Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
B AZARIN PENCERESİNDEN Selçuk Erez Yoğun sevinçlerin getirdiği mutluluk ocukken pek çok şeye pek kolay sevinirdim.Yahya Kemal bir şiirinde, "Ço1 cuklar gibi şendik" dediğinde herhalde bcf ı b o ggerçeği dile getiriyordu. Nelere sevinmezdim? Galatasaray'ın maç kazanmasına sevinirdim... Milli oyuncu Çengel Hüseyin'den imzalı resim aldığımda çok sevindiğimi hatırlıyorum. CumarteM geldiğinde "Çocuk Haftası" dergisi çıktığı için sevinirdim. lkinci mevki tramvayda biletçi ön sahanlığu gelir gelmez tramvaydan asfalta atlayıp 3 kuruş bilet parası vermediğimde sevinirdim... llkokulun dördüncü sınılında en beğendığim kız olan Sezen Ziyal'ın evine telefon ettiğim zaman annesinin ergenleşmemiş sesimi bir kızın sesine benzetip, "Çagırayım kı/ım!" ya da "Evde yok kızım!" diye karşılık verdiğinde, Kyvah, annesi anlayacak.." korkum hafifler, ben de alabildiğime sevinirdim. Büyüdükçe öyle kolay sevinemez oldum. Yaşamımda beni en çok mutlu kılan olayları duşundıiğumde aklıma gelişiguzel akıp gelenlcrin sayısı iki elin on parmağıyla sayılacak kadar az: 1945'te bir yaz günü, Caddebostan'da Marmara Yat Kulübü'nün lokantasında yemek yerken atom bonıbalarıyla bombalanan "Japonya'nın kayıtsuş.artsu teslim oldugunu, dunya suvaşının bitligini," duyan bütün müşterilerin ve garsonların, sonra piyanist Perez'le Çekoslovakyalı şarkıcı Lili'nin birbirlerine sarılıp çığlıklar atacak kadar sevindikleıine şahit olnıuş,, bu yoğun sevinci onlarla paylaşmıştım. Haldun Taner'i ilk tanıdığım gün duyduğum sevinci unutarnam: Lise günlerimin en beğcndiğinı yazarını, 147 ünıversite öğretinı üyesinin 1960 darbecilerı tarafmdan görevlerinden uzaklaştırıldıklarında yaptığı mucadele sııasıııdu tanımıştım. 1960'ların 1402'likleri olarak tanımlayabileceğimiz bu öğretim üyelerinin giriştikleri demokrasi savaşında Taner'ın çok öncmlı bir rolü vardır. Konuşmalarıyla, yazılarıyla, saptadığı zekice taktikleriyle 147 öğretim üyesinin, cuntanın guçlıı mnhalefetine rağmen bilim yuvalarına dönmelerini sağlayanlardandı. Dostoyevski'nin yarım kalmış bir öyküsünden esinlenerek kaleme aldığı "Timsah'ın Midesi" oyunu, aslında 147'leri konu edinen bir oyundu. Haldun Taner'i sadece tanımak değil, bu mucadelesi sırasında ve sonra toplantılarda konuşurken dinlcmck, yoğun zekâsının ve kUltürUnün şiirlesip aktığına şahit olmak beni mutlu ederdi. 1967'de rahim tüplerinde oluşan kanserlerin evrelenmesi için önerdiğim yönteme, mesleğimin en ciddi kadın ureme organları kanseri kitabında (Ed.Coppleson, M.:Gynecologic Oncology.Churchill Livingstone. 1981) yer verildiğini, hatta bu evrelemeye Diinya Saglık Örgülü'nün evrelemesindcn fazla rağbet edildiğinı öğrendiğimdc sevinmiştim. 1978 ilkbaharını ve yazını anımsadığımda bellcğimin sarnıçlarına cn güzcl çağnşımlar doluşur: Eşim trem'i 1978 ilkbahannda tanımıştım! 1988 sonlarında ANAP'lı Belediye Başkanı'na karşı açtığımız kampanyanın semeresini verdiği, Nurettin Sözen'in Dalan'ı yenip Istanbul'a Belediye Başkanı seçildiği gun duyduğum sevinç sonsuzdu: O yılın aralık ayinda yapılan bir kamuoyu yoklaması, eski başkanın Istaııbul halkımn yuzde doksanı tarafmdan bcğcnıldiğıni ve yüzde yetmii ikisinin oyunu alacağını yansıtıyordu. Bu kamuoyu araştırmasını Dalan'ın " b a n k o " olduğunu bclirten gazctc yorumları izlemısti. Kampanya başında olduğu gibi kampanya boyunca da Sözen'e şans tanıyan yoktu. Eski belediye başkanının " b a n k o " olduğunu yansıtan anket şirketlerinın sonuçlarını aksettiren gazetelere baktığımızda, bu gazeteleri, koşe yazılarından haber veriş tarzlarına kadar incelediğimizde, bu seçim kampanyasında tarafsızlıklarını koruyamadıklannı, eski belediye başkanının ycrinde kalmasını istcdiklcrini anlıyorduk. Ama Ualan bu konuda tarihimizde görülmemiş çapta para harcanarak verilen ilanlara ve bu boyutta desteğe rağmen yarışı kaybetti. Sözen'in kurmay heyetinin ve partisinin, bu seçimin Türk demokrasisine getireceği önemli aşamaya inanmalarının sağladığı itici gUcün etkısı ıle nasıl çalıştıkları ve Türkiye'de geçirilmiş seçimlerin öğrettiklerını iyi değerlendirerek saptadıkları verimli stratejileri yakından izlemek, bana buyük kıvanç vcrmıştir. Nihayet 8 ağustos I989'un da bundan böyle, "Beni en mullandıran olaylar" listesinde ycr alacağını açıklamak isterim: O gün Okay Gönensin, bana, Cumhuriyet'te yazmamı önermiş, ben de cocukluğumdan beri kalbimde yer alan bir sevdiğime kavuşmuşçasına mutlu olmuştum. Nasıl sevinmiyeyim? Baba evimden bugüne kadar, surekli izlediğim Cumhuriyet'e, ortaokuldayken bir okuyucu mektubu yazdığımda bile heyecanlanmışımdır. En sağcısıııdan en solcusuna kadar birçok arkadaşımdan, Tiirkiye'de tek ciddi gazete vardır; o da Cumhuriyet'tir!" sözunü defalarca dinlemişimdir. Üaha geçenlerde Atina Haberler Ajansı temsilcisi Alkis Kurkulas bana Avrupa'da herhangi bir basın organma Turkiye kaynaklı bir haber ulaştığında, bu haberin ciddiyeti ve yorumu konusunda başvurulan ilk yerin Cumhuriyet olduğunu anlatmıştı. Cumhuriyet bugun geçmişiyle, kadrosuyla, kalıtcsıyle Türkiye'ye saygınlık kazandıran önemli bir kurumdur. Cumhuriyet, Turk demokrasisinin az sayıda varolan dayanak noktalarından biridir... tnsan haklarına saygının yemin savmak için gerekli olduğunu sanan yöneticilerinden batık ekonomisine, yoz eğıtim düzcyinden verimsız sağlık sistemine kadar, olumsuzlukların var olduğu bir ortamda iyimserliğimizi surdurebilnıek için gösterebıleceğimiz gerekçelerden biridir Cumhuriyet... Bu gazctcnın benim gözümde çok saygın bir yerinin olmasının nedenleri işte bunlardır... Nasıl da sevinmezdim? Peki, başarı şansım nedir? Bu yıl Ulusal Olimpiyal Komitesi'nin duzenlediği "İstanbul Bogazını Yiizerek Geçme Yarışı"na yuz kadar aday katılmıştı. Son anda hakemlerden birinin aklına adayları bir ön elemeden geçirmek gelmiş. Butun adayları, Boğaz'ın girdaph sularına salmudan önce Yuzme Ihtisas Kulubu'nün havuzunda sınamışlar. Birde ne görsünler? Adayların birkaçı doğru dürüst yüzemiyoı. Hele hele biri varmış ki su ustunde bile durmaktan acizmiş. "Yahu neye güvenip de bu varışa katıldın?" diye sormuşlar. "Kalbimdeki imana," demiş: "Gozlerimi sımsıkı kapatıp bir hesmele çekersem bu işi yapabileceğime inanıyorum!" Acemi Boğaz yuzücüsü gıbı benım de iyimserliğim, kalbimdeki bir şeylcrden doğuyor: Cumhuriyet'te yazmanın getirdiği sevinçten ve bu kurunıla paylaştığım ilkelerin doğruluğuna olan inancımdan kaynaklanıyor! Ancak Boğaz yı)zücüs\)nden beni ayıran küçük bir t'ark da var: Onun gibi, "Gozlerinıi sımsıkı kaputırsum" dcgıl, ancak gözlcrimi dort açarsam başaracağıma (hepimiz gözlerimizi açarsak başaracağımıza) inanıyo rum! Merhaba Cumhuriyet ! i , 13