Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 12 NUMARA: GUL VE LALE. Kapının arkası "ev"in türlü hallerinden biri... Bu evi diğer evlerden ayıran içindekilerin 28. işkoluna yani hizmet sektörüne dahil olmalan, tıpkı kapıcı, bekçi ve diğerleri gibi... Bir başka farkhlık bu evin "devlet güvencesi"ne alınması, özel yasayla konumlandırılması, sakinlerinin "ağır işçi" sayılması, ev sahiplerinden birini doksanlı yıllarda vergi rekortmenliğine taşıyacak kadar yüksek bir ranta sahıp olması... Ve bu evin "ağır işçi" iki sakini, nüfustaki isimleri kendilerinde, çalışma isimleri bizde saklı iki kadın, meslekteki dilleriyle iki "kız": Gül ve Lale. Gül ve Lale ile Yeni Emeklş Sendikası'nın merkezinde görüşüyoruz. Sendikanın Genel Başkanı Muzaffer Ünlü. Ünlü'yü Gül ve Lale ile buluşturan öykü 1995'te başlıyor. O yıl sendika DlSK'e bağlı Genellş'le birleşiyor ve ilk önemli icraatını kapıcılaıia ilgili bir sorunda gösteriyor. Ünlü televizyon programlarına katılıp çözüm ararken yüzü izleyicide aşinalık yaratıyor. IstanbulAnkara arasında bir otobüs yolculuğunda bir kadın yanına yaklaşıyor: "Abi bizim sorunlanmızla neden "Kızların yanlışları başladı, patronun ya da dostunun isteklerine boyun eğip davalan düşürdüler. Patronun tazminat niyetine verdiği parayı dostlanna yedirmek adına davadan vazgeçtiler." Aynı tarihlerde özel bir yasa da çıkanlıp genelev çahşanlannın bir defaya mahsus soyadlarını değiştirmelerine, yaşı geçkin olup da emekliliğe hak kazanamayanlann primlerinin her altı ayının üç ayının devlet tarafından ödenmesine, ağır işçi sayılmalanna ve on beş yılda emekll olmalanna olanak tanınıyor. Yine de bu yasal olanaklar mahkeme salonuna yansımıyor. Mahkeme, genelev çahşanlannın gerçek çalışmanın karşılığından değil asgari ücret üzerinden emekli olmalarına karar veriyor. Çünkü o tarihlerde vizite bir milyon iki yüz elli bin lira olmasına rağmen tarifede iki yüz yirmi bin lirayazıyor... İki yüzü aşkın kadından davalanndan vazgeçmeyen seksen beşi emekli oluyor ve üçdört ya da beş milyar lira tutan tazminatlarını alıyor. Gül ve Lale'yi şimdi sendika başkanı Ünlü'nün karşısına getiren de işte bu emeklilik hakkından yaraıianma isteği. Her iki kadın da, 1995'te, sendika ve numaraya geçtim, 'abla ben burada çalışacağım, burada yatacağım' dedim 'deprem yüzünden evi.... taşıdım'. 'Ben seninle uğraşamam.' dedi. Hiç umurunda değildi, yani..." Gül, Istanbul Genelevi'ndeki otuz dördü Matild Manukyan'a, on dördü Yaşar Sümbül Akarsu'ya ait toplam elli evden birinde çalışıyor... "Otuz yıldır Matild'deyim. Benim gençliğim, güzelliğim orada gitti, ne aybaşı dedim, ne bilmem ne dedim, hep çalıştım, hiç izin yapmadım. O böyle söyleyince ben de yiğitliğe b.. sürmedim, bir gece orada yattım. Fareler var orada, korktum, ertesi gün salona dikildim, çalışacağım. Akşamın dokuzuna kadar iki iş aldım, on beş milyon su parasını nereye vereyim? 'Ben gidiyorum' dedim, çektim çıktım, daha doğrusu kovuldum..." Bugün ellili yaşlannı süren Gül yirmi bir yaşında çalışmaya başlamış. Kendisini geneleve ünlü bir şarkıcıyla onun amca oğlunun düşürdüğünü anlatıyor. Dayısı şarkıcının amcaoğlunu Adana PTT'sinln önünde vuruyor, dayı on beş, annesi üç, Gül de bir yıl hapis yatıyor bu yüzden. Dayısı şimdi Adana'da simit satıyor, Gül onun evinin kirasını da ödüyor... Lale ise sevgilisinin peşine takılıp giriyor genelevin kapısından içeri. On beş yıl bir erkek "dostu" oluyor, bedeli iki ev, neredeyse her yıla bir araba, bir türlü tutmayan iki kaset yapmak için dökülen milyonlarca lira... Genelev kadınlannın pek çoğunun bir "dostu" olmasının nedenini şöyle anlatıyor "Bir cahillik dönemimiz oluyor, anne sevgisi yok, şefkat yok... Sana destek olacak,canım cicim diyecek birini anyorsun, bulunca da neyin varsa al ye diyorsun. Bu sadece bir aldatmaca, bir rüya, bunu zaman geçince anlıyorsun..." Hem Gül'ün hem de Lale'nin birer oğullan var, Gül'ün hem komşulan hem de oğlu ne iş yaptığını biliyortar. Bu açıklığın nedeni Gül'ün oturduğu evin sahibi olması. Lale ise kiracı, oğlu ve komşulanna söylediği: Bir şirkette çalışıyorum. Gül ve Lale, tıpkı Mehtap gibi hiç kullanmadıklan halde her gün ödemek zorunda kaldıklan on beş milyon su, beş milyon telefon parasından, içeri yiyecek sokamamaktan, lokanta mafyasından, bahşişleri bile patrona vermek zorunda kalmaktan, patronun adamlannın bahşiş gizleyip gizlemediklerini anlamak için külotlarını aramasından yakınıyoriar. Bir de güvenlik sorunu var. Gül "Güvenliğimiz var, adam saldınrsa noktanın polisini çağırıyorsun, dövüyor" diyor, Lale karşı çıkıyor: Güvenliği kendimiz sağlıyoruz, adam seni ısıracağım dese, ısırma diyemiyorsun, güvenliğin yok... Bir kez karakola başvurdum, dövülen ben oldum. Gül gençliğinde günde altmış erkekle birlikte olduğunu söyiüyor, bugün ise üçbeş, bilemedin on erkekle yatıyor. Işler hem deprem hem de dışardaki yerii yabancı seks pazarı yüzünden kesat. Gül, kendilerini dışardaki kadınlardan daha güvenlikte sayıyor, ne de olsa başlannda polis var...Hoş, müşteri çok olsa ne olacak, Lale "Günde yüz milyon kazansak bize kalan sadece on beş milyon" diyor. Her iki kadın da sevişmekten asla zevk almadıklarını söylüyorlar. öpüşmek? Gül, "Temizse neden olmasın" diyor "öpüşürüz ki, bir daha gelsin..." Her iki kadın da duygu, beden ve akıl arasındaki çelişkiyi tek bir cümlede çözüyorlar: "Ne yapalım, bu bızım işimız..."^ Manukyan 'ın Karaköy'de 34 evi var... ?+• yapıyorum... Sizde zevk alıyor musunuz? Bubirelektriktir, nasılbirelektrikgelince yangın çıkıyor öyle, ama ben çoğunu kandınyorum... Mide hapım var, zevk hapı diyorum, ille sen de zevk al diyorlar, ya sen gideceksin, ben kaç kişiyle olacağım daha... Alıklar inanıyor hapa... Orgazm taklidi mi yapıyorsunuz? Orgazm... tnanmıyorlar artık, akıllanmışlar... özür dilerim çok açık konuşacağım şimdi, adam diyor ki, sana daha fazla para vereceğim ikimiz birlikte denk gelsin... Kimi arkadaşlar kandınyor, kavgagürültü oluyor... Yeşilçam melodramları ve benzeri aşk romanları der ki, orospular öpüşmez... öyle şey olur mu? Orospulann duygulan yokmu, orospu olmayla duygular da mı gidiyor, hayret bir şey... Öpüşcen abi, para veriyor, o zaman adam evde kansıyla kalır... Çalışma için yaş önemli mi? Yok, ölünceye kadar çalış orada... Yine Yeşilçam melodramlanndan yola çıkarsak,müşterilerinize"kocacım"mı diyorsunuz? Niye koca diyeceğim, hayatım, aşkım, canım diyebilirsiniz, kocacım yok. Bu, bizi ağzında sakızıyla düşkün göstermeye çalışanyönetmenlerinişi. Hermesleğibirterbiye ile, birmantıklayapacaksın değil mi? Sizi çok etkileyen bir müşteri oldu mu? Unutuyoruz biz, hangisini hatırlayacaksın ki, biri gidiyor, biri geliyor... Şimdi... Benim bütün zorum Ankara'yla, başka kimseyle değil, hakkımı almak istiyorum.^ beratguncikan@Turk. Net Onedemek? Emeklş Sendikası Genel Başkanı Muzaffer Ünlü, genelevden elini çekecek ama... uğraşmıyorsun?" Ünlü, kadına ne iş yaptığını soruyor, kadın ezilip büzülüyor, susuyor. Ünlü anlıyor... önce sorunları dinliyor Ünlü, sonra ilgili bakanlıkla görüşüyor, sosyal sigortalarla bağlantı kuruyor ve Istanbul Genelevi'nin kapısına dikiliyor: "Bu kadınların sosyal güvencesi yok, biz sağlayacağız..." Genelev çalışanları kaçışıyor ama Ünlü ve sigorta müfettişleri kayıtlardan çalışanlann işe giriş tarihlerine ilişkin tutanaklan hazırlıyor. Üç yüz çalışandan İki yüzü aşkını sendikaya üye kaydediliyor ve emeklilik işlemlerine başlanıyor... Bu arada Genellş Sendikası Başkanı kendisini çağırıyor: "Başkan, çok açık ve net konuştu, 'DlSK'in bir geçmişi vardır, orospulan koruyacak kadar alçalamayız' dedi. Tartışma uzadı, bana çalışma durumlarını neye göre hesaplayacağım bile soruldu..." Tartışma Ünlü'nün sendikadan ihracıyla sona eriyor. Yeni Emeklş kuruluyor ve genelev kadınları bu çatının altında toplanıyor. Davalar lehlerine sonuçlanırken bu kez bir başka sorunla karşılaşılıyor: sosyal sigortalar müfettişleri geneleve geldiğinde ortalıkta görünmeyenlerden. Gül "Patron bize dört gün işe gelmememizi söyledi" diyor, "Biz de gelmedik..." Ünlü, patronla anlaşıp davayı düşüren çalışanlara kızgın, sendikanın artık genelevle ilgilenmeyeceğini anlatıyor: "Hüsrana uğradık, bir mücadele veriyorsun sonunda üzülüyorsun, biz artık bu davalara bakmayacağız..." Bu sözlerine rağmen Gül ve Lale'nin ısrarları yatıştınyor Ünlü'yü, iki kadının dilekçesini işleme koymak üzere kabul ediyor... Bu kabul edişte biraz da kansının payı var, genelev çalışanlarının haklannın peşine düştüğünde kendisini destekleyen karısı bu vazgeçişe öfkeli çünkü: "Kanm, bu kadınlann da birer anne, birilerinin kardeşi olduğunu, hatta bizim kardeşimiz, kızımız olabileceğini söyleyip onlan yalnız bırakmamak gerektiğini savunuyor ve üsteliyor..." Gül, Ünlü'nün sözünü kesip bir türlü sorulamayan "Neden beş yıl sonra, şimdi başvuruyorsunuz"un yanıtını veriyor: "Ben ... numarada çalışıyordum, oraya su parası vermediğim için zincir vurdurdu.... Mehtap bugün 8 numarada çalışıyor...