27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Un Cri" adlı filmi, çalışan bir çift, yeni doğan bebckleri ve dev bir köpek arasındaki "ilişkileri" anlatan, değişik ve farklı duyarlıklar içeren bir yapımdı. Fmektar yönetmen Pierre GranicrDcfcrrc'in son filmi "Archipcl"i de i/.ledik. Michel Rio'nun çok satan romanından uyarlanmış bu film, genç bir adamın bir ya/ tatili sırasında, kendisine yüz verir gıbı olan bir kadına bir türlü eri^ememcsinin (ve sonra, kadının ancak kadınlardan hoşhıiKİığını öğrenmesinin) öyküsünü anlatan, gençlik sorunlarına gö/üpek bir yaklaijim gelirmeyi deneycn bir çabaydı. Şenlikte değişik bölümlerde izlediğimi/ filmler arasında, ilk filmi olan ilgi çekici "Küllerin Adamı"nı Istanbul ^enliğinde gördüğümüz Tunuslu Nuri Buzid'in son filmi "Beznefss"de vardı. Yönetmen, Tunus'un "turizm cenneti" görünümünün ardına geçerek, bedenini satıp Paris düşleri gören genç bir Tunuslunun öyküsünü anlatırken, her /amanki eleştirel tavrını koruyordu. Avusturya'dan Michael Haneke'nin "Benny'nin Vidcosu" filmi ise, her şeyi videoya kaydetmeye meraklı bir genç adamın cinayete dek giden oldukça ürpertici öyküsünü anlatan bir "tcknoioji karabasanı" idi. \ Şu kısa özetten Cannes 1992'nin temel eğilimleri ve yönctmcnleri en çok ilgilendiren ana temalarsanırım ortaya çıkıyor. "Baba" motifinin araştırılması vc babalarıyla birlikte kendi kimliklcrinin peşine düşen genç adamlann öyküsü, bu yıl oldukça gözdeydi. Dünyanın siyasal dengesindeki son dalgalanmalar ve çeşitli ülkelerin (Sovyetler, Alnıanya, Yugoslavya, vs.) karşı karşıya bulundukları yeni durumlar, birçok ülke sinemacısını ilgilendiriyor ve beyazperdeye yansıyordu. Uyanan ülkeler, başla kara Afrika, kcndi sinemalarını yaratmaya girışiyor, ancak birçok ulusal sınemanın Hollyvvood karşısındakı yenilgisi veya suskunluğu da göze çarpıyordu. Klasikler yeniden gözde oluyor, kimi unutulmuş başyapıtlar, onarılma çabalarıyla yeniden gündeme geliyordu. Klasik sinemaya, Hollyvvood sistemıne veya kimi tür sineması başyapıtlarına göndermcler de sınemanın gözde motiflcri arasındaydılar. Edebiyat, yine sinemanın ilgisini çekiyor ve çeşitli yapıtlar filme alınıyordu. Teknolojik gelişme, görselişitseldekı devrim vc iletişjm araçlarındaki pallama da, ilgi gören bir diğer tema oluşturuyordu. Ama en baskın tema olarak, gerek kişisel, gerekse ulusal kimlik arayışlarının ve böyle bir arayışı yansıtan filmlerin çokluğu ve de ilginçliği açıkça göze çarpıyordu. ^ Malkovich v» Slnls* 'Faralar «• Insanlar'da çok baçarılı (Uslte), V. Ward 'Insan Kalblnln Haritası'nda bir Kuzey Kutbu öyküsü i*liyor(Ustte sağda), Ar|antlnll F«rnando Solanau Cannat'a 'Yolculuk'la katıldı (yanda). Dcmme'm bır aılc bıreyı ü/erine belgeseli "ku/enim Bobby" vcya "şiddctin yönctmeni" Abel Ferrara'nın kendine ö/gü bir polis portresıyle karşımı/a geldiği "Kötü TeğmcnBad Licutenant", Hollyvvood sisteminin dışınu taşmayı deneycn çabalardı... Almanya'dan kadın yönetmen Helma SandersBrahms, Berlin duvurının kulkmusındun sonra ülkesinin yaşadığı sorunlara dcğinen "f'cnnet MeyveleriApfelbauıne" fılmindc, bu sorunlan oldukça kapalı bir unlatım ve tekdü/e bır tilnıle ortaya koymayı denıvordu. Rusya'dan gclen filmlerden "Mutlıı Günler"de genç yünutnıcn Alexej Balabanov olasılıkla yıkılan bir ülkcyi simgeleyen yıkılan bir konakta, fahi!)Cİik yapan soylu bir kadında yalnızlığını gidcrmcye çalışan içinc dönük bir adamın serüvcnini anlatırken, alabildiğinc kişiscl bir tavır ve özgün bir uslup geliştinneyi başanyordu. Bir başka Rus C U M H U R İ Y E T DERGİ 7 H A Z İ R A N yönctmeni Alcxander Rogojkinc, "Çekist" adh lilınindc, (,'arlık Rusya'sından ardakalanları temızlemeklc görcvli özcl ekibin dcvrim başlangıcındaki öyküsünü anlatırken ortaya içburucu, isyan ettirici, ama bira*/ tekdüze bir politik eleştiri filmi koyuyordu. Yine bu bölümde, Tiirk kökenli Macar yönetmeni Can Togay'ın "Tatilci" adlı, soyııt sitngelerle yüklü, kapalı, ancak sinemasal açıdan ilginç bir filmi de vardı. Çok kötü bir Lüksenıburg lllminin ve Afrika'dan, Yeni Cıine'den gelen kendine ö/gii bır espri içeren "Yonta'nın IMavi (;Ö/IITİ" adlı laşlamanın yanısıra, ilgi çckici birer Yunan ve Kanada filmi vardı. Yunan filmi, kadın yönetmcn Tonia Marketnki'nin "Kristal Gecc" adlı yapımı, Yunan yakın tarihinin bir bölümüne koşut olarak, ölüme karşı direnen bir aşkın öyküsünü de anlatan, oldukça kişisel bir fılmdi. Kanada filmi, Jcan Be aııdin im/alı "C laııdc'la Kvde Olmak Bcing Al Home vvitlı C'laudc", aşığını öldürmü^ genç bir e^cinselin öyküsünü biraz histerik ve abartılmıij bir dillc anlatan, yer yer ilgiye değer bir cinsel tnelodram sayılabilirdi. Diğer bölümlerden filmler Diğer bölümlerden daha a/, sayıda film i/.ledik. Fransı/. sinemasının ycni filmlerine ayrılmış, bir bölümde i/.lediğimiz, ilgi çckici yönetmen Andr6 Techine'nin son filmi "öpüşmek Yok.FEmbrassc Pas", taşradan Paris'e gelnıİ!) bir genç adanıın, burada yavaş yavaş bedenini satan bir erkek fahişeyc dönüşmcsinin öyküsünü anlatan, içbıırııcu bir "büyük kent" öyküsü, bir tür F7ransız "Geceyarısı Kovboyu" idi. Şenlikte Fransız cleştiımenlcrinin pek bcğendikleri bir film, kadın yönetmen Jeanne I^bnın'un "Siessi/,ScdasızSans 1992 SAYI 3 2 5 17
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear