26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

CUMHURİYET DERGİ Ayşe Güzelçahşkan anlatıyor: "Evde bir çocuk, burada bir çocuk. Ev kira. Hayat şartlan malum. Burada, biraz yadırgadılar, teyze kalıyor diye. Herkes kcndı çektiğini bilir. Kimse içine girmeden çekılenleri bilmiyor. Annesi ayakta kalmak zorunda. tlaçlar çok pahalı, hepsini sigorta karşılayamıyor." Yeşll,*eç... Alı Şubat, bir an masasındankalkıp, kapısındaki cama ıliştirilmiş kırmızı renkli "tam izolasyon" tabelasını çevirerek, yeşil renkli 'kısmi izolasyon"a dönüştürüyor. Teyzesi, ona yaptığının doğru olmadığıni söylüyor, ama bu şekilde kalınasına da üzülmesin diye ses çıkarınıyor. (Ne de çok şeye ses çıkanlmıyor burada). Ali Şubat için yeşil renkli tabela, trafik ışıklarındaki yeşil renkli işıkla aynı anlamı taşıyor: "Geç." Odadan dışarı çıkabilirsin demek onun için. Pop müziğini çok seviyor, özellikle de Yonca Evcimik'i. "Onun göbeğini yiyeceğim ben", diyor. Sonra da kıkır kıkır gülüyor. Masasında treniyle oynarken, yoruluyor; bir süre sonra başı masaya düşüyor, yuzündeki gülücükler soluyor, kızarmış gözleri kayıyor. Odayı biraz önce dolduran o şen kahkahalar kesiliveriyor. Teyze için yapılacak tek şey var artık: onu özenle yatağına yatırmak. Çocuklann hepsinin de boş vakBir ipin ucurta bağlanmtş araba. Çocukiukiannı hastaneye tuşımaya yetip de artıyor bılc. Kimse onlardan sokağı unutmalarını istemiyor. Bir gün... tini geçirecek bir uğraşısı var: kimi Hastane odalanna sığdırdan çocukluk Hiç beklemedikleri bir şeydi. Hastalığın tanısı konulmuştu: "Lösemi". Zorlu bir yolculuğa çıktılar birlikte. Serumlar, ilaçlar... Bizim Lösemili Çocuklar Vakfıyardımcı oldu onlara. Çocukları yaşıyor, diğer çocuklarla birlikte... 1. sayfanın devamı Araştırma'ya gönderdiler. Orada beş gün kaldık. Sonra da lstanbul'a geldik." Kübra, saçları dökülmüş başını yana eğmiş, bebeklerini giydirmekle uğraşıyor. Soluk yüzune renk veren gülümsemesi acı, yorgun. Kendi kolyesini, uzun san saçlı Cindy bebeğinin boynuna birkaç kez doladıktan sonra, sevınçlc dönüyor annesine: "Zengin kadınlar gibi oldu." Bir ara canı sıkılıyor Kübra'nın. Annesinden kendisini koridora çıkarmasını istiyor, ama sonra tercihini ziyaretine gelen amcasından yana kullanıyor. Onu görebilmek, kapılann ardından el sallayabilmek uğruna apar topar yatağından yere atlıyor, aceleylc kapıya yöneliyor. Odasından dışanya çıkmasına izin verilmeyen çocuklardan 3 yaşındaki Ali Şubat Anıt, neredeyse omuzlarındaki san saçlanyla (çocuklann saçlan tedavi süresince dökülüyor), güleç gri gözleriyle çok gü/.el bir çocuk, hareketli, neşeli, vakfın maskotu... Yanında refakatçı kalan büyük teyzesi Ayşe Güzelçalışkan, 28 şubattan beri vakıfta olduklannı şöylüyor: "Ali Şubat'ın göz altlanndaki morarmalar dikkatimi çekti. Galiba çocuk hasta dediğımde, kimse önemsemedi, bana 'çok evhamlısın' dediler. Ali Şubat, halsizleşti, durgunlaştı. Bukez 'çocuk akıllanıyor' dediler. Sokakta tutamadığım çocuk, elimi bırakmaz oldu. Sonralan karnı şışti. Annesi, 'çiğnemeden yutuyor, gazdandır' dedi. Boynundaki şişliklcr, kabakulak görünümünüaldı. Hattaanneannesi, 'çocuk kabakulak olmuş, ondan böyle' dedı. Ali Şubat'ı kabakulak endişesiyle Amerikan Hastanesi'ne götürdük. Tahliller yapıldı ve lösemi olduğu anlaşıldı." Ali Şubat, odasının girişine konmuş masasının üzerini kaplayan treniyle oynuyor. Trenin adı "Ankara". Ankara'yla kömür taşıyor, bir de küçük dinozorunu. Ali Şubat, içinden sürpriz oyuncaklar çıkan yumurtalannı da çok seviyor. Masasının üzerinde yumurtalardan çıkmış bir dolu oyuncağı var; renk renk arabalan, Şirinler, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler, Pinokyo... Ali Şubat'ın ailesi, öteki çocuklann ailelerinde görüldüğü gibi bölünmüş yaşıyor. Babası vefat etmiş, annesi çalışmak zorunda, yedi yaşındaki ablası Senem ısc, anneannesinin yanında. resim yapıyor, müzik dinliyor, kimi televizyonda çizgi film izliyor. Ismail Cem Taşkın, sekiz yaşında. Iriyan, son derece sağlıklı bir görünümü var; insanın hasta olduğuna inanası gelmiyor. Ismaıl, sanat müziğini çok seviyor. Çocuklar pop müziği daha çok severler ya, şaşınyoruz. Pop müzik onun kafasını şişiriyormuş... Odasının duvarları pastel boyalarla yaptığı kocaman resimlerle dolu. En çok dağ ve deniz, özellikle de şelale çizmesini seviyor. Şelaleyi tatile gittiği biryerde görmüş. Ismail, aynı zamanda iyi bir yüzücüymüş. Galatasaray Yüzme Okulu'ndayüzüyormuş. lOOmetredebirinciliğibilevarmış. Birdenbire rahatsızlanmış, ocak ayının dördünden beri vakıflaymış. lsmail, tedaviye çok iyi cevap vermiş. Annesi, yann gidebılecek
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear