Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4ARALIK.1994.SAYI454 PAZARIN PENCERESINDEN Ahmet Faust, Mehmet Faust SELÇUKEREZ akup Sencer'e göre "Hızlı bır yapısal degışme surecı ıçınde bulunan Turkıye'de bu degışmenın en belırgın gostergesı, gıderek yoğunlaşan bır kentleşme olayıdır." Kultur Bakanlığı'nca yayımlanmış "Turkıye'de Kentleşme" başlıklı kıtabında kentleşmenın çağımızın evrensel bır olayı olduğunu, ekonomıyı, kalabalıklaşan kentlerdekı yetersızleşen altyapıyı etkıledığını külturel değışmelere yol açtıgını da belırtır. Kentleşme ve yol açtığı sorunlar enıne boyuna ıncelenmıştır ama bu kentleşmenın sonucunda, kentlerde yaşamı surdurmeyı bunaltıcı bulup kendıne daha temız bır doğal çevre, daha sakın bır yaşam sağlayan bır yer arayan, bu nedenle o kentlerden kaçan ınsanların yoğunlaştıkları yerlerde oluşanlar yeterınce ırdelenmemıştır Kalabalıklaşmaya tepkıyle başlayan bır arayış bellı bır eşık degerı aşınca ınsanlan böyle merkeçkaç bır goçe ıter.. Eng«ls'ın Londra konusunda yazdıklan kalabalığı sevmeyenlerın tepkısıne lyı bır örnektır: "İnsan bu kentte saatlerce dolaşır da kentın bıtıp kırın başladığı sınırı bulamaz! Sokaklardakı patırtının gurultunun ın3an doğasına ters gelen, ıtıcı olan bır yönu vardır. Toplumun her sınıfından yüzbınlerce insan bırbınnın yanından geçer gıder... Bu ınsanlann tümu aynı nitelıklere ve potansıyellere sahıp olduklan halde, tumunun aradığının mutluluk olduğunu bıldığımız halde bunların bırtnrlerıyle ılgısız, ortak yönlerı bulunmayan yaratıklar gibı yekdıgerıne bakmadan oyle akıp gıtmelerı bıze ters gelır. Bellı bır alana tıkıştırılan ınsan sayısı arttıkça bu zalım ılgısızlık daha ıtıcı olur, daha sevımsızleşır." (VValter Benıamın, lllumınatıon Schocken Books, New York 1969) Hollandalı şaır Judtth Herzberg bu ılgısızlığe tepkının tanımlamasını yapar' "Kodll«r bavulları sevmez!" der (U. Tamer'ın çevırısiyle); "Kaçmırlar yanına yaklaşmaktan Irlltğin getlrdlgi korku yuzunden sürtünmekle yetinirler onlemek için ayrılıkları çekip giderlor!.." Nereye gıderler? Turkıye'de kalabalıklardan kaçanlar Ege ve Akdenız kıyılarına gıderler... Bodrum bu merkezkaç göçle zorlanmış yerleşme bınmlerımızın başında yer alır. Kentlerdekınden daha sakın bır yaşamı daha ınsancıl ve dogası daha temız bır ortam arayarak buralara gelenler ne yaparlar? Buralarda neler olur? Buraların eskılerının Y Yıkanıppaklandıktan sonra kendi deyimleriyle, "Lordgibi oluyorlar ". dan akıl ettim. Bu da benim koleksiyonum Turistler falan işte." Turistlerin gülen, şaşkın yüzleri, bakırlar ve Ahmet Bey, hep birlikte koleksiyonu oluşturuyorlar. Dükkan rutubet ve yine bakır tozu kokuyor. Bu çıkmazda her yer lsmail ustanın dükkanından yayılan bakır tozu kokusuyla ışaretli yeryüzüne. lsmail Usta'nın gelip gideni çok. Çaycı çocuklar, komşu dükkanlar, ama hiç birine fazla yüz vermiyor. Yaptığı işten zinhar kaldırmıyor başını. Çabuk çabuk yapıp, sankı dünyanın bütün bakırlarını tüketmek ister gibı. Bu bakırı da parlatsa, atsa elinden sankı, çekip kapıyı çıkacak. Bır daha da asla gelmeyecek. Ekmek parası, çoluk, çocuk, bakır, dönen çarklar, geçım sıkıntısı falan vız gelir o zaman. Yatar şöyle bir yamaca, gokyüzune bakar. Aklına bakırlar ve dönen çarklar geldıği zaman da, derın bir soluk alır. Oh be, gel keyfimgel. lsmail usta, son günlerde, bakır işinin neden bıttiğinden çok, çocuklannın nedcn Zaman gazetesinı okuduklarını anlamıyor. O pek bakmıyormuş gazeteye; ama, yine de merakediyorişte. Akşam ezanı okunuyor Dükkanlar bırer bırer kapanıyor. Gunün "Hayırlı akşamlar" bölümü başlıyor F.n keyitlı ve en hüzunlü saatler. Atpazarı.kepenkgürültülerıyleyuvarlanıyor karanlığa. lsmail ve Osman usta da bakırları tekmeleyo lekmeleye dükkana tıkıyorlar. Yüzümü/e baka kalıyorlar. Omo ellerındc beklıyor ikisi de Gülümsüyorlar Utanıyor lar Bi? gıderken, çıkma/dan su seslerı gelıyor. Omo ile yıkanıyorlar. Yu/lerıne, gö/lcrıne sular çarpıyorlar. "Lord gibı" olacaklar bıra/dan Kımse tanyamayacak onları dolmuşa bındıklerınde. l'ısliğı ve nefretı paklayacaklar. Gö/lerinın içine sınmiş karanlığı tutup tutup çıkaracaklar sanki. Bakır ustalarının dükkanı bakır tozu kokuyor başka hiçbir şey değil Dukkanda 2 saat kalmak, ikı gun başını dondürüyor ınsanın, midesını allak bullak edıyor Dünya bakır kokuyor. Arındırılamayan bir lozbu. İnsan 50yılı düşleyemıyor bıle Sadece şu gelıyor aklınıza: YaşamakgerçeklengU7elrnidırhep 7 ^ sın.birgün lOOsatarsın, onungibi. Birileribakır getirirse işimiz olur, getirmczse olmaz. Ama yine geçimimiz bu işte. Ekmek parası, ne yaparsın." Osman usta, işi bu kadar aşağılama yanlısı değil. Söze katılıyorhemen: "Burdan bir çıkalım, tanıyamazsın bizi. Lordgibioluruz." lsmail ustanın umurunda değil bunlar. Küfredcr gibi gülümsüyor. O kararlı, bu işi yılbaşındabırakacak. ' "Yılbaşında dükkan sahibi diyecek ki, ' 1 milyon yap kirayı' Şimdi 500 bin veriyoruz. Biz de veremeycceğiz. Aşağıda bır dükkan var, belki oraya taşınz tczgahı. 'Işine gclirse otur, işine gelmezsc git' diyeceklcr. Ben dc gideceğim." Osman usta gitmeyecck, onun çocukları var çünkü; 2'si okuyor 2'si mezun. "Hem" diyor, "Bendaha geneim." Çabuk yaşlandılar Bunu der deme/., kapının öııünde, bakır küpünün parlatılmasını beldeyen komşu dükkanın sahibi, konuşmayabaşlıyor: "Bakma sen öyle dediğine, aslında abisinden daha çabuk yaşlandı o. Çabuk tukendi. E tabii, bazılan işi bilir. Kolayından yaşar. Osman usta öylc değil ki, çarkm tersine tersine çalıyor bakırı, anlarsın işte Ondan dolayıdır, çabuk yaşlanıyor. F.skıdcn bır ara dövme bakır işi yapıyorlardı. Temiz ış clbette Hepımı/ o işle uğraşırdık Eskiden bu çıkmazda, çekıç seslerinden gcçılme/di. ICulaklannızı tıkardınız. Sonra alüminyumçıktı.kromçıktı.emaye çıktı. Sanat öldü Şimdi bır lek turistler alıyorlar. l'olıtikacılar memlckctı oldürdü. Köyde insan komadılar. Sonra şehırler insan dolunca, millet işsiz kaldı. Şimdi de gerı göndermeyeçalışıyorlar " Ahmet Bey, parldlmaya verdıği küpünü alıp yandükkanagirıyor "Geİingelinbakın Ayın 15'ı gibı parlıyor." * Ahmet (iüver, 63 yaşında. liskiden o da "sanatçıymış." Şimdi dü/eni kurmuş, turistlere bakır eşya satıyor. l'lç beş keLıme de lngılizcc, Almanca lalan, temı/ para yanı Iletnen duvardaki renklı resimlerı gösterıyor. "Sonra tepkılerı olumlu mudur? Bu soruların cevaplandırılması en aşagı Turkıye'de kentleşmenın ıncelenmesı kadar gereklıdır... Genellıkle kentlerden gelenler en guzel, denıze en yakın evlerı satın alıp kasabalıları arka mahallelere, tarlalara surerler... Arkalarından devlet gelır. Bakın Bodrum'da ne olmuştur... Bır yerlısı, anlatır: "Eskı manastırın altında Tersane dıye anılan yerde guzel, dogal bır yamaç vardı. Mahallenın çocukları buradan denıze gırerlerdı... Bugun Devlet Su Urunlerı bu dogal yamacı kazımış, bu bölgeye koskocaman bır bına oturtmuştur. Halk Eğıtım Merkezı'nın karşısında sahıl, orman ve gumruk kurumlarımızca ışgal edılmıştır. Bu kurumların yaptırdıkları bınaların ust katları sılme lojmandır. Ötede yat lımanı yaptırılmıştır: Çevresı tellerle çevrılmıştır, halka kapalıdır. Bu marına eskı lımanın ıçınde degıl de mendıreğin otesınde başka bır koyda yapılsaydı 3ahıl kasabalıya kapanmamış olurdu. Marınadan otsesıne de asker oturmuştur. Buradan da denıze gıremeyız!" Pekı nereden gırersınız denıze? Bugün Bodrum'un yerlısı mlnibüse bıner kasabanın dışındakı köylere gıder yüzmeye.. Tabıı parası varsa... Yoksa? Artık denıze gıremez... Marshall Borman, Goetho'nin Faust'unun modern özbılıncın yepyenı boyutlannı yanaıttığına ınanır (Katı olan her şey çuharlaşıyor. lletışım Yayınları. 1994. Çev.: Ümlt Altuğ, Bülent Peker). Faust, kendısı gibı yenı bır topluluk oluşturmak ısteyen kımselerle bir yere göç eder. Yerleştıklerı alanın kenarında, kıyı boyunda sadece kuçuk bır toprak parçası kalmıştır eskısı gibı... Burada yaşlı bır çıft yaşar; kuçuk kulUbelerı ve ıhlamur agaçlı bahçelerı vardır. Faust ve arkadaşlarının bu yere ıhtıyaçları bahıs konusudur: Gorev Mefisto'ya verılır. Mefisto uzaklaşmak ıçın para kabul etmeyen bu çlftı öldurup halleder sorunu. Bu ' çözum Faust'u derın uzuntulere surukler, Maflsto'yu kovar! Ancak trajedıye yol açan kendısıdır. Yorumculara göre bu traıedı ve bu ufak doğa parçasının yok edılmesıyle Faust, kendı olüm fermanını ımzalamış olur! Bugun de Turkıye'de bınlerce yerlı Faust, kenarda. koşede kalmış otlaklara, ağaçlıklara saldırmakta başta Karadenızlı çeşıtlı etnık gruplardaıı Mefisto Katfa'larıyla bu alanlara nasıl tuy dıkeceklerını tasarlamaktadıriar! Ne vakrt durdurulabılınırler? llk Türk Goothe'sınden ancak 200 yıl sonra! 4 Kentlerdekınden daha sakin biryaşum arayarak Bodrum 'a gelenler ne yaparlar?