Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
26 ARALIK 1999. SAYI718 Olayı yaşamış insanlarla görüşüldü mü? Ben direkt Aşkalc'ye gitmiş ve dönmüş insan bulamamıştım. Ancak bulabildiğim bütün gayrimüslimlere ulaştım. Onlardan anılannı dinledim, teybe kaydettitn. Etyen Mahçupyan senarist olarak dcvreye girince olayı bire bir yaşamış insanlan araştırdı ve Varlık Vergisi'ni yaşamış kişilerbuldu. Ömeğin scnaryoda Levon'un saçlarımn birgecede beyazlaşması, çok saygı duyduğum birgayrimüslim işadamının bana aktardığı anısından scnaryoya geçmiştir. Çünkü Ishak Bey (Alaton) 41 yaşındaki babasını delikanlılığa henüz adım atmak üzere bir çocukken Aşkale'ye uğurladığını ve birbuçuk sene sonra simsiyah saçları bembeyaz olmuş birbaba'yı karşıladığını anlatmıştı. Bu insanlarla birebir görüşmemizin temelinde şiddet, işkence, ölüm olayını araştırmak yatıyordu. Devlet Arşivine ve Milli Kütüphane'deki bilgilere göre Aşkale'deki kamp süresinde 33 kişi hastalandıkları için ölüyor. Çekim için gittiğimizde anladım, dondurucu bir soğuk var Aşkale'de. Döndükten sonra 88 kişi ise bir yıl içinde hayatını kaybediyor. Acı olan birşey de şuydu, neden gittiklerini dönene kadar idrak edememişlerdi gidenler. Aynca gene bu insanlardan Aşkale'de çekilmiş fotoğraflar topladık. Devlet arşivinde bile Aşkale'den sadece üç fotograf bulabildik.Odagidişlerininfotoğrafıydı. 57 yıl geride kalmış karanlik bir gerçek bir roman aracılığıyla beyaz perdeye tajınnuş oldu. Varlık Vergisi yıllar sonra Türkiye'de birdenbire tartışümaya başlandı. Bu arada film de tartyma konusu oldu... Film çok tartışıldı. Zaten biz bu fılme başlarken de çok tartışmaya açık bir konu olduğunu biliyorduk. Türkiye'de ilk kez Varlık Vergisi'ne dcğinmenin sorumluluğuna sahiptik. Sorumluluğuna vc cesaretine demek istiyorumaslında. Filmüçtarzeleştirialdı. Filmiçokonaylayan ve çok beğenen sinema eleştirmenleri oldu, bunlar çoğunluktaydı. Fılme mesafeli ve olgun bakan eleştiriler çıktı. Bunlar sinematografik anlamda fılmi tartışmaya açtılar. Sinema eleştirmenlerinden fılmin hakkettiğininötcsindeolumlu eleştiriler geldi.Filme ciddi biçimde karşı eleştiri yapan ise dört kişi oldu. Sinema sübjektifbir alandır. Ve insanlar sübjektif duyarlılıklanyla yorumlarlar filmleri. Bu nedenle de filme sinematografik anlamda yapılan hiçbir e lcştiriye karşı değilim. Buberbat bir film diyene verilecek bir cevabım yoktur. Bir diğer eleştirmen de çıkıp Türkiye' de yapılmış en önenıli filmlerden biri diyebilir çünkü. O anlamda herkes sübjektif değeriyle bakıyor. Varlık Vergisi üzerine araştırmalan olan Marmara Üniversitesi öğretim üyelerinden siyasetbilimci Ayhan Aktar ise romanıntarihi gerçeklerle uyum sağlamadığı iddiasındabulundu. Ancak bunun gerçekle bir ilgisi yoktu.AyhanAktar'ınyazdığıikieleştiride de önemli hatalar vardı. Bu hatalardan ilk ikisi onun sinemay a uzaklığından kaynaklanıyordu. Dünyada edebiyattan sinemaya uyarlanan filmleri pek izlemediğini kanıtladı bu eleştirileri. Çünkü Sayın Aktar, romandan filme geçerken senaryoda yaptığımız değişikleri sorguladı. Ancak, çok önemli birşeyi gözardı etti. Romanda Yılmaz Karakoyunlu'nunyarattığı karakterler sanal karakterlcrdi. Biz de o sanal karakterlerde kendi sanal değişikliklerimizi yaptık. Yani gerek romanda gcrek filmde ycr alan karakterlerin hiçbirisitarihikimlikdeğildi.Üstclikyaptlan bütün bu değişiklikler yazann onayıyla gcrçckleştiği için bunun bir bilim adamı tarafından sorgulanması anlamsızdı. Aynca, hiçbir yönetmen ya da senaristin romandan senaryoyauyarlamadayaptığıdeğişikliklcrin hesabını verme zorunluluğu yoktur. Ancak biz, Varlık Vergisi 'nin çok hassas bir konu olduğunun farkındaydık. İlk kcz bu konuya pcrdey i aralayan insanlar olduğumuz için romandaki Lui karakterini neden Levon laştırdığımızın gerckçelerini de açıkladık. Bir kere daha açıklar mısın? Scnaryo çalışmalan sürerken mekân araştırmalarını da yürütüyordum. Bu sürcç yaklaşıkbiryıl sürdü. Mekân araştırmalan sırasında yaptığımız görüşmelersonundaMusevi mezarlığına ve Musevı sinagoglanna giremeyeceğimizi anladık. Hatta Büyükdere'de, Nimet'in evi olarak buldugumuz mekânın bulunduğu sokağın ucunda inanı Imaz güzel bir kilise vardı. Burayı kullanmak istedik. tzin alamayınca Yönctim Kurulu toplantısımekkaranndaydık. Lui'yi Levon'laştırmamızda hiçbir artniyet yoktu, olamazdı çünkü. İlk sinema filmi, "Suyun ötc Yanı" olan orada da mübadeleyi anlatmayaçalışanbiryönetmen olarak beni, her zaman bir toplumda azınlık olma duygusu çok ilgilendirdi. Üstelik bir toplumda azınlık gibi yaşamamız için illa Rum, Ermcni ya da Musevi cemaatine dahil olmamız gerekmiyor. Bazan bir Türk olarak biz bile azınlıkta kalmanın acılarını yaşıyoruz. Bu nedenle bu filme soyunurken duygu olarak bu üç cemaatc uzaklığım da yakınlığım da eşitti.Hâlâdaöyle. örneğin, Nora ismi hem Museviler'de hem Ermeniler'de var. Levon da farklı bir yazılışta iki cemaatte de kullanılan bir isim. Romanda Nora, zaten Nora idi. Lui, Levon oldu. Hatta, ben istiyordum ki, ortak isimler tanım Derya'yı Istanbul'a Ayhan Aktar 'a gönderdim. Yaptığımız araştırmalan da. Ayhan Aktar bütün dosyaları gördü. Hatta, bir kitap hazırlığında olduğunu söyleyerek fotoğraflan kullanma izni istedi benden. Ben biraz araştırmacı bi r yönetmen egosuyla, biraz da genç sinemacı arkadaşlann işinc duyduğum saygıdan bunlarıonagöndermedim. Aslında Ayhan Aktar bizim dersimizi ne kadar iyi çalıştığımızı en iyi bilenlerden biridir. Filmde sadece Ermeni karakterlerin varolduğunu, hiçbir Rum karakterin olmadığını da iddiaediyor Sayın Aktar. Buda filmi önyargıyla izlediğini kanıthyor. Çünkü Aşkale'de Niko adlı Rum bir karaktcr vardır ve Halit Bey 'in ölümünden sonra hücreye kapatılan Levon'u ziyarete gittiğinde Levon'un bembayaz olmuş saçlarını görünce Rumca "Lanet olsun" der. Aynca varolduğu bütün Aşkale sahnelerindc de tipik bir Rum aksanıylakonuşur. Varlık Vergisi nedeniyle Aşkale'ye gönderilen Dönmeler içinde elbette Selanik kökenli Sabetaycılar vardır. Ancak biz bunu Üsküp yaptık. Üstelik Etyen Mahçupyan bunun eleştiri leceğinibildiği için itirazda etti ancak ben orada yönetmen yetkimi kullanarak ve Türkiye 'nin içinde bulunduğu hassas dönemi gözönünde bulundurarak bu değişikliği yaptım. Fılmin kendi tarihsel akışı içinde Mardin'e yerlcşmiş Halit Beyin ailesinin Selanik'ten gelmiş olması gerekiyordu. Tek doğru eleştiri budur. Filmi izleyen azınbklardan sizi arayanlar oluyor mu? Onlar ne diyorlar? Hem Ermenilerden hem Musevilerden çok arayan var. Numarama ulaşmak için TRT'yi anyorlar. Benim için en inanılmazı şuoldu... Bir Musevi öğrenci aradı, tam ycdi kere gitmiş filme. Romanın yazan Yılmaz Karakoyunlu'nun yaklaşımı ne oldu? Yılmaz Bey, projenin başından sonuna içinde varolan birisi. Her senaryo yazımından sonra ki bu senaryo 9 kez yazıldı Yılmaz Bey 'e biz okutma yapıyorduk ve onunla tartışıyorduk. Gerçekten büyükbir olgunluklayaklaştı filme bir yazar olarak. Yaptığımız her değisiklik onun onayı alınarak yapıldı. Ancak, o bu filmi çekmek için benim gösterdiğim olağanüstü çabanın çok farkındaydı. Bir romanın senaryoya uyarlanması meselelerinin de çok bilincindeydi. Seyirciden nasıl bir tepki aldı film? Antalya'da görkemli bir gala yapıldı filme. Filmin sonunda seyircilerle söyleşi vardı. Seyirciler arasından yaşlı bir Türk ilk sözü aldı: "Tomris Hanım gerçekten biz bütün bunlan yapmış mıyız? Ben bir Türk olarak çok utandım" dedi. Bir yönetmenle seyircinin gerçek bir buluşmasıydı bu. Türkiye'nin nededeyse yüzde 50'sinin Varlık Vergisi hakkında bilgi sahibi olmadığını düşünüyordum filme başlarken. Varlık Vergisi' nin bir "facia" olduğu bilgisine başlangıçta ben de sahip değildim. Ve araştırmalan yaparken bulduğum verilerden çok utandım. Resmi tarihin öne sürdüğü gerekçelerin doğru olmadığı sonucuna da bu araştırmalar sonucu ulaştım. Bir anlamda tarihle yüzleşmişoldum. Varlık Vergisi ırkçıbiruygulamaydı. Yapılan bir hatamn.ya da ırkçı bir hareketin içinde olmakla onun üstünü örtmeyc çabalamak arasında hiçbir fark yoktur. Türkiye o kadar homojenbirmilliyetçiliktengeçtiki,"farkhlıklardan sözetmek bazı insanlara ırkçılık gibi geliyor. Çünkü kafalannda tek bir etnik milliyetçilik anlayışı var. Oysa, bu insanlar bilmeliler ki gerçek yurtseverlik yanlışlan örtmek ve gizlemek yerine memleketin siyasi hatalannın karşısında durmak eleştirebilmek ve tekran engellemek çabasıyla ilintili "Salktm Hantm'tn Taneleri"SinemaTarih buluşmasındayarujma dışıgösterilecek. Zuhal Olcay, Zafer Algöz... nabenbizzat girdim. Nasıl bir film yapmaya çabaladığımı ve neden bu kiliseye ihtiyacım olduğunu açıkladım, ancak onlan ikna edemedim. Bir sinemacı olarak mekanhikaye gerçekçiliğini gözönünde bulundurarak Lui'yi Levonlaştırma önerisi senarist Etyen Mahçupyan'a benim tarafımdan "ısrarla" götürüldü. Aynca romandaki temel karakterlerin hiçbiritarihikimlikdeğildir. Biz,seyirciye duyduğumuz saygıdan, romandan filme uyarlarken yazann onayı alınmış olduğu halde bu değişikliği yapma gcrekçemizi nezaketcn açıklıyoruz. Romandaki Luiyanbirkarakterdi. Veromanın gelişim sürecindeki işlevi diğer karakterler kadargiiçlü dcğildi. Biz filminsenaryo çalışmasına başlarken bu karakteri Lui kimliğiyle tutmak, ancak daha derinleştirolsun. Sayılan ne olursa olsun bu üç cemaatin yaşadığı yazgı hep aynıydı çünkü. Tamamcn bu cepheden bakmaya çalıştım. Senaryoda yapılan bu değisiklik senaryonuntarihigerçekliğine yönelik bir tartışmaya neden oldu.. Sayın Aktar, yönetmen ile senaristin yetki ve sorumluluklannı birbirine kanştırarak sadece senaristi hedef aldı ki bu da eleştirisindeki kişiselleştirmcyi ortaya çtkardı. Oysa Etyen Mahçupyan, daha ilk senaryo çalışmasına Ankara 'da bizim evde başladığında Ayhan Aktar'ın araştırmalanndan sözetmişti. Ayhan Aktar' ı da bana telefonla o tanıştırdı. Onun ilk cümlesi Türkiye'de de Varlık Vergisi filmi çekebilmck çokzordur, yolunuz kolay olsun gıbi bir cümleydi. Ben hemen o hafta araştırma birimindc görevli asis