Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Günsel Koptagel ile müzik ve Freud üzerine bir Ece Ayhan söyleşisi: R A S 6 E L E Raif Ertem En yalın olanı sorgulamak... Çileli Yolculuk "Ya aksi doğruysa?" diye düşünmek, insan toplumlarının bir temel ölçütüdür... Ama ' kötülük dayanışması" işin içine girmeye görsün!.. karak, "Kusııra bakmayın, yanlı$ girdik, yeniden!" diyordu! GÜNSEL KOPI'AGEL Bir yanlı>lık, barok müzıktc, bılincnırı aksırıc, henıen anlaşılır. Eec, ortak müzık yapıyor^un. Ünlu viyolonselci Pablo S. Casals, li/ıkçı Einstein, vs... Ben Dr. Albert Schvveilzer de var sanıyorum. GÜNSEL KOPTAGEL Oda nıuzigi yapıyorlar evde. Senin Hiııstein teklemiş. Dıırııyorlar. P. Casals kaı>lannı çalmış ve "Bir, ki, ııc, dört! Sayı saymasını bilmiyor nııısıın be adam!" der. Her turltı ortak yaşam zordur. Ben özgünlüğtf filan da anlanııyorum scnın gıbi; her şey bencc de bir sııreç ve birıkimdir. Senin Nel'ertili'ye tutkun nedir? balı, 13 Ağuslos 1961, iki Berlin arasına dikenli tel gerılmıs habcriyle uyandık. Herkes bavııluıııı tophıyor, büyıık heyecan; ben, "Eyvah, Neferliti'yi gormedim!" diye zıpladıın, hemen mu/eye koştum. Mıı/e bomboş. Ben Nefertiti'yi tek başınıa vc buyuk bir zevkle doya doya seyrettim. Mılzeden çıkarken, kapıdaki görevli bana, "Hanım, senin bııgün yapacak haşka işin yok mu?" dediğini hiç unutmuyorum. 27 yıl sonra, geçen yıl diessen'de Berlin'e gittiğimde, Nefertiti'ye de gittim. Yıllar sonra bile öylesine "bugünumsü" idi ki, acaba sahtc olmasın diyc duşündüm. E, insan loplumlarının bcnee bir temel ol(,ıılu de budur: " Ya aksi doğruysa?" diye duşunulur. Ama "kolulük toplumları"nda, "koluluk dayanısması" geregince en yalın şeyler bile surgıılanmaA. Senin Freud diyor ki, "Mulkiye te ili>kııı kotulukleı, mülkiyet kalkıııca kalkabilıı; ama oteki kotulukler kalacaktır".. GÜNSEL KOPTAGEL Freud, bu sözunu hangi bağlamda ve hangi tarihlerde söylemiştir, ona bakmak gerekir. Peki 'Sıkı Resim', yani ömeı Uluç için ne duşunuyorsun? GÜNSEL KOPTAGEL Renklerini çok seviyorum. Kısacası, bence formsuzluk içinde formlar. Bence gelmis ge(,miş en dürüst (Osmanlı'dan so/ gelimi, Mabeyıncı Falırı Bey, eumhuriyelte dv Ismaıl Bcsıkçı gibi) insanlardan ve önemli dusıınur Idris Küçükömcr'in, felsefeyle ve (arihle ilgili yanı degil de ilginc ve ö^gün 'derviş' yanı için ne diyorsun? GÜNSEL KOPTAGEL Idris Kuçükömcr, son zaınanlarda psikoloji ve psikıatri bilimleriyle de ilgileniyordu. Sözgelimi, "bilinçaltı" ile "bilinçdışı" kavramlarının birbirinden farkı üzerinde de duruyordu. Freud, "bilinç öncesi" der ('vorbevvıısst'). Ayrıca Jung'un 'arşetip'leriyle uğraşıyordu!' Evet, her toplumsal bunalımda "baba" arayışları ortaya çıkar diyordu. GÜNSEL KOPTAGEL "Baba'lar her ycr dc, her alanda var! Idris Kuçükömcr, evet bir 'dervıs' gıbı, Jung'un kitaplarıııı aııyordu. Insutılar hep bir 'baba' ararlar demistı bana, da ha da ılcrı gıdiyor ve işın bıyolouk bir yanı var nıı dıyordu, 'gcn'lerle ilgili. Geldığmde, adeta bir lıp adaını gıbı, üyle sorular soruyordu ki, insan ne karşılık vereceğinı bilenıiyoıdu. tşle bu onun "dervis" yanı olabılir bak. Siniı sıstemiyle de ilgileniyoıdu. Hayıı, dendiğinin aksine, inatçı değildi" tnsan, herhangi bir konuda, hakhlıgın inadını tasıyorsu, sinirli de olabilir. idris Kuçukoıııer, boylrsi hir toplulukta "kıırıı inat"a bile vardı. GÜNSEL KOPTAGEI. Arıyordu. Araştırıyordu vc boylecc karsısındakını dusunmeye zorluyordıı. ! Z aıen başlarkcn bclli oldu. Beylikdüzii'nc olmuş. Trafik durnıuş. Saatlcr gcçti. Yol Ece Ayhan S en ünlii bir hekimsin, aynı zamandd Uatı müzigiyle doğrudan ilgilisin, viyolonsel de çalı\orsun. Bir rasllanlı: Şimdi gcnç 'Kara Şaırlcr', Ç'cllo diye bir yerde loplanıyorlarmış... (İnanıyonıııı ki, Nilgıın Maıına ra da bir (eneffus daha yasasaydı, onlara kalılırdı.) 3435 yıldır seninle cokluk konserlerde karşılasıyoru/. Aynahçeşme'deki Alman Kilisesi'nde bir org konseriııi de unulmuyorıım, hepimİ7 yukarda ve gorunmeyen orgçııya sırtımızı donerek oiıırmııştıık, sandalyeler mihraba göre di/ilınisti cunkıi. GÜNSEL KOPTAGEL Çocukluğumuzdan beri, annenı oğretmen tlikmel, babam diş doktoru Baha, ablam Yiıksel Koptagel (sonraları ünlu bir piyanist oldu) vc ben, ailecck Batı müziğı yapardık. Şair Nigar'da oturuyoruz. öğretmcnlcnm Rana Erksan, Ergican Saydam vc Demirhan Altuğ'du.." Demirhan Altug, "Zeyrek Orta"da bcnim mu/.ik öğretmenimdi; VVagner'in (dolayısıyla Alman milolojisinin de), Riehard Slrauss'un opendarının oykulcrini lıi/c anlalırdı, hele Saloıne^ nin dans edcrken son tulunun düşmesini ve çırılçıplak kalınnsını sekiz gu/le beklerdik! GÜNSEL KOPTAGEL Ama babam viyolonselin sesini, tınısını çok seviyordu ayrıca. Bana Mesut Ceınil'den ders aldırttı önce. Feyha Talay sonralarıydı. Geçen yd sen Giesscn Üniversitesi'nde ders verirken henim, orkestraya da dönüşebilecek bir Dinar Bando'm vardı. (l.ski bir siyaselçi demişti ki; "Bız bu unlu 24 Ocak Kararlan'nı, bir filarmoni orkcstrası çalsın dıyc almıştık, ama bizdcn sonra gelcnler burıu Dınar Bandosu'na çaldırıyorlar!") Şimdi kalbimdi'ki banduda, viyolunsıller ikilısli, çıiııku llhaıı Usmanbas da senin gibi viyulunsel calıyor. Dağlarca "trombon", Öıııer Ulııc "korno", Şerif Mardin "kanun" (H.K Alnar'ııı "Kaıuın Konçeıtosıı" çalınırken), Se/ai Karakoç "kös", vs... GÜNSEL KOPTAGEI, Genç kızlığımizda bi7İ Kontiya'nın Saray Sineması'ndaki konscrlerinegöturıirlcrdi: Piyanist A. Cortot'yu, S. François'yı; viyolonselci P. Feurnier'i, (î. Cassado 1 yu, E. Mainardi'yı orada dinlemiştim. Bi/im Ankara'daki üniversile gençligimi/de müzik derslerini (ozellikle (Alonal'i ve 12 ton mıızigi) benzersiz bir Helikon Dernegi vardı. Bir de Helikon Dortlüsu: Ulvı Yücelen (keınan), Faruk Guvcnç (viyola), llhan Usmanhaş (viyolonsel) ve ... dordııncuHi şinıdi çıkaramıyorum. Bir gnn barok ımı/igi çulıyorlar, helki "VivaUIİ" Birkaç ke/ dıırınıışlurdı ve V. Gııvenç ayağa kal vernıcdi. Vurdum Hadımkoy yoluna. Hadımköy, Baba Nakkas, İoeltin. Bır.ı/ yağnıur biraz çatnur; Çalalca'dayını. Ogıı/ ısiım ııslunde. Beklıyoı. Ortaköy ustündcn Silivri'ycindik. Hava karardı. Yagnnır! "Ayşc"ımıibiklarızayıl. Yoldü karardıkça karardı. Önümu/ü görmck için camdan çıkacagv. İki bilklüm olduk. Helekarsı ışıklar! Şu kısa farları yakmasını öğren^mcdik gitti! Kamyonların arkasnıa la kıldık.gidiyoıu/. Sis! Budaneredençıktı. Birbucksikıi. Yürürcesine gıdiyorıı/ Kaınyonlan da kaçırıyoru?. "Oğuz! Çileli başladı..!' "tpsala'ya girmcyelim" dcdi Oğuz: "Karpuzlu'dan öCc>c Krvt'invyi/. Selte camurdur." Enez'edorıduk. Ene/'egirdik. Gecenin geç saau. Profesör Dr Gunsel Koptagel (llal) GÜNSEL KOPTAtiEL Öteki Nefertili'lere degil, bir Nefeıtiti'ye tııtKiınum ben. Adını ilk kez Refik Halit Karay'in "Nilgün" romanında duymuşium. Kolejde de sanat tarihindc okuduk. Berlin muzesinde durduğunu öğrendığım Nclcrtiti'yi hep gorme isteği vardı ıçımde. Uzmanlığı yapmak için 1960'ta Berlın'c gitmcm soz konusu olunca da, ılk ımgelerimdcn bırı Ncfertıtı'ydı. Berlın'e gıttinı, ılk hatta sonu Ncfcrtıtı'yıvı' Adalet Cimco/'un dılcği uzerinc dc Berliner Ensemble'ı görmck ıvın Doğu Bcılın'c geı»'lım Na(ional Mıueum'da bırçok Nefcrtıtı var; aına o Nelcıtıti yok! Mıı/e bckvisine sordıığıınıda, "Ha u mıı? Onıı Batı Berlin'e odunc verdik, Dahlem'de" dedi Dalılem, Batı Berlın'de benım ııniversiteye yakın bir yer. Nasıl olsa gıdcrim diyc dıısunuyonıın 89 ay oyalandım. Nihayet bir sa Sinan'a, Necdel'e lıaber saldık. Geldiler. Konuştuk. llafil doyuııduk. Yolcu yolunda gerek... lzinaldık.Birkaçkilometreyolaldık.Sette batak. Emektar Ayse /nrladı, yanladı, sonunda lakıldı kaldı "YolbittıOgıız!" ' Dönelım, dıdık. Settedar. Çukura kaçlık Karanlık, yağmur, çamur. Çıkamadık. "Sen bckle Oğuz' Ben gidip yardını ısteycyim", diyerek yayan yapıldak döndilm Bne7'e. Milleti yatağından kaldırdım. UzunNccdet, lantan Ibrahım. Arabayıçcvirdik. Geceyi hnez'degeçirdık. Sabahola ha yırola... tlk ışıklarla Ipsala Seltesi'ndeyİ7. Ne de olsa gündUz gözU. C ııııırj Settesi'nc döndük. Solda Koca Usta'nın rski mekân. Sağda Şerif Ağa'nın mekânı. Solda Ipsala Ovası, sağda Enez Ovası. Cıımra Settesi işlek değil. Kaygan. Yalpalayayalpalayagidiyoru/.Balıkçıbannaklann;( vardık. Biraz daha dayandık. Arabayı ben kııllanmıyomnı. Yol istedıgıyeıeçekiyoı.Tiaklüı izleri, kamyon izlcri istcdiği yönü veriyor. lçinıİ7e koı ku duslu. Sette dar, dönemiyo ruz. Sağımız kanal, solumuz kanal. Kılçık ka nalı. Derin. Yolçaıtıuı. AhalOlduiste! Aıaba askıda kaldı. Tckerlekler boşta dönuyor. Acıdım "Ayie"nııı halırıe. lltik, kaktık, çıkaı dık. Bir barınağadaha vardık. Balıkçıları kaldırdık, soıdıık. llcıısı daha çamıırmııs; "Geçeme7sinİ7;' 4cdılcı. Oysa çok a/ yoluııi'i/ kaldı. 2^ kılonıetu* Gidebilir miyiz? Gitsck, donebilir miyiz? Ya şu yağmur! Gökdclındisankı. Hıızuısıı 7ii7. Kaıaısı/ı/.. Kararsızlık da adaını dclı cdiyor. Bocalıvoıu/. Oysa buıadan donebiliriz. Bannağın onünde genisçe ycr var. Cicl de karar vcr. Koca Oftu/ da "Sen bilirsin" >kvi|) kuıtuluyoı. fionnı Hacıbjym I lıkıııei'ın sü/ü aklımagcldi. Hıknıcl 1 sl.ı'ııı; "InsıınbirdetaKrlir, avsaherzaman!" so/ı; "UönelııııOJu/ 1 " Dondıık Hne/' Unezlıleı. Gülılmseyeıek kdişılıulılaı. . Gcrısı'' Hnlt lya Rasgele!... ' I 15