26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

CUMHURİYET DERGİ: 5 AYIN KONUSU Doğcifi focuk büyür..* Ama nasıl? Tıirkiye'de çocukların yarısı istenmeden doğanlar benzeyeceğl Inancı ile yetlştirillr genç kızlar ve erkekler. Evliliklerin ilk yıllarında hemen birer çocuk sahlbi olur genç çlftler. Bazı ailelerde bu ilk çocuğu dlgerlerl Izler. Bazen 810 çocuğa kadar yüksellr allelerln çocuk sayısı. Istatlstiklere göre Türkiye nüfus artışı çok hızlı olan ülkelerden biridlr. Doğurganlık oranı ülkenln çeşitli bölgelerlnde farklı olmaktadır çoğu kez. Kırsal kesim ile kentlerde de farklılık göstermektedlr. Ama genellnde baktığımızda yine de tüm geri kalmış ülkeler gibi doğurganlık oranı Olkemizde de çok yüksektir. 15 ila 49 yaşları arasında sahip olunan ortalama çocuk sayısını gösteren toplam doğurganlık oranı 197075 yılları arasında 5 olarak hesaplanmaktadır. Toplumsal gelişmeye paralel olarak son yıllarda toplam doğurganlık oranında blr miktar düşme olduğu da saptanmıştır. 1960'larda ÛRKlYE'de genellikle her İ~ ailenin sahipçocuk meyvesiz ağaca olmak istedlği bir varlıktır.Çocuksuz ailenin HÜPX> toplam doğurganlık oranının 6,2 olduğu hesaplanmaktaydı. Doğurganlık oranının doğu ve kuzey anadolu bölgelerinde batı ve güney anadolu bölgelerine göre daha yüksek olduğu da Istatistlklerle saptanmıştır. IstenmeyenUr Doğurganlık oranının 5 olmasına karşın Turkiye'de istenen çocuk oranı 2,3 olarak bellrlenmektedlr. Bu durum ailelerin sahip olmak istedikleri çocuk sayısının flllen sahip oldukları çocuk sayısından çok daha az olduğunu vurgulamaktadır. O halde olaya genelindenbakıldığında alleler İstedikleri çocuk sayısından daha fazla çocuk edinmektedirler. Bu da yeterli doğum kontrolünün yerleştlrllemediğini ve doğum sayısını isteğe göre ayarlayacak blçlmde ana babaların eğitilemediğini açık bir biçlmde ortaya koymaktadır. Bu durum ülkemizde doğan çocukların yarıdan fazlasının blllnçslz ve yazgısal olarak dünyaya geldiğlnl ortaya koymaktadır. Aileler isteyerek veya Istemeyerek çocuk sahibi olduktan sonra daha buyük problem başlıyor, çocukların yaşam çizgilerinde. Herkesin kullandığı blr sözcük vardır: "Doğan çocuk büyür" denilir. Doğan her çocuğun ölmedlkçe büyüdOğü ve yetişkin bir insan olduğu kuşkusuz bir gerçektir. Çocuklar büyür ama acaba bu büyümeyeterli midır^Dahadoğrusu fizlksel olarak büyümek mi çocuk yetiştirmekten amaçlanan. Hangimiz geleceğe miras olarak bırakılan çocuklarımızın lyl yetiştlrlldlğini ve yeterlnce eğltildlğini iddia edebiliriz kl. Toplumun en varlıklı kesimlerinde bile çocuk yetiştlrme ve eğitme açısından yeterli düzeye gelememişizdir. Yüksek paralar ödenerek eğitim yapılan özel okulların kapılarından içerl çocuklarını sokabllmek için varlıklı aileler yarış ederler. Ancak sadece para ödeyerek "iyi okula" göndermek değlldir çocuğu iyi eğitmenin koşulu. Varlıksız kesimlerde ise eğitim ve öğretim sorunu daha da büyük sorunlarla doludur. Çocuğun eğitimi ve öğretiml sadece okulla sınırlı da değildir üstelik. Çocuk toplumun tüm sorunlarının ve bozukluklarının yansıdığı blr ayna görünümundedir. Çelişkili, yoz toplumun değer yargıları, ana babaların ailesel ve toplumsal sorunları olduğu gibi çocuklarımıza dayansımaktadır. Çocuklarını en iyi biçlmde eğittiklerini iddia eden aileler bile çarpık kapitalizmin TV reklamları yoluyla çocuklara aşıladığı yozluklardan uzak tutamazlar yetlşmekte olan çocuklarını. Soğhlc Çocuğun beden ve ruh sağlığı İse ayrı ayrı Ozerinde durulası sorunlardır. Beden sağlığı önemll ölçüde gelir düzeyi ile ilgili olmaktadır. Beslenme sorunu ile başlayan beden sağlığı ilaç, doktor, aşı, oyun olanakları gibi konularda sürer gider. Sömürü mttaı Beden sağlığı yönünden büyük sorun göstermeyen toplumun varlıklı kesimlerinin çocuklarında da ruh sağlığı daha önemli bir problem olarak çıkar karşımıza. Çocuklarına yeterli beslenmeyi sağlayacak gelir ve eğitim düzeylne sahip ailelerde de anababaçocuk ilişkilerindeki sorunlar yansır çocuklara. Kentlerde çalışan anababaların çocukları apartmanlara hapsedilmiş, "apartman çocukları" olarak yetişirler. Yeterli oyun ve toplumsal alışkanlıkları kazanamadan. Kar amacına yönelik işleyen aözümona çocuk yuvalarının sömürü metaı olurlar veya. Toplumun en üst gelir seviyesindeki ailelerin çocuklarında da sorunlar daha başkadır. Sosyete çocuklarının çok zengin ana babaları vardır ama bir çocuğun gereksinimi olan anababayı yanıbaşında bulma olanakları yoktur. Karınları toktur ama sevgiye açtırlar. Bu tür ana babalar çocuklarına veremedikleri sevglnin karşılıgını para olarak ödemeye yönelirler. Çocuk yetiştirme anlayışının toplumun gelir ve eğitim düzeyine ve ülkelere göre olduğu gibi çağlara göre değiştiği de bir gerçektir. Her çağda değişik bir eğitim anlayışı ortaya çıkmıştır. Çocuk eğitimi anlayışının geçirdiğı evreler ABD'de "ana babalara öğütler"adı altında alaylı bir dille söyle sergilenmektedir: YILLAR: ÖĞUTLER: 1910 Çc ukları döverekeğitin, 1920 Çocukları yoksun bırakarak eğitin. 1930 Çocukların yaramazlıklarını görmezden gelin. 1940 Çucukları inandırarak eğitin. 1950 Çocukları sevin. 1960 Çocukları severek dövün. 1970 Çocuklar mı? Hepsinin canı cehenneme. Türk toplumu kuşkusuz ABD'nin 1970'lerde geldiği "çocuklar mı hepsinin canı cehenneme" anlayışına gelmemiştlr. Ancak Insaîıları çocuklarından dahi uzaklaştıracak biçlmde bireyciliğin son aşamasına vardıran kapitalist üretim lllşkileri tüm yozluğu ve çarpıklığı ile ülkemizde de giderek gellşmektedir. Bu gelişme sürdükçe de çocuğun doğumundan gelişimine dek pek çok sorununun geçici önlem ve tasarımlarla giderllmesi ve sağlıklı bir toplum için sağlıklı nesil yetiştirilmesi olası görülmemektedir. Çocuk büyütme ve yetiştirme sorunları toplumun içinde bulunduğu sosyo ekonomik koşullara sıkı sıkıya bağımlı birgelişim içinde süregelmektedlr. ACETTEPE Üniversitesi Tıp FakOItesi Çocuk Ruh sağlığı Başkanı Prof. Dr. Atalay Yurükoğlu çocuğu tanımanın en iyi yolunun ona kulak vermek olduğunu söylüyor. Yörükoğlu yıllann birikimi ile kazandığı deneylmlerden sonra bir çocuğun ağzından ana babalara şöyle sesleniyor: "Sevgill anneceğim, babacığım. Bütun duygu ve düşünceleriml dlle getirebilseydim, slze şunları söylemek isterdim: Sürekli bir büyüme ve değlşme içindeyim. Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Benl tanımaya ve anlamaya çalışın. Deneme İle öğrenirim. Bana ayak yydurmakta güçlük çekebilirsinlz. Bana oyunda, arkadaşlıkta ve uğraşlarımda özgürlük tanıyın. Beni her yerde, her işimde koruyup kollamaya çalışmayın. Davranışlarımın sonuçlarını kendlm görürsem daha iyi ögrenirlm. Bana yanılma payı bırakın. Kendl Işimi kendim görmeye alıştırın. Büyüdüğümü başka nasıl anlarım? Büyümeyl çok Istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama slz de beni şımartmayın. Hep çocuk kalmak isterlm sonra. Her Istedlğlml elde edemeyeceğimi blllyorum. Ancak slz verdlkçe almadan edemlyorum. Bana yerli yersiz söz de vermeyin. Sözünüzü tutmayınca sizlere güvenim azalıyor. Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı gOrünce beni sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve yasaklann hepsini beğendiğimi söyleyemem. Ancak, hiç kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşırıyorum. Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan edemlyorum. Beni dinleyin. öğrenmeye en yatkın olduğum anle', soru sorduğum anlardır. Açıklamalaıınız kısa ve açık olsun. öğütlerinizden çok davranışlannızdan etkilendiğiml unutmayın. Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsinlz. Bunları çabuk unuturum. Ancak birbirinize saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedlrgin eder. H Anneciğim, babacığım, beni tanımaya ve anlamaya çalışın" Çok konusup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır. "Ben senin yaşında iken.." diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım. Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi basına kakmayın. Beni, korkutup slndirerek, suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın. Yanlış davranışım Ozerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni dinleyin. Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanırım. Beni yeteneklerimin üslünde işlere zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri yapmamı bekleyin. Başarmam için beni destekleyin. Hiç değılse çabamı Ovün. Bana güvendiğinızı bellı edin. Beni başkalarıyla karşılaştırmayın, umutsuzluğa kapılınm. Benden yaşımın üslünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları bırden öğretmeye kalkmayın. Bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın, yalana sığınmak zorunida kalırım. Sizi çok bunalttığım sırada bıle soğukkanlılığınızı yitirmeyin. Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki ben de sızi yabancıların yanında güç durumlara düşürebilirim. Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. özür dileyişiniz slze olan sevgimi azaltmaz, tersine beni size daha çok yaklaştınr. Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çabalamayın. Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur. Biliyorum ara sıra slzi üzüyor, belki de düş kırıklığına uğratıyorum. Bana verdlkleriniz yanında benden istedlklerinizin çok olmadığnı da biliyorum. Yukarda sıraladığım istekler slze çok geldiyse bir çoğundan vazgeçebillrlm, yeter ki beni ben olarak seveceğlnlze olan inancım sarsılmasın. Benden, "örnek çocuk"olmamı beklemezseniz, ben de sizden kusursuz ana baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter. Sizin çocuğunuz olarak doğmak ellmde değildi. Ama seçme hakkım olsaydı, sizden başka kımsenin çocuğu olmak ta istemezdim. #
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear