27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

D 0 ĞA DA Y A SA M H A L D U N A Y O I N G Ü N R A S G E LE R A İ F E R T E M Sizin Tupkiye ne kadar? Planlanan ve gerçekleştirilen gezilerle Türkiye bizim içln, ancak düç man çıkageldiğinde uğrunda ölünecek blr yüzey değll, bilinen ve sevilen bir ülke oluyor. Blzim aydingerimiz gittikçe Türkiye haritasına benziyor. evremdeki insanları gördükçe bazen her birinin ayrı bir Türkiye'si olduğunu düşünürüm. Ve bu J Türkiye'lerin, Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi sınırlanyla karşılaştırıldığında, çok küçük alanlar kapladığını zannederim. Ne demek istediğimi daha iyi anlatabilmem için, isterseniz bir deneme yapalım. Öncelikle orta büyüklükte bir Türkiye haritası alın, sonra onun üzerine bir aydınger kâğıdı koyun, sonra haritayı iyice inceleyip, daha önce gördüğünüz, sevdiğiniz, hiç gitmeseniz bile sizin için özel önemi olan yerleri ya da sevdiğiniz insanlann yaşadığı şehirleri işaretlemeye başlayın. Bu işaretlemeyi yaparken görmeyi gerçekten istediğiniz, planladığınız yöreleri de unutmayın. Bir örnek vermek gerekirse, diyelim ki nişanlınız Malatya'da mecburi hizmetini yapıyor ve siz sadece nişanlınızı düşünüyorsunuz; o zaman sadece Malatya il mcrkezine bir nokta koyun, yok onu görmeğe gittiğinizde yakın çevredeki Eski Malatya gibi tarihi yerleri ya da bir takım doğal güzellikleri de görecekseniz, tüm ili tarama yapın. Aydıngerinizi haritadan ayırdığınız zaman 'sizin Türkiye'nizi' görmekte olduğunuzu anlıyacaksıni7. Bir takım noktalar, bazı kınk çizgiler ve geniş boşluklardanoluştuğugözünüzeçarpacak. Bundan altmış yıl kadar önce şair Yahya Kemal Ankara'nın en güzel yeri olarak tren garını söylüyordu. (Oradan Istanbul'a dönülebildiği için) Herhalde onun Türkiye'si iki, belki de bir tek noktadan oluşuyordu. Bir dönem Türk aydın1 ırının vaşadikları topraklarla ilgili sıL.ılılarını cn ı . Orhan Pamuk'un "Cevdet Bcy ve V ılları" adlı romanında hissetmiştin llu romanda geçen kavramların pc! v oğunu kendi aileçevremden, çocukluk günlerimden hatırlıyordum. Sanırım Cumhuriyet'in ilk dönem aydınları için, çok idealist olanlar dışında, Türkiye gerçckte bir iki şehirden oluşuyordu. Altmışlara gelindiğinde Ankara, Izmir ve İstanbul olarak üç nokta kesinleşmişti. Ellili yılların ortalarında yakın bir arkadaşı görevli gittiği Bodrum'dan babama şöyle yazıyordu: "Burası çok Kuşların kedisi Balkonumun önü bahçe. Yola açılıyor. Bahçcdedeli nar, deli gül. Sizyabani dersiniz. Ektiğim güller, çiçekler de var. Az. Bir de kuşlar! Scrcc k uşları. Sabahları, kuşluk vakti, görscniz! Doyunmak için nasıl çırpınıyorlar. Yola konuyorlar, arabalar! Kaldırımlarda insanlar! Konmalarıyla kalkmalan bir oluyor. Dcli narın, dcli gülün üstünde! Tohum, ciçekyemcyeçalışıyorlar. Acıdım! Evde kurumuş ekmcklcr vardı. Ufaladım, bahçeye koydum. Balkona gcçtim, bakıyorum. Dcli narın üstüne toplandılar. Baİcıyorlar. alçalıp almak ıstiyorlar. Alamadan kaçıyorlar. Bir süre sürdü. Sonunda biri! Alladı bir parça kaptı. kaçtı. Uzaklarda yedi. Sonra bir tanesi daha, bir daha... Iniyorlar. alıyorlar. Ama bahçcnin başka köşesindc yiyorlar. tlk gün böyle gccti. lkincı gün alıştılar. Koydugum yerdc yemeye başladılar. Rahatlamışlardı. Her sabah yem atıyorum. Toplanıyorlar. Birbirlerinın ağ/ından kaparak doyunuyorlar. Sanki oynaşıyorlar. Balkondanizliyorum.Seviniyorum. Bir ara hcpsı birdcn kaçıştılar. Cıvıltılar çığlığa dönü^lü. Şaşırdım! Bakakaldım! Birdenegöreyım'.'Kedi! Karakcdi. Birtanesinikapmış. lsırıyor. Hayvançırpınıyor. Kaçışları ondanmış. Fırladım. Kurturmak istcdim. Nerde! Yetişemedim. Aldı bir üzünlü. Bu ölümün ncdcnibcnmiydim?.. Ertcsigünatmadım. Kuşlargcldilcr. Delinarın üslündclcr. tnip bakıyorlar. Bir şey bulamayınca kalkıyorlar. Dayanamadım. Yine ckmck ufaladım. Kapının arkasına saklandım. Karakedi! Yincgelecekmi? Kuşlar indilcr. Baktım, otlar dalgalanmaya başladı. Dcligül sallandı. Sopayı salladım.Kedi kaçtı. kuşlarda... Balkona gircmiyorum. Elimdc sopa bekliyorum. Kedıyi kovalıyorum. Kuşlar farkındalar. Hı/la kapıp kaçıyorlar. Aynlamıyorum. Saat ılcrledi. Işimc gidcmiyorum. Hep burada bckleyemem. Kuşları da bırakıp gideınem. Kedi ayrılmıyor. Karşıdan bana bakıyor. Kıldır fıldır. Bir kuşlara bir bana. Kimbihr nasıl kızıyor. Kararsızım, üzgünüm. Ekmekleri toplayıp gıtscm. kınniıları kalacak. Kalmasada kuşlar arayacak. Ah bu kedi, hain kcdı. Fazla da kı/amıyoruın. O da kısmctini arıyor. Ama bcnı arav etli. Işte buna dayanaınıyorum. Gözlcrim kcclide. Kuşlun ı/lcyemıyorum. Nasıl olsa koruyoruın. Dcrken yine bir kaçışma, çığlık! Baktım başka kedi. Karşı yandan sokuluyor. Pusmıış, sankı yere yapışmış, Scssiz gcliyor Sopayı ona savurdum. Kaçtı. Bırken iki oldu. Kuşların inip kalkışını gören kcdilcr. bahçeye doluşacaklar. Kuşlardaayrılmıyorlar. İllc doyunacaklar. Ha/ırda yem! Bırakınak istemiyorlar. Ah bcn neyaptım!.. Scvdalısını değil de "sevdasını dağa kaçıran" ÇınarÇığgibi! Tedirgin!.. Hüzünlü!.. Rasgele!.. < C Doğa aporcularının ttniln* açılan bir TUrklyo haritası, blnblr anı ve deneyto doludur. güzcl bir ycr, hiç isnıi gibi değil." Türk insanı yavaş yavaş kendi ülkesinin farkına varıyor veçok şaşırıyordu. Bazı yazarlar Türk aydınının kendi ülkesinde bir sömürgeci gibi davrandığını söylüyorlar. Bu düşünceyc pck katılamıyorum. Gerçi bize pek yansımadı; ama, örneğin Ingilizlerin kendi sömürgelerine karşı, özellikle Doğu'daki sömürgelerine karşı g.nrip mistik bir sevgileri vardı. Emperyalizm, çıkarcılık, vatan sevgisi gibi tüm bileşenleri ayırdıktan sonra bile, geride bu sevgiden bir parçanın kalmakta olduğu görülüyordu. Onlarca, yüzlerce Ingiliz gezgini o toprakları gezdiler, çağlarının i/in verdiği ölçüde oraları ve insanlarını sevdiler. Yazdıkları eserler bile bugün bile çok büyük birzevkle okunabiliyor. Sömürgeciye benzetilen Tanzimat ve Cumhuriyet'in ilk dönem aydınları ise ancak tren garlarına bağlanabiliyorlardı. Adeta yaşadıkları topraklardan kdrkuyorlardı. Geçen bayram bir kısım arkadaş güneye giderken, bazıları da otomobil ya da otobüslerle Erzurum'a Palandöken'de kayak yapmağa gitti. Bu sayfanın altını süsleyen ilanlarda, insanlar olmadık yerlerde, olmadık geziler yapmağa çağrılıyor. Doğu Karadeniz dağları artık neredeyse ulusal bir hedef gibi... Gün geçmiyor ki bir dergi ya da gazetede, orayı yeni keşfeden bir gezginin izlenimleri çıkmasın. Doğu Anadolu'ya turlar düzenleniyor. Pek çok olay daha çok yeni, ancak gelişmenin yönü olağanüstü güzel. Artık Türk aydını sömürmekle suçlanacağı 1 'diişman lopraklarda değil, kendi vatanında olduğunun daha fazla bilincine varıyor. Ara sıra dostlarla büyücek bir Türkiye haritası açıp üstünde hayallere dalarız, bazen de sohbet sırasında aklımızdaki haritaların üzerlerine notlaralınz. Bunlar planlanıp, yakında gerçekleştirilecek geziler ya da hiç oluşturulamayacak düşlcrdir. Cemil Bezmen ile Toroslar'dan Mersin'c açılan gizli kanyonları, Naim Sür'ün Karadağ'ını, Timur Daniş'ın Tuz Gölü yürüyüşünü, Kemal Güneş'in Antalya dağlannı hep böyle konuşuyoruz. Türkiye bizim için, ancak bir düşman çıkageldiğinde uğrunda ölünecek müphem bir yüzey değil, her noktası gittikçe tanınan, bilinen ve sevilen bir ülke oluyor. Kısacası bizim aydingerimiz gittikçe Türkiye haritasına benziyor,sizedeaynısınıöneririm. ^ :UMHURİYETDER8İ4AĞUSTOS1991SAYI2I2 23
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear