Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET DERGİ îki savaş arasında parlamıştı yıldızı. Ne istediğini biliyordu. Hakim sınıflann ressamı olacaktı. Oldu. Tamara de Lempicka kendi stilini yaratacaktı. Yarattı..Gözünü diktiği başanydı. Ve bu başan için erkekleri ve onlann aşkını kullanmaktan çekinmedi. Soğuk, baş döndürücü bir cazibe ya da Tamara P arıltı? Elbette... özgürlük?Tabiiki..Birmitos? Hiç şüphe yok... Tamara de Lempicka, bu güzel Polonyalı kadın, iki büyük savaşın arasında parlamış bir yıldız. Ve o kendi dönemini herkesten daha iyi simgelemeyibaşarmıştı. Busimgeyi Paris Ritz ya da Monte Carlo Grand Hotel bağlamında düşünmek, öte yanda kendi yaptığı ve ' Yeşil Bugatti'deki Tamara' isimli portresinde verdiği çelik ve et karışımı imajda da bulmak mümkündü. Kadın ve otomobil, otomobil ve kadın... Bu ilişkinin sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği, bu ilişkinin hangi noktada erkeklerle bağlantıya girdiğini söyleyebilmek çok zor. Bu soruyu bu formatta sormak, aynı zamanda, bir çelişkiyi, Tamara'nın yaşamında ve eserlerinde ortaya koyduğu çelişkisini de vurgulamaktı. Bu çelişki insanın onu taın çözdüğünü düşündüğü bir anda, geriye dönüşü ve sorulara baştan başlaması gereğini de kendi içinde taşır. Tamara'nın hiçbir zaman ycşil bir Bugatti 'si olmamıştı, ama onun için önemli olan, "benim otomobil gibi, otomobilin de benim gibi olması..." ydı. simgesi haline dönüşmüş, roller değiştirilmişti o tabloda. Tamara'nın yaşamı ve eserleri bu kavramsal karmaşık örgüyle doluydu. Onlar aynı zamanda tıpkı paramparçabiraynagibibukarışımın refleksleriydi de. Onun otomobilli tablosunda kavramsal olarak araçla yer değiştirmesi de bu bağlamda anlaşılabilir bir olguydu. Orada ölümlü ruh, ölümsüzobje ile yerini değiştirmişti. Güzel Polonyalı Açıkça belirtmek gerekirse, Tamara de Lempicka (asıl soyadı Gorska)'nın biyografisi bir hayli zayıf. Tıpkı Greta Garbo gibi, bu re Tamara de Lempicka. (18981980) Kadın ve obje arasındaki mükemmel harmoninin, bu iki kavramın toplumun gözündeki yerdeğişiminin yakalanmasıydı bu. Kadın, toplumun geleneksel gereği olarak bir objeye, otomobil de erkeğin gücünün "Genç Kızlar" 1928. sim sanatının ilah kadını da, izlerini silmeyi ve gizemli bir suskunluğun sis perdesi ardında biyografık birkaç parçay ı bizlcre göstermeyi başardı. Bu parçalar da seçilmiş ve ona gercken imajı verecek bir .filmin sadece çok gerekli kareleri. O bazen Lempicka olarak ortaya çıkardı bazen de ikinci eşi Baron Raoul Kufrher'in soyadıyla. llk kez vedurupdururken 1923yılındaParis'te görülen bu kadın için o zamanlar 16 yaşında olduğu söylenmişti. Adam Riese'ye göre de 1906/1907 doğumluydu. Ancak öte yanda, Tamara ilk evliliğini 1916 y 1 ında yaptığını söyl üyordu. 1 Yanionyaşında... Varşova'da mı doğmuştu? Hiçbir şey bilmiyoruz. Onun hakkında emin olduğumuz tek şey, ilk kocası Lempicki cşliğinde, Bolşevik Rusya'dan kuçmış olduğu. Tamara, Montparnasse'ın bohem yaşamını soluyordu, zenginlerleberaber... Bir göçmen için oldukça radikal birbilinci vardı. Bu bilınç Marie Antoinette misali, halkın ekmeği yoksa pasta ycmesini isteyebilccek bir bilinçti... Tamara henüzyeterince parası yokken dahi, anlatılanlara göre, düzeyinin çok üzerinde bir yaşam standardı tutturmuş ya da tutturmuş gibi görünmeyi başarmıştı... Ve Batı dünyasına adım attığı ilk günden itibaren entelektüel çevreleri hedeflemiş bu çevre içinde yer almay ı da başarmıştı.Hemdcnasıl!...