Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 AĞUSTOS 2001. SAYI 803 ama daha sonraki yıllardayayılan ününü gazetelerden okumuş, Adliye'deki çatışma olay ında Dündar Kılıç' ın yerde topaç gibi yuvarlanarak ateş etmesini yardimcısı Kâmil Birgül'den dinleyip hayrete düşmüştü. Yüz yüze ilk görüşmeleri ve tanışmalan ise 1969'un son günlerinde Toptaşı Cezaevi'nde oldu. Burhan ve Orhan Apaydın Kürtldris'inbirsilahyakalatmadavasına bakıyorlardı. Bu dava beraatla sonuçlandığında onlara teşekküre giden Kürt Idris, arkadaşı Dündar Kılıç'ındavasıyladailgilenmelerini rica etti. tki kardeş avukat kalkıpToptaşı'nagittiler. Başka müvekki lleriyle ziyaret hücresinde görüşürlerken, Dündar Kılıç'ın onları cezaevi müdürününodasındamisafiretmesineçokşaşırdılar. Sıradanbirkabadayı ilegörüşmeyehazırlanmışken, karşılarında hoşsohbet, ne dediğinibilenbirinibuluncahayretleri daha daarttı. Ünlü Hilton'u "basma" olayı... Dündar Kılıç her gece değişik eğlence yerlerinde başka başka ama belli bir düzeyin üstündeki hanımlarlagörülüyordu. tki kızınınannesi olan Ayşe Hanım ile ilişkisi sürüyordu, ama daha sonra üç çocuğunun annesi olacak Ümit Alpçer ile ilişkisi de o sıralardabaşlamıştı.Birgeceyansıbireğlence yerinden çıktıklarında Hilton Oteli'negittiler. Hiltonozamanlarzenginve itibarlı kişilerle yabancıların kaldığı sayılı lüks otellerden biriydi. Otelin resepsiyon görevlisi gece yarısı gelip bir oda isteyen bu kabadayı tavırlı adamı yadırgamıştı, evlenme cüzdanını istedi. Olmadığını görünce "biraz bekley in" deyip yandaki müdüriyetodasınageçti. Gerisini Dündar Kılıç'ın anlatımıyla, Halit Çapın' ın kitabından okuyoruz: "Yanında hanım olduğu halde denileni yapmış. Çekilmiş geriye doğru ve beklemeyekoyulmuş: 'Allahseni inandırsınabi on beş dakikadan fazla öyle bekledik. Yani çok bekledik.' O bekleme süresi resepsiyondanbirgörevlininyanlarınagelmesiylesonbulmuş.Gelendemişki:'Vallakardeşim siz fazlabeklemeyin. Çünküburası Amerikalıların. Onun için biz size oda veremey iz,' demiş. Der a.... Dündar da o zaman demiş ki: 'Ağzını topla ve kabalık etme. Burası Amerikalılann falan değil. Burasıbizim. Bumemleket, butopraklarbizim değil miyani?' demiş... Vebelkidehayatında ilk kez ağzından çıkan bir lafla tamamlamış konuşmasını: 'Şikâyet ederirn...'Muhatabıtekkelimeylecevaplamış Dündar' ı:' Küstah!' diyerekten. Kıyamet bu küstah kelimesiyle başlamış. 'Küstah senin babandır ulan' ile karşılık olarak. ' Baktım ki adam etrafa bağırmakta. Çevrem bi rden hamal lar, orda çalışan garsonlar falanlar filanlarla doldu. Hırpalanacağız sesimizi çıkartmazsak.' Üstelik yanımızda bir de hanım var.' Dündar'ın'sesimizi çıkartmazsak' dediği şey değişik aslında, bağırmak çağırmak değil sesini çıkartmak. Sesiniçıkartmakeşittirtabancasını çıkartmak. O da öyle yapmış işte. Sesini çıkarmış yani. Tabancasını çıkartmış yani. Ondan sonra elinde makine geleni sıraya dizmiş kapının önünde ve pek uzun sayılmazsa da hiç kısa olmayan bir nutuk çekmiş hepsine. Bu topraklar üstüne, Amerika ve Amerıkalılar üstüne. Ardından bir araba çağırttırmış. Yine önde hanım o arkada binmiş arabaya uzaklaşıp git Dündar Kılıç hakkında daha önce çok şeyler duymuştum, ama benim esas ilgimi "Bay Pipo" kitabının 12 Eylül dönemini yazarken çekmişti. O dönemde MlT'in kendi içindeki çelişkilerde, MİT ile polis ve polisin kendi içindeki anlaşmazlıklarında adına çok sık rastlanıyordu. özellikle de MİT Istanbul Bölge Başkanlığı'nın ve Istanbul Emniyet Müdürlüğü'nün yeraltı dünyasıyla ilişkilerinde adı çok sık geçiyordu. 1982'deki "Birinci Babalar Operasyonu"nda tutuklanmış, bu ilişkileri sayesinde kısa zamanda serbest bırakılmıştı. 1984'te bu kez karşı ekip (Hiram AbasMehmet Eymür Grubu) tarafından tutuklandı. MlT'teki sorgulamasında Istanbul Sıkıyönetim görevlilerince, Istanbul MİT'İ ve Istanbul polisi aleyhinde ifade vermeye zorlandı. Verdiği ifadeler 1987'deki ünlü MİT raporunda kullanıldı. Birinci cildin sonunda anlatmaya başladığım bu olayları ikinci cildin başında sürdüreceğim. MlT'te alınan ifadelerinden sonra Em. Gen. Müd. Kaçakçılık Daire Başkanlığı tarafından mevcut uyuşturucu kaçakçılığı dosyalanndan birine "monte" Dündar Kılıç... edildi. idam talebiyle Askeri Mahkemede yargılandı. Avukat Burhan Apaydın tarafından savunuldu ve 4.5 yıl hapis yattıktan sonra beraat etti. Mamak ve Diyarbakır Askeri hapishanelerinde birlikte olduğu siyasi tutuklulardan dinlediğim kadarıyla buralarda onurlu tutumuyla takdir topladı. Bu olaylar nedeniyle merakımı uyandıran Dündar Kılıç'ın hayatını incelemeye girıştiğımde çok ilgınç bir kişilikle karşılaştım. Dündar Kılıç, "zenginden alıp fakire verdiği" söylenen ve bu yüzden de Robin Hood'a benzetilen kabadayılar kuşağının belkı de son temsilcısiydi. Onu yakından tanıyan Sayın llhan Selçuk da bunu "Külhanbeyi değildi, kabadayıydı, mafya babası değildi, kabadayıydı" sözleriyle ifade etmişti. Çocukluğunun geçtiğı Ankara'nın kenar mahallelerinde hem kabadayılığı, hem de paylaşmayı ve yoksullara dağıtmayı öğrendi ve bunu hayatının düsturlarından biri haline getirdi. 196570 yıllarında çok yakın ilışkiler içinde olduğu Yılmaz Güney ve 1971 'de KartalMaltepe Askeri Cezaevinde birlikte kaldığı solcu aydınlar nedeniyle görüşlerine "sosyal içerik" kazandırmaya çalıştı ve bu yüzden "Solcu Kabadayı" olarak tanındı. "Abi" kitabının ikinci cildinde 1984'ten Kılıç'ın ölüm tarihi olan 1999'a kadar yaşamöyküsünü anlatmayı sürdürürken, Mamak ve Diyarbakır Askeri Cezaevlerini, o içerdeyken dışarıda oluşan "yeni kuşak mafya" ve hayali ihracat olaylarını, Dündar Kılıç'ın hapisten çıktıktan sonra "müdahil olduğu" Engin Civan ve Emlakbank olayını, kızı Uğur Kılıç'ın öldurülmesinı vs. işlemeye çalışacağım. DOĞAN YURDAKUL miş. Öğleden sonra dapoliseteslim. Dündar'ın Hilton'u basma hikâyesi bu. Eğer buna basmak denirse, Dündar Hilton'u basmışişte...." Daha sonra ne mi oldu? Bunu da Avukat Bozkurt Nuhoğlu'ndan öğreniyoruz. Dündar Kılıç Hilton 'tan bindiği taksiyle Boğaz'ta, Tarabya'da tanıdığı birotele gidip geceyi geçirmiş, ertesi gün de genellikle yaptığı gibi polise teslim olmuş ve olayı kendince anlatmış. Ancak otelin o gece görevli olan personeli biraz da abartarak "çekti silahı, herkese sövdü, bizi yere yatırdı, ölümle tehdit etti" şeklinde ifadeler verince tutuklandı. Bozkurt Nuhoğlu o zamanlar Hukuk Fakültesi öğrencisi ve gençlik hareketi liderlerindendi. Rastlantı bu ya. Hilton olayının tanıklarından bir kısmı da aynı fakültenin öğrencileriydi, hem çalışıp hem okuyorlardı. 1520 gün sonra ilk duruşmayaçıktıklarında şikâyet ettikleri kişinin Dündar Kılıç olduğunu öğrenınce koşup fakülteden tanıdıkları Bozkurt Nuhoğlu'na gittiler. Dündar Kılıç'ın hemşehrisive tanıdığı olduğunu bıldikleri için, "Aman abi biz bir yanlış yaptık, Dündar Abi 'ye söyle biz ifademizi değiştireceğiz. Nasıl yapalım, nasıl değiştirelim?" dediler. Nuhoğlu da onlara akıl verdi: "Siz elini arkasına attı diyorsunuz ya, silah falan görmedik, aslında hava çok sıcaktı, mendilini çıkarttı, yoksa silah çıkartmadı, ama polis ifadelere o şekilde geçti, bize de okutmadı dersiniz" dedi. Öyle ifade verdilerve Dündar Kılıç ilk celsedetahliyeoldu. Olay sonradan çok abartılarakanlatıldı. Dündar Kılıç'ın ne antiemperyalistliği kaldı, ne Hilton'usilahla basıp Amerikalılan sıraya dizdiği, ne de orada söylemiş olduğu sözleri Deniz Gezmiş'ten öğrendiği. Oysa yanında bir hanım varken reddedilmekten onuru incinmiş, artık iyi bildiğimizanlık tepkilerinden birini gösterip silahına davranmış ve ağzına geleni söy lenıişti.Olaylailgili olarak kendisibile "Biz Hilton'u falan basmış değiliz, sadece gidip paramızlavekravatımızlabirodaistemişiz... Herkes üstümüze yürüyünce silahımıza el atmışız..." diyecekti. Deniz Gezmiş'i tanıması ise bundan bir süre sonra, o da birgünlüğüne olacaktı. Deniz Gezmiş, Bozkurt Nuhoğlu ve bazı öğrencilerzamanın Ulaştırma Bakanı Seyfi öztürk'ü protesto etmekten tutuklanıp Sultanahmet Cezaevi'negötürülmüşlerdi. Dündar Kılıç da silah yakalatma suçundan oradaydı ve ertesi gün tahliyeolacaktı.DenizGezmiş ile o gün tanışıp sohbet ettiler ve bir daha dakarşılaşmadılar. Kapısını zorlayarak da olsa açmış olduğu Hilton ilebu ilk tanışması ise kalıcı oldu. Kendisi zaman zaman orada kaldı, misafirlerini orada ağırladı ve gün geldi kumarhanesine bile ortak oldu... ^ Yılmaz Güney, Fatoş Güney 'i cezaevine götürmüş, Dündar Kılıç 'la tanıştırmiftu..