Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
B K AŞKENT GÜNLERİ Müşerref Hekimoğlu Nimet Özgüç Arkeolojide bir kilometre taşı nin adını da o koymuş sanırım. Dcğerli bir arkcoloğun, mıızelere, kazılara bakışı da hayli değişik. New York Melropolilan Mü/esi'ndegeçirdiği donemden, Lcningrad Müzesi'nden çok değcrli go/lcmlcri var. l.eningrad Müzesi'nin başırıda unlu bir arkeolog \aı. Prolrosky sekscn ycdi yaşında, ama hâlâ gorevde. Bir Urartu u/nıanı. Turkiye'ye gelince Van'a gitmcktcn çok hoşlanıyor, bu yolculuğu da ona Özgüç'ler sağlıyor galiba. Nimel Özgüç, mu7elerimi/ çağdaş bir düzcne kavuşursa, ka/ılar belli bir programla yürürse, turizme bağlanan unıutların daha iyi yeşereccğine inanıyor. E:le>tiıilcrini dc saklamıyor: "Samsal Kazısı'na 5 rnilyon veriliyor, bir Iznik çinisinc 140 rnilyon. Sinaneıfım, Mimar Sinan butun canıılcri döşcnıis o çinilcıle. 140 ınilyon karşılıgında yeni bir sey gormeyeceğiz, arna ka/ılarda yeni yapıtlar bııluypr, tarihimi/i aydınlatıyomz." Özgüç'ler bakanlıklaıda biı aparımanda oturuyorlar, salon, odalaı Jiaplarla dolıı. Bir odada Nimet Ö/güç, olcki odada Tahsin Ö/güç çalışıyoı. Profesör Tahsin Özgüç de büyük nıutluluğu bir arkeolog olarak duyuyor. Gııııes parlayınca ka/ılar, yağıslaı başlayınca kitaplar, ya/ılarla... Bu karıkouının özcl yaşamı yıllarca arkcolojiyc donuk. Oğulları Bülenl Özgüç arkeolog değil, ama çocukluğu kazılarda gcçiyor; ka/.ı l'otoğrallan çekiyor. Arkeolojiye en yakm ıneslck dalını seçip, ODTİ) Mimarlık Faküllesi'ni bitiıiyor. Sonra ABD'yc gıdiyor; Pennyslvania İlniversilesi'ııde bilgısayarlı çi/im dalında dokioıa yapıyor. O da değerli biı bilim adaını ve çok sevdiğim bir kişi. Bir "Ataluık kızı"nın annclik bilincinin en gu/el kaıııiı. Atatürk scvgisiyle güçlenen bir kadııı, oğlunu da, o doğrultuda yetiştiıiyoı. Ö/.gür, bağımsız bir kişilik kazanmasıııa, yasaına scvinci duymasına O7en gosteriyor; "Biz de öyle yelişlik" di yor gözleıi parlayarak "ö/guı ve bağıııısız bir kişiliğe kavuşmak için savaştık." Bu mutluluğu en çok kocasıyla paylaşıyor kuskusuz. Arkeolog koca, aı keolog csini her zaman, her yerde içtcnliklc dcstekliyor. (,'ünkü o kuşağın kadına başka bir bakışı var. Üniversitede yan yana okuyorlar, ka/ılarda yan yana çalışıyorlar, kürsulerde yan yana ders vcriyorlar, çağdaş Batı uygarlığına ulaşmak savaşını yan yana veriyorlar. Kırkların başkcntinde bilim de, Sanat da bir başka bir düzcyde doğrıısu. Yetişen kuşaklar değişik bir açıdan bakıyorlaı dunyuya. Coşkuyla çalışıyor; çağı yakalamak istiyorlar. Ozgüçler, onların 1990'lara bir uzantısı. Tahsin Özgüç'u ayrıca ya/mak istiyoııım dcrginıizc; çok ilginç bir yaşamı var. kırcaali'dc doğuyor. Okumak için Turkiye'ye gelecek, Bulgar yftneticiler pasapoıt vermiyor. 11 yaşında Meriç Nehri'ni yuzerek geçiyor. F'dirne Mııallim Meklebi'nde okuyor, sonra Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi, Almanya, Amerika, Princelon Üniversitesi'nde unlu fizikçi Oppenheimer ile dostlıığu var, kitaplar, kazılar... Bir göçmen çocuğun ilginç tırmanışını sergileyen bir yaşanı. Masal gibi dinledim, ama güzel bir gerçek. ZZ ırklı yılların başkeniinden tanıdığım bir çift var, Iurk arkeolojisinin kilometre taşlarından bir karı koca, l'rol'esor Nimı'l vc Tahsin Özgüç. 1 >iI ve Tarih t'ografya Faküllesi'nin ılk kuşağından. Sotıraoıia kuşak, yaşlı kıışak olmalarına karşııı bilinıscl dü/eylerini hiç yilirrııcciilcr. Ikisi de hâlâ ka/ılarla uğraşıyoı, kitaplar yayımlıyorlar; kilaplarının sayısıııı da bilıııiyorlar. Kırklara doğnı, haşkcni Ankaıa'ııın bilim vc sanal yaşamında paılak bir döııem. l)il ve Tarih Cografya Fakullesi'nde, konscrvatııvarda çok değeıli sanal vc bilim adamları var. Hit ler ıcjiıııiııdcn kaçan prolesorler, Tuıkiye'dc dcrs vcriyorlar. Landsberger'leı, Rhode'lcr, (iülerborg'lar, Rııbens'ler, Kbcrnardl'lar, Von l)er Osten'ler. Sorıra onları kaçırdık. Kinıi ABD'ye C'lıicago Univcrsitcsi'nc gitli, kiıni Alrııaııya'ya doııdu, hcm Ualı hem Doğu Berlin'e. Öıneğiıı klasik filoloji kıır susıınden prolesor Khode, Berlin İJniversiU'si'nc rcktör olmuştıı. Arlık dıınyamı/da de ğil, arna Fürk ogreiK'ileri onıı hâlâ sevgiyle anımsar. lienım dc Lalinee hoeam. Halikarnas Balıkçısı'nın sevgilisi A/rıı Krhal'ı da onun yanında tanıdını yıllaıea oncc. l)il ve larih t'ografya Fakullesi'ndc ycni kürsuleriıı açılması o pıol'csorlcrlc başlıyor, Sümeroloji, Hililoloji, Hindoloji, Sinoloji, anlropoloji dallarıyla larih bilimiııe yeni boyutlaı kalılıyor. Nimel Dinçer ve Tahsin Özgüç önce eski çağ tarihi okuyorlaı, kürsüde îjemscllin dıinalla\; yaıdınıcı dcıslcri dc arkeoloji, Profesör Laıulsbcrger okuluyor. Diinyaca tııılu biı bilim adaıtıı. Onun Ankara İlniversilesi'nde dcrs vcrmesi buyıık biı oncın taşıyoı çağdaşları arasında. İlk yıllarda l)il ve larih Coğrafya Fakiiltesi evkafapartmanıııda; sonradan Kiiçıık Tiyatro'ya dötıüşen çok gu/el bir salonıı vaı. Anıa dcrslcr küçük odalarda. Şcınsclliıı (.unal(a> Ankara'ya iki hat'tada biı gcliyoı; dcrslcr bıra/ aksıyor. Kski çag larihi oğıencıleri ana dcrsi arkeolojiye çcviı iyorlar. Arkeoloji; tarihin laboratuvaıı dcmck. Türkiye larihi de aydınlanıyor bu laboratııvarlarda. "Tarih ögreniıni ııereden kaynaklanıyor" diye sonlımı, Nimel Özguç'e. "Alalürk sevgisinden" diyoı. Ankara Kız l.isesi'nde parlak biı öğıeııci, laıılı öğrclmcni de Âfel Mıııııtıı. A(alıirk dcıslcrc gcliyor liseye; sınav l.ıı.ı giriyuı. Iurk larih Kıırıımıı kurııluyur; bili.nscl araştırmalar başlıyor. Âfel Hanım'ın çalışkan öğrcncisi de tarih bilimiııe buyuk ilgi duyııyor. Prot'esor Nimel Ö/KÜV bcnce güzel bir "Atatıırk kı/.ı". Alalürk'ün çizdiği yoldan yıııuycn başarılı bir kı/. Dııvarda "Hayalla eıı lıakiki murşil ilimdir" ya/ılı l)il ve Tarih C'oyrafya Faküllesi'ni onıırh'ndııan bir bilim kadını, arkcologlaıııı deyiıniylc dc biı Miihiir Kraliçesi. Alalürk Devrimlcri'ni tepcdcn tırnağa yaşıyor, hiv ödün vermiyor. Kişiliğini bu doğri'ltuda güçlcndiriyor. Ben onu genç ve güzel li' asistan olarak tanıdım Universitede. Sonrr. I ahsin Özgüç'le evlendiler. Yıllar boyıınca b;:şkcnt toplantılarında sık sık bulu^uru/. O gcnç asistanm saçları ağardı, Prolüsnr Nımet Ozguc bir konferansta, Profesör Taht.ni üzgut. (1R riınlıyor ama hiç yaslanmadı. Coşkusunu yitirmiyor, çağda^ kisiliğine tcrs düşmüyor. Kocası Ankara Üniversilesi'nin en uzun süreli rektoru, YÖK Başkan Yardımcısı, anıa pıofesör Nimel Ö/KÜv'u bu durıım hiç etkilenıiyor. Kaüiları, yayınlarıyla mutlulıık duyuyoı. Ankara'daki Koma llamamı'ııa ilk ka/mayı vuran gcnç kı/ Nimel Özgüç. O dönemde henü/ öğıenci. Asıl ka/ıları Kiillepe'de; sonra Sanısal, Acemhöyük. Kurtarma ka/ıiarı. Toprağı ka/a ka7a 29 tabaka açılıyor, ortaeağı aydınlalıyor, Adıyaman Miizesi'ni Orlaçag yapıtlarıyla dolduruyorlaı. "Kazılarda cn iyi yftntem, on ilkel yöntem" diyor Nimel Ö/guv Toprak altı /.enginlikleri kırmanıak, oısclcmcmck icin büyük özen gerekiyoı. Bir lırça, bir mala ve bir yaşanı, sevgiylc kazacaksın toprağı. Miihiir Kralivcsi, Side Kralivesi, Karatepe Kraliveüi olmanın batjka yolu ynk. Nimel Ö/guv de, Jale İnan da, Hale (,'amhel de yıllaı ıııı ka/ılarda geçiren kadınlar. Aıkeoloji dalında cok başarılı kadııı var ulkemi/de. Uıınya aıkcologları arasında, kadııılamı sc\kin bir ycri, neredeyse tekeli vaı. Nemrul Dağı'nı bir kadııı ka/ıyor; Thercsa (.ucll. Kdilh Horada unlu bir nıulıur u/nıanı. Mellinnler, trislowlar ulkemı/i yakından tanıyan arkcologlaı. 1976 yılında New York'ta bir ıııııhur scmiııcıi dü/.cnleniyor. l'ilrkiye'den Profesör Nimel Ö/giiv katılıyor. Fransa'dan Piere Arniel, İnt>illere'den John Bordınan vc ABD'den F'.dith Borada ile oı tak biı kıtap ya/ıyorlar. Tıııkiye biı nıulıur ccnneii aslında, Njmel Ö/gııv bu ccnnctte yaşıyor. Colombia İiniversiJesi'nde bir sömestr onun kitabını okuyor arkeoloji öğrencileri. Bir kitabını da ben okudum büyük bir ilgiy le: Anadokı Tanrıları. Kazı dışında yoğun bir trafiği var; yabancı iilkelerden, arkeoloji enstitülerinden, müzelerden çağrılar alıyor. Kimi zatnan yalnı/, kinıi /aman Profesör Tahsin Özgüç ile biılikıe gidiyoılar. 196O'lı yıllarda Valikan'da papazlara bir konfcrans veriyor. Belki de Vatikan'daki ilk kadın. Ro ma Rüyükelçimi/: Namık Yolga bir Türk kadınının Papalık'la konuşmasından çok hoşlanıyor. Aslında arkeologların hos bir dünyaları var. Birbirlerini iyi tanıyor, ortak biı dil konuşuyorlar. Ö/güç çifli, Berlin'deki Arkeoloji Knsliliisü'nun uyeleri arasında. Bir Berlin yolculugunda en ıınlü Alman arkcologlaı cnstitüde toplanıyor, Türk arkadaşlarını dinliyurlaı. Türkiye ka/ılarından özlemle so/ ediyorlar. ünlardan biri de Kurl Rillel, Tuıkiye'dc güzel anıları var. Biliyorsunu/, .lapon Prensi \fikasa da arkeolojiye büyük ilgi duyuyor, Özgüç çiflinin de yakın dostu. Birkaç yıl önce Japonya'da Prens'in konuğu oldular, konferanslar verdiler. Nimel Özgüç kürsüsündcn ayrıldı, emekli oldu, ama calışmalar, kazılar sürüyoı. Ayrıca Turk larih Kurumıı'nda gorevi var. Kurumun arkeoloji dalındaki yayınlarını dcstckliyor. Kuruma yönelik eleştirilcrc de çok hos yanıtlıyor. Fleştirilerin ancak savaşarak giderileceğini soyleycrek, "Savasmadan hiçbir sey elde edilemez" diyor. Kuşağının bilineiyle lıer alanda bclli bir savaş zorunluluğıı vurguluyor. Türk I arih Kurumu'nun arkeoloji dalında da yayınlar yapmasını Alatürk öngorüyor. Profes(>r Âfel İnan da yonetmelik hazırlanırkcn bir madde ekleyeıek bunu sağlıyor. Türkiye tarihi'nin laboıatuvarında yapılan araştıımalan ilgiyle izliyor Alalürk. Türk arkeolojisinin ilk kilometre taşı Arif Müfil Marsel'in Trakya limüluslcrindeki kazılardan çıkan yapıiları görünce Ala'nın olum yatağında gülümseyerek doğrulduğunu anlatıyor At'ct inan. Atatuık topraklarımızdaki uygarlıklara da çok gcniş perspektit'ten bakıyor. Ffes'i gezerken büyük ilgi duyuyor. Teniizlenmesini, onarılmasını istiyor, yanındakiler kulağına lısıldıyorlar; "Yunandır" diyorlar. Alalürk gülüyor ve şöyle diyor: "Burada ve benimdir..." Nimel Özgüç de Anadolu degil, liirkiye diyor. Trakya'yı da kapsamak istiyor. l'ygarlıklar Ülkcsi Türkiye Sergisi" 10