Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
E ğitim özel okul Eğitim danışmanı Asuman Kuzuoğlu Ortaöğretime Geçiş Modeli’ni değerlendirdi: C İyileştirmeye açık olmalı ğitim danışmanı Asuman Kuzuoğlu’nun yeni modelle ilgili değerlendirmesi şöyle: “İlköğretim programlarının öğretilmesi ön plana çıkacak, böylece öğrencilerin muhakeme ve yorum yapma yetenekleri gelişecektir.” Bakanlığın bu ifadesi zaten programın amacıdır. Sınavın varlığı, eğer bir araç olarak kabul edilebilirse, bireyin gelişmesini sağlayacaktır. Bireylerin topyekun gelişmesi, bakanlığın “Genel liselerin eğitim kaliteleri artırılmış olacaktır.” ifadesini doğrulayacaktır. “Okulda sunulan eğitim ve öğretim güçlendirilecek, daha anlamlı hâle gelecektir” biçiminde yeni geçiş modelinden bir beklenti ifade eden bakanlığın bu anlamlılık için öğretmenleri ve yöneticileri “amaç”, “araç” kavramları kapsamında eğitmesi ve yönlendirmesi gerektiğini ifade etmek isterim. Müfredat odaklı bir ölçme süreci mutlaka eğitim ve öğretimi güçlendirecektir ancak bu güçlendirme işi okul dışındaki kurumlara fazlasıyla kaymaz ise bu ifade doğruluk kazanacaktır. Oysa her ne kadar bakanlık beklentilerini ifade ederken: “Okul dışı kurumlara olan bağımlılık azalacaktır” dese de bunun tam tersi gerçekleşmeye başlamıştır bile. Şu anda neredeyse tüm dershaneler 5. sınıftan itibaren öğrencilerin devam edebileceği kurslar açmış durumdadır. E ? Milli Eğitim Bakanlığı “Okul dışı kurumlara olan bağımlılık azalacaktır” diyor, ama şu anda neredeyse tüm dershaneler 5. sınıftan itibaren öğrencilerin devam edebileceği kurslar açtılar. bu konudaki düşüncesi kesinlikle gerçekleşmeyecektir. Bakanlık diyor ki; “Okul kültürü öğretmenin etkinliği bağlamında daha güçlü hâle gelecektir. Eğitim ve öğretimin sınav merkezli olmaktan çıkarak okul ve öğrenci merkezli olması sağlanacaktır.” Bu düşüncelerin beklenti olması doğaldır. Çünkü doğru olan budur. Ancak gerçek olmasının, yukarıda da belirttiğim Asuman Kuzuoğlu İlk yol ayrımı illi Eğitim Bakanlığı bir çok icraatını “biz yaptık oldu” mantığıyla bugüne kadar gerçekleştirmiştir. Araştırılmadan, ön çalışma yapılmadan alınan kararlar hep uygulamalar içerisindeyken düzeltilmeye çalışılmıştır. Bakan yeni sistemle ilgili son açıklamalarını yaparken, “her kesimden görüş aldık ve bu duruma getirdik” dese de bakalım uygulamalar içerisinde ne gibi aksaklıklar çıkacaktır? Özellikle öğretmen değerlendirmeleri gibi son derece subjektif olabilecek unsurların etkilerinin büyüklüğü üzerinde yeniden düşünülmesi gerekir. Ama unutulmamalıdır ki, orta öğretime geçiş çocuklarımızın geleceklerini belirleyecekleri ilk önemli yol ayrımıdır. Verecekleri kararlar, ya da puanları doğrultusunda gidecekleri kurumlar acaba onlar için gerçekten doğru adresler olabilecek midir? Tabii ki burada ailelere de büyük bir sorumluluk düşmektedir. Aslında anne babaların da bu anlamda eğitime ihtiyacı vardır. Bu düzenlemelerin sonuçlarının onlara da çok iyi anlatılması gerekir. Bütünüyle bakıldığında, öğrencisinden öğretmenine, velisine her kesimi çok ilgilendiren, bilinçli ve sorumlu davranmaya iten bu yeni düzenin iyileştirilmeye açık olarak uygulanmasını diliyorum. M düşüncelerim ışığında mümkün olmadığını düşünüyorum. Bunlar ancak öğretmenlerin tümünün aynı güçte olmasıyla mümkündür. Bunun da böyle olmadığını söylemeye gerek var mı? Bu düşüncelerin gerçekleşebilmesi öğretmenlerin güçlerinin artmasıyla belki bir gün mümkün olabilir. ‘ÖZEL ÖĞRETMENSİZ OLMAZ’ Ödüllü sınavlar yaparak öğrencileri kendi kurumlarına çekme çabası içerisindedirler. Hali vakti biraz daha yerinde olanlar özel öğretmenlerin kapılarını çalmaya başlamışlardır bile. Kısacası velilerde “bu iş özel dershanesiz, özel öğretmensiz olmaz” fikri hâlâ çok yaygındır. Ne yazık ki, bu fikri bir çok okulda bir çok öğretmen de benimsemiş durumdadır ve hatta öğrencilerini bu kurumlara yönlendirmektedir. Yani bakanlığın SBS’YE ODAKLI OLMASIN “Eğitim sistemi, tek oturumda yapılan ve bir sınav olan OKS’ye odaklı olmaktan kurtulacaktır” beklentisi umalım SBS’lere odaklı olma sonucunu doğurmasın. “Diploma puanının değerlendirmeye katılması, okulda yapılan sınavların da önemini artıracak ve öğrenci tüm derslere aynı ilgi ve gayreti gösterecektir.” Bu beklenti, üzerinde çok dikkatle durulması gereken bir husustur. Çünkü ilköğretim başarısının etkisi yüzde 25 e çıkıyor. Yani yerleştirme puanının yüzde 25’i objektif değerlendirmelerden uzak olacak. Bakanlık doğal olarak öğretmenlerine duyduğu güveni dile getirmektedir. Bu karşı duruştan benim öğretmenlere güvenmediğim anlamının çıkarılmaması gerekir. Tabii ki, öğretmenlere ben de güveniyorum. Ancak bir öğretmen, öğrencisini kendi grubu içerisinde değerlendirir. Grubunun özelliklerini dikkate alarak programını oluşturur, yöntemini geliştirir. Değerlendirmelerini de bu doğrultuda yapar. Ülkenin her yerinde, müfredat programı aynı olmasına rağmen uygulamalar aynı biçimde yapılmakta mıdır? Bu soruya “kesinlikle öyledir” diyebilecek bir eğitim yöneticisi ya da öğretmen çıkacağını sanmıyorum. Bu söylediklerimden bu duruma tamamen karşı olduğum çıkarılmamalıdır. İlköğretim başarı puanının belirli bir oranda etki ettirilmesi doğrudur ancak bunun istatistiksel olarak değerlendirilmesi, belirttiğimiz sıkıntılar göz önünde bulundurularak bir yöntem geliştirilmesi ve ülkenin farklı okullarında yaşanabilecek ayrılıkların minimuma indirilmesini sağlayacak bir düzenlemenin getirilmesi esas olmalıdır. Bu noktanın dışında kalan ve bakanlığın beklenti olarak maddelendirdiği başlıklar belki de en kritik noktalardan birini oluşturuyor yeni sistemde. Şöyle ki; “Öğrencilerin bireysel gelişimleri, yetenekleri, ilgi alanları, farklılıkları, bilgi ve becerileri tam olarak ölçülmüş olacaktır.” SBS sınavlarıyla bilginin ölçülmesi gerçekleşecektir. Ancak diğer başlıkların ölçülmesinin uygulama mantığı tam olarak açıklanmamış olmasına rağmen merkezi sınavla gerçekleştirilmesi pek mümkün görünmemektedir. Burada sözü edilenin davranış notları olsa gerektir. 20