27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

\ S E R G I kakma alçak iskemle konur, üzerine yine işlemeli örtü örtülüp, yuvarlak gümüş ya da bakır sini oturtulurdu. Sofrada, ekşi takımi, tu/.luk, biberlik, limon suyu, yağlıklar, tnercan veya fildişi saplı çorba ve pilav kaşıkları ile bağ.ı hoşaf kaşıklan bulunurdu da bardak göremezdiniz. Çünkü adetten dcğildi su içmek. Tabak da yoktu adette. Onun yerine hcrkesin önüne mayalı ya da mayasız hamurdan, fodla denilen pideler konurdu. Önce eller yıkanır, sonra sağ di/. dik, sol diz yatık bir şckilde sofranın çevrcsine oturulurdu. Herkcsc bir yağlık vcrilir veya herkesin dizine bir parçasını örttüğü uzun bir peşkir kullanılırdı. Evin erkeği, bismillah der demez ycmeğc başlanırdı. Yemeğin konulduğu kaplar, fagfuri denilen mavibeyaz Çin porselenleri, mertebani denilen seladon, Iznik ve Kütahya scramiği, geç dönemde saksonya, Viyana, Yıldız ve Eseri İstanbul porselenleri, tümbak, gümüş ve kalaylı bakır kaplardı. Yemekler, sofraya kapaklı sahanlarda tek tek getirilir ve nihale denilen üzcri işlemeli, yuvarlak meşin altlıklar üzerine konurdu. Çorba, hoşaf gibi sulu yiyecekler derin kaselerde, et yemekleri büyük porselen veya seramik tabaklarda ortaya gelir ve bunların kapakları genellikle tombaktan olurdu. Herkes, ortaya konan bu tabaktan sağ ellc ycrdi. Bunun için dc but veya tavuk, kemikleri çıkanldıktan sonra sofraya getirilir ve kolaylıkla koparılabilecek şckilde pişirilirdi. Tazza olarak adlandınlan yüksek ayaklı kaplar ise ÇAGLAR BOYU KAPKACAK 24 Ekim 13 Aralık tarihleri arasında Sadberk Hanım Müzesi'nde çok ilginç bir sergi var. Özellikle yemek yemenin bir keyif olduğunu düşünenler için. "Protohistorik Çağlardan Günümüze Yiyecek ve İçecek Kaplan" adlı sergide yüzyıllar boyımca insanoğlunun ne tür yemek kaplan kullandığını görme imkânına sahip olacaksınız. onıosapiens, ateşe hiikmettiğinde İsa'nııı doğmasına henüz beş yü/ bin yıl vardı. Ondan yü/ yirmi beş asır sonra da belki de birisinin kazara bir et parçasını aleşe düşürmesiyle pişmiş aşın ne dcmek olduğunu öğrcndi. Köıniirc dönüşmüş dc olsa o et parçası pişirmenin tadına vardı. Daha sonraları eti ya da pişirilecck kökü, doğrudan ateşle temas ettinneden, bir H taş üzerinde ya da yapraklara sararak pişirmeninin le/zeti arttırdığını fark etti. En sonunda da lezzeti, kabın içinde tanımayı akıl etti. Kaynatarak, haşlayarak pişirmeyi öğrendiğinde ise tarih yine Isa'dan önceyc, bu kez beş bin yılına denk düşüyordu. O yıllardan başlayarak da yemek, gündelik hayatın esas işlerinden biri oldu. Yemek Türk toplumunda da çok ö nemli bir yer tutardı. Selçuklular döneminde yapılan şenliklerde, ziyafctlcr çekilmiş ve içki âlemleri düzcnlenmiştir. Ziyafetlerde "attan aygır, deveden buğra, koyundan koç kırdınlır, tcpe gibi ct yığdırılır; göl gibi kımı/ sağdırılırdı." Av etleri özellikle itibarlı konuklanndı. Pilav, kalye, borani, yahni, tavuk, güvercin, keklik ve bıldırcın söğülmeleri, zerde ve helva; çini ve altın sahanlar, tepsiler içinde servis yapılırdı. Ne mi içilirdi? Tabii, önce kımız, sonra şarap. Gülap denilen gülsuyu şerbeti de sofradan uzak tutulmazdı. Türk mutfağı, farklı kültürlerin yemekleri ile de zenginleşirdi, ama özcl törenler dışında mütevazilesjirdi. Konuk olmadığı /.amanlarda evin erkeği, hanınıı ve çocuklan evin büyük odasına sofra kurarlardı. Yere yaygı yayılır, ortasına altı ayaklı gümüş ya da sedef HellanUtlk Çağ Içki kabı. 6 M.ö. 4 . yüzyıla alt Içki kabı. C U M H U R İ Y E T DERGİ 18E K İ M 1992 SAYI 343
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear