Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
•RAZARIN PENCERESİNDEN Selçuk Erez Dokuzların protestosu okuz şairimiz, aralık ayının son günlerinde ocakta başlayacak bir protestoya girişeceklerini duyurdular. Can Yücel, Arif Damar, Cemal Süreya, Cevat Çapan, Ataol Behramoglu, Refik Durbaş, Erdal Alova, Turgay Fişekçi ve Küçiik iskender şöyle dediler: "Bu ülkenin en has sanal Uriintt olan şiire karşı saygısız ve hak tanıma/ lııluma bir uyan olarakgiin gittikçe yüzeyselleşen yaygın begeniye ragmenTiırkiye'de yaııldıgına ve sevildigine inaııdıgımız şiir ile okunın bulıışmasını engelleyen ya da gölgeleyen butün kurumları ve kitle iletişim araçlannı, resmî, geçerli ve sıradan anlayışı, bu begeniye ve piyasaya uyarak şiir kitabı yayımlamaklan kaçınan yayıncvlerini, şiir kitabı dagıtmak istemeyen dağılımcıları, izin alnıadan şairlerin yapıtlannı kııllunan lüm yapııncıları ve ödenen konıik telif ucretlerini protesto ederek 1 Ocak 1990'dan geçcrli olmak iizere, allı aylık siireyle edebiyal dcrgilerine şiir vermeyecegimizi bildiriri/. Şiirin özgiirlük, şairin kurallara uymaktan çok kendi kurailarını koyan kişi oldugu bilinciyle, dcvlelten vc kimsedcn birşey beklemeden şiirin hakkına öncelikle sahip çıkması gereken tiim şairlerin bu protestoya katılmalarını istiyoruz. Artık şiir yok belcşe. Şairler birleşin!" Şairlerin hakettikleri alamamaları çok eskilere uzanan bir sorundur. Geriye baktığımızda, en iyi ozanların bile zaman zaman bundan yakındıklannı görürüz. D Heine yakınıyor... On dokuzuncu yüzyıhn en büyük Alman ozanı Heinrich Heine'nin mektupları yayımlanmış ve dilimize çevrilmiştir. Heine, Londra'dan 1 Mayıs 1827'de dostu Karl August Varnhagen von Ense'ye şöyle seslenir: "Cot ta ile ya/ışıyorsanız kendisine soruverin: Yayımladıgı 'Morgenblatt' Gazetesi için Londra ya da Paris muhabiri olarak beni gorevlendirmek ister mi? Ama bu soru için gecikmemelisiniz... Egcr onun hesabına Londra'da uzunca bir süre kalacaksam daha yüksek bir ücret isterim. Burada her şey göriilmemiş derecede pahalı. Giinde en az bir guinea harcıyorum ki bir Alman ya/.an için çok pahalı." Kardeşi Ma\imilian Heine'yc İ837'de yazdığı bir mektuptan: "Campe ile anlaşmamı herhalde biliyorsun. Paraca çok sıkıntıya duştiigum giinlerde ona tiim yapıtlarımı 11 yıllıgına 20.000 franka satmıştım. Böylece yakayı SaintePelaigie'ye düşmekten kurtarmıştım." (Sainte Pelaigie, Paris'te dolandırıcılık suçundan yatanlar için kullanılan cezaeviydi)". Bu kardeşine yolladığı başka bir mektuptan (12 Nisan 1843), amcasının ona her yıl 4800 frank yolladığını, ancak bütçesini bu yardımla denkleştirebildiğini öğreniyoruz. Bu ara Edouard Delangrange adlı bir politikacıya (25 Haziran 1848) yazdığı mektup, Fransa'da Alman mültecilerine ödenen bir ödeneğin başka bir ozan tarafından kesildiğini belirtir: Lamartine o sıralarda Dışişleri Bakanı'dır ve Heine'nin ödeneğini kestirir. Heine, "tnanılması giiç olan bu gerçek, 'Alman ozanlarının yaşamlan' adlı unlü 'Ezilmişler Tarihi'ne acı bir belge olarak geçecektir!" der. Heine bu konudaki ümitsizliğini sonuna kadar sürdürür. Başka bir mektubunda, "Herhalde ben de Almanya'nın yetiştirdigi en üstiin, en degerli bunca kişisi gibi paramparça bir yürek, paramparça bir üst başka mezarı boylayacagım. Ola ki anıma, Diisseldorf'ta bir heykel dikerler!.." (Heine'nin Mektuplan Çev. Melahat Togar. Diişiin Yayınevi, Ist. 1983). Tan Oral'ın ç'ızgilerıyle 'Dokuzlar"dan bın, Can Yucel 0 da dıger sekiz sanatçı arkadaşı gıbı, "Artık şıır yok beleşe!" diyor... Almanya'da böyledir de bizde nasıldır en iyi ozanlarımızın hali? Yaşar Nabi'ye yazılmış mektuplar, bu konuda yeterli bilgileri yansıtır. (Dost Mekluplar. Varhk Yayınevi. Ist. 1972). Cahit Sıtkı Tarancı, 25.2.1947'de şöyle der: "Bi/iın maaş icranın elinde perişan olmak ta; gerekli tcdbir alınıncaya kadar, bu şiir ve bundan sonrakiler bedeline ınahsuhen yirmi liraya ihtiyacım var. Hem de derhal gonderilmesi son derece makbule gcçer ve büyuk boşluğu kapar..." 26.11.1952'de, "Madem ki 1953 senesinde şiir kitabı yayınlamayacagını ilan edeceksin, o halde benim de şiir kitabımı bu sene bitirmeden çıkarmam iyi olur. Telif ettigin 500 lira tam zamanında imdadıma yetişmiş olacaktır," der. Sabri Esat Siyavuşgil, 27.12.1928'de yazar: "Yahu Hayat'ta bizim şiirler çıkmaya başladı mı? 1 Kanunuevvel sayısında 'Ben' adlı bir şiirim var. ...Herifler bizim parayı vermiyorlar. Ne yapmalı bilmem ki?" zanır; bundan iki katını da hayvan ve kuş satarak sağlar. (s.110, 111) Demek ki eski çağlardan günümüze kadar şaire hakkını vermemenin ötesinde çok kez geçinebileceği kadar bile bir gelir sağlayamamışız. Şaire doğru dürüst bir telif hakkı ödemek gerekir mi? Hiçbir şey ödemezseniz de, hatta şiir yazılmasını yasaklayıp cezasını idanı kılsanız bile yazanlar çıkacaktır. Her çağda, her ülkede biriki insan yaşar ki bunlann içinde, her baskıya karşı, her olumsuzluğa rağmen öyle bir şiir yazma dürtüsu vardır ki assan da kessen de ellerini kırsan da yazarlar. 19. yüzyıhn sonlarında resim geleneğine sahip olmayan Ulkemizde, evine götürduğü kibrit kutularının üstündeki ejderha resimlerini, "Giinahtır," diye karalayan bir köprü biletçisinin oğlu olan Avni Lifij'in ne yüce bir ressam olduğunu hatırlayalım. Ancak şairliğine şair; ama dürtüsü sağlığı, yapısı bu boyutta engelleri aşmasına elveremeyen insanlarda vardır... Böyleengeller gideriürse ve özellikle ürettiklerinin karşılığını alıyorlarsa, bu şairler de iyi eserlcr üretirier... Şiirin bir uygarlık ölçütü olduğunu unutmazsak, şiirin yaşamımızı anlamlı kılan önemli bir sanat dah olduğıınun bilincine varır, iyi şiiri ancak çok sayıda ozanın ürettiğinden seçebileceğimizi bilirsek bu dokuz şairimizin protestosuna katılmamamız kaabil değildir. Ozanların çıkışlarını, hiç olmaz.sa bu gerçek üstünde düşünmemize yol açtıklan için kıvançla karşılıyoruz. D Eski Roma'da da öyleydi... Frank Richard Covvell'in "Cicero and the Roman Republic" (Delican Books, 1968) başlıkh yapıtında lsa'dan iki yüzyıl önce Roma'da genç bir aktörün sanat hayatının ilk yılında 100.000 sesterces, bir dansözün yılda 200.000 sesterces kıdemli bir aktör olan Rocius'un yaklaşık 500.000 sesterces kazanmalarına karşılık, satirik şiirler yazan bir ozanın ancak çiftçilikle geçinebildiği belirtilmiştir. Şair çiftliğinden yılda 10.000 sesterces ka Refik Durbaş (solda) ve Cevat Çapan, Behçet Necatigil Şiir Ödülü töreninde "Dokuzlar", şiirin hakkına sahıp çıkması gereken di()er şairlerin de, "Artık şiir yok beleşe!" protestosuna katılmalarını isttyorlar 13