Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
BASKENT M Ü Ş E R R E F GÜNLERİ H E K İ M O Ğ L U veci; "Siz artık İnternokrat oldunuz" dedi. Alev Bilgen'i okurlarımız tanır. PlanlamadaYabancıSermaye'deçalıştı uzun süre. Dünya Bankası'ndan bir öneri aldı ABD'ye gitti sonra. Başkentli dostları onu çok özlediler. Çeşme tatilinden önce birkaç gece "alevlendi" or * talık. Bu kadın internokrat 1940 kıışağından, çok iyi yetişmiş, akıllı, bilgili bir hukukçu; ama yeteneklerini geliştirmekten geri kalmıyor hâlâ. Bir yandan da makroekönmi dalında uzmanlaşmayaçalışıyorVVashıngton'da. Yurt dışındaçalışanlarasorarım her zaman. Uluslararası bir kuruluşta çalışmaktan, iyi koşullara kavuşmaktan mullular mı acaba? Alev Bilgen işini seviyor, ama ülkesinde çalıştığı günlerin coşkusunu çok özlüyor. Dünya Bankası'nda 60 Türk var galiba, yüzde bir oranında, yalnız hepsi iyi yerlerde, ağırlığı olan görevlerde. Onlar ne hissediyor kimbılir'.' Atilla Karaosmanoğlu'nun sözleri çınlıyor kulağımda. Dünya Bankası'ndaki görevine giderken hüzünle gülümsüyordu, aradan geçen yıllar hüznünü dağıttı mı acaba? Son yıllarda ancak tatile geliyor Datça'ya. Hâlâ özlenen denizlerimiz var. Dışarıdakiler de o denizlerde geçiriyorlartatillerini. Alev Bilgen,Çeşme'nin Boyalık Koyu'nda dinleniyor. Iznik çinilerinde, Kütahya'da Sıtkı Olçar'ın seramiklerinde de bu mavi var. Çini ustalarının ellerinde Assos mavisi ilebuluşuyorlar. Boyalık Koyubirazda gümüşlendi geçen hafta. Başkent kökenli bir kadın, özgül Birsel, Mahmut Birsel ileevliliğinin gümüş bir yılını kutladı. Kimi gümüş yıldönümü kutluyor, kimi ortak bir yaşama başlama sevincini. Genç diplomatlardan IVlehmel Ali Bayar, yakınlarının 'Mcmoş' diye çağırdığı delikanlı da evlendi geçen hafta. Meclis'teki güvenoyu nikâh salonunu çok etkilemedi. Tanık sandalyesindc Süleyman Demircl oturuyor, başta DYP'liler her partiden eski yeni politikacılar, sonra her kuşaktan, her daldan dostlarla taşıyordu salon. Gelin Ayşe Ecer, nıimar; ama mimarlık yapmaya vakit yok galiba. Mehmet Ali Bayar Bakü'yc gidiyor ağustosta. Kimikonuklargözlerindeyaşlarlaizledi nikâh törenini. Rahmetli Nuri Bayar'ı anımsayarak. Nikâh masasında o oturuyor neredeyse.Oğulları çok benziyor Nuri Bayar'a. Bakışları, gülüşleri, tüm çızgıleriyle. Ben de Nuri Bayar'ın Adalet Partisi'ne katıldığı günleri anımsıyorum. Sakarya millctvekili olarak Meclise gelmesini, eski dostum Kemal Aygün'ün kızı Baysan ile evlenmesini. îyi bir dost, az rastlanır/arif bir kişiydi Nuri Bayar. Başkentin acı, tatlı olaylarını, gerilimlerini birlikte yaşadık. Hâlâ da yaşıyoruz, Baysan Bayar ile geçmiştengeleceğeköprülerkurarak. ^ Ankara'dan mesut esintiler Son günlerde Mesut Yılmaz hayli zayıf lamış, yüzünde uykusuz gecelerin, yorgun saatlerin izleri var; ama soyadına yaraşır görünüsünü de koruyor... B aşkent gcccleri güzel olur yaz aylarında, giineş batar, hava serinler birden, yaz bekârları buluşur barlarda, restoranlarda. Nereye gitseniz tanıdık yü/ler, uz.ak ülkclerden tatile gelip Ankara'dan geçenler, başkenti birkavuşmamerkezinedönüştürenler. Buyaz"mesut"esintilerlekucaklıyorlar birbirlerini. Mesut Yılmaz'ın başbakanlığı nedeniyle yoğun bir trafik var başkentimizde. Kimi büyükelçiler, örneğin Washington ve Moskova elçileri, Nüzhet Kandemir ve Volkan Vural, Pekin Büyükelçimiz Reşat Arım, Kore Büyükclçimiz Turhan Fırat da Ankara'daydılar. Yeni Londra Büyükelçimiz Candemir önhon da tatile geldi; ama Ankara'ya gelemedi henüz. Aktur'daki evinde hasta yatıyor, ateşler içinde. Hastalık dışında çok mutlu önhon ailesi. Londra'ya gitmek sevindirici bir olay, ama sevinçleri özel olaylardan. Babası gibi bir diplomat olan Öıner Önhon evleniyor. Gclin de Dışişleri ailesinden, rahmetli Büyükelçi Haluk özgül'ün kızı Esra Özgül. Güzel kaynana Birsen önhon da, Şermin özgül de çok mutlu bu akrabalıktan. Dışişleri ailesi de mutlu görünüyor artık. Mesut Yılmaz'ı yakından tanıyor, bakanlığa sıcak baktığını biliyorlar. Safa Giray'ı da umutla selamlıyorlar. Haksızdeğiller. Safa Giray'ın güven veren bir kişiliği var. Bakanlığın sorunlarını iyi bilen, akıllı.deneyli bir diplomat, yeni müsteşar özdem Sanberk ile birlikte mutlu bir üçgen oluşuyor Dışişleri ailesi için. Bu üçgenleÇankayaileilişkiler de doğal düzeye varır, diyenler var. Koşullar çok güç; ama Mesut Yılmaz benim de sevgiyle baktığım bir politikacı. Başkanlık görevine tırmanırken çok ödün verdiği söyleniyor, kimi davranışları,duaları,teşekkürleri,namazlanbana da ters geliyor; ama o seçim başka tür kazanılmazdı galiba... Her neyse, benim kuşağımın kimi konularda büyük duyarlığı var. Elbet anıları da var. Örneğin tsmet Paşa'dan 'Allah' sözünü hiç duymadık kürsülerde. Kimi CHP'liler ister, Paşadiretirdurmadan. Dinilepolitikayı karıştırmaktan hoşlanmaz, ilke Başbakan Mesut Yılmaz v« «f I BOTIM Yılmaz, MUs*rr«f H*kimo$lu'nun g*ç«n nlaan ayında kutladığı gaz«t«cillk m«sl«6lnd« kırkıncı yıl gilnttn* kablmışlardı. lerinden ödün vermez. Kuşkusuz tarihinden, cumhuriyetimizin kurucularından bih olmasından, devletimizin ilkelcrinden kaynaklanırdirenci. Bunlartarih oldu, sonra ne ödünler verildi, Evren Paşa da kürsülerde ayetler okudu değil mi? Başkent gecelerine dönelim yine. "Mesut" esintilere dileklcr de karışıyor bir süredir. Yılmaz'ın yılmayan bir başbakan olması dileniyor. Güç koşullara karşın başbakanlık koltuğuna oturması yürekli bir davranış, diye yorumlanıyor. Uygar kişiliğine ilgiyle bakılıyor. Mesut Yılmaz ile benim de güzel anılarım var. Önce devlet bakanlığı döneminde Yugoslav Elçiliği'nde bir akşam yemeğinde. TRT Genel Müdürü Tunca Toskay ile konuşmalarımı, eleştirilerinıi ilgiyle dinliyor, hoşgörüyle gülümsüyor. O dönemde gülmeyi hiç sevmezdi. Güleryüzünü, Dışişleri Bakanlığı'nda kazandı bence. Emekli büyükelçilere plaketler verdi, yemekler düzenledi, Devlet Konukevi'nde ağırladı, güzel konuşmalarla onurlandırarak güzel bütünleşti Dışişleri ailesiyle. Kimi bakanların soğuk, sevgisiz bakışına karşın o, sıcak bir diyalog kurdu. Koltuğunda güzel oturdu, güzel ayrıldı. O dönemde sık sık bir araya geldik. Konuşmaktan çok hoşlanmaz, sorulara kısa, kesin yanıtlar verir her zaman. Bir konuşması da beni hâlâ etkiler, siyasal değil, kişisel, özel bir konu, ama Yılmaz'ın kişiliğini de belirtiyor. Okurlarım anımsar belki, 30 Nisan 1990'da mesleğimde kırk yılı kutladım. Başta Suna Kan ve Turan Erol, sanatçı dostlarımın katkısıyla çok görkemli bir kutlamaydı o. Kırk yıllık dostlukların güzel birikimini hissettim. Beni çok duygulandıran konuklardan biri de Mesut Yılmaz o akşam. Araya bayram tatili girdi, birçok başkentli gibi o da tatile gitti, gelmesini beklemiyordum; ama yüzünde Antalya güneşi, yanında güzel ve zarif eşi merdivenlerde göründü. Sizin için geldik, dedi. Bu gününüzde bulunmak istedik. Bir kadın gazetecinin mesleğinde kırk yıla ulaşması önemli bir olay, sizi kutlamaktan geri kalamazdık, diye kucakladı beni. Sözleri de içtendi, davranışı da. Çok güzel gülüyordu. Son günlerde hayli zayıflamış, yüzünde uykusuz gecelerin, yorgun saatlerin, partisel gerilimin izleri var; ama soyadına yaraşır bir görünüşü de var. Yılmazlığını kanıtlamaya kararlı. Koltuğunu koruyan Maliye Bakanı Adnan Kahveci'yi de başka birdireniş içinde görüyor başkentliler. İyimserliğini hiç yitirmiyor, esprilerle direniyor. Geleceğe dönük tasarılarla pembe, mavi, yeşil tablolar çiziyor. Kimi fantezi ürettiğini söylüyor, kimi 'Aslan Asker Şvayk' diyor ona. Genco Erkal ne der acaba? Washington'dan tatile gelen AlevBilgen'e de hoş bir espri yaptı Adnan Kah 10 CUMHURİYET0İRBİ14TEMMUZ1991SAYIZ7I