23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

D OĞADA YAŞAM Haldun Aydıngün SGELE Raif Ertem Her şeyi kurda kuşa bırakmayın Bir avuç ekmek kırıntısını "kurda kuşa" hediye etmekte hiçbir sakınca olmayabilir; ama doğal maddelerin bile belli bir oranı geçmesi, epey bir çirkinlik sergileyecektir. Günlük yürüyüşler dışındaki uzun sürelı kamplamalarda, yıyecek artıklannı toprağa gömmek de jünlük yürüyüşlerde ve uzun kamplarda Leylekler u yıl göç hızlı geçiyor. Havalar çabuk soguyacak. Kış erken gelecek. Hazırlıklı olun! Üveyik mevsım açılmadan gitti. Bıldırcını kaçırmayahm. Ver elini Eregli... Aramıza ycnı bır arkadaş katıldı. Cengiz Ergin. Ilk avını yapacak, Heyecanlı, çalımlı... Marmara Ereğlısı'ndeyiz. Necmi Bey, Emin Bey konuk bekliyorlar. Sakinleri oldular Ereğli'nin, Necmi Bey'ı çok iyi gordüm. Hastalığını atlatıyor. Yakında yine birlikte avlanacağız. Ova araba dolu. Tüfek sesi yok. tster misin?.. Nerde geçen haftalann bereketi. Bu da Cengiz'ın kısmetı. Tek kuş yok. Telsizin karşısındakı yamaçlardan tüfek scslerı gcldı. Oralara inmış ya da indırmışler. Hemen toparlandık. Arabaya. Birkaç araba daha arkamıza duştü. Yolu izi bıraktık. Tarlaların içinden. Kim önce ulaşacak? Bir kovalamaca gidiyor. Toz duman. Hey gidi "Koca Oğlan". Yardık geçtik. Tepelerine bindik. Haydaaaa!... Neyle karşılaştık sanırsınız? Söylesem gülersiniz. Avcılar sıkılmışlar. Çeşmenın başına kurulmuşlar. Nışana atıyorlar... Gelişimızi gördüler. Güldüler. Uundık. Sokulamadık. Bira? uzaklarında konakladık. Gerilen sinirlerımız boşaldı. Oysa ne umutlarla gelmiştik! Hemen yayılacaktık. Tıring! Tak! Sen akşama bak. Mangalda kızaracaktı. Şişeler açılacaktı. Şimdi ne olacak?.. Buralara kadar geldik. Anızları, gündöndü saplarının içlerini dolaşalım. Bak yeşillikler de var. Terk edilmiş karpuz tarlalan. Dolaşıyoruz. Yok! Yok! Sanırım Karadenız öteleri yağışlı. Kalkmamış hayvancıklar. Ne yapalım Cengiz? Kırk gün taban eti, bir gün av eti. Şimdi otuz dokuz günün kaldı... B numde yuruyen arkadaş, temposunu hiç bozmadan cebınden çıkardığı bonbonu açıp yemış, kâğıdını da pantolon cebine tıkıştırıvermıştı. Bu davranışın düşünerek yapıldığını sanmıyordum; olsa olsa uzun bır sürenin sonunda gelen doğal bir alışkanlıktı. Hepimizin olduğu gibi, onun da pantolon cepleri, gerektiğinde kuçuk birer çöp kutusuna dönuşüyordu. Doğa etkinliklerinde gidilen çevreyi mümkun olduğu kadar az kirletmeye özel bir özen gösteriyoruz. Şeker, çikolata kâğıdı gibi küçuk ve bulaşmayacak nesneleri, şehire döndüğümüzde boşaltmak üzere, ceplerimize dolduruyoruz. Yemek molalarında ortaya çıkan büyük torbalar, kâğıtlar ise tekrar naylonlara sarıhp, sırt çantasının içinde buluyorlar kendilerini. Günluk yürüyüşler dışındaki uzun kamplar ise biraz daha problemli oluyor. Eskiden kampın bitimınde, tUm çöpümüzü toplayıp toprağa gömerdik. Aladağlar'a yaptığımız bır kampta da böyle davranmıştık. Ancak bir arkadaşımi7 oraya 15 gün sonra döndüğünde, hayretle tüm çöpümüzün O çojju zaman etkılı olmayabılıyor Topraflı eşeleyen bır çözüm hayvanlara karşı da önlem almak, değışık artık ve çöpler ıçın farklı çözumler bulmak gerekıyor geniş bir" çevreye yayılmış olduğunu gördü. Kanımızca yiyecek bulabilmek için hayvanlar tarafından eşelenip ortaya çıkanlmışlardı. Bu yüzden şimdi sadece gözden saklamanın yeterli olmayabileceğini biliyor ve değışik maddelere değişik çözumler getirmeye ça eçen yılın sonlarına doğru, yurdumuzun ılk 'yalnızca' dağcılık ve kampçılık malzemelerı satan dükkânı, "Llnoıport" adıyla, kendisl de bir mağaracı ve dağcı olan Oral Ülkümen tarafından açıldı Kendısınden öğrendığımıze göre, bır yandan yurtdışından nıtelıklı malzemelerın ıthalını gerçekleştirirken, diğer yandan da henüz 'emekleme' safhasında olan yurtiçı üretlmı pazarlamaya ve yönlendırmeye çalışıyor Dükkânında, yerlı/yabancı uyku tulumları, sırt çantaları, çadırlar ve pek çok kamp gerecının yanı sıra son derece genış kapsamlı tırmanış malzemelerl de bulunuyor. Adres Yolaç Iş Hanı 18, Recep Peker Cad Kızıltoprak / Istanbul Tel: (1) 346 74 15 MALZEME: Yalnızca dağ ve kamp için... G lışıyoruz... örneğin, kftgıt tiirii ambalaj malzemelerl, neşeli bir kamp ateşine yakıt olabılıyor. Ancak aynı özellik, naylon ve plastikler için pek geçerli değil. ÇUnkU bunlar yandıklan zaman, doğa için daha zararlı bileşiklere dönüştüklerıne dair söylentıler var. Ayrıca pis kokup kamp ateşinin de keyfini kaçırabiliyorlar. "Dogal maddeler"e gelince, yaygın bir inanışa göre bunların çevreye atılmasında hiçbir sakınca yok; çünkü nasıl olsa, çözüşüp doğal ortama karışacaklar. Bence bu hem doğru hem yanlış bir duşünce. Neden derseniz, bir yemeğin arkasından ortada kalabilecek bir avuç ekmek kırıntısını, "kurda kuşa" hediye etmekte hiçbir sakınca olmayabilir, ama bu doğal maddelerin belli bir oranı geçmeleri halinde, nasıl bir çirkinlik arz ettiklerini de herkes bilir. Metallere karşı da farklı davranışlar edinılmelıdır. Örneğın demir, hızla paslanıp toprağa kanşabilen bir metaldir. Her tarafından yağlar damlayan boş bir konserve kutusunu kımse çantasına geri koymak istemez, en iyısi böyle bir kutuyu ezip toprağa gömmektır. Ancak alüminyum kutulara dıkkat etmek gerekir. Şimdilerde, "kulu kola" veya bira olarak bolca bulunmakta ve çok dayanıklı olup yıllarca bozulmadan kalabilirler. Bunların kesinlikle çöpleriyle yaşamaya alışmış uygarlığımıza geri götürülmeleri gerekmektedir. Bir kamp yerinden ayrılırken arkama dönüp baktığımda, bizden hiçbir iz kalmamış olması ve geldiğimiz andaki gibi tertemiz bulunması, içimde hep gururla karışık bir sevinç yaratır. Bunun, bir "görev duygusu" olduğunu sanmıyorum... Klasik müzik dinlemek gibi, sonradan kazanılan bir "zevk" olduguna inanıyorum. D DÜZELTME: Geçen hafta çıkan "Günttbirlik Doga Yuruyuşu" yazısında, haritanın altındakı ıkı resmın altyazıları, karışmış; birbirlerine yazılmış. Aydos Tepesi de, alttaki resimde değıl, üstteki resimde, hemen hemen aynı noktalardadır. Düzeltir, yanlışlık için özür dileriz. D Irkildim! Korkunç! 1015 leylek. Elektrik direğinin dibinde yatıyor. ö l ü ! Boyunları, kanatları birbirine karışmış. Ayakları ayrılmış. Lx>dosta tüyleri savruluyor. Teller boyu yürüdüm. Her dıreğin dibi aynı. Öbek öbek yığılmışlar. Kimisi tellerin arasında sıkışmış. Kanatları dolaşmış. Asılı. Yüzlerce direk, binlerce leylek ölüsü. Benim gördüklerim... Leylekler alçaktan uçar. Göç zamanı. Belli düzlüklerde toplanırlar. Alaylanırlar. Akşamlara dek dolaşırlar, gece tellere direklere konarlar. Kanatları uzun. Tellerin arası dar. Bir kanadı bir tele, bir kanadı bir tele. Değmeye görsün bir kere. YUksek gerilim. Bılmem kaç yüz volt. Dayanır mı vücut? lam çıkacaklarken yola. Şimdi ölü yatıyorlar buralarda. Leylekler... Dönelim Kamil, Adil! Bu ovaya bu kadar ölü yeter. Emin'in evindeyiz. Necmi Bey de orada. Dolaptan bıldırcın getirmiş. Yine mangal yandı. Şişeler açıldı. Biraz buruk... Sabah. Dönüyoruz. Necmi Bey'in evinde toplandık. Torbayı sırtladım. lçinde bir tavşan. Tck tüfek atmadan... Necmi Bey cl koymuş. Avları vuranlara değil, gerekenle ayırmış. Necmi Bey! Rasgele!.. Ll 27
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear