Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SSCB'NİN KARADENİZ'DE İNŞA ETTİĞİ UÇAK GEMİSİ BU YIL DENİZE İNDÎRÎLÎYOR BU GEMI NEREYE GIDER? Montrö'ye göre Boğazlardan uçak gemisi geçemeyeceği için, 1 Gemi Karadeniz'de kalacak, 2 Nükleer reaktörleri takılmadan yedekte Boğazlardan geçirilecek, 3 Üzerinde hiç uçak bulunmadan Boğazlardan geçecek. UFUK GÜLDEMİR Ilk işaret, 1979 yılında bir grup Amerikalı denizciye hitabı sırasında, SSCB Deniz Kuvvetleri Komutanı Büyük Amiral Sergei Gorskov'dan gelmişti: "Sovyetler Birliği artık nükleer yürütme güçlu uçak gemisi yapabilecek olanaklara sahip." İlk işaret buydu. tkinci işaret ıse, Sovyetler Birliği'nin 1983 nisanında KİEV sınıfı KHARKOV uçak gemisini Karadeniz'deki Cernomorsky tersanesinden denize indirmesinden sonra geldi. Batı ittifakının gözlem uyduları Karadeniz'deki tersane havuzunun anidcn boyunun uzatılnıasına başlandığtnı saptıyordu. Bu girişim tersanede daha büyük boyutlu bir geminin inşa edileceğinin habercisiydi. Gözlem uydularının bir başka tespiti de tersane çevresinde deney amaçlı Katapult (uçakları havaya fırlatan sistem) tesislerinin kurulmasıydı. Bu gelişmelerin hemen ardından gelen adım, SSCB'nin nükleer yürütme güçlü yeni bir uçak gemisini bu havu/da tezgâha koyması oldu. yük savaş gemisi olması dolayısıyla da adı Sovyetler Birliği anlamına gelen "Sovietsky Soyuz" olacaktı. bilhassa FORRESTAL sınıfı uçak gemilerine benzediği ifade edilebilir. 2. Sulh zamanı Sovyet dış politikasına aktif destek sağlamak, harp zamanı denizlerin kontrolünde / hâkimiyetinde mücadele etmek, birçok ülkenin olduğu gibi Sovyet deniz stratejisinin de esasıdır. 3. Sovyetler'in bu stratejilerini okyanuslar ve açık denizlerde oluşturacağı 'uçak gemisi muhabere gruplarına' dayandırarak uygulayacakları anlaşılmaktadır. Bu nedenle Karadeniz'de inşa edilen bu gemi okyanuslarda (bilhassa Hint Okyanusu'nda, gerektiğinde Akdeniz'de) kullanılacaktır. Ancak Karadeniz'de inşa edilen bu gemiBoğazlar yoluyla okyanuslara nasıl çıkacaktır? 20 Temmuz 1936 tarihinde imza edilen Montrö Antlaşması ile harp ve ticaret gemilerinin Boğazlardan geçişleri kaidelere bağlanrnıştır. Montrö'nün gemi sınıtları ile ilgili tahditlerinden birisi de prensip itibanyla uçak gemilerinin Boğazlardan geçemeyecekleri hakkındadır. Sovyetler'in daha evvelce Karadeniz'de inşa ettiği KİEV sınıfı gemilerden KtEV, TUrk boğazlarını 18 Temmuz 1976 tarihinde geçmiştir. Her ne kadar Batılılar KlEV'in geçişine izin vermemize itiraz etmişlerse de, bu tip genıilerin taşıdığı silahlar ve tekne dizaynı onları klasik uçak gemisi dizaynından ayırmışMontrö'nün ilgili tariflerinde uçak gemilerı "hacimleri ne olursa olsun başlıca tayyare taşımak ve bunları denizde harekete geçirmek için inşa cdilmiş ve tertibatlandırılmış su üstü harp gemileri" olarak açıklanmaktadır. Ayrıca "eğer bir harp gemisi başlıca tayyare tat II Türkiye'yi neden ilgilendiriyor? Buraya kadar Türkiye'yi doğrudan ilgilendiren bir şey yoktu. Hangi gemiyi nerede ve nasıl inşa edeceği elbette SSCB'nin bileceği işti. Ancak bu konunun Ankara'yı ilgilendiren bölümu, Boğazlardan geçişi duzenleyen Montrö Anlaşması'nın uçak gemilerıne getirdiği kısıtlayıcı hükümlerden kaynaklanıyordu. Gemi, Montrö Antlaşması'na göre Boğazlardan gcçemezdi. Ancak Türkıye'de kuzcy komşusuyla iyi ilişkilere önem veriyordu. O halde ne olacaktı? Savunma uzmanları muhtemel gelişmeleri şöyle sırahyordu: • Gemi denize indirilir, nükleer reaktörleri monte edilmeden yedekte Boğazlardan geçirilir, donatım ve inşaatın muteakip aşamaları Leningrad tersanelerindegerçekleştirılir. Ancak bu durumda uçak gemisi bütün Avrupa'yı yedekte dolaşmak zorunda kalır. • Geminin nükleer donatımı Leningıad'dan Karadeniz'e nakledilir, ancak bu kez de gemi Boğazlardan tam tekmil geçmek zorunda kalabilir. şımak ve bunları denizde harekete geçirmek için inşa edilmemiş veya tertibatlandırılmamış ise bu gemiye bir inme veya havalanma guver tesinin kurulması, bunun tayyare ana gemileri sınıfına dahil edilmesini gerektirmez" esasını getirmektedir. Batılılara göre uçak gemisi olan KlhV, Sovyetler'e göre denizaltı savunma kruvazörüdür, uçak gemisi değildir. Dünyada bir geminin tipini tespit eden herhangi bir yetkili makam vc kuruluş bulunma dığına göre, mevcut uluslaraıası teamule gö re, bu gemiyi inşa eden ülkenin bcyanını doğ ru kabul etmek mümkün olabilmektedir. KİEV işte bu yorum sonucu Montrö'ye sadık kaIınarak Türk boğazlarından geçebilmiştir. Şimdi gelelim Soyuz'a. Bugünkü bilgilerle bir uçak gemisi sınıfına dahil edildiği kabul edilse, bu gemi Montrö amir hükümlerinc göre : 1. Boğazlardan geçirilmez, Karadeniz'de kullanılabilir. Bu hareket tarzı geminin inşa maksadına uygun değildir, kabul edilmez. 2. Gemi uçak gemisi özelliklerini kazanmadan TUrk boğazlarından geçebüir. Bu da iki alternatifli düşünülebilir. a) Tekne denize indikten sonra nükleer reaktörleri monte edilmeden Boğazlardan geçirilir. b) Tekne, tayyare uçurma tertibatları ve silah monte edilmeden, üzerinde hiçbir uçak bulunmadan Boğazlardan geçirilir. Ancak her iki husus da münakaşa açar. 3. Sovyetler anlaşmanın ilgili maddelerinin tadil edilmesini isteyebilir. Bu hususun mahsur ve faydaları taraftarlarca incelenmelidir. 4. Sovyetler Birliği'nin, gemiyi uçak gemisi olarak kabul etmesi ve geçiş için Montrö hükümlerini zorlaması veya ihlal etmesi... Bu da TürkSovyet ilişkilerinin gerginleşmesine ve arzu edilmeyen olayların meydana gelmesine yol açabilir. Montrö Antlaşmasına yalnız Ttirkiye'nin değil, imza koyan bütün devletlerin bilhassa Karadeniz'e sahildar devletlerin sahip çıkma prensibi dünya ve bölge barışına yapılacak en büyük katkıdır." Spain'in anılarında Montrö Ancak Amiral Yılmaz Usluer'in vurguladığı seçeneklere yapılabilecek bir ek de Ankara'nın Montrö'yü, daha önceki örneklerinde görüldüğü gibi toleranslı yorumlaması. Zaten 198081 yıllarında ABD'yi Türkiye'de temsil eden Büyükelçi James Spain de "Türkıye'de Amerikan Diplomasisi" adlı kitabında Ankara'nın toleranslı tutumu konusunda şunlan anlatıyor: "Büyükelçiler baro mensubu olmasalar da sık sık hukukçuluk yapmak zorunda kalabılirler. örneğin ben Türkiye'deki görev yıllarımda kendimi, Dışişleri Bakanı'nın karşısında, Amerikan güdümlu füze destroyerlerinin Boğazlardan geçmeye hakkı olduğunu, buna karşılık Sovyetler'in helikopter gcmılerinin geçme hakkı olmadığını tartışır buldum. Oysa 50 yaşındaki Montrö belgesi her iki gemiden de, o dönemde henüz icat edilmedikleri için, spesifik olarak bahsetmiyordu. Ancak destroyerler ve 1014 inç'lik toplar hakkında hükümler getiriyordu. Bu tartışmadan galip çıktım: Bizim gemiler Boğazlardan geç<;bilirdi. Ruslar da galip çıktı; onlar da geçebilırdi." Spain'in de işaret ettiği gibi, bugüne kadarki uygulamada Ankara,Montrö belgesini hem müttefikteri, hem de kuzey komşusu açısındau gayet esnek ve toleranslı yorumladı. İlgili çevreler yakın bir gelecekte Ankara'nın tutıımunu değiştirmesini beklemiyor. Ancak siyasi konjonktürde meydana gelebilecek beklenmedik değişikliklerin de Ankara'nın kararını etkileyebileceğine dikkat çekiliyor. fl Batı tipinde ilk Sovyet gemisi Pentagon (ABD Savunma Bakanlığı) tarafından yayımlanan "Sovyet Askeri Gucü" ve M5 dergilerinin yorumcularına göre, yaklaşık 65 bin ton deplasmanındaki geminin azami boyu 295 metre, eni 73 metre olacaktı. Uçuş güvertesinin uzunluğu ise 295 metre olup, Batı dizaynına uygun biçimde iskele tarafına açılacaktı. Gemi, klasik biçimde kalkıp inebildiği gibi dikine ya da kısa piste de konabilen uçak ve helikoptcrlerden 50 adet taşıyabilecekti. Bunlar da büyuk bir olasılıkla MİG23 ve SU24 uçaklannın donanma tipı olacaktı. Ancak F R h l H A N D tipi uçak taşıyacağı sanılan KlF.V sınıfı gemilerin yepyeni bir tip olan FORGt R uçakları ile ortaya çıkışı, bu konuda Sovyetler'den her an bir sürprizin beklenebileceğını de gösteriyordu. Zaten Amerikan A6 ve F/A18 uçaklarına gore menzil bakımından daha üstün olan SU24'lerin varlığı gemiye etkin bir lıücum gucu kazandıracaktı. 65 bin tonluk bu gemiye saatte 32 mil surat sağlamak için de 220250 bin HP'lik güç sağlayacak dört adet nükleer reaktorün, mazot yakan yardımcı kazanlar olmadan yerleştirilmesi bekleniyordu. Uçucu personel dahil mürettebatının 3500 kişi civarında olması beklenen gemi bu yıl denize indirilecek. Sovyetler'in inşa ettiği en bü KtEV nasıl geçti? M5 strateji dergısinın Genel Yayın Yönetmeni Amiral Yılmaz Usluer (Em.) konuyıı şöyle yorumluyor: " 1 . Geminin belirtilen karakterleri incelendiğinde tonajı, dizaynı, taşıdığı uçaklar, uçak havalandırma ve indirme tertibatları açısından Amerikan hücum uçak gemilerine (CVA) ve 21