Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
16 lıyor bu kırozade, duydun mu Selami? Camını bile takmamış, eam senetleriniödcdıydik... Kapıtakaboyun bükmüş, ööyle kimsesiz, görscn için cız eder. Takalar pencerc çerçevesinc kavuşmuyor, yaş kasa tahtası, şiştnış de ondan, ağaç senetlerini fazla mesaimle ödediydim, vay emekleriim. Eşiklermahzun, onca ev, insanını özlemczmi, insansı/.hktan bile cskimclcre durmaz mı o evde Selami? Gel zaman git zaman, hallolur nasıl olsa, görünürdağin ardınatez vanlır, dendi hep. Geldi zaman, aktı zaman; geçipdevrildik sırapahalılaştı zaman, millet uğun uğun uğunur, bu farklar durdukça kunnayacak... Anlaşacağı, uzlaşacağı kaltnayınca, gözün başıydı, dayadık kamyonu, romörku kapılarımıza, yükledik dengi, ağaç cşyayı, mafraşı, bakın... Kimi de, var ya, Selami, el arabasıyla, inan ki yapışmış el arabasinın sapına, dengi yüklcmiş oncağızarabaya... Atarabasına kendini koşup, İcöklediği evini yeni cvinc sürüyüp götüren bile vardı, arabacı Maarremgil öyle etti söz timsali... Onların, koşudan emekli bir atları vardı ya; benekli, canına tak etmiş hayvanın, o, üstü yağmura esintiye açık tenekeden çatma ahır...Hayvan,soylukişi,edemedi, alışamadı o kıytırık ahıra, almış başını gitmiş mi sana... Günlerlen aradılar, sokak başlarına beneklinin resmini çizip; "Kayıp aranıyor, Wantcd" falan yazdılar. Ne bulundu, ne geri geldi hayvan. Tabii Maarcm işe de çıkamadı, evi basma günü gelince de kendini koştu arabasına, söz aramızda, iy i yakışmıştı hani arabasına. Işte o da öyle taşıdı ocağını. Yaa Selami, iştc böyle böyle evler göçürdük, umutlar göçürdük. Bu bizim kooperatifçiler de güzel insanlarhaerim. Keseleri değil CUMHURİYET DERGİ , * • • • « * 1995 yıh Yunus Nadi Öykü Ödülü'nü Nevra Bucak ile paylaşan Ayşe Kilimci'den bir öykü... YEŞİL PANCURLU YUVAMIZ Sevgilim Selami, Hatırın, gönlün hoş mudur? 0 arabellerindc nasılsın? Bu ay aylık vcrdiler mi? Şantiyede, hüdadan kaynamış suyu ılıtacak soğuk su buluyor musun? Emek emek bina diken hcrkese selam olsun. Allahın nehlcti de bu bizim mütayitin üstüne olsun. Şimdi sıkı dur, sanakeleş bir haberim var. Başını isla da gel öyle oku: Selami biz scnnen konuşup görüşüp, kınştırdıktan sonra, sizinkiler bizimkilerden beni istemeye geldiklerinde, hani tatlımızın yendiği gün, ne demişti babangil? Oğlumuzun evi vardır çok şükür, azkaldı,bitiyor... "Baban kâğıt üstünde beklemiş bir on sene. Tık çıkmamış arsalarda. Sonra senin üstüne yapmışlar, ergen yaşına ycni dcğmişsin o sıralar... Senkocadın oldun, ergenlik mergenlik kalmadı. Nikahlar kıyıldı, gerdcklere girildi, hani ev? N'oldu? Yeni gelin, mecbur iplikte çalışmaya başladık. Kırıp sanp para denkliyoruz,birtürlüolduramadık. Kooperatif evine yazılan bütün o insancıklardaoldurmadı. Bizlenbirlik evler de ihtiyarlıyor. Yeşil pancurlu y uva hayallencceğimize, keşke kondu kondura idik. Oraya döktüğümüz etek dolusu parayla çevirirdikbirarsa,yıkardıkbriketi.Sırtımızdataşırdık,harcını neyini. Bu yıl su basmanı, gelcn yıl bir odası derken derken, yapı yükselirdi. Bal gibi de olurdu, neden olmasın? Elimizin altından toprak eksilmez idi, öyle edeydik... Insanın ayağı kendi toprağına basmaz ise, iki dal çiçek ycşertmeye yer bulamaz ise, son suyunun akacağı topraktan yoksun ise insan bu nasıl bir insan olmaklardır, bilemem... Bizim mütayit kırlılardan bir ordu kurdu. Evlerimizi de bu kırolara beleşe kiraya verdi. Onlar da tüfenklerini, tüfcnk dediysem odun modun, demir memir, artık elleriyin altında ne var ise, bütün onlar, omuzlayıp, yallah bizin inşaatlara saldırdı. Evlerin kabası bitti safı, ama genc de uman kesik olan yıktı mafraşını, topladı göçünü girdi evine, n'aapsın insancıklar? lştc o oturanların üstüne saldı kırlı ordusunu mütayit. Kendi de o milletten ya... Sıkı dur, bak ne istiyormuş; Evlerin kabası kadar daha fark istiyormuş... Zıkkım oldu, zay oldu emeklerimiz, gurbetliklerde nafaka peşinde koştuklarımız. Daha çeyiz dengim serilmedi, kayınbaba evindey im. Bitmemiş evi kendi kadar kat Somyalan, sandalyeleri tüfek misali kucaklamış insanlar "Allah Allah " diye koşuşturuyor. Cümle kapısına yükleniyor herkes kendi dairesinin. Kapı kırmaya ne hacet? Rüstem bu isyanı bekler gibi, fışekler gibi, kapıları kındınk bırakmış. Yahutpervaza telle tuturmuş. Kaç haftadır memlekette dolanıp duran fısıltıyı duymaz olur mu? se bile gönülleri gani hepsinin. Engin gönüllü, eli yeşil, gönlü bereketli, içleri gepgeniş, varsıl yürekli insanlar. Ev göçürürken ellerini yumruk yapıp bağınyorlardı, biz de bağırdık ya, işçi Ibrahim'in sesini süre süre: "Teek yol meekan, aahrette iiman, bu dünyada meekan, kooperatif hakkımız, söke söke alınz. Kahrolsun Rüüstem... Hırhız Rüstem! Müteyitmilletinin.boynu altında kalaa..." Biz acayip göç fotoğrafıkine, yaylaya göçüşte bile böylesi görül AYŞE KILIMCI 1954 Izmir doğumlu. Evli uç çocuklu. Sosyal hizmet uzmanı. Basılmış on, basıma hazır altı kıtabın yazarı. öykü dalında ödiılleri var. 1995 yıh Yunus Nadi ödülleri öykü dalında da birinciliği Nevra Bucak ıle paylaşti. Yayımlanmış kitaplan: Yapma Çıçek Ustaları, Sevdadır Her Işin Başı, Sevgi Yetımı Çocuklar, Gül Bekçisı. Çocuk kitapları: Benım Adım Çocuk, Çöp Kralıçe, Dıkencı Karga, Elımızdekı Işık, Masal Ektım Umut Bıçtım. memiştir... Hısımımız, destekçimiz, dalımız,budağımızla...lnsanakestikasaba... Polisler, taraf tutanlar, Mütayitinkiler, gcçiyordum takıldımcılar,hepbirlikte...Saloncular,sıkmacılar, şalgamcılar da scyrinc bakarlarken... Kırlı ordusunun geçen gün işgale kalkıştığı evlerimizin oraya vardık ki, baktık, mütayit çıkmış bir taşın üstüne, bağınyor olancasıyla: Böyle üyelik olmaz arkadaşlar. Ahrette alacam haklanmı sizden! Misler kimin de oluur, in aşağı, diyoruz biz. O diyorki: Aidatlan herkes ödemedi, bizimkisi de can... Misler kiminde olur, diyoruz biz. Bokubozuklardan bir üye vardı, o bağınyor. Eyerkine ahret diye bişey varsa mütayit efendi, asıl benim iki elim senin yakandan düşmeyecek orada" Soframızda eti unuttuk be, sayende, diyoruz biz. Kübüçatlakların Rüstem: Dök eteğinin taşını mütayit efendi. Bu eski yüzlüevleri de başınaçal.diyor. Eski sensin, diyor ona Rüstem. Girdin gircli para mı ödedin de şimdi işgalci olup, cv basmaya geliyorsun? Hadi onlar haketti, ya sen? Sayendecskidik babam. Kiraya mı, sana mı verek, şaştık. Yoksa kredi mi ödeyek?.. Mezbahada işçi Recep vardı ya, atmış elini kulağına, bağırır durur: "Bu iş hallolsun, fakir sevindirecem valla" kendi fakirin besbeteri... "Gelin, dedi seninki, anlaşalım. Farkın yansını verin, evlerinizi bu haliyletcslimalın, siztamamlayın. Yeterki benim yakamdandüşün..." Bizim işçiler gene öne geçti: "Anlaşacağı felan kalmadı bu işin, yürüyün millet" dedi. Biz de yürüdük Selami... Babanların, kocaların, yüzü soluk, analar bir afat... Bacı, teyze, ebe desteği bir yandan... Bu çaresizlermilleti,evsahipliğiCumhuriyetini kuracak, kim durdurabilir? Elele vermesini, işte böyle, bir bilebilse insanlar, o vakit bütün sahtecilerin işi müşkül, değil mi Selami? Olay çıkmas\n, aman, diye oraya gelen polisler bile bizden taraftı. Kira gezmenin yangına denk bir müşkül olduğunu en iyi onlar bilmezmi? Bu işin baş suçlusu kimdir babam? Mütayitin kıroları kapıları yutmuş mu sana... Ehali yüklenir bir uçtan... Kapılar, diğermalzeme gibi naylon, tutanın elindc kalıyor, kasa tahtalarını çatmış, kapı niye