cerrahpaşa Hastanesi'nin yanından Davutpaşa Iskelesi'ne doğru inen dik yokuşa açılmaktadır. Belediyenin biitün uygarlık araçları onun önünden, ya da çevresinden gcçer, fakat içine girmez... Elektrik de bizim sokağın içine uğramaz. Biraz altımızdaki mahalle camiinden ve bi raz yukarımızdaki bakkal Bodos'un dükkânından başka o yöredeki yapdarın hiçbirinde elektrik yoktur. Yani, sözün kısası, 'elektrik' denen nesnebirTanrf nın evinde, bir de bakkal Bodos Ağa'nın dükkânında vardır. Evlerde petrol lambası yakılır. Kuşaklar değişir, fakat bizim sokağın çocukları hiç değişmez; gerçi, Kadri'den son ra thsan, Ihsan'dan sonra Celâl, Celâl'den sonra Saim vb. gelir; fakat oyunlar, sesler, hareketler, ruh halleri hep aynı kalır. Kuşaklar büyür, iş güç sahibi olıır, bıınlar içinden yalnız çokça para kazanmaya başlayanlar bizim sokaktan ayrılır; geri kalanlar, yani en çok yirmi lira 'aslî maaş' alan pek küçük memıır ile aylık kazancı ancak o kadarı tutabilen küçük esnaf eski evlerinde kalır, çıkanların yerine başkaları gelir ve bizim sokakta hayat hep aynı düzeyde, hep aynı bir örneklik, yoksullıık, önemsizlik içinde gider. Benim gibi, delikanlılık çağında şiir yazmaya başlayan ve 25 lira 'aslî maaş'a geçer geçmez kendini bir şey oldum sananlar ise ilk fırsatta oradan ayrılanlar arasındadır. Fakat aradan yıllar gcçtikten sonra, işte böyle, koptuğu ağacın ö zlemini çeken bir yemiş gibi, ne tekrar eski ağaca dönmeye, ne de başka bir ağaca bağianmaya olanak bulamayarak, ruhlarının saflığı bozulmuş, inançları sarsılmış bir hâlde, ayrılmış oldukJarı sokağın rüyasını görmeye başlar. Oysa sokak onları çoktan unutmuştur. Bu sokağın 'Süleyman'ıdır Cevdet Kudret ama 'Süleyman' adtnthiçkullanmaz. Şiirlerini ve düzyazılarını Cevdet Kudret adıyla yayımlar. Edebıyat yaşamına \ıırle ba^layan Cevdet Kudret daha sonra oyun yazmayayönelir. Bunlardan ucü Tenine Akan Nehir (1929), Rüya İçinde Rüya (19 30), Kurtlar (1933) Darülbedayi'de sabnelenir. Henüz yirmiliyaşlannın başındadır. Kurtlaradındakı oyununu Hurullah Ataç, o günkü adıyla Nurullab Ata, epeyce eleştirtyor ancak sunları söylemekten de geri durmuyordu. "Bu hafta Şehir Tiyatroları'nda Kurtlar'ı seyretmeyegıttım. Cevdet Kudret Bey'in bu eserı karşnında btzde ilk uyanan his, kürmethı\sıdır:Mubarrırkalemıneınantyor ve onu bir eğlence vasıtas t etmek tstemıyor" Ataçteshisinıdoğrukoymustu. 'Kalemıni eğlence vasıtası etmek ıstemiyordu'. O zamanlar Istanbul'da doğru dürüst tek tiyatro ve tek yönetmen vardı. Tiyatro yazarı bu tek otoritenin keyfine ve buyruğuna uymakzorundaidi. Başka bir seçenek yoktu.lstanbulBelediyesi'nebağlıDarülbedayi, Vali ve Bclediye Başkanı Mııhittin Bey'in isteği üzerine, operetler ve çalgılı komediler oynamaya başladı. Parayı veren düdüğiı çalardı. Bizim Shakespeare'ler, Ibsen'ler geçici bir süre için de olsa bir yana atılmıştı. Benim gibi çiçcği burnıında bir sanatçının, bir'ciddî sanat'tutkununun buna katlanma
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear