27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

o OFRA Bekri Çeşnici H aftanın çeşnisi Denizci usulü midye midye, kuru ve yeşı1 soğan, beyaz şarap, karabıber, tereyağ ve maydanoz Hazırlanışı ıse şöyle Soğanlar, tereyağında çevrılıp pembeleştırıldıkten sonra derın bır tencereye, mıdyelerle bırlıkte az mıktarda su ıle konur Bunun yarısı ya da dörtte bırı kadar, şarap eklenır içıne maydanoz ve baharat eklenlp tencerenın kapağı kapatılır Beş dakıka sonra mıdyeler servıse hazırdır' Kabuklu olarak tencereye konulacak mıdyelerın kabuklarının lyt yıkanması tavsıye olunur! Böylelıkle, mıdyeler kumlu olmayacak ve hazırlanan yemeğın suyunu da ıçmek olanağına kavuşacaksınız Afıyet olsunl l I Fransızların "Moule Marlntere" dıye adlandırdıkları denızcı usulu mıdyemn malzemesı, kışı başına 10 adet kabuklu Deniz Restaurant Yaz kış hep Boğaz eçenlerde lstanbul'un ve doğanın tutkunu Çelik Gülersoy ile konuşuyorduk. Doğrusu pek iyimser bir tablo çizmiyordu ve ne yazık ki kendisine hak vermemek de elde değildi. "Nostrodamus, Karadeniz (utuşacak demişti. Son yapılan araştırmalar, bu denizin belirli bir diizeyinin altının asitle dolu oldugunu orlaya koydu" dedi ve ekledi: "Bu tabakanın havayla temas etmesi halinde yangın kaçınılmazdır, uslelik büyiik dalgalar bu teması sağlayacak ortamı da oluşturabilir." Kirlenen doğa ve yitip giden bir kentten söz ediyorduk, gerçekte, kuraklık felaketinin habercisi, habercisi de ne söz, ta kendisi olan zamansız, münasebetsiz bir bahar havasında, Yeşil Köşk'un bahçesinde ve bu asude ortamda gözumün önünde tutuşan Karadeniz'in cehennem göruntüleri canlanıyordu. Henüz Karadeniz'in alev aldığını görmedik. Ama hamsilerin, bu denizin kıyısında oturan yurttaşlarımızın bilinçsizliği yüzünden Sovyet kıyılarına kaçtıklannı, kalkanın iyice azaldığını, balığın tarihe karışma sürecinin başladığını gördük. Oysa bizler eskiden, tstanbul'da, uskumruların, palamut ve toriklerin, Karadeniz ya daGemlik'ten gelen ham G silerin ortadireğin de alt kesimindeki insanların bile masalarını süslcdiği günleri yaşadık. Ellili yıllarda, "akın" olduğu zaman, Köprü üstünden palamut torik ve lüfer yakalandığını gördük. O günlcrde, şimdi artık nimet olarak başköşeye kurulmuş olan, hatta kurutma iplerinde, yağsız uskumruların yerini alıp sahte çiroza soyunan istavritlerin kimse yuzüne bakmaz, balıkçılar bu 'hor görülen' balığı yem olarak kullanırlardı. O yemlerle denize sallanan oltalara mırmırlar, tekirler, barbunlar, mercanlar, işkinalar, karagözler, luferler ve daha neler vururdu neler!.. Çok değil, 2030 yıl önceden söz ediyorum, artık Taş Devri kadar uzakta kalmış 2030 yıl önceden. Şimdi tstanbul'u kuşatan denizlerin derinlerî aneak anılarımızda canlanabiliyorlar ve şimdi balık yemek yürek işi oldu, daha doğrusu, şişkin bir cüzdan gerektiriyor. Öyle eskilerde olduğu gibi, dişisini vernıesinler diye iki buçuküç kiloluk bir kalkanı balıkçıya satırla kestirip, evde artık mevsimi gelmiş olan taze soğanlı (üstüne dereotu da koymanızı özellikle salık veririm), yeşil salatalı güzel bir sofranın başına ailecek oturmak isterseniz, içkisi bir yana yalnız balık ile salata için 150200 bin lirayı gözden çıkar manız gerekir. Ortadiregin de kendisine böyle bir ziyafeti çekebilmesi içın ya mirasa konması ya piyangoda kazanması veya uzaklarda olduğu halde kentin gelişmesi sonunda değer kazanınca anımsanıp satılan, bir zamanların bir kıyıda unutulmuş arsasının parasının gelmiş olması gerekir. Eğer ortadirekten iseniz ve yukarıdaki koşullar da yerine gelmişse ya da balık konusunda beğeniniz, isteğiniz ile cüzdanınız aıbaşı gidiyorsa, size hiç vakit geçirmeden guzel bir balık sofrası kurdurup başına oturun derim hemen. Kumkapı'nın tadından çok şamatasının iyi olmasına karşın Boğaz kıyüarında azalan balıkların iyi hazırlandığı, taze sunulduğu yerler hâlâ var ve Kireçburnu'ndaki "Deniz Restaurant" işte bunlardan biri. "Deniz Restaurant" yukarıdaki sakin salonu ile, toplantılar için elverişli olduğu kadar, Boğaz'a hâkim terasıyla yaz akşamlarının keyfinin çıkanlabileceği biryer. Buranın özelliklerinden biri de Boğaz'da az bulunur bir sadelik ve gözü rahatsız etmeyen bir zevk ile döşenmiş olması. Bir başka özellık ise balıklann girişte sunulması. Hani gelene gidene ayıp olmasa, balık tezgâhının kıyısına rakınızı koyup derya kuzularına baka baka demlenmek istiyor insan. lstanbul'da ya da Ege veya Karadeniz'de çıkan balığın her turlusünUn taze olarak bulunduğu "Deniz Restaurant "da, ızgara kalamar, balık kroket, karides kroket gibi spesiyalitelerin yanı sıra, şarapta hazırlanmış Fransız usulü "Moule Mariniere" de bulabilirsiniz. Bunlar arasından özellikle bir kap içinde sıcak tereyağ refaketinde getirdikleri ve ona banarak yiyeceğiniz, kalamar ızgarayı öneririm. Eğer kalkan istemek cesaretini gösterirseniz, onu da bir kez ızgara olarak deneyin derim. "Deniz Restaurant"ın lakerdalarını da mutlaka tadınız, piyasadan en iyi yerlerden alınan lakerdaları bile yaya bırakacak nefasetteler bunlar. Kısacası "Deniz Restaurant" ya^ları terasının güzelliği, kışları salonunun sadeliği ve servisinin çabukluğu, iyiliği ıle birlıkte, balıklarının tazeliği ve iyi hazırlanmasının yanı sıra, lezzetli spesiyaliteleri ile birlikte, bir zamanlar balık ve urun açısından nice zengin olan eski Istanbul denizinin tadını ve güzelliğini sunuyor size. "Deniz Restaurant"da guzel, lezzetli bir yemek için, adam başı 5060 bin lirayı gözden çıkarmak gerekiyor, tabii ıstakoz yememek koşuluyla! D 21
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear