Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
26 "Istersen birduble sodalı votka getıreyim, yorgunluğunu giderir" demesiyle birlikte, "Iyiolur"dedim. "Mehmet, votka soda getirmek üzere bahçeden içeri girdi. Hemen karşı masadan tanımadığım biri heyecanlageldi ve, "Geçen gece benım dc karşıma çıktıoyılanabi! Saldırdı! Birtekmeçektim, bir metre ileri yuvarlandı. Omurga kemiği kırılmış, gebermiştir diyc aramamıştım.demek ölmemiş..." "Yılan öyle kolay kolay ölmez ki..." "Keşke düştüğü yere atlayıp çiğnesemdi!" "Gece nasıl görecektin ki..." "Doğru" dedi ve ekledi, "üç metre vardı değil mi?" "Sanıyorum..." Votkayı içerken, orman memuru, belınde tabancayla heyecanla geldi ve, dada birinci yürüyüşümü "Bizim eve yakın mıydı?" dedi. güneş doğmadan, ikinci "Sizin evin yanından geçiyoryürüyüşümü de güneş batdum..."dcmemle birlikte, kılıfından tıktan sonra yapıyordum. tabancasını, cebınden cl fenerıni çıBirgün ikinci yürüyüşümü uzattım. karıp koştu evine doğru... Neredeyse karanlık bastırmak üzeKahvemi, votkamı içmiştim. Ne reydi. Birazdalgın, birazda yorgunvar ki votka az gelmişti. Birduble dadum. Kolumabirşey çarptı. Neolaha istemeye utanarak, birde gülmebilirdi? Olsa olsa, altından geçmekmek için, Mehmet'e, te olduğum ağacın bir dalı esintiyle "Aşağı. iskeleye iniyorum" deyip düşerkenkolumaçarpmışolabilirdi... kalktım ve yürüdüm. Ve başladım Buna karar vermişkcn, bir başka olagülmeye, hem de kahkahalarla... sılıkdüşünmeyebaşladım. Vehemen, Iskelede bir içkievine girdim. Votbir başka olasılık, yolda gezinen inka soda söyledim. İçerken, öbür masanlarınevlerıneçekılmesiyle.yollasalardan tanıdık arkadaşlar ellerinde nn, çcvrenın kendıne kaldığını sanan bardaklarıyla geldiler, masama otubir yılan, ansızın bcnimlc karşılaşınrup tek tek, "geçmiş olsun" dcdiler... ca korkup sıçramış, koluma çarpmış Şaşırdım. Ben içkievine gelmeden, olabilirrli Tam bu olasılığı düşünüryılan olayı buraya ulaşmıştı. Kımbikı' ı .vdhvesıninönüncdegelmışlir.garsbnunbırı bir şey ler almak için tıııı. Işlcticisi olan Mchmct, "Gel bir geldığinde anlatmış olabilirdı... şcy ler iç abi" der demez, "Çok korkOğuz, elındekı rakısını yudumlatum!"diyerekbirsandalyeyeiliştim. dıktan sonra, bıyığını sıvazlayarak, "Ne oldu?" demesiyle birlıkte, ikin"Zaten bu adada yılan çok" dedi. Orci olasılığı, olmıış gibı anlattım: han, "Önüınc bir yılan cıkıp, sıçrayıp ko"Geçen yıl Almankoyu'nda görluma çarptı" dedım. Kolumu da ağmüşler birini, yılan değil, sanki ejderrıyormuş gıbı ovalamaya başladım.. haymış! Denizde yüzenlere saldır"Ne kadar vardı yılanın uzunlumış. Yüzenler kıyıya çıkıp taşlarla gu?" saldınnca, ağzını açıp. korkunç sesler "Karanlıkta tam iyi göremedim çıkararak, kendini denize atmış, yüama, sanırım bir metrc kadardı." 7erekuzaklaşmış..." "Gcçmişolsun. Zaten buradayılan Oğuz. y ine rakısından bolca bir yuçok. Geçen gece bi/im garson Ali'ye dumaldıktan sonra, de saldırnıış. Hele sana bir kahve ya"Geçen yıl" dedi, "ayışığında payım"deyip ıçeri girmesiyle Ali gelÇamlimanı'nda yüzüyorduk: belki dı ve, on metre uzunluğunda yılanın biri "Uzunluğu iki metre var mıydı amdalgalann üzerinde başını havaya kalca'.'"diyesordu. dınp ağzını açtı, korkunç sesler çıka"Tam göremedim ama, vardı sanırarak üzerimize yöneldi... Ağzından rım." • . • • yalımlaryükseliyordu! Dişleri çakmak gibi yanıp sönüyordu ayışığın"Rengi kara mıydı?" da!." "Öyleydi." "Öyleyse bana saldıran yılan! AzIçkievindekiler merak ve korkuya mış sıcaklarda, rastladığına saldırıkapılmışlardı... Çevremi sarmışlardı. yor..." Bir başka masadan, adlarını, sanları"Öylcolsagerek." nı bilmediğim ikı kişi, elinde bardakAli, uzaklaştı.öbürmasalarda içelarıyla gclip oturdular. Bırı, sayncvicek söyleyenlcre götürmek için. nin doktoru olduğunu söyleyerek Mehmet.ortaşekerliyigetirdi Birsikendini tamınttıktan sonra, garayakıp, içmeye başladım, uzakla"Bizim lojmanların çevresindede rabakarak... Mchmct. dolaşıyormuş ejderha büyüklüğünde KISAÖYKÜ 15 Behzat Ay'dan bir öykü YALANIMA KENDİM DE İNANDIM A BEHZAT AY 1936 yılında Mersin'ın Arslanköy'ünde doğdu. öğretmenlik, müfettişlik, eğitim uzmanlığı görevlerinde bulunduktan sonra 12 Eylül 1980'deemekh oldu. Otuz yılı aşkın bir süredir öyku ve birçok dergı ve gazetede çeşitli konularda yazılar yazdı. Yayımlanmış on ıkı yapıtı bulunmaktadır. Bunlardan bazıları: "Gündoğusu" (Güneydoğu gezi notları), "Kuşku ve Korku" (Öykü), "DorAli" (Roman), "Sis Içinde" (Roman), "Sürgün" (Roman), "O Uzun Yalnızlık" (Roman), "Çanakkale'den Laik Cumhuriyete" (Tarıh yazıları), "Atatürk'ten Sonra Kir, Kin Ve Yalan" (Yazılar), "Çırılçıplak Yüreğimle" (Günlük). bıryılan!"dedi. "Mutlaka eşi de vardır" dedim. "Vardırelbet!"dedi. "Sürekli de çoğalıyorlardır..." "Elbet!" Birlikte geldiği arkadaşı, deniz kuNvetlerindesubay olduğunu söyleyerek kendisini tanıttıktan sonra, "Bizim lojmanlardan da görmüşler" dedi "İki koca yılan, alt alta, üst üste atlıyorlar, yabansı sesler çıkarıyorlarmış. Lojmanlanbekleyenasker ateş edınce, denize dalmışlar, dalgaları yararak uzaklaşmışlar!" "E yine gelirler!" dedim. "Ne yapmak gerekir" diyc bir soru yönelttı ortaya. "Hücumbotlarınız yok mu" diye sordum. "Var!" dedi. "Hem gece hem gündüz kıyıyı birkaç kez tarasınlar." "Doğru."dedi. Birazdüşündükten sonra, "Kıyıyı taradık diyelim, karayaçıkarlar.ormanlanniçinegizlenirler." "Kolayı var" dedim. "Karada, yolları, konutların çevresini belediyeza bıta memurları, ormanların içini de orman memurları denetlerler. Zaten üçünüzün desilahı var. Adadan yılanları temizlemek ancak böyle olur. Başka umar yok! Yoksaadayı yılanlar kuşatır. Üstelik, büyürler, ejderha olurlar Ozamankurtulmak:yılanlardan, ejderhalardan kurtulmak olanıksızlaşır..." Hcrkes önerimi uygun buldu... Çok yorgun olduğumu söy ley ip içkievinden çıktım. Gülerek, kendi kendime kahkalar atarak evime geldim. Gcç kaldığımdan doğru odama giripyatağa uzandım, ama uyuyamıyor. sürekli kahkahalarla gülüyordum... Bir yandan da adayı, kıyılan yılanlar, ejderhalardoldurmuşolarak düşünüyordum. Sanrı gibı bir şey... Yeniden kahkahalarla gülmeye başlamıştım ki, bitişik odadan eşim, duvara vurup. "Çıldırdın mı, ne oluyor!?" diye bağırınca, gücülcene susabildim... Ama bir süre de uyuyamadım, yalanımın doğurduğu sonucu vegörünümü düşünerek. . Dahası, yalanıma kendim de inanır gibi olmuştum... ^