26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Olağanüstü Bir I Başkan Yeni yaptırılan çöp bidonları, belediyenin arkasındaki boş arsada bir manga asker biçiminde tek sıra dizilmişti. Olağanüstü ortam nedeniyle birkaç ay önce atanan Belediye Başkanı, yanında iki meclis üyesi ile geldi. Başyazman, üç zabıta görevlisi de oradaydı. Başkan'ın geldiğini gören zabıta memurunun ikisi, çöp bidonlarının uçlarında yerlerini aldılar, hazırol durumuna geçtiler. Yaşlısı ve en kıdemlisi ise Başkan'ın üç adım gerisine gelip durdu. Başkan yanındaki üyelere açıklama yaptı: "Bundan böyle temizlik işleri daha düzenli olacak. Orada burada, kedilerin, köpeklerin devirdiği çöp tenekelerine artık paydos... Belli yerlere bu bidonlar konulacak. Ortalıktaçöp tenekeleri kalmadan arlıklar bunlara boşaltılacak. Temizlik kamyonları günaşırı gelip biriken çöpleri götürecek..:' Üyelerden biri: "Sayın Başkan," diyerek lâfa girdi: "Temizlik bölümünde ödenek kalmamıştı. Bidonları yaptırtmak için parayı nereden buldunuz?.:' "Atalarımız, 'lş bilenin, kılıç kuşananın' demişler. Biz buluruz. Az kılıç kuşanmadık.." "Olağanüstü bir Başkan'sınız!." "O bölümde para yoksa işler duracak değil ya. ödenek olanından aktarma yapılır, olur biter. İşler durmaz.." Başkan, 'Iilki gibidir bunlar, paçayı kaptırmayacaksın. Hem böyle konuşurlar, hem de arkandan bin bir dereden su getirerek ayağını çelmeye çalışırlar. O da tutınadı mı, tekerine taş koyarlar. Tüm yaptıklannı kötülerler? Bilmez miyim bunları!.. Şimdj piyazladıklarına sen sen ol kulak asma.' diye kendi kendini uyardı. Başkanlığa atandığı ilk günler geldi aklına. Kentin yollarını berbat eden atlı arabaların demir çemberli tekerleklerine lâstik geçirilmesini önermişti. Belediye Meclisi üyeleri a/ gürültü çıkarmamışlardı!.. Yok arabacılar çok yoksulmuş, yok bu ağır parasal yükü kaldıramazlarmış, yok şuymuş yok buymuş. Ne oldu sonra?.. Kentin üzerinde duran, kocaman bir buluta benzeyen gürültü yok oluverdi. Yollar da durmadan bozulmaktan kurtuldu, herkes hoşnut... Varsan baksan şimdi üyeler, 'lyi ki böyle bir önerge verdik de Başkan'a onaylattık' diyorlardır. 'Ulan ödlekler, toplantı tutanaklan ortada... Konuyu kim önerdi ha?' diye aklından geçirirken bidonlann kendine yakın ucuna geldi. Orada duran zabıta memuru biraz yana çekildi. Başkan bir gözünü kapayarak bidonlann hizada olup olmadığım denetledi. Kolunu bükrrreden önden yııkan kaldırdı. Omuz yüksekliğinde açık duran elini sağa sola bükerek bidonlann sırada düzgün olup olmadığına baktı. Başkan'ın sol üç adım gerisinde bulunan başzabıta memuru işaret edilen yere koştu. Başkan'ın elini yere keskinlemesine oynatışına bakarak bidonları, tekerlekleri üzerinde biraz öne biraz arkaya oynattı. Sonra Başkan'ın uzun bir 'Taaamaaammm: çekmesiyle eski yerine geçip durdu. "Sağdaann sayy..V diye Başkan olanca sesiyle birdenbire bağınnca, boş bulunan belediye üyeleri kulaklarının dibinde patlayan sesten irkildiler. Bidonlann öbür ucunda dimdik duran zabıta memuru üç adım öne fırla yarak saymaya başladı: "Bir iki üç dört beş on sekiz..!' Epeyce talim edilerek bu aşamaya gelindiği anlaşılıyordu. Başkan üyelere dönerek sordu: "llçemizin üç mahallesi var değil mi?" Üyelerden biri karşıhk verdi: "Evet..." Başkan konuşmasını sürdürdü: "Her mahalleye altışar bidon düşer, yetmez mi?" "Yetmez olur mu Sayın Başkanımız!.. Çok bile..!' diyerek öbür üye de onayladı. Başkan, 'Böyle yağ çektiğine İcanıp aldanma' diye kendi kendini uyardı. 'Bunlar insanı dereye götürürler de su içirmeden geriye getirirler. Yutmam... Kaçın kurasıyım ben?.. Araba atlannın kıçlarına birer torba takılması önergesinin Belediye Meclisi'nde konuşulduğu günü anımsadı. Üyelerden biri oturduğu yerden bağmyordu: "Eelediye fışkı ticareti mi yapacak artık?.." Soruyu şöyle yanıtlamıştı: "Caddeler, sokaklar öbek öbek araba hayvanlarının pislikleriyle dolu. Her bir yan kirleniyor!' "Arabacılar da bu devlete vergi veriyor..:1 "Vergi veriyorlarsa başımıza edecek değiller ya!.. Her şeylerine göz mü yumulacak?.. Kıçlarına torba takılırsa onurlarına mı dokunur? Kentin kirlenmesinin önüne geçilir." "Her bir şeyimiz tamam da bir leğen örtüsü mü eksik?" Üyeler söylenmedik lâf komadılar. Başkan'a kök söktürüyorlardı kürsüde. O da direniyordu. "Nesi var bunun anlayamadım!.. Yerel Yönetim Yasasında, kenti kirletenlere verilecek cezalar yazılı. insanlara bu böyle de, hayvanlara bir ayrıcalık mı var? Eee, benim zabıta memurlarımın başka işleri yok da, 'hayvan ne zaman etti, edecek' diye kovalamaca mı oynayacak, arabalann peşinden mi koşacak?.. Hayvanların kıçına torba bağlamak, ceza yememek için bir önlemdir. Arabacılan ceza ödemeden kurtarır!' "Hayvan bu, torbanın içine etmeyi iyice ayarlayamazsa ne olacak?." "Ayrıntılar kuralları bozmaz. Torbanın içine edenlerle etmeyenleri kıyaslarsak sonuç olumlu çıkar. Böylesini öpüp başımıza koyalım, eskisine oranla... Bu kadarı hoş karşılanmalı." Bu sırada doktor üyeden bir önerge geldi. 'Torba dışına sıçan hayvanların arabacılarına ceza kesilsin' diye.. önerge oylanmadan doktor yerinden açıklama yapmak istedi: "Arkadaşlar, deminden beri konuşulan konunun ana öğesi olan bok, bir türlü ağza alınmıyor da çevresinde geziliyor. Kimi üye fışkı, diyor! Bir başkası hayvan tersi, gibi.. arkadaşlanm beni bajhşlasınlar. Bok boktur. Bunun başka türlü açıklaması var mı? Konuyu böylece noktaladıktan sonra şunu söylemek istiyorum: Hayvanların kimisi sulu, kimisi de topak sıçar. Böylelerine ayrı ayrı ceza kesilmesi adalet anlayışının gereğidir kanısındayım. Değil mi Sayın Başkan?..:' "Bir topacık torba dışına düşerse bu gibilere de aynı cezayı vermek bence adalet duygusunu zedeler..." "Bunda arabacının ne suçu var!.!' "Ceza almamız için nasıl bir ölçü uygulanacak?" Önergeyi veren doktor üye oturduğu yerden bağırmıştı: "Siz önergeyi onaylayın, gerisi kolay... lster sıvı, ister topak olsun hayvanın sıçtığı... Tartıya vurulur Sayın Başkan. Ağırlığına göre ceza kesilir..!' Başkan, 'Hey gidi günler heyy' diye içinden söylendi. Sonra yürüdü, çöp bidonlarını geride bırakarak arsadan çıktılar. İki Meclis Üyesiyle birlikte belediyenin mermer merdivenlerinden çıkmaya başladılar... L J Salih Uralh'mn kaleminden Naim Tirali. Günlüklerin belgeselliği Yaşhlık, ölüm, yalnızhk Geçenlerde, "GelişimLarousse"un çalışmaları yüzünden biraz daha şişmanlamış bulduğum Adnan BenkGelişim Yayınları'nda çok iyi yemek çıktığını söylediler benim günlüklere takılarak: "Şimdi de günlük moda oldu. Herkes günlük yazıyor" dedi. "Günliik yazmak en kolayı" diye yanıtladım. "Kuralını kendin koyuyorsun. Konu sınırlaması yok. Ev içinde, terlik pijama dolaşmanın bir rahatlıgı vardır ya, onun gibi bir şey." On gün önce günlüğümde, Gençlik Kitabevi'ndeki ünza saatinden sonra Hatay içkili lokantasında oturuşumuzdan söz açmıştım. Cemal Süreya da, Milliyet Sanat Dergisi'ndeki numaralı günlüğünde aynı konuya değinmiş. Izlenimler arasındaki farklar dikkatimi çekti. O gün birSabri Berkel: Artistin kendi portresi. likte olduğumuz Oktay Akbal da ünlü ve en eski günlükçümüz olarak, bakalım Yaşhlık, ölüm, yalnızhk... Dinlerin hangi açıdan ele alacak Kadıköy saatlebazı metafizik soruları kolayından yarini. Belki de hiç üstünde durmayacak. nıtlayarak, inananları düşünmeden O bile bir tutumu gösterir. kabullenmeye zorlayan gerçekçiliğini Bence Nurullah Ataç'ın çoğu yazıları saygıyla anıyoruz. birer günlük özelliği taşır. Son otuz kırk Bir ara Budizmden de söz açan Neryıl içinde günlük türündc yazanlar arami Uygur'a, ilk ameliyatımdan sonra, sında başta Oktay Akbal ve Salâh Birsel narkozun etkisiyle gördüğüm karabagelir. Hem nitelik, hem nicelik yönünden. sanlardan örnekler veriyorum. ÇoğuSonra, şu anda anımsayabildiklerim: nu da hastanede başucumda duran Muzaffer Buyrukçu, Cemal Süreya, Ta"Yaşama Felsefesi" adlı kitabının boş rık Dursun K., Tomris Uyar, Fethi Nasayfalarına, kurşun kalemle not ettici, llhan Berk, Ece Ayhan, Behzat Ay, ğimi söylüyorum. Belki o notlardan Mehmet Salihoğlu, Mehmet Seyda... esinlenerek, gerçekle düşü bir drada Günlüklerin çoğalması yararlıdır. Haıyaşadığım o günlerin öyküsünü yazata günlük yazanlar, çoğun aynı konuları rım diyorum. ele alsalar bile, olup bitenlerin daha da Sabri Berkel: belirginleşmesine, çok yönlü anlatılarıy"Gazetede bir hastane hikâyenl la yardım ederler. Böylelikle kimi olayokudum" diyor. ları, gerçeğe en yakın biçimde izlemek "HurriyeCin pazar ekinde çıkan öyolanağına kavuşur meraklıları. D kiileri hep okur musunuz?" diye meBebek / 2 Nisan 1985 rakla soruyorum. "öyle bir alı$kanlığım yok. Sizin adınızı görünce okudum" yanıtını veriyor. n Bebek / 6 Nisan 1985 Saat 16.00 sulannda, otomobili Talimhane'de bırakarak, Hilton'un yolunu tutuyorum. Belki, Sabri Berkel, Nermi Uygur ve Halit Eskişar'la karşılaşırım diye. Salih Urallı'nın cenazesinde görüşmüştük en son. Beş aydan fazla oldu. Girişten sonra sola dönüyorum. Dipteki lokantanın teras bölümünde oturuyorlar. Nermi Uygur biraz kilo vermiş. Yüzü solgun. "llayrola!" diyorum. Yürek vurgunu geçirdiğini, birkaç aydır iyiletim ve dinlencede olduğunu ilk kez dışarı çıkıp Hilton'a dek geldiğini söylüyor. On yılı aşkın kalp hastası olduğum, başımdan iki ameliyat geçtiği için, ayrıntılara girerek konuşuyoruz. Berkel ile Eskişar da ilgiylc dinliyorlar. Sonra Salih Uralh'yı anıyoruz. "Acaba ne yapıyor orada?" diyor birisi. "Diinyada da huzursuzdu. Huysuzlaşırdı çokluk. Çevresiyle bir uyumsuzluk içindeydl. Bu sözlere katılıyoruz. "Belki orada daha rahaıtır" diyoruz. Salih Urallı tarafından, Paris'te bir kahvede otururken çizilmiş bir portrem vardı. Uzun süredir evde arayıp duruyordum. Geçenlerde Gösteri Dergisi'nin arşivinde bulunca pek scvinmiştim. Bunu söylüyorum. Salih Urallı'nın son yıllarda resmi de boşladığını anımsatıyorlar. Maddi imkânlarının yerinde olmasına karşın, çevresiyle sağlıklı bir iletişim kuramamış bulunmasının nedenleri Ustünde duruyoruz. Evlenmemiş olması da olumsuz katmanlardan biri mi? Sabri Berkel de bekâr. O da, yalnızlığın hele yaşlılıkta çekilir şey olmadığım belirtiyor. Yaşamım boyunca çok az tek başına kalmış biri olarak, yalnızlıktan yakınmaları biraz abartılı buluyorum. özellikle kimi dış gezilerde, yalruz kalmaktan duyduğum mutluluğu anlatıyorum. Salih Urallı. 20
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear