26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kan kurudıı ama... Ya YAZI: DENİZ ERDAL DESEN: SEMİH POROY A danu'nın Kozan ilçesinden 30 km. güneye giderseniz yolunuza Hamam Köyü çikacaktır. Köy adını Osmanlı kültürünün bir parçası olan hamamlardan alınış. Dönemin en göstenşli hamamları buralarda kuruluymuş. Hamamlar uzun yıllar önce köylüler tarafından tahrip edilerek yok edilmiş. Günümüzde bu gösterişli hamamların yerini pamuk tarlaları almış. Köy halkının çoğu göçmen. 1900'lü yıllarda Selanik'ten gelmişler ve Hamam Köyü'neyerleşmişler.Fakatzamanlakendikültürlerini unutarak buranın kültürüne uyum sağlamışlar. Köylülerinçoğuçıftçilık yapıyor. Hamam Köyü'nünçoğunluğunubeyaztenli, mavi gözlü ınsanlaroluşturuyor. Hamam Köyü'ne ulaşım çok zor sağlanıyor. Saat başı kalkan küçük bir minibüsle ulaşıyoruzgideceğimizyere.Yollantaşlı.yeryer pamuk tarlaları ve pamuk tarlalannda çalışan işçiler çıkıyor önümüze. Son durak Hamam Köyü. Yeşillikler içerisinde büyük bir köy burası, dışından genis, bir dere geçıyor. Derenin etrafındacllerindeküreklcrledolaşaninsanlar, tarlalann başına kurdukları su motorlarıyla tarlalanndakı ürünleri sulamaya çahşıyorlar. Ilerliyoruz. Köyün içindekimsecikleryok, sessiz sedasız. Bize doğru bir teyze yaklaşıyor. Geleceğimizi önceden bıldiği için bizi karşılamayagelmiş. Üzerinde şalvarvekendi deyimleriyle göynek adını verdikleri bir giysi var. Şal vannın üzerinde küçük kırmızı çiçekler ve göyneğindeki küçük kelebeğe benzeyen şekiller, uyum sağlamış. Başına taktiğı eşarbından beyazlamış saçları görünüyor. Ayakkabısınınolmayışıdikkatimiziçekiyor. Açıklıyor: "Ekmek yapıyorduk, ekmeğin başjndan kalktım; belki evi bulamazsınız diye düşündüm..." Yanımızdanhızlıcabirtraktörgeçiyor. Yaşlısı, kadını, crkeği doluşmuş üstüne. Pamuk toplamaya gidiyorlar. Bu bereketli topraklar üstündekimbilirneaşklaryaşandı,neocaklar söndü, toprak ve aşk y üzünden ne kan davala rı gördü Çukurova? Bizim Çukurova'da bulunma nedenimiz de bu kan davalanndan birini anlatmak. Teyzc konuyu daha önceden biliyor, bizı olayın kahramanı G.S. ile görüştürecek. Uzaktan davul ve zurna sesleri geliyor. Teyze "Köyde düğün var. Bizim zamanımızda düğünler davul ve zurna ile yapılırdı" diyor "Şimdi kestra çıktı. Gençler onunla yapıyor düğünü. Yaşlılann gönlünü hoş etmek için arada bir davul ve zurna çal ınıyor." Kestra? Evet, orkestranın teyzenin dilindeki hal i..." önce yol umu verey im de daha sonra sizi götüreyim" diyor. Yol verme, birÇukurova geleneği, düğüne davet edilenler takının dısında düğün sahibine para da veriyor. Dümdüzbiryoldanilerliyoruz. G.S'nincvi ağaçlarla sarılmış bu nedenle görünmüyor. Eve yaklaşınca önümüze sulama kanalı çıkı yor. Teyze, "Yazın tarlaları sulamak için bu kanallaraçılır" diyor. Ayakkabılanmızıçıkarıp suyun içınden geçiyoruz. Sonundaevdeyiz. Teyze gülümseyerek üç dört saat sonra geleceğıni söylüyor. Çok eski betonarme birev. Geçen yılki / na depreminden hasar görmüş. Bu ned duvarda çatlaklar var. Küçük bahçesinin < sında bir dut ağacı ve altında tahtadan bir sa. Masanın yanına üç tane tahta sandalye I muş. Küçük bir çocuk sandalyelen işaret yor. "Buyrun oturmazmısınız?" Koşarak eve doğru gidiyor. Küçük çocu üzerinde Adana'ya özgü siyah bir şalvar Üzerine herhangi bir şey giymemiş, güne nini iyice esmerleştirmiş. Yanımıza gülümseyerek bir kadın yakl yor. "Hoı»geldiniz." "Hoşbulduk." "Benimle konuşmak istemişsiniz." "Evet konuyu sanınm biliyorsunuz." "Anlattılarbiliyorum." Gözleri yemyt Adana'nın güneşine ınat beyaz bir teni uzun boyu ve denn bakışları dikkat çekici. "Tekrar o günlere dönmek benim için olacak" diyor. Kayıt cihazının düğmesine basıyorum, b
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear