27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

18 CUMHURİYET DERGt mzıijjLj. BURT UNCASTER BİCİffÖRD SItvu0CKIİAt; • r J »GRIIYOGMPIAM E STH NCO ÖR 7967 ce yıllarca tck başına çalışır. Yanşma günü gelir ve kameralar, mikrofonlar ve kalemler sporcunun yıllanna mal olan becerisini ortaya koymasını bekler. Bu bclki bir dakikalık bir zaman dilimi süresinde gerçekleşir, belki de hiçbir zaman gerçekleşmez. Sporcunun kaderi o bir anlık performansına bağlıdır. Aynı gerçek sinema oyuncusu ıçin de geçerlidir. Sanatçı yıllarca okullara gıder, küçük rollerde ömiir tüketir. Ve bir gün bir fılmle, bir rolle ünleniverir. Ya da Holly wood'un arka kapısından bilinmcyenlerin arasına kanşır. Kısaca iki meslekte de başarmak için yetenek, hırs ve tutarlılık şarttır. 7957 EDISON Beyazperde sporu da Y irmi Üç Haziran 1894: Baron Pierre de Coubertin, olimpiyat oyunlannı yeniden ctınlandirmak amacıylaspor otoritelehnin Sorbonne'dabiraraya gelmelcnnı sağladı. 28 Aralık 1895: Sinematografı ıcat eden Louis ve Auguste Lumıpre kardcşler Paris'te Boulevard des Capucines'de bulunan Grand Cafe'nin salonlannda halka açık ilk sinema göstcrısini sundu. Sporda ve teknolojik alanda devrim yaratan bu iki olayın bırbirindcn etkilcnmemesi olanaksızdı. Nitekim sinema, sporun cekiciliğine kapılmakta gccikmedi ve yüzytlın evliliği başlamış oldu. 1932 yılında Coubertin, "Sporcu ve sinema" başhğı altında yayımlanan biryazısındasporılesıncmanınilişkisini şöyle dile getinyor: "Sporda hatalan düzeltmek ve denetim altına alabilmek ıçin en etkin yöntem hareketi izlemektır. Sporu ancak antrenörünün ve oyun arkadaşlannın gözlemlerine dayanarak hatalarını görebilir. Oysa bir sporcunun yaptıği hatalan kendi gözlcri ile görmesi kadar yararlı bir şeyolamaz. Işte sinema buradadevreye giriyor. Mükemmelı yakalamak için sporcunun vc kameramanın birliktehği kaçtnılmaz." Coubertin bu sözlcri ile bir yaşam tarzı olan spor ilc yaşama ayna tutan sinemanın işbirliğinden çok şeyler bcklediğini ortaya koyuyor. Bugün hemcn hemen herkes sporun geldiği yeri sinematografa borçlu olduğunu biliyor. Sinematograf, Yunanca'da "hareket" anlamına gelen "kinema" sözcüğü ile "kayıtlı" anlamına gelen "grafos" sözcüğünün bıraraya gelmesiyle oluşur. Sinema spor ile pek çok konuda benzeşir; örneğin sporcu da aktörde "oynar"..ikisinin de ışi vücut dilini en mükemmel şekilde kullanmaktır. Gerek sinemada gerekse spor karşilaşmalannda harcket, zamanlama ve heyecan ön planda gelir. Yönetmenin filmi yönetmesi gibi antrenör de sporculan yönlendiriyor. Sonradan spor yazan olan eski Olimpiyat judo şampiyonu Thıerry Rey sinema ve sporun ortak birritmiolduğunu belirterek şöyle konuşuyor: "Sporcu bir yanşmaya hazırlanırken çogunlukla gözlerden uzak bir yerdc çalışır. Ancak karşılaşma sırasında halkın önune çıkar. Ya kaybcder ya da kazanır. Sinema da böyledir. Film çekimi bir anlamda sporcunun antrenman yapmasına benzer. Film gösterime girdiği anda yanş başlamış dcmektir." Sporcu seyirciönüneçıkmadanön Sinemaya çabuk alıştılar 1964'te Tokyo Olımpıyatlan'nda judo şampiyonu olan Anton Geesink, sporu bıraktıktan sonra sinemaya geçerek 14 filmde rol aldı. Geesınİc, sporun sinema gıbi toplumun aynlmaz bir parçası olduğunu belirterek, "Sporcular hakcmın ve halkın gözüne gırmck için oynar. Sinema oyuncusu da yönetmene ve seyirciye kendini beğendirmek için ter döker. öte yandan sporcular ve film yıldızlan yalnızca sahnede ve sahalarda oynamaz; onlar düşlerin de baş oyuncusudur. Olanak 7955
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear