26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Şiirde çırakhk 'Şiir, yaratıcısına çırak yetiştirmek izni bile vermemiştir. Bunun, onun kendini beğenmişliğinden geldiğini sanmıyorum. Olsa olsa, çırağın (çırak adaylannın ya da isteklilerinin) umutlanm kırmamak istememiştir. Çünkü şiirde çırakhk yoktur." Böyle diyor "Yuvarlığın Köşeleri" adlı kitabında özdemir Araf. Söylediklerine katılmamak mümkün mü? Evet, şiirde çıraklık yoktur. Bu sözü daha geniş boyutlarda alıp şöyle de diyebiliriz: Edebiyatta çıraklık yoktur. Elbet insan doğuştan Şair, romancı, eleştirmen olmaz. Hattaedebiyatın okulu da yoktur, tersi okulda (hele bizdc) edebiyat öğrenilerek cdebiyatçı da olunmaz. Zanaatlarda olabilir çıraklık, sanatta değil. Her zaman söylediğimiz gibi, kendi elinde, ytkreğinde, bilincindedir şairin yetkinliği, değişik okumalardadır. Sözü uzatmanın ne gereği var. Bu hafta da "Düşün" dergisinde yayımlanan Arif Damar'm " S ö z " adlı şiiriyle noktalayalım sözümüzü. 0 • ••• 0) o Söz Uykusuz kalınca okudum ılkin Söylenecek sözünü günun Akan bir ytldıza yazılan Okunaksız bır yazıdan Bu söz çın diye çınlardı bazan Duyardım samanyolundan Mutfaktaki bir boş tencereden Çın diye Agustoe 1986 Arif Damar I 0 •ö O Aşk, X genç kocamış •3 demez ağlatır Durup dururken hüngür hüngür ağlayacak değildi ya, bir şey vardı hayatında, onu böyle ağlatanl Kocaman adam, bunca yazmış, anlatmış, eylemlere karışmış, ünü bir zamanlar dllden dile dolaşmış, kocaman adam, işte ağlıyordu. Selanik'te, Atatürk daha gazi değil, Mustafa Kemal iken arkadaşlık etmiş, ona belki Mustafa, belki Kemal diye seslenmiş, Beyaz Kule, Yonyo, Olimpos meyhanelerinde içki içmiş, senli benli olmuş... Adı, yazarken Enis Avni idi. Arkadaşları demişler ki, 'Böyle yazar adı olmaz. Hem sen ne yazsan Selanik'te seni bilenler okumazlar. Onun için adını değiştir. Hiçbir peygamber kendi kentinde peygamber olamamıştır.' Aklt yatmış, adını değiştirmiş, Aka koymuştu. Sonra bakmış bir Aka yetmiyor, ona bir de Gündüz eklemiş. Aka Gündüz... iki ad, birbirinden uzak iğreti gibi dururken, onları yapıştırmış, tek ad yapmış, kendine AkagündOz demiştir. Sadece kendi kendine Akagündüz dememiş, yazdıkları ile başkalarına da dedirtmiştir. Bir ara Ittihatçılara karışmış, ayrılmış, Paris'e gitmiş, sürgün olmuş, dönmüş. Becerisi ve yeteneklerinin yazıda olduğunu bildiğinden onda karar kılmış. Milli mücadele, Ankara günleri, kuvayı milllye, cumhuriyet, derken bağlanmış kalmış. Uzun yıllarını tükettiği kentte onu görenler Selanikli sanmazlar, bir tür Ankaralı sayarlar. Zaten basta "Dikmen Yıldızı" olmak uzere yazdığı bütun romanlar da nerdeyse hep Ankara'da gecer. Kendi de Ankara'nın içinde oturmaz, bağlarını yeğlerdi. Bir süre Dikmen'de oturdu. Sonra bezdi mi, sevmedi mi ne, ordan ayrıldı. Keçlören'e taşındı. Dikmen'de otururken bir yılan öykOsü vardır. Aka, Dikmen'de yılan beslemiş. Şair dostu Ahmet Muhlp Dıranas, bu yılan öyküsünü şöyle anlatır: "Viktlyle Dlkmen'da, oturduğu bag «vlnln kuyusu yanında bir yılanla do«t olmuş. Bu güçten düşmüş, yaşlı yılanı •ofra artıklan İle bestomTş. Dsrken öyle alışmif, öyl* evclllesmls kl sürüngen bir yandan Aka'ya dostluk ederken, bir yandan da komsu çocuklan II* dostluk kurmuş. Yılanla mahallell haşır neslr olmuşlar." Hüngür hüngür ağlıyordu, dedim. Şarkı söylenirken ağlıyordu. Şarkı, 'Nereden sevdim o zallm kadını' diye başlıyordu. Evet, nereden seymişti o zalim kadını? Daldı, yıllar ötesine sürüklenir gibi oldu. Şişli'de genç, güzel bir kadını sevmiştı. Ama kadın onun olmamış, bir başkası ile evlenmişti. Ona kadından birkaç dize kalmıştı. Nareden scvdlm o zallm kadını Bana »hrattl hayatın tadını Sormayın soylamcm asla adını Bu birkaç dize onun dramını belirliyordu. Adını söylemiyordu. Fakat bir arkadaşı bu birkaç dizelik şiiri bestelemişti. Her yerde söylenir olmuştu. Ancak yıllar geçtikçe insanlar gibi şarkılar da eskiyordu. Unutulmuştu bu şarkı. Fakat günün birinde bir meyhanede, bir sarhoş şarkıcının ağzında canlanmıştı. Canlanan şarkının Akagündüz üstünde etkisi mavi gözlerinden yanaklarına doğru akan birkaç damla gözyaşıydı. Kocaman adam ağlıyordu. Aşk, üstünden yıllar da geçse, kocamış genç tanımaz, ağlatırdı. Üstat da ağlıyordu. Üsküdar çeşmesi Ben dalgmdtm o gün ışık ardt yüzümde Çok eski bir sevda şürinde Şairin unutluğu bir dizeydim. Soyadınv Hüzün Martılarm sesini sanki ilk kez duyuyordum Adlartnı bilmdığim çiçekleri topluyordum Kedi yavrulannı Opüyor durup durup gülüyordum Ben dalgındım o gün dtinya nedir bilmiyordum Orada o Üsküdar Çeşmesi'mn yanında Yüzıime ışık vuruyordu dalgındım o gün Kaçamak bukışlarla süzüyordu beni Eli elime değmışlL Ilık bir ruzgâr esmisti Bunlar göz değildi artık dudak değildi Gün geceye dömiyor hep sevdiğimi söytüyordum O gün dalgındım ben kadın nedir bilmiyordum Dalgındım ne çok şey konuştuk o gün Çocukluğumuzu evlerimizi memleketi Güzel günler düşledik. Kırdtlar bizi diyordu Şiirlerden resımlerden şarkılardan söz ettik Aşk nedir bilmiyordum o gün dalgındım yürümek kuşları seyretmek böyle şeyler Işık çekiliyordu yüzümden yoksuldum Çarşılarda vapurlarda tren yollarında Nedense solgun bir gulümseme oluyordu Sonra gökyüzünde bir bulut üstünde Kahkahalar atarak gidiyordu Hezarfen Çelebi Ben bır yıldız tutmuşlum o bir sigara yakmıştı tçimden Köprü'ye asılmak geliyordu Sevışmekten yorulmuştuk. Istanbul bizgyakışmışlı O gün dalgındım ben şiirlerimi okuyordum Sevmezdim soneleri. Haralardan kopan Kösnuk atlar gibi çılgınca koşsunlar Yorulunca mavı göllerde dinlensinler isterdim Yıldızlar basürmıştı şıir nedir bilmezdim Dalgındım o gece terketti benı Daha çok sevdim Sadullah Ağa'yı Gün ağanyordu. Her şey daha güzeldi. Dediler: Serinmiş Elhamra Saraylan'nın avluları Geceleri uzunmuş ağlatırmış şairleri Sen de öylesın INurullah ('.an Bir serçe Bır serçenin dirimidir aradığım su susarken susmadım bır serçenin düşüşüdür boşluğa gün susarken yüreklere vurduğum bir serçenin ötüşüdür gidiminde dölleyen bulutların saldım çorak toprağa Oktay Uoglıı Kıışiar da insandır Bır güvercin gördüm, özgürlüğün simgesı! Kesilmiş sankı kanatları. Sanki bir kafese kapatılmış... Bakışlan küskün, Tlpkı elınden özgürlüğ alınan gibi! Bir güvercin gördüm, Uçuyordu havada rahatça». Korkudan uzak, Ağzında zeytin dalu Gözleri parhyordu türkü türkü.. Tıpkı özgur bir insan gibi... Glkrny Ertıa 22
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear